İşte 'O' An Kareleri - 42

Tunyukuk

New member
Katılım
9 May 2007
Mesajlar
17,591
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Ya yağmur gibi yağarsınız yada lağım gibi akarsını


Geride felaketin karanlığı, öndeyse yardım eden duyarlı dünyayı temsil eden çadırın yüzeyinde konaklayan aydınlık. Karanlıktan uzanan çocuğun aydınlığa kavuştuğu 'o' anda gönderdiği sevimli, muzipçe ve mutluca bakışlara tutunan teşekkür mesajı, bu 'o' an için söylenebilir. Ya da şöyle denebilir: Sri Lanka'daki bir göçmen kampında, kaldığı çadırdan dışarı bakan evsiz bir çocuk.



Mavi rengin huzur verdiği, insanı sakinleştirdiği söylenir. Batı ülkelerinde intihar girişimleri azalsın diye yüksek köprülerin ayakları maviye boyanır. Yine derler ki, duvarları maviye boyalı okullardaki çocuklar daha az yaramazlık yapar. Fotoğraftaki Afgan çocuk da köyüne giden Amerikalı askerlerin armağan ettiği gözlüğün mavi camından bakarken mutlu görünüyor. Mavi camlar ve aldığı lolipop şekerleri çocuğu ‘o’ anda mutlu kılıyor ama ellerindeki çatlaklar da 'o' anın dışındaki gerçekleri yansıtıyor.



Afganistan'daki kurbanlık satış merkezlerinden birinde 14 yaşındaki Vekil Ahmet, müşteriye kurbanlık götürüyor. Ahmet, 'o' anda ışığı ödünç alan bakışı ve mimikleriyle içinde bulunduğu koşulları anlatıyor.



'O' an kavramını ortaya koyan bir spor fotoğrafı. Avustralya Açık Tenis Turnuvası’nda Alman sporcu Rainer Schuettler, Amerikalı Andre Agassi ile yaptığı maçta kızıp korda fırlattığı raketini yerden alıyor. Reuters Ajansı’ndan David Gray, öyle bir açıdan öyle bir an yakalıyor ki Alman tenisçi tek bacaklıymış gibi görünüyor. Schuettler maçı kaybediyor. Teşbihte hata olmaz özdeyişine sığınarak şöyle denilebilir: Schuettler, hem maçı hem de ‘o’ anda geçici olarak bir bacağını kaybediyor.



Işığın tecrübeli gayreti ve akrobatların yüzlerinde, giysilerinde taş izlenimi veren desenler ama hepsinden önemlisi akrobatların dengesi ve gücüyle Foto Muhabiri Uwe Lein'in becerisi. Ayrıca 'o' an denen zamanın donduğunu simgeleyen kavram. Bunlar Avrupa'daki Duo Sirki’nin 100'üncü Kuruluş Yıldönümü Kutlamaları’nda yapılan bu hareketli gösterinin vermek istediği izlenime hizmet ediyor.



Rina Augustina 5 yaşında. Endonezya Banda Aceh'te felaketten sonra yaklaşık bir ay boyunca Rina'ya bir aile baktı. Fotoğraf, babasıyla yeniden biraraya geldiği sıralarda çekildi. Saçına toka takan babası 'o' anda çok mutluydu. İki kız kardeşi de hayattaydı. Pırıl pırıl gözleri dalgın, boynu bükük, yüzü huzurlu ama dudakları hüzünlüydü. Babası ve kardeşleriyle biraraya gelmişti ama annesi yoktu. Rina'nın annesi kayıptı.



İnsan olmanın ötesinde iki elden dışa vuran ortak özelliklerin vurgulandığı bir 'o' an. Fotoğraf, Sri Lanka'da evsizlerin barındığı bir kampta çekildi. Gelen bilgide birbirlerinin yakını olduğu söylenmiyor yani her iki elin sahibi de evsiz. Bebek doğası gereği korunmaya ve yardıma muhtaç ama her ne kadar büyük ve görece güçlü olsa da bir nadide çiçeğe dokunurcasına bebeğin elini tutan el de o koşullarda ve 'o' anda yardıma muhtaç.



Sri Lanka’da evsizlerin sığındığı bir kampın penceresinde bir felaketzede boynu bükük eliyle içinde bulunduğu zor koşulların yarattığı tutsaklığı anlatıyor.



Japonya'dan bir kar manzarası. Japonya'nın o dağlık bölgesinde bu geleneksel evlerden 114 tane kalmış ve her yıl bu çiftlik evlerinin bir kısmı özel olarak ışıklandırılıp, 22 Ocak'ta da bu ışıklar yakılırmış. Bu özel an için de buraya binlerce turist gidermiş. İnsanoğlunun kültürel mirasa karşı duyarsızlığı ne tuhaflıklar yaratırmış.



