Şimdi ne olacak? değil, Şimdi ne yapacağız?
Tayyip Erdoğan, Anıtkabir özel defterine, Atatürke hitaben, Hiç kuşkunuz olmasın ki bugün, 23 Nisan 1920de ilk adımlarını attığınız büyük Türkiye ruhunun, özünün, hayal ve ideallerinin
dirildiği gündür. Bugün, Türkiyenin küllerinden doğduğu, yeni Türkiyenin inşa ve imar sürecinin güç kazandığı bir gündür diye yazdı!
Yani Atatürke hitaben, Ben başlangıç olarak 23 Nisan 1920yi esas alıyorum. 29 Ekim 1923ü değil. Ve senin Türkiyeni bitirdik, yaktık, şimdi o küllerin içinden Yeni Türkiyeyi kuracağızdemiş oldu.
Zaten Cumhurbaşkanı sıfatı kazandığı an milletvekilliği ve başbakanlığı düştüğü halde, bir siyasi parti kongresini yönettiği sırada, 23 Nisan 1920yi överek, Daha sonra tek tip bir millet oluşturulmak istendi. Etnik kökenler, diller, inançlar, değerler reddedildi. Ret, inkar ve asimilasyon; bu tür politikalar geliştirildi diyerek bunun sebebini açıklamıştı!
Yani Türkiye Cumhuriyetinin 12nci Cumhurbaşkanı, Cumhuriyetin temel ilkelerine sadık kalacağına dair yemin ettikten yarım saat sonra, 29 Ekim 1923ten sonraki devlet yapısını yıkmaya geldiğini açıklamış oldu!
***
Bu noktada çok kimsenin aklına Tamam da şimdi ne olacak? sorusu geliyor!
Bu soruya cevabı, Bir Cumhuriyet Çocuğu versin. İş ve siyaset dünyasının önemli isimlerinden İdris Yamantürk, Osman Çakıra kendi hayatını, Ötüken Neşriyatın bastığı Türk Milletine Borcumuz Var kitabında anlattı. Kitapta yukarıdaki sorunun cevabı var!
İdris Yamantürk, Süleyman Demirelin siyasete atıldığı günleri anlatıyor:
-Süleyman Demirel, askerliğini bitirdikten sonra devlet hizmetinden ayrıldı ve serbest çalışmaya başladı. Kızılayda Menekşe Sokakta Onikiler Apartmanında bir yazıhane tuttu. Bir müddet sonra o büro yerli ve yabancı insanların akınına uğradı. Oraya Amerikalılar da gelip giderlerdi. Gelen Amerikalılardan birisi, Siz Türkler bir hadise olunca, şimdi ne olacak? diye sorarsınız. Biz Amerikalılar da şimdi ne yapacağız? diye sorarız demişti. Bu iki sorunun arasında çok fark var. Birisi olacak hadiseler bizim dışımızda diyor, diğeri ise yapılacak işi biz yapacağızdiyor...
***
Aslında Türkleri cihan devletleri kurmaya götüren zihniyet, yapılacak işi başkasından beklememek şeklinde aileden aldıkları eğitimdi... Fakat yüzyıllarca padişahlıkla yönetilince, Türklerin bu melekesi zayıflamış olabilir... Çıkış yolu vardır. Yeter ki yapılacak işi yapmaya karar veren insanlar olsun! Kurtarıcı beklemekten değil tam aksine kurtarıcı olarak kendi gücünü esas almaktan bahsediyorum..
AKP iktidarında bir terör örgütü, yasamanın görevlerinin bir kısmını üstlenmiş durumdadır. İşte Aydınlıktan Ceyhun Bozkurt, İmralıdaki Öcalan-HDP görüşmelerinin tutanaklarını yayınlıyor.
Öcalan, 100 yıllık sorunu çözüyoruz, kolay mı! Bakanla görüşüp söyleyin, gerekirse 50 yasa çıkaracaklar. Bilmem, PKK yasadan yararlanıp meşrulaşırmış, evet tabii ki öyle olacak diyebiliyor.
Reyhanlı patlamasının bir numaralı sanığı Nasır Eskiocak, işi Yusuf Nazik ve MİT mensubu kişilerle planladıklarını ama kendisine araçlarla uyuşturucu taşınacağının söylendiğini ifade edebiliyor.
Gaziantep Baro Başkan Yardımcısı Avukat Bektaş Şarklının, bilgi edinme hakkı kapsamında Emniyete sorduğu Gaziantepte IŞİD örgütlenmesine karşı soruşturma var mı? şeklindeki sorusuna, Emniyetten devlet sırrı cevabı verilebiliyor.
IŞİDe karşı namus kavgası veren Türkmenler, IŞİDin elindeki silahlar Türkiyeden diyebiliyor.
Alman Devlet Televizyonu 1.Kanalı ARD, IŞİDin İstanbul Fatihte gayriresmî bürosu bulunduğunu öne sürüyor.
Bütün bunlar, çıkış yolunun bulunabileceğini gösteriyor. Yeter ki "şimdi ne olacak?" diye beklemeyelim, ne yapacağımıza karar verelim!
