63 Kürt aşireti Türkiye'yi istiyor

tekasker

New member
HH Üyesi
Katılım
6 Kas 2008
Mesajlar
29
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Ankara
63 Kürt aşireti Türkiye'yi istiyor

Kuzey Irak'ta bulunan 3.5 milyonluk nüfusun yüzde 70'ini oluşturan 63 aşiret lideri Türkiye'ye bağlanmak istiyor.


Musul Vilayet Konseyi'nin BM daimi temsilcisi İsviçreli hukukçu Keller, Türkiye'nin müdahale hakkı bulunduğunu ve aşiret liderlerinin Türkiye'ye bağlanmak istediğini söyledi.

Kuzey Irak'ta bulunan 3.5 milyonluk nüfusun yüzde 70'ini oluşturan 63 aşiret lideri Türkiye'ye bağlanmak istiyor. 1925'te kurulan Musul Vilayeti 1992'de dönemin Cumhurbaşkanı Özal öncülüğünde Körfez Savaşı nedeniyle yaşanan bölünme ihtimalleri üzerine Ankara'da bir araya gelerek harekete geçti ve İsviçreli hukukçu J. Anton Keller'i BM daimi temsilcisi seçti. Son dönemde yaşanan gelişmeler üzerine Konsey'in Türkiye ile konuyu görüşmek için toplanma kararı alması üzerine Keller İstanbul'da toplantı yapmak için girişimleri başlattı.



PASAPORTA EL KONULDU

Ancak Keller'in yapacağı toplantıya 63 aşiret liderini temsilen katılması beklenen Kuzey Iraklı 4 aşiretin liderleri Türkiye'ye gelemedi. Aralarında Almanya'da sığınmacı olarak yaşayan eski Dohuk valisi, Saddam dönemi eski Tarım Bakanı ve yazar Musul Vilayet Konseyi Genel Sekreteri Muhammed Sıddık Mahmut, Hollanda'da sığınmacı olarak yaşayan ve Kerkük bölgesindeki petrol yataklarında önemli bir paya sahip olan Mama Seny aşiretinin lideri Müşir Hadi Ahmet, Musul vilayetine ait tapu kayıtlarını elinde tutan ve şu anda Kuzey Irak'ta bulunan Surçi aşiretinden Nedim Surçi, Süleymaniye'de yaşayan ve tapu sicillerinden sorumlu olan Şeyh Saleh'in de bulunduğunu söyleyen Keller, Barzani yönetiminin bu kişilerin pasaportlarına el koyarak ve telefon iletişimlerini keserek Türkiye'ye gelmelerine engel olduğunu söyledi. Keller, Türkiye'nin acil olarak devreye girmesi gerektiğini belirtti.

Keller bu durum üzerine Türkiye'de Başbakan Erdoğan'ın Başdanışmanı Prof. Ahmet Davutoğlu, MHP İstanbul Milletvekili Gündüz Aktan ile muhalefet partisi milletvekilleriyle görüşerek durum hakkında bilgi verip, aşiret liderlerinin Türkiye'ye bağlanma isteklerini iletti. Keller önceki gün ise Sosyal Bilimler Araştırma Merkezi'nin düzenlediği "Musul Vilayeti'nin Yeniden Doğuşu mu?" başlıklı bir panele katıldı. Emekli orgeneral Edip Başer'in de katıldığı toplantıda, "Türkiye'nin Musul'a müdahalesi için tarihsel, hukuksal ve sosyolojik zemininin bulunduğu" belirtildi.


MUSUL VİLAYET KONSEYİ

1925 yılında Musul, Erbil, Dohok, Süleymaniye, Kerkük ve Diyala 'Musul Vilayet Konseyi' çatısı altında bir araya geldi. Kurtuluş savaşı bitince Türkiye 'Musul Vilayeti' ile ilgili durumu tartışmaya başladı. İlk sıkıntı 1922'de yaşandığı için konu o zaman görev yapan Milletler Cemiyeti'ne yansıdı. Cemiyet, 1925'te 'Bölge, Milletler Cemiyeti'nin kontrolündedir. Bölgede yaşayanların hakları belirlenmeli' kararı aldı. Musul Vilayeti, 1932 yılında Irak Krallığı'na bağlanırken iki önemli şart koşuldu: 'Birincisi, bölgedeki bütün halkların insan hakları nezdindeki kuralları güvenceye alınmalı. İkincisi bölgedeki aşiretlerin veya şahısların petrol ya da maden imtiyazları güvence altında tutulmalı'. Bu şartlarla Musul Vilayet Konseyi'ne imtiyaz verildi. İkinci Dünya Savaşı sonrası Musul, Irak devletinin parçası oldu. Konsey, Körfez Savaşı'yla birlikte Irak'ta bölünmenin ilk ateşi yakılınca harekete geçti ve 1992'de İsviçreli hukukçu Keller'i BM nezdinde temsilci seçti.

