iSpiK
Kadim Dost
Başlasam,
Ne çok şey sökülecek
Düşüncemin ince ilmiklerinden…
Başlasam,
Dökülecek her şey sakladığım deliklerden…
Öyleyse…
Bu ağrılar ne getirir, seslenişimden…’
------------------
Kızıl bir güzelliğin ardına saklanan hayallerim?
Utanmaz mı?
Katlinizi vacip kılan fetvanın kalemi…
Kurumaz mı?
Nikahınıza kıyılan, aldanmışlığın sahte iremi….
Gün geldi…
Yed-i beyza sandığım bir kucakta kaybettim,
Aylarca sancısına gark olduğum,
Yeni doğmuş safileri…
Düştüğüm yerde bırakmak vardı hayatı..
Kaybettiğim yerde, geri dönmek kendimden.
Oysa, besmelesiz bir dua gibi
Eksik kalmayacaktım….
Kalmamalıydım..
Beni eşkali belirsiz kimliklerde arayanlara inat
Dizlerim bükülmemeliydi,
İdam sehpalarında…..
Şimdiyse, kara haberini beklemek düştü bana,
Kazaya uğramış ümitlerin baş ucunda…
‘Kal’ diye başlayan uzun cümleler değildi istediğim.
Bir çift gözün sessiz ‘dur’ deyişiydi.
Ama mahrumiyetin her halini yaşıyordum,
Yalnızlığımı, saydam perdeler ardından izlerken…
Düşüncemi dağıtası bir rüzgar esseydi şimdi,
Hayallerimden giderken…
Gözyaşımı dindiresi, karşılık bir ağıt duysaydım….
Avucumda ateşten bir el tutsaydım.
Kalsaydım…. Daha gitmeden…
Ayrı bir iklimi solumak değildi,
Korkumu tutuşturan alev.
Bir ilticanın zihin bulandıran kokusuydu….
Zakkumlara küsüşümden sonra,
Belki de kaçışların en adisi buydu….
İhanetler er geç hazmedilir.
Biliyorum… Aynalar bile paramparça,
Yüzümün suçlu yanlarında.
Günahlarım, serseri çocuktur,
Kayıp kentin arka sokaklarında….
Bıçak kesmez suskunluğun deminde,
Bir seher vakti salası dinlerken,
Duydum ki;
Yalan incilerle süslediğim tebessümlerim,
Davacılarmış benden…
Heyhat! Üzüldüm….
Mazerete lüzum yok.
Kim anlar ki,gereği açıklanamaz halden?
Saat yanılgıları sollayıp geçerken,
Avutucu sözcükler dizdiler ardı ardına.
Herkes tek role büründü, anlamışçasına.
Bilemediler tek gerçek, tarumarlığımdı.
Aheste, cahil ve dönüşsüz yollarda…
Tuvalime gökten,kızıl maviler damladığında,
Sevişimin ustalığı,
Unutmamın acemiliğine, yenik düşerken,
Kaç ömür kaybettim?
Geriye ne kaldı benden?…
Başlasam….
Ne çok yer sarsılacak, bilmediğim alemlerden…
Adressiz bir mektup yazsam,
Yadigar, elimden….
Başlasam….
Kalsam…. Daha gitmeden….
Bir yanımı bulsam, kurtaracak
Bu ani nöbetlerden….
Ayşe Melek Alkaya
Ne çok şey sökülecek
Düşüncemin ince ilmiklerinden…
Başlasam,
Dökülecek her şey sakladığım deliklerden…
Öyleyse…
Bu ağrılar ne getirir, seslenişimden…’
------------------
Kızıl bir güzelliğin ardına saklanan hayallerim?
Utanmaz mı?
Katlinizi vacip kılan fetvanın kalemi…
Kurumaz mı?
Nikahınıza kıyılan, aldanmışlığın sahte iremi….
Gün geldi…
Yed-i beyza sandığım bir kucakta kaybettim,
Aylarca sancısına gark olduğum,
Yeni doğmuş safileri…
Düştüğüm yerde bırakmak vardı hayatı..
Kaybettiğim yerde, geri dönmek kendimden.
Oysa, besmelesiz bir dua gibi
Eksik kalmayacaktım….
Kalmamalıydım..
Beni eşkali belirsiz kimliklerde arayanlara inat
Dizlerim bükülmemeliydi,
İdam sehpalarında…..
Şimdiyse, kara haberini beklemek düştü bana,
Kazaya uğramış ümitlerin baş ucunda…
‘Kal’ diye başlayan uzun cümleler değildi istediğim.
Bir çift gözün sessiz ‘dur’ deyişiydi.
Ama mahrumiyetin her halini yaşıyordum,
Yalnızlığımı, saydam perdeler ardından izlerken…
Düşüncemi dağıtası bir rüzgar esseydi şimdi,
Hayallerimden giderken…
Gözyaşımı dindiresi, karşılık bir ağıt duysaydım….
Avucumda ateşten bir el tutsaydım.
Kalsaydım…. Daha gitmeden…
Ayrı bir iklimi solumak değildi,
Korkumu tutuşturan alev.
Bir ilticanın zihin bulandıran kokusuydu….
Zakkumlara küsüşümden sonra,
Belki de kaçışların en adisi buydu….
İhanetler er geç hazmedilir.
Biliyorum… Aynalar bile paramparça,
Yüzümün suçlu yanlarında.
Günahlarım, serseri çocuktur,
Kayıp kentin arka sokaklarında….
Bıçak kesmez suskunluğun deminde,
Bir seher vakti salası dinlerken,
Duydum ki;
Yalan incilerle süslediğim tebessümlerim,
Davacılarmış benden…
Heyhat! Üzüldüm….
Mazerete lüzum yok.
Kim anlar ki,gereği açıklanamaz halden?
Saat yanılgıları sollayıp geçerken,
Avutucu sözcükler dizdiler ardı ardına.
Herkes tek role büründü, anlamışçasına.
Bilemediler tek gerçek, tarumarlığımdı.
Aheste, cahil ve dönüşsüz yollarda…
Tuvalime gökten,kızıl maviler damladığında,
Sevişimin ustalığı,
Unutmamın acemiliğine, yenik düşerken,
Kaç ömür kaybettim?
Geriye ne kaldı benden?…
Başlasam….
Ne çok yer sarsılacak, bilmediğim alemlerden…
Adressiz bir mektup yazsam,
Yadigar, elimden….
Başlasam….
Kalsam…. Daha gitmeden….
Bir yanımı bulsam, kurtaracak
Bu ani nöbetlerden….
Ayşe Melek Alkaya