Filistin'de Gazze şehrinde bir kadın merakla 'o' anda olanları izliyor. Bizim göremediğimiz yerdeyse yeni Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Filistin'deki örgütlerin önde gelenlerini İsrail'le ateşkese ikna etmeye çalışıyor. Kadının daha iyi görebileceği kırık aralık yerine camın sağlam ama görüşü zorlaştıran yerini tercih etmesi dikkat çekiyor. Belki de bu tercih, bir halkın kendi geleceğine Filistin davasının örselenmemiş, zarar görmemiş, kırılıp dökülmemiş, sağlam kalan yerlerinden bakma isteğini temsil ediyor.



Etkileyici gözler ve bakışlar, dalgın ama kararlı. Kararlılığı sadece gözlerden dışa vuran duygular değil, kadının beresi ve omuzlarındaki karlar da kanıtlıyor. Yer Amerika. Bu bakışların ve ağza yapıştırılmış etiketin 32 yıl öncesine uzanan bir hikayesi var.
1973 yılında Teksas'ta Roe Wade adındaki hamile bir kadının kürtaj mücadelesi, zaman içinde bu tartışmanın simgesi haline geldi. Bugünlerde Roe Wade hakkındaki kararın yıldönümünde kürtaj karşıtı Bush'la kürtaj yanlıları arasındaki tartışma yeniden ısınıyor. Washington soğuğunda saatlerdir bekleyen bu kadınsa kürtaj karşıtlığını ağzına yapıştırdığı ''yaşam'' yazılı etiketle yetinmiyor, düşüncelerini bakışlarına da yüklüyor.



Afganistan Kabil'de yıkıntılar önünde iki çocuk. Arka plan bilgisinin yokluğunda bu 'o' an, eğlenceli dakikaların en heyecanlı enstanelerinden birini gösteriyor. Ama arka plan bilgisiyle bu 'o' an umudu temsil ediyor çünkü yıllardır kuraklık çeken Afganistan, bu yoğun kar yağışından sonra bereketli bir hasat bekliyor.



Almanya'nın doğusunda bir yer, adı Crostwitz. Burada, yani Polonya sınırında, Sorblar, Slav kökenli bir azınlık grubu yaşıyor. Nadja, Marie Luise, Tanja ve Diana da geleneksel gelinliklerini giymiş ve Kuşlara Şükran Günü’nü kutluyorlar.
Kızlar, küçükken büyüklerimizin kuşların, çikolata ya da başka hediyeler getirdiği kandırmacayı hatırlatıyor. Bu kandırmaca orada, o toplumda bir geleneksel kutlamaya dönüşmüş ama çocukların kuşlardan şeker, çikolata veya hediye alabilmek için kışın karlı günlerde onlara yiyecek vermeleri gerekiyormuş.



Fotoğraf, Amerika Florida'dan. Sanki tabiat gülün güzelliğine kıyamamış da üstünü buzla kaplayıp korumaya almış ama hiç de öyle değil. Gülün güzelliğine kıyamayan bu bahçeden sorumlu insanlar. Yine de tabiatın bir rolü var bu koruma işinde.
İnsanlar gülün üzerine su sıkmış, tabiat da üstüne düşeni yapmış.



Tsunami felaketinde anne ve babasını kaybetmiş Jayashri. Hani deseler ki, “Öğrettiler böyle bakmayı ve böyle durmayı” ama Jayashri 2 buçuk yaşında. Hindistan'ın felakette nüfusunun yarısını kaybeden Tamil Nadu Eyaleti’nde bir yetimhaneye konan bu küçük kız, adeta üzerine binen felaketin onca ağırlığı altından bakışlarıyla sıyrılmaya çalışıyor. AP Ajansı'ndan Gautam Singh’in objektifine, umut ışıklarıyla yüklü kocaman bakışlar gönderiyor.
Güney Asya felaketinde 'o' anda tepeden tırnağa umudun simgesi oluveriyor. Renkli saç tokaları, güzel kıyafeti ve kolyesi, bu umut ışıklarına güç veriyor. Bize de bu fotoğrafa bakıp ''Jayashrileri yaşatmak amacıyla yardım için henüz geç değil'' demek düşüyor.



Haiti de kendi özelinde Güney Asya'daki gibi büyük boyutlu bir felaket yaşadı. Başkent Port-Au-Prince'de onarılıp elden geçirilen ve yeniden hizmet vermeye başlayan hastanede kadınlar muayene için sıra bekliyor. Fotoğraf, danışma bölümünün arkasından çekilmiş. 'O' an, camdaki konuşma penceresi bir anlamda bu işlevini görmeye devam ediyor. Zira pencere, 'o' anda kadının bakışlarını konuşturuyor.