TÜRKİYE'NİN 75 KM İÇERİ GİRME HAKKI VAR

Türkiye ile Irak arasında 1946 yılında imzalanan dostluk ve sınır anlaşmasına göre her iki ülkenin sınırları içinde bulunan 75 kilometrelik bir bölge içinde eğer komşu ülke o bölgede asayişi sağlayamıyorsa, saldırıya maruz kalan ülkenin sıcak takip yapabilme hakkını kabul ettiğini kaydeden Keller şöyle konuştu: "Dönemin Başbakanı Özal'ın Barzani ve Talabani üzerinde çok önemli bir etkisi vardı. Ankara'daki toplantıda Talabani ellerini masanın üzerine koyarak bu oluşuma destek olacağına dair yemin etti. Barzani ise Musul Vilayet Konsülü'ne destek olabileceği sözü verip diğer Kürt aşiretlerle birlikte hareket edeceği konusunda teminat verdi."

MUSUL'A GİRME HAKKIMIZ VAR [/SIZE]

1992'de Özal'ın direktifiyle yapılan toplantının baş aktörlerinden olan eski Sakarya Milletvekili Yalçın Koçak da Türkiye'nin bölgeye müdahale hakkının olduğunu savundu. Koçak Musul Meselemiz, adlı bir kitapçık hazırlayarak Başbakan Erdoğan başta olmak üzere bir çok üst düzey yetkiliye gönderdi. Türkiye'nin Kuzey Irak politikasının odak noktasının Kerkük değil Musul olmasını öneren Koçak, Türkiye'nin o dönem Musul'u bağımsız bir Irak devleti olmadığı için şartlı olarak Irak Krallığı'na bıraktığını ifade etti.


http://kerkuk.net/haberler/haber.aspx?dil=1055&metin=2007110143

Sabah
 
ıraklı şiiler ve sünnilere yaptıklarına bakıldığında
abd bölgeden çekildiğinden acaba geri kalan kürtlerin güvenliği nasıl sağlanabilir ? sorusu sorulduğunda çok açık olarak niye bağlanmak istedikleri ortaya çıkıyor
 
peki aranızda 3 K diye bi şey duyan var mı nedir bu 3 K ???
 
Kürdistan hayallerine katkı sağlamak amaçlı bir istektir bence eğer konu güncelse akp kesin olur yanıtını verir
 
63 kürt aşireti olsa olsa türkiye ye bağlanıp olay çıkarmak için isteyebilir.

ülkede yeterince kürt var bence.ilk önce dışardan geleceklere onay vericeğimize içerdeki düzeni sağlayalım.ondan sonra kim bağlanmak istiyosa bağlansın...
 
