.:12 Eylül mağduru işçileri işten atan belediye başkanı kimdi?:.

Uzunefe

Altın Üye
Katılım
22 Haz 2005
Mesajlar
13,353
Reaction score
0
Puanları
0
12 Eylül mağduru işçileri işten atan belediye başkanı kimdi ?

12 Eylül darbesinin yapıldığı günlerde ve sonraki otuz yılda darbecileri bir kez bile eleştirmeyen; aksine, Kenan Evren‘le defalarca görüşüp saygıda kusur etmeyen Başbakan, birdenbire darbe mağdurlarının hamiliğine soyundu.

Darbeciler tarafından asılan, öldürülen gençler için ağlamaya başladı.

Şimdi size bir soru:

Peki; kendisi acaba bu süreçte darbe mağdurlarına nasıl davrandı?


***



Bu sorunun yanıtını Nurettin Sözen döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi‘nde Kamulaştırma Müdürü olarak görev yapan sendikacı İbrahim Söylemez veriyor:

“12 Eylül mağduru 100’ü aşkın işçi 1990 yılında Kağıthane Belediyesi’nde işe yerleştirildi. 1992’de Refah Partisi’nden seçilen başkan, bu işçilerin tamamının işine son verdi. Recep Tayyip Erdoğan o günlerde, bu partinin İstanbul İl Başkanı’ydı. Kendisine defalarca gidildi ama oralı bile olmadı. İşçiler aylarca açlık grevi yaptı, sonuç çıkmadı. 12 Eylül faşizminin yaptıkları yetmezmiş gibi, tazminatları ödenmeden işten çıkarıldılar.

Ayrıca 1991’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan SUSER’e, 12 Eylül’de cezaevlerinde suçsuz olarak mağdur edilmiş işçiler yerleştirildi. 1994’te seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk işi, SUSER’i kapatıp Hamidiye Su şirketini kurmak oldu. Yüzlerce işçinin işine, hiç acımadan son verildi. Bu işçilerin çoğu 12 Eylül zindanlarında gençliklerini veren işçilerdi. İkinci mağduriyetlerini işsiz bırakılarak yaşadılar.”


***



Başbakan’ın 12 Eylül döneminde idam edilen veya öldürülen gençler için ağladığı günden bu yana, telefonum susmak bilmiyor.

Sağcılar da arıyor solcular da... Ve hepsi aynı şeyi söylüyor:

“30 yıldır halimizi bile sormayanlar, hatta başımıza gelenler için açık açık sevinenler; şimdi bizi, yargı üzerinde baskı kurmayı hedefleyen bir anayasa değişikliğine alet etmeye kalkışmasınlar...”

Lütfen düşünün:

Haksızlar mı?



*****



ŞARKI!


AKP yönetimi, Ahmet Kaya’nın seslendirdiği “Şafak Türküsü”nün referandum için yapılacak “Evet” kampanyasında kullanılmasını kararlaştırmış... Madem idam edilen ve öldürülen ülkücü gençler için gözyaşı döküyorlar, MHP tabanını tavlamaya çalışıyorlar, o zaman Ahmet Kaya yerine Ozan Arif seçimi daha doğru olmaz mıydı? Üstelik kendisi Devlet Bahçeli’nin ateşli bir muhalifi...

Ve bir soru daha:

Ahmet Kaya yaşasaydı, referandum için kendisinden şarkı isteyen AKP’ye, “Şafak Türküsü’nü bırakın; size ‘Başım belada / tabancamı unutmuşum helada / Nerden baksan tutarsızlık / Nerden baksan ahmakça’ sözlerinin yer aldığı şarkımı vereyim” demez miydi?


*****



MAĞDUR!


Başbakan, 12 Eylül döneminde CHP yöneticisi olduğu için içeri alınan ve babasının cenazesine bile gidemeyen Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı hatırlatınca, biz de Prof. Dr. Mehmet Haberal’ı örnek göstermiştik... Meğer aynı durumda bir başka kişi daha varmış: Ergenekon davasında 11 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Noel Baba Barış Konseyi Başkanı Muammer Karabulut...

O da aynı acıyı yaşamış...

Şimdi de savcı Zekeriya Öz ve arkadaşları aleyhine 30 bin liralık tazminat davası açmış. Çünkü, yanlış yere tutuklandığını ve 11 ay boyunca boş yere yattığını kanıtlamış... Başbakan, buna ne buyuracak acaba? Yoksa o sadece darbe mağdurlarıyla mı ilgileniyor?



*****



GÜNÜN SORUSU


Soru; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Muharrem İnce’den Başbakan’a:

12 Eylül Anayasası’na 1982’de yapılan referandumda “Evet” mi verdin, “Hayır” mı?



*****



Başbakan, 35’i kaldırır mı?


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün çok ilginç bir çıkış yaptı ve “Başbakan, ‘12 Eylül’le hesaplaşmak istiyorsa, 12 Eylül ürünü Yükseköğretim Kurulu’nu, özel yetkili mahkemeleri ve darbeye gerekçeye yapılan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu’nun 35’inci maddesini kaldırsın. Destek vereceğiz” dedi...

İşte; gerçek anlamda 12 Eylül’le hesaplaşmak budur!

Ama Sayın Başbakan, özellikle her darbeye ve muhtıraya gerekçe olarak gösterilen 35’inci maddeyi asla kaldırmaz...

Çünkü o zaman, “mağdur ve mazlum” edebiyatını nasıl yapacak?

Ufukta her zaman darbe ihtimali olmalı ki; o da bunun üzerinden prim yapabilmeli...

Onda, hiç bindiği dalı kesecek göz var mı?

KAYNAK
 
“12 Eylül mağduru 100’ü aşkın işçi 1990 yılında Kağıthane Belediyesi’nde işe yerleştirildi. 1992’de Refah Partisi’nden seçilen başkan, bu işçilerin tamamının işine son verdi. Recep Tayyip Erdoğan o günlerde, bu partinin İstanbul İl Başkanı’ydı. Kendisine defalarca gidildi ama oralı bile olmadı. İşçiler aylarca açlık grevi yaptı, sonuç çıkmadı. 12 Eylül faşizminin yaptıkları yetmezmiş gibi, tazminatları ödenmeden işten çıkarıldılar.

Ayrıca 1991’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan SUSER’e, 12 Eylül’de cezaevlerinde suçsuz olarak mağdur edilmiş işçiler yerleştirildi. 1994’te seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk işi, SUSER’i kapatıp Hamidiye Su şirketini kurmak oldu. Yüzlerce işçinin işine, hiç acımadan son verildi. Bu işçilerin çoğu 12 Eylül zindanlarında gençliklerini veren işçilerdi. İkinci mağduriyetlerini işsiz bırakılarak yaşadılar.”


"en iyi 12 eylül mağduru ölü mağdurdur" mantığı bu. asılsalardı bunlara da ağlardı başbakan.
 
Geri
Üst