64general1
New member
- Katılım
- 14 Haz 2007
- Mesajlar
- 1,720
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Kore Savaşı günlerinde Türk askerini "överek"; "çok masrafsız, günlük 23 cente maloluyor" sözlerine cevaben Nazım'ın yazdığı aşağıdaki şiir; "Türkiye'nin en önemli ihraç malı ordusudur" diyen Soros'a tek çift laf edemeyenlerin suratına atılan bir şamardır.
**********************************************
23 CENTLİK ASKER
Mister Dalles,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti,
Ankara da 23 sente,
yahut iki kilo kuru soğan,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan.
Erkek,
ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
üniforması, otomatiği üzerinde,
yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz
(her kaba uymak meselesi) ,
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da aynı hesapla Mister Dalles
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
İstanbul da bir tek odanın aylık kirasına,
seksen beş onda altısını yahut
bir çift iskarpin parasına.
Yalnız bir mesele var Mister Dalles,
herhalde bunu sizden gizlediler:
Size tanesini 23 sente sattıkları asker
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak
mevcuttu, tuhafınıza gidecek,
mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,
daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela, Mister Dalles,
yeller eserken yerinde sizin New-York un,
kurşun kubbeler kurdu o
gökkubbe gibi yüksek,
haşmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri,
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Mister Dalles,
sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
ve yarin yanağından gayrı her yerde,
her şeyde,
hep beraber,
diyebilmek için,
yürüdü peşince Bedreddin in
O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali dir.
Kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
922 yılı 9 eylülüdür.
Dedim ya Mister Dalles, ,
Herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın,
yarın çok pahalıya mal olursa size,
bu 23 sentlik asker,
yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.
NAZIM HİKMET (1953)
Arkadaşlarım; bu şiir çok şey anlatır.tabi anlayabilirseniz anlarsınız.Aslında bu şiir Ergenekon’u da anlatır.Nasıl mı? Anlatayım; Hani Tayyip Erdoğan Araf suresinden ayet okur ya sık sık “gözler vardır görmez,kulaklar vardır duymaz…” gibi ya kafayı çalıştırınca o gözler duyar olur,Kulaklar da duyar olur.Şimdi biraz saksıyı çalıştırmaya başlayalım;
Daha düne(dün=teskere) kadar bu 23 centlik maliyeti yüzünden, ABD tarafından övgüler düzülen ordumuz,neler olmuştur da bugün üzerine Ergenekon gibi senaryoların yazılıp,asıl hedefe alınabiliyor? Demokrat partiyle başlayan saidi-kürdi hakimiyetli sağ ideolojinin ABD hayranlığı hiç bir şekilde siyaseten ordumuzu ABD’nin çıkarları doğrultusunda kullanılmasında sakınca görmemiş ve nerede ABD çıkarı varsa oraya askerimizi göndermişizdir.ABD bu gönüllü sağ ideolojiyi kontrol edilebilir konuma getirmiş ve böylelikle ordumuzu da istediği zaman,istediği gibi kullanabilmiştir.ABD bu siyasetimizi kontrol etme yeteneğini ise Atatürk’ün kapattığı tarikatlar sayesinde başarmaktadır.Bu ise Saidi-Kürdinin tohumlarını attığı Cumhuriyet düşmanlığının filizlenmesiyle ilk demokratik parti olarak vücut bulan siyasi zincirlerin,Atatürk’ün Cumhuriyeti kollama görevi verdiği ordumuzu, önlerinde engel olarak görmeleri nedeniyle devamlı hedeflerine aldılar ve fırsat kollayıp,orduyu bertaraf etmenin planlarını yapmaya başladılar.Planları önce arka bahçelerini geliştirecekler ve devlet içinde örgütlenecekler.Tarikatları vasıtaları ile organizeleşecekler ve tam kıvamına geldiklerinde orduyu devre dışı bırakmanın yollarını arayacaklardı.gerçi orduyu da içten fethetmeye çalıştılar ama bunu başaramadılar.Gerçi Kenan Evren gibi komutanlar çıkıp ta