İmsak (Sabah Namazı) Vakti (diyanet yıllardır hatamı yapıyor?)

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
İMSAK (SABAH NAMAZI) VAKTİ

İmsak, oruca başlama vaktidir. Bu vakitte gecenin karanlığına, güneşten gelen kızıl ve beyaz ışıklar karışır ve gittikçe yoğunlaşır, beyaz ışık belirginleşmeye ve kızıl ışık ayrı bir hat oluşturmaya başlar. Bu sırada gözlemci ile ufkun arası da siyah bir hat gibi gözükür. Doğu ufkundaki bu ilk aydınlanmaya Türkçe’de şafak, Kur’ân’da fecr adı verilir. Fecr kelimesi, biri namazla diğeri de oruçla ilgili olmak üzere şu iki ayette geçer:

“Fecrin kara çizgisi ak çizgisinden sizce, tam ayırt edilinceye kadar yiyin için.” (Bakara 2/187)

Namazı, güneşin zevalinden (batıya kaymasından) havanın iyice kararmasına kadar, bir de fecirdeki yoğunlaşma sırasında kıl. Fecirdeki yoğunlaşma gözle görülür. (İsrâ 17/78)

Fecrin oluşmasıyla oruca başlama ve sabah namazı vakti girer. Arapçada sabah, beyazla kırmızıyı bir araya toplayan şeydir. Teninde beyazlık ve kırmızılık olan adama bu kökten asbah denir[1]. Bu kelime, fecir ışıklarının özelliğini gösterir. Bununla ilgili de iki âyet vardır:

Akşama girdiğinizde ve sabaha erdiğinizde Allah’ı tesbih edin (namaz kılın). (Rum 30/17)

Karanlığını açtığı zaman sabaha yemin olsun. (el-Muddessir 74/34)

Son âyette geçen ifade (أَسْفَرَ الصبح), doğu ufkunun açıldığı ve şüpheye yer olmayacak şekilde aydınlandığı vakit için kullanılır[2]. Artık ufuktaki kızıllık da belirginleşmiş olur. Peygamberimiz buna vurgu yapmış ve şöyle buyurmuştur:

“Size göre kızıllık, enlemesine yayılıncaya kadar yiyin, için[3]”

Bu sırada çevre hafifçe aydınlanır. Ebu Musa el-Eş’âri, bu aydınlığı şöyle ifade eder:

“Peygamberimiz sabah namazını, şafak söktüğü sırada kıldırdı. Neredeyse kimse kimseyi tanıyamayacaktı”[4].

Hanefî mezhebinde tan aydınlığı; ufka yayılan beyazlıktır[5]; ufuk, şüpheye yer olmayacak şekilde açık olur[6]. Diğer mezheplerde de durum aynıdır.

Sabah namazı vakti, akşam namazı vakti gibidir. Şafak kaybolunca akşam namazının vakti biter[7]. Şafak, güneşin batmasından yatsı vaktine kadar devam eden kızıllığa denir[8]. Fecr ile başlayan kızıllık da güneşin doğmasına kadar devam eder.

Bugün ufukta bu ışıklardan hiçbiri görülmeden imsak en az 50 dakika önce başlatılmakta ve sabah namazı vaktinden önce kılınmaktadır. 19. asırdan beri İslam âleminde yürürlükte olan bu uygulamaya inşallah bu gözlemle son vermeyi umuyoruz. 21.08.2011



Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR

İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi ve

Süleymaniye Vakfı Din ve Fıtrat Araştırmaları Merkezi Başkanı

K.İMSAK (SABAH NAMAZI) VAKTİ | Süleymaniye Vakfı

-----------------------------------------------------------------------

Çok önemli bir hadisedir. Bahse konu vakıf bilimsel olarak sahur vakti rasat yapmıştır. Diyanet mevzuyla alakalı genel olarak sessiz kalmıştır. Bir diyanet görevlisi ise bilimsel araştırmayı doğrulamıştır.(prof.sait yeprem) Bilinen din adamlarından bu rasatı destekleyenler: ali rıza demircan, mustafa karataş, abdulaziz bayındır, yaşar nuri öztürk...
 
