Kara Kartal
Banned
- Katılım
- 4 Nis 2007
- Mesajlar
- 1,531
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
ÖKÜZ SİDİĞİ İLE DUŞ!
Gözlerini ülkemize diktiler
Güney Afrikalı Rahip Tutu'nun tarihe geçen sözlerini hatırlatan HYP İl Başkanı Murat Yatağanbaba, "dün Güney Afrikalılar'ın başına geleneler bugün bizim başımıza geliyor" dedi.
"Bir zamanlar Güney Afrikalılar'ın topraklarını ve imkânlarını elinden alarak öküz sidiği ile yıkanmaya mahkum edenler, şimdi gözünü benim ülkeme ve bütün Ortadoğu'ya dikti" ifadesini kullanan Halkın Yükselişi Partisi İl Başkanı Yatağanbaba "bizim, davamız / insanlık davası için yürüdüğümüz bu yol, 'mutlu yarınlar içindir' ve bu yolculukta yürüyen canlar değil yollar yorulacaktır" sözlerini kaydetti.
Halkın Yükselişi Partisi İl Başkanı Murat Yatağanbaba "Misyonerler Güney Afrika'ya geldiklerinde toprak bizde İncil onlardaydı, sonra bize gözlerimizi kapatalım dua edelim dediler. Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil bizde, toprak onlardaydı... Güney Afrikalı, Nobel ödüllü rahip Desmond Tutu'nun dünya tarihine geçen bu muhteşem anlatımı ve atıf yaptığı konu şimdi bizim de başımızda. Türkiye'de de topraklar bu Haçlıların eline geçiyor, sadece topraklarımız değil 'imkânlarımız' da Haçlılar'ın hizmetine veriliyor" sözlerini kaydetti.
"Siz hiç gece yarısı herkesler uyurken, dehşet içinde uyanıp ağladınız mı? Ya da gözünüze uyku girmediği için sabaha kadar yatakta ağıp döndünüz mü?" sözleri ile basın açıklamasına başlayan HYP İl Başkanı Murat Yatağanbaba, açıklamasında şu sözlere yer verdi:
ÖKÜZ SİDİĞİ İLE DUŞ!
İsyanlardayım, çünkü Türkiye’de 120 milyon ekmek üretiliyor, fakat biz bunun tam % 10’unu yani 12 milyonunu hergün çöpe atıyoruz. Kara derili kardeşim ise “fırından yeni çıkmış ve mis gibi kokan” bir dilim ekmeği ömrü boyunca yiyemedi. Çöplerde ekmek kırıntısı bulursa ziyafet niyetine yiyor.
Utanç içindeyim, çünkü biz sabah katlığımızda şofbenden akan ılık suyla duşumuzu alırken, kara derili kardeşim o duşu öküzün sidiği ile alıyor.
Yorgunum, (gönül yorgunluğudur bu) çünkü Allah bana / bize Kur’an’da aynen şöyle diyor:
Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz! (Nisa Suresi, ayet 75)
Kara derili kardeşlerim, hergün bu “katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder” yakarışını yapıyorlar. Allah da bize “neden bunlara yardım etmiyorsunuz?” diyor.
> BİZ KARDEŞLERİMİZE DEĞİL, APO’YA YARDIM EDERİZ!
Bu masum ve mazlum kara derili kardeşlerim çöpten ekmek kırıntıları toplar ve öküzün sidiği ile yıkanmaya çalışırken, biz onlara değil, bebek katili ve orospu çocuğu Abdullah Öcalan’a yardım ediyoruz. Apo’nun “dişlerini” yaptırdık, özel “basketbol sahası” da yaptık hergün burada antrenmanını yapıyor, bu büyük vatan evladının (!) odasına klima da taktık.
> 40.000 KARDEŞİM SOKAKTA YATIP KALKIYOR!
Kara derili kardeşlerim benim. Çoğunuz bulûğ çağına bile gelmeden ölüp gideceksiniz. Yatağanbaba gibi sigaranızı tüttüremeyeceksiniz, namaz kılamayacaksınız, televizyon izleyemeyceksiniz, tiyatroya gidemeyeceksiniz, sizin diş fırçanız da olmayacak. Benim ülkemde de sizler gibi yaşayanlar var. Türkiye’de 40.000 çocuk sokakta yaşıyor.