sinsi politikalarına alet olanlar çıkmadı da değil.CHP gibi Kemalist ideolojiyi olgunlaştırması gereken partiler ellerine geçen fırsatları da,ilk Ecevit iktidarı dışında hoyratça harcayınca,toplum gün geçtikçe tarikatların kucaklarına itildi ve Ecevit’in tarikat kontrolu desteği olmadan iktidar olamayacağını anlamasıyla,sinsi planları deşifre olan Fetulah’ı bile aklama gafletinde bulunabildi.Karşılığında da Fetullah’ın lütfuna mazhar oldu ve tarikat liderinin müritlerine DSP’ye oy verilebileceği işaretini vermesine neden oldu.Ecevit’in son koalisyonu ile pısırık ve beceriksiz politikaları ve karga misali siyasetçi rehberleriyle,son şansta heba olup gitti.Tarikatlar sonuçta siyaset arenasında kontrolü tek başına iktidar olabilecek hale geldiler.Bir gelenek olan Başbakan olacak kişinin seçimden önce ABD’ye gitme ve icazet alma olayı Tayyip Erdoğan’la da devam etti ve ABD istekleri tek tek uygulamaya sokuldu.Tek istisna oldu.2003 yılında daha önce ABD’ye söz veren AKP Irak teskeresini geçiremedi.Bu nedenle yaklaşık 2 yıl AKP’ye sırtını dönen ABD araya aracıların sokulması ile Bush’un kabulüne mazhar olabildi.Burada özel görüşmelerinde,sözünü yerine getirememesinin nedeni olarak,Türk ordusunun kendisine destek olmadığını gösteren Tayyip Erdoğan,saidi-Kürdi ideolojisi gereği önlerinde engel gördüğü ordumuzu hançerledi ve Bush’a bu engeli kıvamına getireceğinin sözünü verdi.Hemen ertesinde sözünü yerine getirmek için Yargı içinde çöreklenen F-tipi sayesinde Şemdinli komplosu ile ilk saldırıya geçti.Güdümlü savcı olmayacak bir şey yaptı ve Güneydoğu da bir Pkk’lı eski teröristin düzenlemesiyle kitapçıya bomba atılmasını,Türk ordusuna mal etti ve Türk Ordusunu Çete,genelkurmay başkanını da çete başı olarak gösterdi ve koskoca orduyu pkk’yla aynı seviyeye getirdi ve pkk’nın arayıpta bulamadığı bir psikolojiyi sundu.Tabi bu olay karşısında sert çıkan Genelkurmay Başkanlığı karşısında Erdoğan savcıyı harcamak zorunda kaldı.
Tayyip Erdoğan ilk deneme tırsınca 2000 yılının başlarında bir Yahudi-Fetullah kalem müdürlüğü yapmış birinin sözde itiraflarıyla açılmış ve takipsizlik kararı verilmiş Ergenekonisimli dosyayı bir anda ortaya çıkan Ümraniye bombalarıyla ilişkilendirerek servise sunuyor ki Bir kasada 30 adet olması gereken bombadan eksik olan 3 tanesinin ikisinin başyazarının soruşturma nedeniyle tutuklanan,Fetulah’ın belalısı Cumhuriyet gazetesine,diğerinin de Fetullah Örgütlenmesini ülkemizde ilk deşifre edenlerden biri olan ve muhtemelen bu nedenle öldürülen Milliyetçi Tarihçi Necip Hablemitoğlu’nun olması,Yine tutuklanan ve hala içerde olan ilk aydın olan seçim öncesi Tayyip Erdoğan’ la,Abdullah’Gül’ün,yazdıkları kitaplarıyla epey canlarını acıtan Ergun Poyraz olması, şimdiye kadar tutuklananların genel özelliklerinin AKP ve ABD karşıtı olmaları ve özellikle AKP aleyhinde yazılar yazanlardan olmaları çok büyük bir tesadüf olmalı.
ABD teskerenin reddedilmesi ile BOP planında Türk Ordusunun üzerini çizerek, BOP’ta plan tazelemiş ve Türk Ordusu’nun yerine Irak’ın kuzeyindeki leş kargalarını dahil etmiş, onları egitim ve donatım planlarına dahil etmiştir. İncirlik benzeri havaalanları inşa ettirtmiştir. ABD arasıra 23 centlik maliyette gördüğü Türk askeri istemiş ve ABD ile barışmak için çoktan gönüllü Erdoğan’dan önce basın yoluyla tek bir askeri bile göndermem restiyle karşılaşmış ve restler karşılığında ABD Tayyip Erdoğan’a Ergenekon da dozun artırılmasını istemiştir, doz artmakta ve artık doz dört yıldız safhasına kadar gelmiştir.Ergenekon tutuklama periyotlarının,AKP kapatma davası ile takiben uyuşması,Erdoğan’ın Ergenekon’u aynı zamanda kapatma davasına bir koz gibi gösterme ve Ergenekon savcısının tamamıyla hukuk adına değil siyaseten davrandığının bir yerde kanıtı gibidir.yoksa yine mi bunada tesadüf demeliyiz.