tanım olarak doğu ufkunda beyazlığın yayılmaya başlamasından güneş doğmadan biraz önceye kadar olan zaman sabah namazı vakti olarak geçer... Lakin bunun matematiksel hesaplamaları da vardır muhakkak ve bu hesaplamalar da yukarıdaki tanımdaki aslına uyuyordur mutlaka. Eski devirlerdeki gibi güneşi gözlemek yerine bu hesaplar kullanılarak hicri takvimler düzenleniyor...Bence çok büyütülecek bir mesele değil... Önemli olan başka öncelikler varken namazın vaktindeki küçük oynamalar (sanmıyorum 50 dakika hata olsun ;)...) pek dikkate değer bir durum değil.. zaman dava zamanıyken bu iddiaların artık çok ciddiye alınmaması gerekiyor.... ama sünnet olanı söylemem gerekirse sabah namazı güneş doğmasına yaklaşırken kılınması sünnettir.. Öğle ve ikindi namazları vakti girince çok geciktirilmeden kılınmalıdır.. Bilhassa ikindi namazı güneş batımına yakın bir zamana bırakılmamalıdır... Akşam namazı güneşin tamamen kızıllığının kaybolma tehlikesinden ve sünnete göre de girer girmez kılınır... Yatsı namazı adı üstünde yatmaya yakın bir zamanda kılmak iyidir... Eğer saat gece 12:00 den sonraya kadar oturabiliniyorsa vitir namazı da 12:00 den sonra yatsıdan ayrı kılınır. çünkü müstakil bir namazdır... Güneş doğarken, tam tepede iken ve batarken namaz kılınması ise mekruhtur..
 
Daha evvel hesaplandığı idda edilen takvimin yanlışlığı, bilimsel bir araştırmayla kanıtlanmıştır. Sabah namazı vakti girmeden sabah namazı kılmak önemsiz bir hadisedir diyemeyiz sanırım.
 
yukarıda ekleme yaptım tekrar yazayım.. Yine fazla ciddiye almaya gerek yok.. Zaten sünnet olan güneşin doğuşu yaklaşırken namaz kılmaktır... Bize ulaşan hadislerde genellikle hep o vakitlerde kılınmıştır... Diyanet bir hata yaptıysa da allah bu kadar kulun namazını kabul etmeyecek mi? Bu adamların her birisinin teleskopu olacak değil... Devlete el mahkum güvenecekler.... Ama dediğim gibi güneş doğmasına yakın kılınız ;)
 
Diyanetin yaptığı hatadan, konuya vakıf olmayan müslüman elbette sorumlu olmaz kanaatindeyim (en doğrusunu rabbim bilir) lakin işin aslını öğrendiğimizde muhalefet etmek yanlış olur diye düşünüyorum. "Devlete el mahkum güvenmek" mantığı müslümanı bağlamamalı, doğrusunu araştırıp uygulamak müslümanın vazifesidir. Devlet hata yapabilir, hatada ısrarda edebilir. Müslümanın bile bile hatada ısrar etme lüksü yoktur.
 
süleymaniye vakfı mı tek kaynak?... Ben yurtdışındayım burada da yazılan vakitlerde sabah kalkıyorum.. Daha ortalık zifiri karanlık oluyor...O zaman burası da mı hata yapıyor? Bunu bir komisyon yapıyodur mutlaka.. Bu işlere vakıf olmadan kişileri suçlamayı pek doğru kabul etmiyorum sadece... Benim işin matematiği konusunda ve pratikteki zaman faklılıkları konusunda bilgim yok... Senin bilgin varsa seni dinlemek bizi aydınlatacaktır... Birtek süleymaniye vakfı ya da bir gazeteden görüp de haber olsun diye yayınlayan diğer gazetelere ne kadar güvenebiliriz ki? Bu konu da gerçekten araştırmak istiyorsak gidip diyanet işlerinin binasına bu soruyu onlara sorup bilgi almak en sağlıklı sonuç olacaktır kanaatindeyim... Son olarak sünnet olanı yaparak güneş doğmasına yakın vakitte kılarsak zaten bu konuları tartışmanın da mantığı kalmayacaktır. Şayet ben öyle yapıyorum..
 
Çok önemli bir hadisedir. Bahse konu vakıf bilimsel olarak sahur vakti rasat yapmıştır. Diyanet mevzuyla alakalı genel olarak sessiz kalmıştır. Bir diyanet görevlisi ise bilimsel araştırmayı doğrulamıştır.(prof.sait yeprem) Bilinen din adamlarından bu rasatı destekleyenler: ali rıza demircan, mustafa karataş, abdulaziz bayındır, yaşar nuri öztürk...