Bu günlerde “aktif siyaset”teki 250.günüme gireceğim. Aziz milletimiz bana ve partime icazet verirse, ben Türkiye’de sokakta yatıp – kalkan 40.000 kardeşimi unutmadığım gibi, siz kara derili kardeşlerimi de unutmayacağım. Senin ırktaşın ve renktaşının da bizzat belirttiği gibi “Misyonerler Güney Afrika’ya geldiklerinde toprak bizde, İncil onlardaydı. Sonra bize gözlerimizi kapatalım, dua edelim dediler. Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil bizde, toprak onlardaydı.” Güney Afrika’lı, Nobel ödüllü rahip Desmond Tutu’nun dünya tarihine geçen bu muhteşem anlatımı ve atıf yaptığı konu şimdi bizim de başımızda. Türkiye’de de topraklar bu Haçlıların eline geçiyor, sadece topraklarımız değil, “imkânlarımız” da Haçlılar’ın hizmetine veriliyor.
Kara derili kardeşim, senin topraklarını ve imkânlarını elinden alarak öküz sidiği ile yıkanmaya mahkum edenler, şimdi gözünü benim ülkeme ve bütün Ortadoğu’ya dikti. Lübnan’da, Irak’da, Filistin’de sokaklar kan gölü, ordaki dindaşlarımızın -kadın-erkek demeden- ırzına geçiliyor. Fakat bilir misiniz ki, bizim ülkemizde bir Mustafa Kemâl vardır ve şöyle demiştir: “Yurtta Barış, Cihanda Barış” Ve gene bilir misiniz ki bizim ülkemizde bir Muhammed Mustafa vardır ve meâlen şöyle demiştir: “Uzaktaki bir mü’minin ayağına diken batsa, buradaki mü’min o acıyı hissetmelidir”
> “DERİMİZ”İN RENGİ FARKLI AMA “DERDİMİZ” AYNI!
Kara derili kardeşlerim, işte ben, Muhammed ve Mustafa’nın bu iki “sözü / emri” ile insanlık için çalışıyorum. Atamın arzuladığı “barış”ı sağlamak için, Peygamberimin öğrettiği “acıyı paylaşmak” için… Çalışmalarımın daha etkili olması ve neticeye varması için de “siyasete” girdim. Ben bunun için siyaset yapıyorum. Mensubu olduğum Halkın Yükselişi Partisi, özelde Türkiye’deki, genelde ise bütün Dünya’daki dertlilerin dertleri ile dertlenmektedir. Genel Başkanımız Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk bize “insan gerçeğinde birleşmeyi” öğretmiştir. Benim derim beyaz, senin derin ise siyah ama dertelerimiz ve isteğimiz aynı. “Rahat” olmasa bile “İnsan gibi” yaşamak.
Altında buzağı bile aranmazken, sana Öküz’ün altında su arattıran fakat idrar ve dışkıdan başka bir şeyi buldurmayan / reva görmeyenler hayvan olduğu için bu “İnsan gibi yaşamak” ne demek bilmezler! Kara derili kardeşim, ben senin için de siyaset yapıyorum. Birgün ben de senin topraklarına geleceğim. Ve Haçlı Misyonerler’in İncil’i sana yutturup karşılığında aldığı topraklarını ve imkânlarını iade edeceğim. Karşılığında senden bir şey istemeyeceğim, üstüne bir de “Muhammed ile Mustafa”nın “İnsan gibi yaşamak” hakkınızı savunan, o ölümsüz sözlerini vicdanlarınıza üfleyeceğim.