AB birliği ise Ergenekon dan pay alma çabasındadır.Türkiye dışında hiçbir ülkenin Ulus kimliği sorun yaratmazken,Türkiye söz konu olunca Ulus kimliği problem olmaktadır.Problem olmasının nedenleri;Öncelikle Türkiye’nin hesapsız kitapsız sadece Atatürk’ün Kurduğu Türkiye Cumhuriyetini yıkma sevdalı Saidi-Kürdi idealli iktidarın, bu sevdasının farkında olan AB,dayatmalarıyla sevri hortlatacağını düşünmesi ve bunda da başarılı olmasıdır.Sonra yüzyıllarca Haçlı ordularının önünde engel olan Türk ordusunu bu sayede,AB vizesi vermeleri hikaye olmasına rağmen,verecekmiş gibi poz takınarak arada iki tokat atma derdindeler.En azından hınçlarını almak istemektedirler.
Sonuç olarak;Demokrasiyi hedefe varıldığında inilecek araç gibi gören,fakat karnesinde demokrasi ve hukuk dersleri kırık olan bir iktidara,sahte darbe kamuflesiyle ABD-AB-AKP ortak çıkarına katkı sağlamak,Atamızın ve Atalarımızın ruhlarına,Onların tam bağımsızlık hayallerine ve bu uğurda verdiğimiz şehitlerimize birer ihanet olacaktır.Bu plan karşısında ordumuzu desteğimizden esirgemek,Ordumuzu üzecektir ama asıl kötülüğü gelecek nesillerimize yapacağız.Ordu bizim tam bağımsızlık güvencemizdir.gerçi bunu Atatürk dönemi dışında pek beceremedik ama şimdi ordumuzun yaında yer alamazsak,hayallerimizden de vazgeçmiş olacagız.Bu hayallerimizden vazgeçmek belki kısa süreli bir refah sağlayacak olabilir ama asılolan İnsanın özgürlüğü ve Uzun vadedeki kazanımlarımız olacaktır.eğer bu gün ordumuzun yanında olamazsak,yarının Filistin’i,Irak’ı,Dubai,nin,Arabista’nın arabı gibi kimliksiz olacagız.
Not;Kendi yazımdır.
**********************************************
23 CENTLİK ASKER
Mister Dalles,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti,
Ankara da 23 sente,
yahut iki kilo kuru soğan,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan.
Erkek,
ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
üniforması, otomatiği üzerinde,
yani öldürmeğe, öldürülmeğe hazır,
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz
(her kaba uymak meselesi) ,
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da aynı hesapla Mister Dalles
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuz beşini birden
İstanbul da bir tek odanın aylık kirasına,
seksen beş onda altısını yahut
bir çift iskarpin parasına.
Yalnız bir mesele var Mister Dalles,
herhalde bunu sizden gizlediler:
Size tanesini 23 sente sattıkları asker
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak
mevcuttu, tuhafınıza gidecek,
mevcuttu hem de çoktan mı çoktan,
daha sizin devletinizin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela, Mister Dalles,
yeller eserken yerinde sizin New-York un,
kurşun kubbeler kurdu o
gökkubbe gibi yüksek,
haşmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri,
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebemkuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Mister Dalles,
sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz,
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek,
ve yarin yanağından gayrı her yerde,
her şeyde,
hep beraber,
diyebilmek için,
yürüdü peşince Bedreddin in
O, tornacı Hasan, köylü Mehmet, öğretmen Ali dir.
Kaya gibi yumruğunun son ustalığı:
922 yılı 9 eylülüdür.
Dedim ya Mister Dalles, ,
Herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın,
yarın çok pahalıya mal olursa size,
bu 23 sentlik asker,
yani benim fakir, cesur, çalışkan, milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.
