86. Yıldönümünde 30 Ağustosun Önemi

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
"sarışın bir kurda benziyordu

ve mavi gözleri çakmak çakmaktı

yürüdü uçurumun kenarına kadar

eğildi, durdu

bıraksalar

ince uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı!..."



Nazım Hikmet ünlü şiiri "kuvayı milliye destanı"nda , Mustafa Kemal'in "Büyük saldırı" emrini verdiği anı böyle anlatıyor

Ne zaman 26 Ağustos gelse bu dizeler de gelir aklıma

Ve Mustafa Kemal'in Kocatepe'deki silüetini görürüm. Eğer yakındaysa alırım elime "kuvayı milliye destanı"nı. Bir kez daha okurum. Çiğiltepeye, Tınaztepeye, Aslıhanlara Afyon ovasına bakarım 1850 metre yüksekten.. Arhavili İsmail'i, Karayılan'ı, Nurettin Eşfak'ı, Deli Erzurumlu'yu, şoför Ahmet'i, köylülerimizi ve "ayın altında kağnıların ve hartuçların peşindeki kadınlarımızı" anımsarım



Ve o saldırı emrini düşünürüm...

Bu emirle 26 Ağustos 1922 sabahında başlayan "Büyük Saldırı " 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla tamamlanmıştı.

30 Ağustos 1922 Günü Dumlupınar'da 5. Yunan tümeni çok ağır kayıplar vererek panik halinde kaçmaya başladı. M. Kemal bu savaşa cephenin en önünde katıldı. Savaşın adını ise İsmet Paşa koydu : "Başkomutanlık Savaşı…."

M. Kemal ise "Rumsındığı Savaşı" diye tanımladı. Düşman, Sırpsındığı savaşında Türkleri Rumeli'den atmak isterken hezimete uğramıştı. Şimdi de Anadolu'yu almak isterken kesin yenilgiyi Dumlupınar'da alıyordu.

Düşman paniğe kapılmıştı. Onlara, gerilerde 8-10 tümen toplayıp direnme olanağı tanımamak gerekiyordu. Bu nedenle 1 Eylül 1922 günü " Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri !.. " emri verildi.

Türk Ordusu, M. Kemal'in de hayranlıkla izlediği bir şekilde İzmir'e aktı. Çarıklar da ayaklar da parçalandı. Dokuz günde yol üstündeki yerleşimleri geri alarak ve yaya olarak 325 kilometre kat edildi ki; örneği yoktur...

2 Eylül'de Yunan başkomutanı Trikopis tutsak alındı. M. Kemal, ona çay, kahve ikram ederek moral verdi :

"Savaş bir talih oyunudur General. Bazan en yeteneklisi de yenilir. Siz, görevinizi yaptınız, üzülmeyiniz.."

9 Eylül 1922 günü Türk Ordusu İzmir'e girdiğinde Yunanlıların bir kısmı henüz İzmir'i terk etmeye fırsat bulamamıştı.



30 Ağustos, 26 Ağustosta başlayan ve 9 Eylülde İzmir'de tamamlanan Büyük Saldırının doruğa ulaştığı gündür.

30 Ağustos saldırının utkuya ulaştığını, yurdun ve ulusun kurtulduğunu muştulayan gündür.

Türk Ordusunun ve Türk Ulusunun 3 yıl boyunca yaptığı ölüm kalım savaşının taçlandığı gündür.

86. yıldönümü kutlu olsun..



Bugün, bütün isteğimiz yeniden siyasal, ekonomik askeri bir kurtuluş savaşı verecek duruma düşmemektir.

Kemalizm'e bunun için sarılıyor ve onun ışığında yürümeye devam ediyoruz.

Biliyoruz ki, ulusumuz da gerçekleri görecek ve hızla bu ışığa koşacaktır..

Bugün, kendine Atatürkçü ya da Kemalist diyen herkesin en önemli görevi bu bilinci – hiçbir engelden yılmadan- Türk ulusuna doğru olarak aktarmaktır…

Bilinmelidir ki; bağımsızlıktan, egemenlikten ve çağdaşlaşmadan verilen ödünler Kemalistlerin şimdiye değin görev ve sorumluluklarını ihmal etmeleri yüzündendir…


Altan ARISOY
http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=2968
 
herkesin 30 agustos zafer bayramı şimdiden kutlu olsun.

unutmayalım ki, onlar bizim için canlarını tereddütsüz verdiler.
 