Saygıdeğer Denizli Halkı ve Türk Milleti! Sizin de vicdanlarınıza sesleniyorum. Bizim, davamız / insanlık davası için yürüdüğümüz bu yol, “mutlu yarınlar içindir” ve bu yolculukta yürüyen canlar değil yollar yorulacaktır. “İnsan gibi yaşamak” herkesin hakkıdır ve bu hakkı geri almanın, geçmişi temiz / namuslu insanların “birlikte hareket etmesi”nden başka yolu yoktur! Bu tarih boyunca bitmeyen bir kavgadır! Namuslu ile alçakların kavgası. Yine Tarih bize göstermiştir ki, kavga birlikte hareket edilerek kazanılır. Rahmetli sanatcımız Cem Karaca da öyle demiyor muydu: Kavganın haklı olanı erkek – dişi bilmiyor / Bütün halk birlik olmazsa kavga haklı olmuyor…
7 yıldır beni okuyor ve takip ediyorsun. Yatağanbaba’nın ne olduğunu ve ne olmadığını çok iyi biliyorsun. Genel Başkanımız Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk’ü de 20 yıldır okuyor ve izliyorsun. Öztürk’ün de ne olduğunu ve ne olmadığını çok iyi biliyorsun. Geçmişimiz önünüzdedir, vicdanınız da buna şahittir. Denizli, Türkiye ve Dünya çok kötü yönetiliyor. Her taraftan “kan” ve “inilti” yükseliyor. Önümüzdeki seçim, -Genel Başkanımız Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk’ün dediği gibi- sadece bir “seçim günü” değil, aynı zamanda büyük bir “hesap günü” olacaktır. Vampirlere rahmet okutacak şekilde kan döken bu kansızlardan hesap sorabilmemiz için bu davada BİZİMLE BERABER YÜRÜ. Bu DAVET sadece bizden değil, FİLİSTİNLİ biçarelerden de, IRAKLI gariplerden de, LÜBNANLI mazlumlardan da, KARA DERİLİ kardeşlerimizden de gelmektedir.
HYP İl Başkanı Murat Yatağanbaba http://karaticaret.blogcu.com/hyp-denizli-il-baskani-yataganbaba-nin-13-basin-aciklamasi_892165.html
Gözlerini ülkemize diktiler
Güney Afrikalı Rahip Tutu'nun tarihe geçen sözlerini hatırlatan HYP İl Başkanı Murat Yatağanbaba, "dün Güney Afrikalılar'ın başına geleneler bugün bizim başımıza geliyor" dedi.
"Bir zamanlar Güney Afrikalılar'ın topraklarını ve imkânlarını elinden alarak öküz sidiği ile yıkanmaya mahkum edenler, şimdi gözünü benim ülkeme ve bütün Ortadoğu'ya dikti" ifadesini kullanan Halkın Yükselişi Partisi İl Başkanı Yatağanbaba "bizim, davamız / insanlık davası için yürüdüğümüz bu yol, 'mutlu yarınlar içindir' ve bu yolculukta yürüyen canlar değil yollar yorulacaktır" sözlerini kaydetti.
Halkın Yükselişi Partisi İl Başkanı Murat Yatağanbaba "Misyonerler Güney Afrika'ya geldiklerinde toprak bizde İncil onlardaydı, sonra bize gözlerimizi kapatalım dua edelim dediler. Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil bizde, toprak onlardaydı... Güney Afrikalı, Nobel ödüllü rahip Desmond Tutu'nun dünya tarihine geçen bu muhteşem anlatımı ve atıf yaptığı konu şimdi bizim de başımızda. Türkiye'de de topraklar bu Haçlıların eline geçiyor, sadece topraklarımız değil 'imkânlarımız' da Haçlılar'ın hizmetine veriliyor" sözlerini kaydetti.
"Siz hiç gece yarısı herkesler uyurken, dehşet içinde uyanıp ağladınız mı? Ya da gözünüze uyku girmediği için sabaha kadar yatakta ağıp döndünüz mü?" sözleri ile basın açıklamasına başlayan HYP İl Başkanı Murat Yatağanbaba, açıklamasında şu sözlere yer verdi:
ÖKÜZ SİDİĞİ İLE DUŞ!