NAZIM HİKMET (1953)
Arkadaşlarım; bu şiir çok şey anlatır.tabi anlayabilirseniz anlarsınız.Aslında bu şiir Ergenekon’u da anlatır.Nasıl mı? Anlatayım; Hani Tayyip Erdoğan Araf suresinden ayet okur ya sık sık “gözler vardır görmez,kulaklar vardır duymaz…” gibi ya kafayı çalıştırınca o gözler duyar olur,Kulaklar da duyar olur.Şimdi biraz saksıyı çalıştırmaya başlayalım;
Daha düne(dün=teskere) kadar bu 23 centlik maliyeti yüzünden, ABD tarafından övgüler düzülen ordumuz,neler olmuştur da bugün üzerine Ergenekon gibi senaryoların yazılıp,asıl hedefe alınabiliyor? Demokrat partiyle başlayan saidi-kürdi hakimiyetli sağ ideolojinin ABD hayranlığı hiç bir şekilde siyaseten ordumuzu ABD’nin çıkarları doğrultusunda kullanılmasında sakınca görmemiş ve nerede ABD çıkarı varsa oraya askerimizi göndermişizdir.ABD bu gönüllü sağ ideolojiyi kontrol edilebilir konuma getirmiş ve böylelikle ordumuzu da istediği zaman,istediği gibi kullanabilmiştir.ABD bu siyasetimizi kontrol etme yeteneğini ise Atatürk’ün kapattığı tarikatlar sayesinde başarmaktadır.Bu ise Saidi-Kürdinin tohumlarını attığı Cumhuriyet düşmanlığının filizlenmesiyle ilk demokratik parti olarak vücut bulan siyasi zincirlerin,Atatürk’ün Cumhuriyeti kollama görevi verdiği ordumuzu, önlerinde engel olarak görmeleri nedeniyle devamlı hedeflerine aldılar ve fırsat kollayıp,orduyu bertaraf etmenin planlarını yapmaya başladılar.Planları önce arka bahçelerini geliştirecekler ve devlet içinde örgütlenecekler.Tarikatları vasıtaları ile organizeleşecekler ve tam kıvamına geldiklerinde orduyu devre dışı bırakmanın yollarını arayacaklardı.gerçi orduyu da içten fethetmeye çalıştılar ama bunu başaramadılar.Gerçi Kenan Evren gibi komutanlar çıkıp ta sinsi politikalarına alet olanlar çıkmadı da değil.CHP gibi Kemalist ideolojiyi olgunlaştırması gereken partiler ellerine geçen fırsatları da,ilk Ecevit iktidarı dışında hoyratça harcayınca,toplum gün geçtikçe tarikatların kucaklarına itildi ve Ecevit’in tarikat kontrolu desteği olmadan iktidar olamayacağını anlamasıyla,sinsi planları deşifre olan Fetulah’ı bile aklama gafletinde bulunabildi.Karşılığında da Fetullah’ın lütfuna mazhar oldu ve tarikat liderinin müritlerine DSP’ye oy verilebileceği işaretini vermesine neden oldu.Ecevit’in son koalisyonu ile pısırık ve beceriksiz politikaları ve karga misali siyasetçi rehberleriyle,son şansta heba olup gitti.Tarikatlar sonuçta siyaset arenasında kontrolü tek başına iktidar olabilecek hale geldiler.Bir gelenek olan Başbakan olacak kişinin seçimden önce ABD’ye gitme ve icazet alma olayı Tayyip Erdoğan’la da devam etti ve ABD istekleri tek tek uygulamaya sokuldu.Tek istisna oldu.2003 yılında daha önce ABD’ye söz veren AKP Irak teskeresini geçiremedi.Bu nedenle yaklaşık 2 yıl AKP’ye sırtını dönen ABD araya aracıların sokulması ile Bush’un kabulüne mazhar olabildi.Burada özel görüşmelerinde,sözünü yerine getirememesinin nedeni olarak,Türk ordusunun kendisine destek olmadığını gösteren Tayyip Erdoğan,saidi-Kürdi ideolojisi gereği önlerinde engel gördüğü ordumuzu hançerledi ve Bush’a bu engeli kıvamına getireceğinin sözünü verdi.Hemen ertesinde sözünü yerine getirmek için Yargı içinde çöreklenen F-tipi sayesinde Şemdinli komplosu ile ilk saldırıya geçti.Güdümlü savcı olmayacak bir şey yaptı ve Güneydoğu da bir Pkk’lı eski teröristin düzenlemesiyle kitapçıya bomba atılmasını,Türk ordusuna mal etti ve Türk Ordusunu Çete,genelkurmay başkanını da çete başı olarak gösterdi ve koskoca orduyu pkk’yla aynı seviyeye getirdi ve pkk’nın arayıpta bulamadığı bir psikolojiyi sundu.Tabi bu olay karşısında sert çıkan Genelkurmay Başkanlığı karşısında Erdoğan savcıyı harcamak zorunda kaldı.