Nedir bu 3 K bakalım o zaman:
3 K Noktamız Karabağ-Kerkük-Kıbrıs
KARABAĞ, yıllardır kanayan Azerbaycan hüznüdür, gonca gülüdür.1.Dünya savaşından günümüze Azerbaycan Türkleri binlerce şehit verdiler. Ermeniler her fırsatta Türkleri katletmiş ve yurtlarını evlerini işgal etmiştir. Türkiye'de sınır açılsın mı tartışmaları devam ederken OKYANUSUN öteki yakası siyaseti çoktan yol haritasını çizdi. İki devlet TEK millet olan Türkiye-Azerbaycan'a rağmen iki Süper Güç olan Rusya ve ABD son Gürcistan savaşından sonra yeni hamleler ile sınırların açılmasına oynuyorlar. Türk dış siyaseti gerekli refleksi veremedi.
KERKÜK' de bu yıl Irak'ta yapılacak nüfus sayımı, hem de genel seçimler olması sebep'iyle kritik bir süreçten geçiyor. Kürtler artık Irak'ta kazanımlar elde etmiş durumdalar. Devlet başkanlığı ve sözde bölgesel devletleri onların elinde. Türkmenlinde de olabildiğince Türkmenlere baskı kuruyorlar. K.Irak'ta kıpkırmızı çizgileri olan ve bu topraklarda bizim borumuz öter diyen Türk dış siyaseti gene sınıfta kaldı. Çekiç güce izin verdiği günde birçok yanlışa başlayan Türkiye hataları yapmaya devam ediyor.2009 gelindiğinde gerçek ortaya çıktı. Türkiye nin Irak ta bir Türkmen açılımı hiçbir zaman olamamış. Kardak kayalıkları Şahini ve Davos Fatihi siyasetçilerimiz ABD Irak'ında barış güvercini olmuşlar.
KIBRIS hep ardı arkası kesilmeyen yeni süreçleri yaşıyor. Talat döneminde AB'ye girmek için Rumlarla anlaşmayı hesaplayan bir siyasetten son seçimler ile Denktaş'cı olarak adlandırılan MİLLİ DURUŞ noktasına gelindi. Ergenekon'a kafasını gömmüş Ankara son gelişmeleri okuyup doğru bir açılım geliştiremedi. Evet, bugün telefona sarılıp Dışişleri bakanlığı Kıbrıs Masasını arasanız son seçimlerden sonra Türkiye'nin siyaseti ne olacak deseniz cevabı siz düşünün_? Aranıp soruldu ‘'ŞU AN YETKİLİ BİRİ YOK''dendi.
Aslında bu cevap Türk dış siyasetini en iyi anlatan cümle oldu. Evet, yetkili bir dış siyasetimiz yok. Cumhurbaşkanımız dışişleri bakanlığı yaptı. Çankaya'da ciddi bir birikim ve öngörü devletimizin zirvesinde. Ama Hükümetin Davos sarhoşluğundan başını alamaması, ABD'den gelen başkan ya da heyetlerle şekillenen Türk dış siyaseti ne kadar etkili ve yetkili tartışılıyor.
Azerbaycan'dan yükselen Ses''Bu Ne Biçim GARDAŞLIK''
Kerkük'ten yükselen Ses''Acılar içindeyiz NERDESİN KAVİM GARDAŞ''
Kıbrıs'tan yükselen Ses''Artık yeter DİK DUR TÜRKİYE''
Şimdi bu yazıyı okuyanlar diyecek Dünya dengeleri farklı. Uluslararası dengeler var. Süper güçler var. Evet, kaç yıldır aynı şeyleri dediniz ve uyguladınız. Durum ortada.3 K noktasında sorunlar var ve acilen YETKİLİ BİRİLERİ ARANIYOR.
 
Kürtler şu anda türkmenlere eziyet yapıyorlar.Mallarını çalıyorlar.Katliam yapıyorlar.ABD ve dünyada çıt yok.Bölgede aşırı şekilde türkmenlere karşı ırkçılık var.Türkiye bir şey yapmıyor ya da yapamıyor.Ama artık ne olursa olsun yapması gerekir.Onlar bizim kardeşlerimiz...
 
Atatürk'ün Musul vasiyeti
TARİH boyunca, çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan Musul ve Kerkük, stratejik konumu nedeniyle günümüzde de önemini koruyor. Bu toprakların önemini, Mustafa Kemal de birçok yerde vurgulamıştı. Misak-ı Milli sınırları içinde yer alan ancak İngiltere’nin müdahalesi nedeniyle Türkiye topraklarından ayrılan Musul ve Kerkük, Atatürk’ün tekrar geri almak istediği yerler arasında bulunuyordu.

Yusuf ve Ali Koç tarafından hazırlanan ‘Tarihi Gerçekler Işığında Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk’ adlı kitapta, gizli kalmış belge ve bilgilerle, Atatürk’ün Musul ve Kerkük’e karşı gösterdiği hassasiyet anlatılıyor.

Kürtler aleyhte kullanılabilir

Kitapta yer alan bilgilere göre, Lozan Antlaşması’nda karara bağlanamayan Musul sorunu, 19 Mayıs 1924 tarihinde İstanbul’da yapılan Haliç Konferansı’nda da sonuca ulaşamadı. İngilizler, Süleymaniye, Kerkük ve

Musul kentlerinin yanı sıra,

Nasturi Hristiyanları’nın yaşadığı gerekçesiyle Hakkari’yi de Türkler’e bırakmak istemedi. Bunun üzerine sorun Milletler Cemiyeti’ne taşındı. Ancak Cemiyet’ten, Musul’un Irak’ta Kürtler’e ve manda yönetimine bırakılması kararı çıktı. Türkiye, Milletler Cemiyeti’nin bu kararını tanımadığını açıkladı. Ayrıca, Cemiyet’te konuşan Dışişleri

Bakanı Tevfik Rüştü Aras, tarihe not düşülecek olan, “İngilizler, Musul’daki Kürtler’i ileride Türkiye aleyhine kullanabilir” uyarısını yaptı. Kısa bir süre sonra da İngiliz destekli Şeyh Sait İsyanı patlak verdi.