İsyanlardayım, çünkü Türkiye’de 120 milyon ekmek üretiliyor, fakat biz bunun tam % 10’unu yani 12 milyonunu hergün çöpe atıyoruz. Kara derili kardeşim ise “fırından yeni çıkmış ve mis gibi kokan” bir dilim ekmeği ömrü boyunca yiyemedi. Çöplerde ekmek kırıntısı bulursa ziyafet niyetine yiyor.
Utanç içindeyim, çünkü biz sabah katlığımızda şofbenden akan ılık suyla duşumuzu alırken, kara derili kardeşim o duşu öküzün sidiği ile alıyor.
Yorgunum, (gönül yorgunluğudur bu) çünkü Allah bana / bize Kur’an’da aynen şöyle diyor:
Size ne oluyor da Allah yolunda ve "Ey Rabbimiz bizi, halkı zulme sapmış şu kentten çıkar; katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder!" diye yakaran mazlum ve çaresiz erkekler, kadınlar, yavrular için savaşmıyorsunuz! (Nisa Suresi, ayet 75)
Kara derili kardeşlerim, hergün bu “katından bize bir dost gönder, katından bize bir yardımcı gönder” yakarışını yapıyorlar. Allah da bize “neden bunlara yardım etmiyorsunuz?” diyor.
> BİZ KARDEŞLERİMİZE DEĞİL, APO’YA YARDIM EDERİZ!
Bu masum ve mazlum kara derili kardeşlerim çöpten ekmek kırıntıları toplar ve öküzün sidiği ile yıkanmaya çalışırken, biz onlara değil, bebek katili ve orospu çocuğu Abdullah Öcalan’a yardım ediyoruz. Apo’nun “dişlerini” yaptırdık, özel “basketbol sahası” da yaptık hergün burada antrenmanını yapıyor, bu büyük vatan evladının (!) odasına klima da taktık.
> 40.000 KARDEŞİM SOKAKTA YATIP KALKIYOR!
Kara derili kardeşlerim benim. Çoğunuz bulûğ çağına bile gelmeden ölüp gideceksiniz. Yatağanbaba gibi sigaranızı tüttüremeyeceksiniz, namaz kılamayacaksınız, televizyon izleyemeyceksiniz, tiyatroya gidemeyeceksiniz, sizin diş fırçanız da olmayacak. Benim ülkemde de sizler gibi yaşayanlar var. Türkiye’de 40.000 çocuk sokakta yaşıyor.
Bu günlerde “aktif siyaset”teki 250.günüme gireceğim. Aziz milletimiz bana ve partime icazet verirse, ben Türkiye’de sokakta yatıp – kalkan 40.000 kardeşimi unutmadığım gibi, siz kara derili kardeşlerimi de unutmayacağım. Senin ırktaşın ve renktaşının da bizzat belirttiği gibi “Misyonerler Güney Afrika’ya geldiklerinde toprak bizde, İncil onlardaydı. Sonra bize gözlerimizi kapatalım, dua edelim dediler. Gözlerimizi açtığımızda gördük ki İncil bizde, toprak onlardaydı.” Güney Afrika’lı, Nobel ödüllü rahip Desmond Tutu’nun dünya tarihine geçen bu muhteşem anlatımı ve atıf yaptığı konu şimdi bizim de başımızda. Türkiye’de de topraklar bu Haçlıların eline geçiyor, sadece topraklarımız değil, “imkânlarımız” da Haçlılar’ın hizmetine veriliyor.
Kara derili kardeşim, senin topraklarını ve imkânlarını elinden alarak öküz sidiği ile yıkanmaya mahkum edenler, şimdi gözünü benim ülkeme ve bütün Ortadoğu’ya dikti. Lübnan’da, Irak’da, Filistin’de sokaklar kan gölü, ordaki dindaşlarımızın -kadın-erkek demeden- ırzına geçiliyor. Fakat bilir misiniz ki, bizim ülkemizde bir Mustafa Kemâl vardır ve şöyle demiştir: “Yurtta Barış, Cihanda Barış” Ve gene bilir misiniz ki bizim ülkemizde bir Muhammed Mustafa vardır ve meâlen şöyle demiştir: “Uzaktaki bir mü’minin ayağına diken batsa, buradaki mü’min o acıyı hissetmelidir”
> “DERİMİZ”İN RENGİ FARKLI AMA “DERDİMİZ” AYNI!