Turk%20Ordusunun%20Izmire%20Girisi.jpg


a38.jpg


Şanlı Türk Ordusunun İzmir'e Girişi

Bu bayram içimizdeki yunanlılarında denize dökülmesine milat olsun İnşallah..​
 
yok olmak ya da varolmak büyüksün M.Kemal, büyüksün Türk milleti
 
Gericiliğin, Karanlığın, İşbirlikçiliğin, Yalakalığın, Yobazlığın yıkılmasıdır 30 Ağustos Zaferi..
 
kutlu olsun

ZAFER BAYRAMI TÜM TÜRK ULUSUNA KUTLU OLSUN.
BİZE BU VATANI EMANET EDEN ULU ÖNDER ATATÜRK'TEN BİR KAÇ VECİZE


*MİLLETİMİZ DİN VE DİL GİBİ KUVVETLİ İKİ FAZİLETE MALİKTİR.
BU FAZİLETLERİ MİLLETİMİZİN KALP VE VİCDANINDAN ÇEKİP ALAMAMIŞTIR VE ALAMAZ

*CUMHURİYETİ VE ONUN GEREKLERİNİ YÜKSEK SESLE ANLATINIZ.
BUNU YÜREKLERE YERLEŞTİRMEK İÇİN ELVERİŞLİ OLAN HİÇ BİR DURUMU KAÇIRMAYINIZ.

*CUMHURİYET AHLAK ÜSTÜNLÜĞÜNE DAYANAN
BİR ÜLKÜDÜR;CUMHURİYET ERDEMDİR.

*BİZ TÜRKLER ,BÜTÜN TARİHİMİZ BOYUNCA HÜRRİYET VE
İSTİKLALE TİMSAL OLMUŞ BİR MİLLETİZ.

*EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR.

*YA İSTİKLAL YA ÖLÜM...
b-278125-ATATÜRK.jpg



:clap
 
Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla yurdumuz tamamen elimizden alınıyor, vatanımızda hür olarak yaşama hakkımıza son veriliyordu. Yüzyıllardır üzerinde bağımsız olarak yaşadığımız bu topraklar düşmanlara veriliyor, bizim de bunu kabul etmemiz isteniyordu.
Türk milletinin bu durumu kabul etmesi elbette mümkün değildi. 19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a çıkmasıyla, lideriyle kucaklaşan Anadolu, Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı'nı başlattı. Amasya Genelgesi'nin yayınlanmasının ardından Erzurum ve Sivas Kongreleri yapıldı. Daha sonra 27 Aralık 1919'da Ankara'ya gelen Atatürk, 23 Nisan 1920'de TBMM'yi kurdu. Böy-lece hem memleketin yönetimi halkın iradesine verilmiş oluyordu. Hem de Kurtuluş Savaşı'nın merkezi Ankara oluyordu.
TBMM meclisi yaptığı görüşmelerde yurdun durumunu ve kurtuluş çarelerini aradı. "Misak-ı Millî sınırları içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı görüşü"nden hareketle, düşmanla mücadele kararı alındı. Oluşturulan düzenli ordularla savaşa girildi. İlk başarı, Doğu'da Ermeni çetelerine karşı kazanıldı. Daha sonra, Batı cephesinde, Yunanlılarla, I. İnönü ve II. İnönü Savaşları yapıldı. Bu savaşların kazanılmasıyla Yunanlılar'a büyük bir darbe indirilmiş oldu. Bunun üzerine Yunan ordusu yeniden saldırıya geçti. Saldırı üzerine Mustafa Kemal, or-dularına: "Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. Bu satıh, bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." emrini verdi.
Türk askeri, büyük bir azim ve fedakârlıkla bu karara uydu. 23 Ağustos ve 12 Eylül 1921 tarihleri arasında yapılan Sakarya Meydan Muharebesiyle, Türk milleti 1699 Karlofça Antlaşmasından beri ilk defa toprak kazanmaya başlıyordu. Sakarya Savaşı, Türk milletinin savunma durumundan taarruz durumuna geçtiği önemli bir savaş olarak da tarihe geçti. Bu zafer sonunda, TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "gazi" unvanı ve "Mareşal" rütbesi verildi.
Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan Sakarya Savaşı'ndan sonra, büyük bir taarruzla düşmanı tamamen yok etme kararı alındı.
1922 yılı Ağustosuna kadar, hazırlıklar tamamlandı. Güneydeki Türk birlikle-ri, büyük bir gizlilik içinde Batı cephesine kaydmld". İstanbul'daki cephane depolarından silah ve cephane kaçırıldı. İtilaf Devletleri tarafından tahrip edilerek kullanılmaz hâle getirilen toplar onarıldı. Yeni silâhlar satın alındı. Ordumuza taarruz eğitimi yaptırıldı. Bu hazırlıklardan sonra, Gazi Mustafa Kemal'in başkomutan-lığını yaptığı ordumuz, 26 Ağustos 1922'de düşmana saldırdı. Bir saat içinde düşman mevzileri ele geçirildi. 30 Ağustos'ta düşman çember içine alındı. Sağ kalanlar esir alındı. Esirler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis'te vardı.
Bu savaş, Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık
Meydan Muharebesi olarak adlandırıldı.
Büyük Tarruzun başarıyla sonuçlanmasından sonra düşman, İzmir'e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla yurdumuz düşmandan temizlenmiş oldu. Hain düşmanın, haksızca ve alçakça işgaline "dur" diyen ve kanımızın son damlasını akıtmadan yurdumuzu bırakmayacağımızı dünyaya ispatlayan bu büyük zaferi her yıl, 30 Ağustos günü, bayram yaparak kutluyoruz.




