"Halkının dörtte üçü, hatta daha çoğu okumasız, yazmasız, bilgisiz ve halkının yarı aç yarı tok yaşadığı ülkelerde klasik demokrasi işleyemez. Kamu özgürlükleri bu koşullarda uygulanamaz, seçimler anlamlarını yitirir. Böyle durumlarda demokrasinin biçimsel yöntemlerinin uygulanması, yığınlara kendi çıkarları için oy verdirten feodalite mensuplarının egemenliğini saklamaya yarar."
Kırk yıl önce Prof. Maurice Duverger böyle yazmıştı kitabında!..
***
Türkiye'deki son genel seçimde AKP'ye oy veren milyonların nasıl yaşadıklarını, nasıl geçindiklerini, neler yeyip içtiklerini düşünürsek, niye böyle bir sonuca vardığımızı anlamamız kolaylaşır.. Açık açık belirtiyorlar; halkımızın çok büyük bölümü açlık çizgisinde, hatta o çizginin de aşağısında yaşıyor...
Evet, seçmenimizin yarıdan çoğu korkunç bir yoksulluk içinde çırpınıyor... Evine, kapısına getirilen kömür çuvallarına; pirinç, yağ, peynir torbalarına muhtaç.. dağıtılan yiyecekleri kapışmak için birbirini çiğniyor... Yükseköğrenim bitiren gençlerimiz iş arama, bulma, bulmama savaşında... Ancak belki bir mutlu azınlık belli bir düzeyin üstünde, geri kalanı yoksulluğun acıları içinde kıvranmakta ise o ülkede gerçek bir demokrasiden, gerçek bir seçimden; bilerek, düşünerek oy verebilen bir yurttaş çoğunluğundan söz edilebilir mi?***
Kimse kendini aldatmasın! Kimse, AKP yüzde yetmiş milletvekili çıkaracak kadar oy aldı diye gururlanmasın! Kimse Türk seçmeni başarılı oldu diye sevinmesin! Çadırlarda bir tabak yemek için birbirini iten, ramazan aylarındaki ziyafetlerin bundan sonra da her gün yaşanmasını özleyen bir ortamda da yaşıyoruz!
Kendimize yetmiyoruz. Borsalar, bankalar, yabancı işletmeler, şirketler Türk halkına çalışmıyor; Türk halkının yararına, çıkarına, sağlığına, geçinmesine hiçbir katkıları yok.. tam tersine, onun elindekini avucundakini de kapmakta yarışıyor! "Yüzde 46.7 oy aldık, halkımız arkamızda" diye övünen yöneticilerimiz ise elde kalan ne varsa, toprak altı toprak üstü.. sular, denizler, ırmaklar, babadan kalan her şeyi her şeyi üç beş kuruşluk çıkarlar için, bugünü kurtarmak, hesapları kapatmak uğruna tüketmekten çekinmiyor!..
***
Öte yandan imzalar, adlar toplayıp.. "Bir milyon kişi çıkın.. bu gidişe dur diyelim" çağrıları... Bir milyon yurttaş benden yana, ama kaç milyon var onlardan yana! Anakara'da İstanbul'da, İzmir'de milyonlar toplandık, bağırdık, haykırdık, meydan okuduk.. sonrası!.. Çoğunluğun desteği ile AKP beş yıl daha egemen; Çankaya'sı, Başbakanlığı, tüm bakanlıkları, giderek Cumhuriyetin tüm birikimleri ellerinde!..
Bir büyük bilinçlenmede buluşmamız gerekiyor. Dağılmadan, dağıtılmadan, yanlış yollara itilmeden, parçalanmadan, halk için halktan yana, halk tarafından gerçekleştirilecek gerçek bir demokraside!..
OKTAY AKBAL
Kırk yıl önce Prof. Maurice Duverger böyle yazmıştı kitabında!..
***
Türkiye'deki son genel seçimde AKP'ye oy veren milyonların nasıl yaşadıklarını, nasıl geçindiklerini, neler yeyip içtiklerini düşünürsek, niye böyle bir sonuca vardığımızı anlamamız kolaylaşır.. Açık açık belirtiyorlar; halkımızın çok büyük bölümü açlık çizgisinde, hatta o çizginin de aşağısında yaşıyor...
Evet, seçmenimizin yarıdan çoğu korkunç bir yoksulluk içinde çırpınıyor... Evine, kapısına getirilen kömür çuvallarına; pirinç, yağ, peynir torbalarına muhtaç.. dağıtılan yiyecekleri kapışmak için birbirini çiğniyor... Yükseköğrenim bitiren gençlerimiz iş arama, bulma, bulmama savaşında... Ancak belki bir mutlu azınlık belli bir düzeyin üstünde, geri kalanı yoksulluğun acıları içinde kıvranmakta ise o ülkede gerçek bir demokrasiden, gerçek bir seçimden; bilerek, düşünerek oy verebilen bir yurttaş çoğunluğundan söz edilebilir mi?***
Kimse kendini aldatmasın! Kimse, AKP yüzde yetmiş milletvekili çıkaracak kadar oy aldı diye gururlanmasın! Kimse Türk seçmeni başarılı oldu diye sevinmesin! Çadırlarda bir tabak yemek için birbirini iten, ramazan aylarındaki ziyafetlerin bundan sonra da her gün yaşanmasını özleyen bir ortamda da yaşıyoruz!
Kendimize yetmiyoruz. Borsalar, bankalar, yabancı işletmeler, şirketler Türk halkına çalışmıyor; Türk halkının yararına, çıkarına, sağlığına, geçinmesine hiçbir katkıları yok.. tam tersine, onun elindekini avucundakini de kapmakta yarışıyor! "Yüzde 46.7 oy aldık, halkımız arkamızda" diye övünen yöneticilerimiz ise elde kalan ne varsa, toprak altı toprak üstü.. sular, denizler, ırmaklar, babadan kalan her şeyi her şeyi üç beş kuruşluk çıkarlar için, bugünü kurtarmak, hesapları kapatmak uğruna tüketmekten çekinmiyor!..
***
Öte yandan imzalar, adlar toplayıp.. "Bir milyon kişi çıkın.. bu gidişe dur diyelim" çağrıları... Bir milyon yurttaş benden yana, ama kaç milyon var onlardan yana! Anakara'da İstanbul'da, İzmir'de milyonlar toplandık, bağırdık, haykırdık, meydan okuduk.. sonrası!.. Çoğunluğun desteği ile AKP beş yıl daha egemen; Çankaya'sı, Başbakanlığı, tüm bakanlıkları, giderek Cumhuriyetin tüm birikimleri ellerinde!..
Bir büyük bilinçlenmede buluşmamız gerekiyor. Dağılmadan, dağıtılmadan, yanlış yollara itilmeden, parçalanmadan, halk için halktan yana, halk tarafından gerçekleştirilecek gerçek bir demokraside!..
OKTAY AKBAL