Kabil'de eski bir Rus Kültür Merkezi'nin çatı katı. Küçük bir tasın içinde bir parça aş ve çevresinde altı çocuk. Aynı tastan karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. Tavandaki delikten sızan ışık, hem görebilmeleri için çocukların rızkını, hem de karanlık yaşamlarını veya içinde bulundukları koşulları aydınlatıyor.



Fotoğraf, Amerika Florida'da, Jacksonville'deki bir okulun yüzme havuzunda sabahın erken saatlerinde çekilmiş. Hava sıcaklığı eksi 2 ila eksi 7 derece. Havuz suyunun sıcaklığıysa 29 derece. Haliyle buhar oluşuyor ve bu gençlerin sahip olduğu olanakların üzerini örtüyor.



Sarı, kırmızı, lacivert, yeşil, beyaz, eflatun ve ten rengi ve siyah biraraya gelerek muhteşem bir aksesuar ve renk cümbüşü oluşturmuş. Yer Guatemela. Bir dansçı ''Rabinal Achi'' adı verilen kutsal bir dansı sergiliyor. Ama kutsal dans, geleneksel kültürün renkleriyle Aziz Pablo Festivali'nde yapılıyor. Böylece 'o' anda, antik Orta Amerika kültürüyle Hristiyanlık kültürü biraraya gelerek bir kültür cümbüşü de oluşuyor.



Yer Banda Aceh... Tsunami felaketinden sonra kurulan barınma kamplarından birinde, cami içinde iki çocuk oyun oynuyor. Ama çocuklar, aydınlıktan karanlığa doğru gidiyor. Bölgede kayıplar ve yıkım o kadar büyük ki, çocukların eyleminin yönü oralarda durumun bugünkü gidişatını simgeliyor. Bunu tersine çevirmek duyarlı dünyaya, Endonezya’yı ya da felakete uğramış öteki ülkeleri yönetenlerin basiretine ve felaketzedelerin direncine bağlı bulunuyor.



Dünya halini çocuklar aracılığıyla belgeleyen bir 'o' an. Gözlerden ırak bir mekan, Çeçenistan Grozni... Bir çingene çocuk dileniyor. Oradakiler bu çocuğun genel durumundan farksız geçip gidiyor ve çocuk 'o' anda AP Ajansı’ndan Musa Sadulayev'den sadaka istiyor. Sadulayev de bu fotoğrafı dünyadaki haber merkezlerine geçerek bir anlamda çocuğa sadakasını veriyor. Ama mevcut koşullarda, özellikle de o okul baskını olayından sonra dünyanın çocuğa dönüp bakması, önündeki küçük kutuya bir şeyler atması pek beklenmiyor.
Ayrıca yine editörümüzün film yıldızı Sharon Stone'nun Davos'ta zengin dünyayı paylarken kullandığı deyimi hatırlaması da bu sahneye uyuyor. Stone'nun dediği gibi sorun ''İnsanlığın matematiğinin bozuk olması''...



İtalya 1. Futbol Ligi maçı. Sağda Udinese'den David Pizarro ile solda Reggina'dan Santos Mozart'ın mücadelesi. İki oyuncu ‘o’ anda okuma yazma dersi verircesine ‘x’ harfini oluşturuyor. Foto muhabiri Franco Debernardi de bu ''öğretici'' anı yakalıyor.



Yine bir sporcu ve yine aynı harf. Üstelik mekan yine İtalya. Torino'da Avrupa Artistik Buz Pateni Şampiyonası’nda Rus Evgeni Plushenko kısa programda havada ama tek başına ‘x’ harfini oluşturuyor. Ancak yayvan bir x...



Amerika Wisconsin Eyaleti’nde Appleton kenti. Havadaki nemi bile kristalize eden tabiat AP Fotoğrafçısı Mike De Sisti'ye güzel bir fırsat sunuyor. Işık objektifin içinden geçerken cadde lambalarını renkli balon fenerlerine dönüştürüyor. Foto Muhabiri de belli ki usta, bu fırsatı kaçırmıyor.



Romantizmin böylesi... Olağan bir olay ama kar yağıyor ve o soğukta genç çift öpüşüyor. Aşk ateşi desek, hayır... Burası Danimarka Kopenhag. Oralarda insanların bu tür havalarda böyle dolaşmaları olağan. Editörümüz Suat Yeğen'se bu 'o' an için şöyle diyor; ''Aşk, özgürlük ister. Doyasıya yaşayabilmek gerekir.” Bu özgürlüğü onlara verense ''Gerçek Kopenhag Kriterleri'' olsa gerek.



27 Ocak 2005
 
Geri
Üst