Üstad;
şüphesiz senin bilgin benden fazla,o yüzden yorum bize düşmez.Ama,işin ilginç tarafı diyanetin bu işe gerçekten sessiz kalmasıdır.Teravih namazı için bile o kadar süre sonunda fetvasını ancak verebilen bir kurum artık kafamda bazı soru işaretleri bırakıyor.
Bu konu hakkında yaklaşık 1 ay önce Cübbeli Hoca'nın da bir düşüncesi vardı.Kutup bölgelerinde yaptıkları araştırmaları izahat eden bir videoydu ama hatırlayamadım,nettemidi yoksa flash tv demiydi?

Ama şunu söylemek isterim,
aradan yüzyıllar geçmiş bir din başlangıcının zamanın kısıtlı kayıt yada aktarma organları arasında bazı hareketlerin örf ve adet olarak uygulanması dinimizde zorunlu hizmetlermiş gibi algılanmaktadır.Misal;
son 5 gündür çeşitli kaynaklarda zekat ve fitre nin nasıl gerçekleştirileceğini araştırıyorum.Çeşitli sınıf yada zümrelere bölünmüş ve zekatı hakdeden gruplar çıkıyor karşıma ama ortak özellikleri kesinlikle MÜSLÜMAN olmaları.Şimdi soruyorum:
-Somali'nin tamamı müslümanmıdır ki,
diyanet bu fitre meselesinde ön-ayak olmuştur?Yoksa iktidar tarafından uygulanan bir mahalle baskısı durumumu vardır?

Beni bir aydınlatıverin bir zahmet...


buldum üstad,buda cübbeli'den bir imsak yorumu:

http://www.vidyotv.net/4246-flash-t...yindira-uyup-yiyenler-naneyi-yiyenlerdir.html
 
Üstad;
şüphesiz senin bilgin benden fazla,o yüzden yorum bize düşmez.Ama,işin ilginç tarafı diyanetin bu işe gerçekten sessiz kalmasıdır.Teravih namazı için bile o kadar süre sonunda fetvasını ancak verebilen bir kurum artık kafamda bazı soru işaretleri bırakıyor.
Bu konu hakkında yaklaşık 1 ay önce Cübbeli Hoca'nın da bir düşüncesi vardı.Kutup bölgelerinde yaptıkları araştırmaları izahat eden bir videoydu ama hatırlayamadım,nettemidi yoksa flash tv demiydi?

Ama şunu söylemek isterim,
aradan yüzyıllar geçmiş bir din başlangıcının zamanın kısıtlı kayıt yada aktarma organları arasında bazı hareketlerin örf ve adet olarak uygulanması dinimizde zorunlu hizmetlermiş gibi algılanmaktadır.Misal;
son 5 gündür çeşitli kaynaklarda zekat ve fitre nin nasıl gerçekleştirileceğini araştırıyorum.Çeşitli sınıf yada zümrelere bölünmüş ve zekatı hakdeden gruplar çıkıyor karşıma ama ortak özellikleri kesinlikle MÜSLÜMAN olmaları.Şimdi soruyorum:
-Somali'nin tamamı müslümanmıdır ki,
diyanet bu fitre meselesinde ön-ayak olmuştur?Yoksa iktidar tarafından uygulanan bir mahalle baskısı durumumu vardır?

Beni bir aydınlatıverin bir zahmet...


buldum üstad,buda cübbeli'den bir imsak yorumu:

Flash TV Cübbeli Ahmet Hoca: Abdulaziz Bayındır'a Uyup Yiyenler Naneyi Yiyenlerdir video izle, VidyoTv.Net

Somalide Din: Resmi din de İslâm'dır. Somali halkının tamamına yakını sünni Müslümandır. Sadece % 0.2 oranında Somali asıllı olmayan, sonradan bu ülkeye yerleştirilen gayri müslim bulunmaktadır.

Somali

vikipedinin somali hakkındaki ingilizce sayfası da bu bilgiyi doğruluyor.

250px-Somalia_%28orthographic_projection%29.svg.png
 
Geri
Üst