bayramımız kutlu olsun
 
Türkiye İnsanın sömürgeciliğe vatanın yabancılara peşkeş çekilmesine dur denmesi gereken gündür 30 ağustos. Tüm Türk Milletine kutlu olsun...
 
30 Austos'u Unutmayalım,Unutturmayalım....
Cumhuriyet ilke ve inkilaplarını içine sindiremeyenler
bizim (kendi adıma diyorum) bu değerlere sahip
çıkmamız korumaya çalışmamız bizim olduğu kadar
sizin de menfatinizedir.
 
birlik ve beraberlik içerisinde nice 30 Ağustoslara
forumdaki tüm arkadaşlarımızın ve tüm milletiminizin 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun

Bu toprakların bizlere kalması için kanlarını ve cnlarını feda eden şehitlerimize saygıyla
 
Gericiliere ve bagnazlara ragmen emperyalist güclere karsi kazanilan bu zaferin bayrami hepimize kutlu olsun. Cumhuriyetimizin bekcisi olan biz gencler 30 Agustos ruhuyla halen burdayiz.
 
Aydınlık dolu günler için nice 30 Ağustos lara...
 
553ta9.jpg

Herşeyi, Herşeyi 30 Ağustos Zafer’ine Borçluyuz.

Sacide ERÇETİN

30 Ağustos 1922 Büyük Taarruzu’nun zaferle taçlandırdığı Türk Kurtuluş Savaşı sadece bir askeri zafer değildir, bir büyük milletin aydınlanma hareketinin başlangıcı ve Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağının tüm dünyaya ispatıdır.

Vahdettin, güvendiği bir ajan tarafından getirilen Ankara kuruluna ait gizli belgelerini yine bir saray çalışanı ile İngiliz Yüksek Komiseri Sir Harold Rumbold’a yolladı. Londra da bu gizli bilgileri alan Lord Curzon, barış görüşmeleri için oturduğu masada bu planlar ışığında karar alacak, ona göre pazarlıklarına yön verecekti.

Sadrazam Tevfik paşanın çok gizli görüşme isteğinin ardından komiser Rumbold gelen isteye inanamayarak kendi kendine söyleniyordu. Lord Curzon bile bu kadar ileri gitmemişti Türkiye aleyhinde değildi. Müslümanların halifesi İngiliz himayesini kazanabilmek için istiklal hevesi içindeki bütün Müslümanları satıyordu. Halifelik etkisini İngiliz çıkarlarına göre kullanacağına söz veriyordu. “Bu kadar küçülen bir devlet ve rejim yaşayabilir miydi?” diye iç geçirdi.
Pek çok sorunlarla boğuşan Mustafa Kemal, “Ne yapalım yoksuluz, üniformamız, mataramız, palaskamız yok diye mücadeleden vaz mı geçelim düşmana teslim mi olalım” diyordu.