‘Diplomasi ile olmadı, sıra askerde’

Kitapta, Musul’un Irak’a bağlanmasına karşı diplomatik yolları deneyen Atatürk’ün, gerekirse askeri yöntemlerin kullanılabileceğini dile getirdiği vurgulanıyor. Atatürk’ün, Fethi Bey ve Kâzım Karabekir’e söylediği “Musul hakkında Haliç Konferansı’nda Fethi Bey siyaset yolu ile muvaffak olamadı. Sıra Karabekir’e geldi. O meseleyi asker kuvvetiyle başaracaktır” ifadesine yer veriliyor.

Kurtarmaya azmettik kurtaracağız

30 Ağustos 1922 tarihli Fransız Le Figaro gazetesinde ise Atatürk’ün şu ifadelerine vurgu yapılıyor:

“Avrupa’da, İstanbul ve Meriç’e kadar Batı Trakya, Asya’da Anadolu, Musul arazisi ve Irak’ın kuzeyi. Arkada kalan ve sırf Türk olan her yeri isteriz. Bunları kurtarmaya azmettik ve kurtaracağız.”

Kitapta anlatıldığına göre olaylar şöyle gelişiyor: Kâzım Karabekir, Atatürk’ün talimatının ardından, Musul hareketine ilişkin endişelerini dile getirir. Bunun üzerine Atatürk, ‘Söz milletindir’ diyerek, kararı Meclis’in vermesini ister. Ali Fuat Paşa ve Rauf Bey ile bir araya gelen Kâzım Karabekir, parti kurmaya karar verir. Bu girişimini ise, “Harp felaketinin önüne ancak Büyük Millet Meclisi’nde bir blok olarak görünebilirsek durabiliriz. Esasen Cumhuriyet’in kökleşmesi için icabında bir parti halinde çıkmaya karar vermiş bulunuyorduk” sözleri ile açıklar.

Musul ve Kerkük için İngilizler’le savaşmayı göze alan Atatürk, ordu komutanlarının görevlerinden istifa etmesi nedeniyle, durdurulur. Ancak Atatürk, “Savaşa hazır bulundurmaya zorunlu oldukları ordularını başsız bırakıp, daha önce sevmediklerini söyledikleri siyasal alanına koştular” sözleri ile bu girişime tepkisini gösterir.

Efendiler, Kıbrıs’a çok dikkat ediniz

Atatürk, 1925 yılında engellenen Musul ve Kerkük’ü geri alma idealinden ömrünün sonuna kadar vazgeçmez. 1933 yılında Amerikalı General Mc Arthur ile yaptığı görüşmede de bu düşüncesini dile getirerek, “Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve adaları geri alacağım. Selanik de dahil, Batı Trakya’yı Türkiye hudutları içine katacağım” ifadelerini kullanıyor.

Kıbrıs’a da hassasiyetle yaklaşan Atatürk, “Efendiler! Kıbrıs düşmanın elinde bulunduğu sürece bu bölgenin ikmal yolları tıkanmıştır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir” demişti...
 
mecliste çoğunluk sağlamak amaç bence
 
Mecliste çoğunluk tam doğru değil ama genel anlamda doğru. Şu anda kürtler ırakta nerdeyse bağımsızlığını elde etcek durumdalar ve Türkiyedeki kürtlerle birleşip daha güçlü olmak istiyolar. Ama bunu önce bize bağlanmadan yapamazlar. Dikkat ederseniz aponunda söylemleri son zamanlarda değişti. Özerklik yani daha kolay elde edebilceklerini düşündükleri şeyleri yapmak istiyolar. Sonra birleşip güçlenmek istiycekler. Ayrıca obama geldiğinde ıraktan 1 kaç yıl içinde çıkıcağı söyledi. Şiilerin ve sünnilerin asıl güç olduğu topraklarda kürtler barınamaz. Nasıl zamanında saddamdan kaçarken Türkiyeye sığındılar yine aynı şey ama bu sefer ki planlı. Türkiye iyi düşünüp taşınmalı.
 
umarım türkiye böyle bir tuzağa düşmez. zamanında saddam hüseyine de aynı şekilde kuveyt havucunu göstermişlerdi buraları sizin diyerek.
 
Geri
Üst