İster kederden ister ümitten, ağla! Bir yanda bilinmeyenlerle dolu bir maden faciası, tokat atan bir başbakan, tekme atan müşaviri, bir yanda Samsundan Ankaraya yürüyen gençler.
Bembeyaz yürüdüler...
Ne de güzeldiler...
Denizci mi desem, Malazgirt savaşında Alparslanın giydiği beyaz kaftan gibi beyazlarla zafere yürüyen savaşçılar mı desem...
Alparslanın tuğu yerine başlarında baretleri vardı. Onu Atatürkün kalpağı gibi giymişlerdi.
***
Biz iktidar insanlarını faziletli davranmış gibi görüp ne zaman sevebileceğiz? Enerji Bakanı 4 gündür madende diye övünüyorduk. Adamcağız aynı gömleği iki gün giydi diye ona acıyorduk bile. Diyet yapıyor her halde aşçısı da Ankaradan gelmiş. Meğer hukuki süreç başlayana kadar orada kalmak zorundaymış. Nöbetteymiş yani.
***
Peki o korumalar, polisler, çocuk dövmeler neydi? Savcının biri vaktiyle Ak Partiden milletvekili adayı olmuş doğru mu?
İngilterede şirketin ortaklarından birinin tabeladan ibaret bir yeri varmış. En büyük patronun adı orada gizli tutuluyormuş. En büyük patron oymuş.
Herkes gördü işçiler harıl harıl duvar örüyorlar. Orada inanılmaz bir şey oldu. Dramatik bir sesle bir işçi yapılanları nakletti seyircilere. Meğer ördükleri şeyler ayaklarmış ve bu ayakların altında görünmesini istemedikleri şeyler olabilirmiş. (İşçi bir ara içeride 450 kişi daha var dedi.)
Kapı, savcılığın emriyle örülüyor. Tekrar soruyoruz; maden neden Enerji Bakanlığından alınıp Başbakanlığa bağlandı, ruhsat neden Başbakanlıktan alınıyor?
***
Yalan...
Yalan...
Yalan...
İsraile de küfretmemiş,
Markette çocuk dövmemiş.
Yerde adam tekmelenmemiş.
Komşu kadınlar birbirlerini çatlatmak için oh ya, rekabeti yaparlar ya. AK Partililerin, Başbakana, benzer alkışları yapanlarına şunu hatırlatmak istiyorum; dikkat edin AKPye dokunan önce abad oluyor ama sonra yanıyor ...
***
Dedim ya bir gözüm bunlara ağlıyor, bir gözüm de çiçek gibi kızların, fidan gibi delikanlıların geçtikleri yollarda insanları hayran bırakarak yaptıkları o muazzam yürüyüşü ümitle seyrediyor.
Ağla gözüm ağla - Afet ILGAZ
Bembeyaz yürüdüler...
Ne de güzeldiler...
Denizci mi desem, Malazgirt savaşında Alparslanın giydiği beyaz kaftan gibi beyazlarla zafere yürüyen savaşçılar mı desem...
Alparslanın tuğu yerine başlarında baretleri vardı. Onu Atatürkün kalpağı gibi giymişlerdi.
***
Biz iktidar insanlarını faziletli davranmış gibi görüp ne zaman sevebileceğiz? Enerji Bakanı 4 gündür madende diye övünüyorduk. Adamcağız aynı gömleği iki gün giydi diye ona acıyorduk bile. Diyet yapıyor her halde aşçısı da Ankaradan gelmiş. Meğer hukuki süreç başlayana kadar orada kalmak zorundaymış. Nöbetteymiş yani.
***
Peki o korumalar, polisler, çocuk dövmeler neydi? Savcının biri vaktiyle Ak Partiden milletvekili adayı olmuş doğru mu?
İngilterede şirketin ortaklarından birinin tabeladan ibaret bir yeri varmış. En büyük patronun adı orada gizli tutuluyormuş. En büyük patron oymuş.
Herkes gördü işçiler harıl harıl duvar örüyorlar. Orada inanılmaz bir şey oldu. Dramatik bir sesle bir işçi yapılanları nakletti seyircilere. Meğer ördükleri şeyler ayaklarmış ve bu ayakların altında görünmesini istemedikleri şeyler olabilirmiş. (İşçi bir ara içeride 450 kişi daha var dedi.)
Kapı, savcılığın emriyle örülüyor. Tekrar soruyoruz; maden neden Enerji Bakanlığından alınıp Başbakanlığa bağlandı, ruhsat neden Başbakanlıktan alınıyor?
***
Yalan...
Yalan...
Yalan...
İsraile de küfretmemiş,
Markette çocuk dövmemiş.
Yerde adam tekmelenmemiş.
Komşu kadınlar birbirlerini çatlatmak için oh ya, rekabeti yaparlar ya. AK Partililerin, Başbakana, benzer alkışları yapanlarına şunu hatırlatmak istiyorum; dikkat edin AKPye dokunan önce abad oluyor ama sonra yanıyor ...
***
Dedim ya bir gözüm bunlara ağlıyor, bir gözüm de çiçek gibi kızların, fidan gibi delikanlıların geçtikleri yollarda insanları hayran bırakarak yaptıkları o muazzam yürüyüşü ümitle seyrediyor.
Ağla gözüm ağla - Afet ILGAZ