Milli Savunma Bakanı’yla, Maliye Bakanı “ Hazinede beş kuruş kalmadı” diye feryat ediyorlardı. Başkomutan Mustafa Kemal sakindi. “Beyler” dedi “ Tamamen çaresiz değiliz Hindistan Müslümanlarının yolladığı 600.000 lira bankada duruyor, hiç dokunmadığım gibi kimseye de dokundurtmadım, bu parayı Maliye Bakanlığı’nın emrine vereceğim, ilk ihtiyaçlarınızı oradan karşılarsınız” talimatını veriyordu.



Mustafa Kemal’in “Hiçbir dönemde bütün milletin katıldığı böyle bir mücadele yaşanmamıştır. Bu zafer yüz binlerce yurtsever insanımızın ortak eseridir” diye ifade ettiği Sakarya Savaşı’nın yenilgisinin acısını unutmuş, mutlu görünen General Trikupis iştahla yemek yiyor içkisini yudumluyordu, pist şık tuvaletli bayanlarla doluydu,

Ama General zevkle yatıp cehenneme uyanacağını bilmiyordu.
26 Ağustos cumartesi sabahı taarruz emrini veren Mustafa Kemal’in karşısında paşalar ayağa kalkarak esas duruşa geçti, üç yüz yıldır verilmemiş bir emirdi bu, hep bir ağızdan “gazanız mübarek olsun” dediler.

Emri alan akıncılar avaz avaz haykırıyordu “ Ey namert düşman!... Saatin geldi yaptıklarının hesabını vermeye hazır oooool”.

Haklıydılar, her acıya bugünü bekleyerek, hayal ederek katlanmışlardı, Mehmetçikler o yokluklar içinde düğüne gider gibiydiler, dışarıdan sessiz ama içlerinden taşan sevinç çığlıkları gözlerinden okunuyordu.

Askerler sis yüzünden taarruz edecekleri tepeleri dahi göremiyordu, subaylarının tavsiyelerini dinleyerek tüfeklerine veya birbirlerinin omuzlarına dayanmış bir iki saatçik de olsa uyumaya çalışıyorlardı. İçleri titriyordu ama korkudan değil, soğuktan ve heyecandandı.

Herkesin Ankara’da sandığı Mustafa Kemal, Kocatepe’de ordusunun başındaydı.
Taşlık arazide çarıkları parçalanan askerler artık çıplak ayakla emirleri yerine getiriyor, fırtına gibi esiyorlar, dağları tepeleri yarıyorlardı. Cephelerden dalga dalga ölüme yürüyen Mehmetçikleri doğuruyordu sanki o görkemli dağlar.

Yunan askerleri dökülüyor, panikliyor, yer yer de çekiliyordu.
Geri çekilirken bile zulümleri bitmiyordu, yağmalanmış, yanmış, yıkılmış parçalanmış, harabeye dönmüş şehirler bırakarak savaşı vahşete çevirmişlerdi. General Dimara ağlamaya başladı, direnmenin bir anlamı yoktu. “Dumlupınar’a çekilmek gerek, biz savaştıkça Türk askeri sertleşiyor yarın daha sert olacaklar, teslim olma vakti geldi Komutan’ım” diyordu.

Orada bulunan Yunan askerleri hep bir ağızdan “İsa aşkına durdurun şu savaşı” diye yalvarıyorlardı.
General Sumilas “ Bir vuruşta koca orduyu üçe ayırdılar, tutunamayız geri çekilelim, artık Anadolu maceramız sona erdi” diyerek kararını subaylarına iletiyordu. Yenilgi haberini alan Mr. LIoyd George “Lanet olsun asker beni uyarmıştı” diye mırıldandı. “Ama ben Yunanlıların galip geleceğine inanmıştım. Adamları teşvik ettim, yalnız Yunan ordusu yenilmedi benim barış politikam ve saygınlığım da ağır yara aldı, bir çıkış yolu bulmalıyım” diyerek odayı terk etti.

