İsrail’in Postları ve Suriye'nin Dostları

gugukcuk

New member
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
821
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Gerçeklik yalnızca bir ilizyondur,yalnız inatla is
Sözde insan hakları(!) endişesiyle yeni strateji arayışları için bir araya geldiklerini iddia etseler de, katılımcıların, nihai amacı işgalci İsrail’in ömrünü uzatmak olan AB/D’nin B planına uluslararası kılıf uydurmaktan başka bir gayeleri yoktu.

“Suriye’nin Dostları” olarak Türkiye'yi, -dostlar alışverişte görsün niyetinden ziyade üstün bir kararlılıkla- Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu temsil etti.








Bazı İslam ülkeleri(!) dahil, 70'ten fazla ülke yetkilisinin katıldığı bu “celse”de çok önceden alınacağı belli olan karara göre: Gayrimeşru Uluslararası toplum, yine gayrimeşru muhaliflerin oluşturduğu Suriye Millî Konseyi'ni "halkın meşru temsilcisi" olarak tanıdı. Böylece muhalifler -sözüm ona- uluslararası meşruiyet kazanmış oldu.

Aslında meşruiyet kazandırılmak istenen, çoğu Libyalı lejyonerlerden oluşan çapulcu muhalifler falan değildi. Gaye, Türkiye basınının halkı gerekli olduğuna inandırmak için etik tanımaksızın çırpındığı savaşı meşrulaştırmak, kılıfına uydurmaktı.

BM/NATO konseptine göre meşrulaştı da.

Anlayacağınız savaş kapıda.

Gerçi bizimkiler(!) bunu açıkça dillendirmekten imtina ettiler.

Örneğin Davutoğlu eline tutuşturulan ve eksiksiz okuduğu metinde dünya kamuoyuna “Suriye hükümetinin halkına karşı daha fazla zulüm yapmasını engelleyecek” yollar bulma çağrısı yapan duygusal(!) bir konuşma yaptı.

Kağıda bakmaksızın konuşmasından dersine iyi çalıştığı anlaşılan Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad ise “Suriye halkının güvenliğini sağlamak için bir Arap gücü ve insani koridor oluşturmaya ihtiyaç var,” derken göz yaşarttı.

Cellat mellat ama bakınız, adam insani koridordan söz ediyor! Aynı şahıs Bahreyn’i mezbahaya çevirecek asker, silah ve mühimmat taşınan güzergaha da insani koridor gözüyle bakıyordur eminim.

Bizimkiler(!) açıkça dile getirmediler, ama savaş kapıda dedik. Bunu İslam ülkelerinin temsilcilerinin söylevlerinden ziyade Bayan Clinton’un sözlerinden anladık.

Şöyle dedi ABD Dışişleri Bakanı Clinton: “Suriyelilerin haklarını ihlal ettiği için Devlet Başkanı Beşşar Esed ağır bir bedel ödeyecek!"

İşte burada durduk. Çünkü bu görüş bize yanlış ve eksik geldi!

Bedel ödeneceği kısmı doğru olmakla beraber, bunu kimin ve ne zaman ödeyeceği konusu pek belli değil. En azından şimdilik!

Savaş olacak. Bunun dışında şimdilik her şey meçhul.

Peki, savaş olmasına olacak da sonucu ne olacak?

Söyleyeyim. Savaş olacak ey Suriye’nin dostları!

Savaş olacak ve faraza kazanacaksınız. (Faraza dedik canım, her sözü mağlubiyete, teslimiyete bağlamayın hemen.)

Faraza Suriye'de teröre verdiğiniz destekle başarılı olacaksınız. Faraza Beyoğlu ve Taksim batakhanelerinde, Fatih ve Aksaray’da, Vatan ve Millet Caddelerindeki keşhanelerde uzun zamandır kepazeliklerinden geçilmeyen, biti kanlı sokak köpekleri gibi dolaşan, beslemeniz Libyalı çapulcular Şam semalarına şarjör boşaltıp zafer naraları atacak!

Bakın tekrar ediyorum, faraza dedim!

Peki, ya sonra?

Çok değil, birkaç sene sonra bu kez Şam'da "Türkiye'nin dostları" adı altında kimler toplanacak söyleyeyim mi?

BM, NATO, AB/D… Bilumum leş kargaları, çakallar, itler, sansarlar…

Yine yanlarına sırası gelene kadar eşbaşkanlık yapacak İslam ülkelerinin temsilcileri ve yine Libyalı ayyaşlar. Bu kez yanlarına Suriye’den lejyonerler de katarak!

Anlayacağınız siz, sermaye savaşa destek versin diye nazlı yavrularını silahaltına alıp savaştan muaf tutmak için temel askeri eğitimi bedelliye çevirip, ümmetin gariban gençlerini aynı ümmetin evlatları üzerine sürerseniz yarın dünya egemenleri(!) üzerinize sürecek çakal sürüsü bulmakta hiç zorlanmaz!

Ama müsterih olun, çünkü bu hiç olmayacak.

Çünkü Suriye’de sizi “Bataklığa hoş geldiniz!” diye karşılayacak Siyonizm’in eceli “kızıl laleler” var!

“Hoş geldiniz” sözünü duymadan önce “kendinize geliniz!”


Mehmet Yavuz/abna.ir







kaynak : TGB | Türkiye Gençlik Birliği - İsrail’in Postları ve Suriye'nin Dostları
 
Geri
Üst