Tayyip Erdoğan ilk deneme tırsınca 2000 yılının başlarında bir Yahudi-Fetullah kalem müdürlüğü yapmış birinin sözde itiraflarıyla açılmış ve takipsizlik kararı verilmiş Ergenekonisimli dosyayı bir anda ortaya çıkan Ümraniye bombalarıyla ilişkilendirerek servise sunuyor ki Bir kasada 30 adet olması gereken bombadan eksik olan 3 tanesinin ikisinin başyazarının soruşturma nedeniyle tutuklanan,Fetulah’ın belalısı Cumhuriyet gazetesine,diğerinin de Fetullah Örgütlenmesini ülkemizde ilk deşifre edenlerden biri olan ve muhtemelen bu nedenle öldürülen Milliyetçi Tarihçi Necip Hablemitoğlu’nun olması,Yine tutuklanan ve hala içerde olan ilk aydın olan seçim öncesi Tayyip Erdoğan’ la,Abdullah’Gül’ün,yazdıkları kitaplarıyla epey canlarını acıtan Ergun Poyraz olması, şimdiye kadar tutuklananların genel özelliklerinin AKP ve ABD karşıtı olmaları ve özellikle AKP aleyhinde yazılar yazanlardan olmaları çok büyük bir tesadüf olmalı.
ABD teskerenin reddedilmesi ile BOP planında Türk Ordusunun üzerini çizerek, BOP’ta plan tazelemiş ve Türk Ordusu’nun yerine Irak’ın kuzeyindeki leş kargalarını dahil etmiş, onları egitim ve donatım planlarına dahil etmiştir. İncirlik benzeri havaalanları inşa ettirtmiştir. ABD arasıra 23 centlik maliyette gördüğü Türk askeri istemiş ve ABD ile barışmak için çoktan gönüllü Erdoğan’dan önce basın yoluyla tek bir askeri bile göndermem restiyle karşılaşmış ve restler karşılığında ABD Tayyip Erdoğan’a Ergenekon da dozun artırılmasını istemiştir, doz artmakta ve artık doz dört yıldız safhasına kadar gelmiştir.Ergenekon tutuklama periyotlarının,AKP kapatma davası ile takiben uyuşması,Erdoğan’ın Ergenekon’u aynı zamanda kapatma davasına bir koz gibi gösterme ve Ergenekon savcısının tamamıyla hukuk adına değil siyaseten davrandığının bir yerde kanıtı gibidir.yoksa yine mi bunada tesadüf demeliyiz.
AB birliği ise Ergenekon dan pay alma çabasındadır.Türkiye dışında hiçbir ülkenin Ulus kimliği sorun yaratmazken,Türkiye söz konu olunca Ulus kimliği problem olmaktadır.Problem olmasının nedenleri;Öncelikle Türkiye’nin hesapsız kitapsız sadece Atatürk’ün Kurduğu Türkiye Cumhuriyetini yıkma sevdalı Saidi-Kürdi idealli iktidarın, bu sevdasının farkında olan AB,dayatmalarıyla sevri hortlatacağını düşünmesi ve bunda da başarılı olmasıdır.Sonra yüzyıllarca Haçlı ordularının önünde engel olan Türk ordusunu bu sayede,AB vizesi vermeleri hikaye olmasına rağmen,verecekmiş gibi poz takınarak arada iki tokat atma derdindeler.En azından hınçlarını almak istemektedirler.
Sonuç olarak;Demokrasiyi hedefe varıldığında inilecek araç gibi gören,fakat karnesinde demokrasi ve hukuk dersleri kırık olan bir iktidara,sahte darbe kamuflesiyle ABD-AB-AKP ortak çıkarına katkı sağlamak,Atamızın ve Atalarımızın ruhlarına,Onların tam bağımsızlık hayallerine ve bu uğurda verdiğimiz şehitlerimize birer ihanet olacaktır.Bu plan karşısında ordumuzu desteğimizden esirgemek,Ordumuzu üzecektir ama asıl kötülüğü gelecek nesillerimize yapacağız.Ordu bizim tam bağımsızlık güvencemizdir.gerçi bunu Atatürk dönemi dışında pek beceremedik ama şimdi ordumuzun yaında yer alamazsak,hayallerimizden de vazgeçmiş olacagız.Bu hayallerimizden vazgeçmek belki kısa süreli bir refah sağlayacak olabilir ama asılolan İnsanın özgürlüğü ve Uzun vadedeki kazanımlarımız olacaktır.eğer bu gün ordumuzun yanında olamazsak,yarının Filistin’i,Irak’ı,Dubai,nin,Arabista’nın arabı gibi kimliksiz olacagız.
Not;Kendi yazımdır.