30 Ağustos 1922 Büyük Taarruzu’nun zaferle taçlandırdığı Türk Kurtuluş Savaşı sadece bir askeri zafer değildir, bir büyük milletin aydınlanma hareketinin başlangıcı ve Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağının tüm dünyaya ispatıdır.

Evet sona eren bu büyük zaferin ardından birbirinden değerli bir çok anılar, ağıtlar, destanlar, şiirler, yazıldı, söylendi. İşte bir kaç tanesi. Falih Rıfkı Atay “ Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın pençesinden, vicdanımızı ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alıyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos Zaferine borçluyuz” derken,

Nazım Hikmet’de Kuva-yı Milliye Destanın’da duygularını söyle dile getirmiştir.

“....... birdenbire beş adım sağında onu gördü paşalar onun arkasındaydılar.
O saati sordu Paşalar üç dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu, Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı
Yürüdü uçurumun başına kadar. Eğildi durdu Bıraksalar İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak Ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı......”

TÜM ULUSUMUZUN 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLU OLSUN.



Kaynak: “Şu Çılgın Türkler” Turgut Özakman / “Cepheye Giden” Yol Emin Kıvırcık

Sacide ERÇETİN
 
turk-27.jpg

Dünyanın en köklü, en muzaffer topluluklarından biri olan aziz milletimizin kahraman ordumuzla bütünleşerek emperyalist devletlere karşı verdiği emsalsiz mücadelenin 86’ncı yıldönümünü büyük bir onur, mutluluk ve heyecanla idrak ediyoruz.

Türk milletinin 1. Dünya Savaşının sona ermesiyle birlikte varlığını sürdürme mücadelesi içerisinde adım adım kazanılan büyük başarı ve zaferlerin en son ve birleştirici halkası olan 30 Ağustos Zaferi’nin bizler için pek çok önemli yönü bulunmaktadır. Bu büyük zaferin en önemli yanı hiç şüphesiz ki, bu milletin azim ve iradesinin şartlar ne olursa olsun, varlığı ve birliği söz konusu olduğunda adeta çelikleştiğini göstermesidir.


Diğer yandan, Ağustos ayı, tarihimiz boyunca, milletimiz açısından hep önemli ve zaferlerle dolu olmuştur. Bu nedenle “zafer ayı” olarak anılmıştır.
26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi’yle birlikte Anadolu’nun kapısı Türk’lere ardına kadar açılmış, 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos 1922 günü zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz ile Türk milleti Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağını bütün dünyaya ilan etmiştir.
Bu zaferle kurulan ve Türk milletinin en büyük eserlerinden biri olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin vatanı ve milletiyle birlikte sonsuza kadar hür ve bağımsız yaşaması yönündeki inanç, istek ve idealimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir taraftan üniter yapısını korurken, diğer tarafta demokratikleşme sürecini tamamlayarak, bölgesel bir güç merkezi olmayı başaracaktır

Gerektiğinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün teminatı olan ordumuz, bölgesel çıkarlarımız için de her türlü görevi yapmaya hazırdır. Bu konuda hiçbir şüphemiz yoktur.
Böylesine anlamlı bir gün dolayısıyla; şanlı ordumuzun her kademesinde bir üst rütbeye terfi eden subay ve astsubaylarımıza yeni görevlerinde üstün başarılar diliyorum. Emekliye ayrılan subay ve astsubaylarımıza ise sağlıklı, mutlu, uzun ömürler diliyorum.

Kutlu zaferin bu mutlu yıldönümünde, bir kez daha yüce milletimizi ve onun bağrından çıkmış kahraman ordumuzu kutluyor; Başta büyük zaferin büyük kumandanı Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnetle anıyorum. Bu uğurda canını ortaya koyan gazilerimizi de en derin duygularımla selamlıyorum.

Muhsin Yazıcıoğlu
 
Milletimizin birlik ve beraberliği zor durumda kalmadan sağlanması duası ile 30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun.


feht05.jpg
 
Geri
Üst