Aşkın yaşı var mı?

GeHeNNa

New member
Katılım
27 Haz 2005
Mesajlar
1,567
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
36
Ne dersin,
Aşkın gözü kör mü acaba?
Uyan artık bitti bu rüya.
Seviyor sevilmiyorsan,
Boş ver aldırma.


Çocukluğumdan hatırladığım bu şarkı sözleriyle, yazıma başlamak istedim. Galiba bu şarkıyı Sevgili Rana -Selçuk Alagöz kardeşler söylüyordu. Melodisi de sözleri de hala hoşuma gider. Aşkın gözü kördür derler ya, gerçekten böyle midir, aşık olanın hali nicedir, daha doğrusu her yaşta aşık olunur mu? Biraz bu konuya kafa yoralım isterseniz.

Cuma akşamı televizyon kanalları arasında gezinirken, insanların her yaşta aşık olup olamayacakları üzerine tartışılan bir programa rastladım. Program konukları ünlü kişilerden,gazeteci, psikolog ve halktan kişilerden oluşmaktaydı. Bu arada programa telefonla bağlanan bir çok kişiler de kendi yaşadıkları aşklardan, sevgilileriyle aralarındaki yaş farklarından bahsettiler. Programın sonunda, "aşkın yaşı var mıdır ?" sorulu anketin sonuçları açıklandı. Aşkın yaşı yoktur diyenler

% 77 , aşkın yaşı vardır diyenlerin sayısı ise % 23 olarak açıklandı. Konu aşk olunca doğal olarak evlilik kurumu, eşler arasındaki cinsel uyum,eşlerin birbirini aldatması, aşkın süresi gibi konular da gündeme geldi.

Aşkın yaşı var mıdır? Bana sorarsanız, aslında aşkın yaşı yoktur. Fakat bu biraz da aşktan ne anladığımıza bağlı gibi. Aşkı biliyor muyuz? Aşkı bırakalım, her şeyden önce sevmeyi biliyor muyuz? Bırakın başkalarını, acaba kendimizi sevmeyi biliyor muyuz? Kendimize yeterince değer veriyor muyuz? Önce bunları sorgulamak gerekli.

Bırakın bir başkasını, kendisini dahi sevmeyen, kendisini tanımayan, hayattan ne beklediğini, ne istediğini tam olarak kestiremeyen bir kişinin bir başkasını sevmesini ve o kişiyi mutlu etmesini bekleyebilir misiniz? Asıl sorun bu işte. Ne yazık ki pek çok insan, gerçek sevgiyi ve aşkı bulamadan yaşantısına devam ediyor.

Birini sevebilmek için önce kendimizi sevmemiz, kendimize değer vermemiz, kendimize güvenmemiz şart. İkinci adımda tüm insanları sevmek, hatalarını, eksikliklerini görmeden, herkesi olduğu gibi kabul etmek gerek. Üçüncü adımda ise Sizin için Özel olanını, Sizin aşkınıza layık olanını bulmak geliyor. Zaten insanları, tüm evreni sevmeyi başardıktan sonra, gerçek sevgiyi ve aşkı bulmak ta kolay oluyor. Çünkü sevmeyi,sevgi sanatını öğrenen bir kalp, aşkı çabuk buluyor.

Ülkemizde aşksız evliliklerin çok olduğu bir gerçek. Çoğu insan sevginin, gerçek aşkın ne olduğunu bilmeden genç yaşta evleniyor. " Nikahta keramet vardır "sözü, bizim ülkemize ait ne de olsa. Genç kızlar hala, kendilerinden yaşça büyük erkeklerle, aile zoruyla evlendiriliyorlar. Örneğin genç yaşta evlendirilen erkekler, aradan birkaç yıl geçince hayat arkadaşını beğenmemeye başlıyor. Özellikle askere gitmeden evlendirilen gençlerin, askerlik dönüşünde hayat görüşlerinin değişmesiyle, evde kendilerini bekleyen eşlerini beğenmeyip bu evliliği sonlandırmak istediklerini çok duymuşuzdur. Ya da çalışma hayatındaki erkeğin, zaman içinde kendisini sosyal, ekonomik ve kültürel yönden geliştirmesi sonucunda, yıllar önce evlendiği sadık eşini beğenmeyip, başka arayışlar içine girdiğini, hatta yeni statüsüne uygun olan bir kadınla hayatı paylaşmaya başladığına hep şahit olmuşuzdur.