?Şimdi ne olacak?? değil, ?Şimdi ne yapacağız?? - Arslan BULUT
Tayyip Erdoğan, Anıtkabir özel defterine, Atatürke hitaben, Hiç kuşkunuz olmasın ki bugün, 23 Nisan 1920de ilk adımlarını attığınız büyük Türkiye ruhunun, özünün, hayal ve ideallerinin
dirildiği gündür. Bugün, Türkiyenin küllerinden doğduğu, yeni Türkiyenin inşa ve imar sürecinin güç kazandığı bir gündür diye yazdı!
Yani Atatürke hitaben, Ben başlangıç olarak 23 Nisan 1920yi esas alıyorum. 29 Ekim 1923ü değil. Ve senin Türkiyeni bitirdik, yaktık, şimdi o küllerin içinden Yeni Türkiyeyi kuracağızdemiş oldu.
Zaten Cumhurbaşkanı sıfatı kazandığı an milletvekilliği ve başbakanlığı düştüğü halde, bir siyasi parti kongresini yönettiği sırada, 23 Nisan 1920yi överek, Daha sonra tek tip bir millet oluşturulmak istendi. Etnik kökenler, diller, inançlar, değerler reddedildi. Ret, inkar ve asimilasyon; bu tür politikalar geliştirildi diyerek bunun sebebini açıklamıştı!
Yani Türkiye Cumhuriyetinin 12nci Cumhurbaşkanı, Cumhuriyetin temel ilkelerine sadık kalacağına dair yemin ettikten yarım saat sonra, 29 Ekim 1923ten sonraki devlet yapısını yıkmaya geldiğini açıklamış oldu!
***
Bu noktada çok kimsenin aklına Tamam da şimdi ne olacak? sorusu geliyor!
Bu soruya cevabı, Bir Cumhuriyet Çocuğu versin. İş ve siyaset dünyasının önemli isimlerinden İdris Yamantürk, Osman Çakıra kendi hayatını, Ötüken Neşriyatın bastığı Türk Milletine Borcumuz Var kitabında anlattı. Kitapta yukarıdaki sorunun cevabı var!
İdris Yamantürk, Süleyman Demirelin siyasete atıldığı günleri anlatıyor:
-Süleyman Demirel, askerliğini bitirdikten sonra devlet hizmetinden ayrıldı ve serbest çalışmaya başladı. Kızılayda Menekşe Sokakta Onikiler Apartmanında bir yazıhane tuttu. Bir müddet sonra o büro yerli ve yabancı insanların akınına uğradı. Oraya Amerikalılar da gelip giderlerdi. Gelen Amerikalılardan birisi, Siz Türkler bir hadise olunca, şimdi ne olacak? diye sorarsınız. Biz Amerikalılar da şimdi ne yapacağız? diye sorarız demişti. Bu iki sorunun arasında çok fark var. Birisi olacak hadiseler bizim dışımızda diyor, diğeri ise yapılacak işi biz yapacağızdiyor...
***
Aslında Türkleri cihan devletleri kurmaya götüren zihniyet, yapılacak işi başkasından beklememek şeklinde aileden aldıkları eğitimdi... Fakat yüzyıllarca padişahlıkla yönetilince, Türklerin bu melekesi zayıflamış olabilir... Çıkış yolu vardır. Yeter ki yapılacak işi yapmaya karar veren insanlar olsun! Kurtarıcı beklemekten değil tam aksine kurtarıcı olarak kendi gücünü esas almaktan bahsediyorum..
AKP iktidarında bir terör örgütü, yasamanın görevlerinin bir kısmını üstlenmiş durumdadır. İşte Aydınlıktan Ceyhun Bozkurt, İmralıdaki Öcalan-HDP görüşmelerinin tutanaklarını yayınlıyor.
Öcalan, 100 yıllık sorunu çözüyoruz, kolay mı! Bakanla görüşüp söyleyin, gerekirse 50 yasa çıkaracaklar. Bilmem, PKK yasadan yararlanıp meşrulaşırmış, evet tabii ki öyle olacak diyebiliyor.
Reyhanlı patlamasının bir numaralı sanığı Nasır Eskiocak, işi Yusuf Nazik ve MİT mensubu kişilerle planladıklarını ama kendisine araçlarla uyuşturucu taşınacağının söylendiğini ifade edebiliyor.
Gaziantep Baro Başkan Yardımcısı Avukat Bektaş Şarklının, bilgi edinme hakkı kapsamında Emniyete sorduğu Gaziantepte IŞİD örgütlenmesine karşı soruşturma var mı? şeklindeki sorusuna, Emniyetten devlet sırrı cevabı verilebiliyor.
IŞİDe karşı namus kavgası veren Türkmenler, IŞİDin elindeki silahlar Türkiyeden diyebiliyor.
Alman Devlet Televizyonu 1.Kanalı ARD, IŞİDin İstanbul Fatihte gayriresmî bürosu bulunduğunu öne sürüyor.
Bütün bunlar, çıkış yolunun bulunabileceğini gösteriyor. Yeter ki "şimdi ne olacak?" diye beklemeyelim, ne yapacağımıza karar verelim!
?Şimdi ne olacak?? değil, ?Şimdi ne yapacağız?? - Arslan BULUT