Kara derili kardeşlerim, işte ben, Muhammed ve Mustafa’nın bu iki “sözü / emri” ile insanlık için çalışıyorum. Atamın arzuladığı “barış”ı sağlamak için, Peygamberimin öğrettiği “acıyı paylaşmak” için… Çalışmalarımın daha etkili olması ve neticeye varması için de “siyasete” girdim. Ben bunun için siyaset yapıyorum. Mensubu olduğum Halkın Yükselişi Partisi, özelde Türkiye’deki, genelde ise bütün Dünya’daki dertlilerin dertleri ile dertlenmektedir. Genel Başkanımız Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk bize “insan gerçeğinde birleşmeyi” öğretmiştir. Benim derim beyaz, senin derin ise siyah ama dertelerimiz ve isteğimiz aynı. “Rahat” olmasa bile “İnsan gibi” yaşamak.
Altında buzağı bile aranmazken, sana Öküz’ün altında su arattıran fakat idrar ve dışkıdan başka bir şeyi buldurmayan / reva görmeyenler hayvan olduğu için bu “İnsan gibi yaşamak” ne demek bilmezler! Kara derili kardeşim, ben senin için de siyaset yapıyorum. Birgün ben de senin topraklarına geleceğim. Ve Haçlı Misyonerler’in İncil’i sana yutturup karşılığında aldığı topraklarını ve imkânlarını iade edeceğim. Karşılığında senden bir şey istemeyeceğim, üstüne bir de “Muhammed ile Mustafa”nın “İnsan gibi yaşamak” hakkınızı savunan, o ölümsüz sözlerini vicdanlarınıza üfleyeceğim.
Saygıdeğer Denizli Halkı ve Türk Milleti! Sizin de vicdanlarınıza sesleniyorum. Bizim, davamız / insanlık davası için yürüdüğümüz bu yol, “mutlu yarınlar içindir” ve bu yolculukta yürüyen canlar değil yollar yorulacaktır. “İnsan gibi yaşamak” herkesin hakkıdır ve bu hakkı geri almanın, geçmişi temiz / namuslu insanların “birlikte hareket etmesi”nden başka yolu yoktur! Bu tarih boyunca bitmeyen bir kavgadır! Namuslu ile alçakların kavgası. Yine Tarih bize göstermiştir ki, kavga birlikte hareket edilerek kazanılır. Rahmetli sanatcımız Cem Karaca da öyle demiyor muydu: Kavganın haklı olanı erkek – dişi bilmiyor / Bütün halk birlik olmazsa kavga haklı olmuyor…
7 yıldır beni okuyor ve takip ediyorsun. Yatağanbaba’nın ne olduğunu ve ne olmadığını çok iyi biliyorsun. Genel Başkanımız Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk’ü de 20 yıldır okuyor ve izliyorsun. Öztürk’ün de ne olduğunu ve ne olmadığını çok iyi biliyorsun. Geçmişimiz önünüzdedir, vicdanınız da buna şahittir. Denizli, Türkiye ve Dünya çok kötü yönetiliyor. Her taraftan “kan” ve “inilti” yükseliyor. Önümüzdeki seçim, -Genel Başkanımız Prof.Dr.Yaşar Nuri Öztürk’ün dediği gibi- sadece bir “seçim günü” değil, aynı zamanda büyük bir “hesap günü” olacaktır. Vampirlere rahmet okutacak şekilde kan döken bu kansızlardan hesap sorabilmemiz için bu davada BİZİMLE BERABER YÜRÜ. Bu DAVET sadece bizden değil, FİLİSTİNLİ biçarelerden de, IRAKLI gariplerden de, LÜBNANLI mazlumlardan da, KARA DERİLİ kardeşlerimizden de gelmektedir.
HYP İl Başkanı Murat Yatağanbaba http://karaticaret.blogcu.com/hyp-denizli-il-baskani-yataganbaba-nin-13-basin-aciklamasi_892165.html