İlginç olan şu ki, ülkemizde aşkla maddiyat ta pek bir paralel gidiyor. Hani Cem Yılmaz bir şovunda eliyle para sayar gibi yapıp, tamamen duygusal diyordu ya, ülkemizdeki çoğu aşk ta tamamen duygusal! Gerçek sevgiyi bilmeyen, kendisini tanımayan bir kişinin maddi beklentilerini karşılayan birine aşıkmış gibi görünmesi ve böylece kendini ve karşısındakini kandırması son derece doğal. Bir çok kadın, kendinden yaşça çok büyük olan erkeklerle, lüks bir yaşantı sağlandığı için birlikte. Ama yaşadıklarının aşk değil de, menfaat uğruna yaşanan bir beraberlik olduğunu kendilerine dahi itiraf edemezken, başkalarına itiraf etmelerini bekleyemeyiz tabi ki. Bunun tersi de yaşanıyor, yani kendinden yaşça büyük kadınlarla beraber olan erkekler de var. Onlar da aşık olduklarını söylüyorlar. Aslında aralarında yaş farkı olan herkesin birlikteliğini, menfaat birlikteliği olarak görmek te yanlış. Çünkü istisnalar da vardır kuşkusuz.

Uzmanlara göre aşkın ömrü iki buçuk yıl, bilemediniz üç yıl imiş. Yani üç yıl geçtikten sonra aşk bitiyormuş. Peki aşkın bittiği noktada ne yapmalı? Basit bir deyimle,sepet koluna herkes yoluna mı demeli, yoksa aşkımızı derin bir sevgiye mi dönüştürmeli ? Esasen bu çok zor bir soru. İki kişi arasında yaşananları, yine yalnızca o iki kişi bilebilir. Eğer ilişkinin başlangıcında aşk varsa ve bu aşk zamanla sevgiye dönüşmüşse, aradaki saygı, paylaşım bitmemişse ilişki yürüyecektir. Ama aşk bitmiş ve sevgi, saygı kalmamışsa, paylaşım yoksa bu ilişki ister evlilik ister birliktelik şeklinde yaşanıyor olsun, bitmiştir. Belki bir takım zorunluluklar nedeniyle taraflar, uzatmaları oynamaya devam etmektedir, ancak aşk adına, sevgi adına ellerinde kalan, hiçbir şeydir.

Aşksız yaşanmaz derler, doğrudur. Ancak aşkı bulduktan sonra da onu yaşatmak zordur.Bunu başarabiliyorsanız ne mutlu Sizlere. Zira aşkı yaşatmak bir kişinin tek başına yapabileceği bir şey de değil. Birbirine aşık iki kişinin de aşkı büyütmeye, geliştirmeye istekli olması, zorluklardan yılmaması gerekiyor. Çünkü aşk hem çok büyülü hem de çok nazik bir şey.

Dilerim ki aşkınız güçlü, sevginiz sonsuz olsun.



--------------------------------------------------------------------------------
Zeynep Albayrak - 05 Mart 2005, Cumartesi
 
ehuhehe ne yaşı yauw 16 yasındayım.. ölüyorum :(
 
yalan bunlar yalaannnn :cool:
 
yok yaa ne yaşı . cameron diaz - justin timberlake , demi moore - ashon kutcher mı ne işte onun arasındakiler örnek verilir
 
Geri
Üst