!! Adım Adım Şehirlerimiz !! "Mükemmel Bir Çalışma Hazırlanmıştır"

A S M E N

New member
Katılım
11 Şub 2007
Mesajlar
595
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
35
Öncelikle Merhaba Arkadaşlar;

Güzel bir çalışmaya imza atacağız sizlerle. Bu konuda, Türkiye'mizin her toprağı ayrı bir cennet olan, illerini tanıtacağım sizlere elimden geldiği kadar :)

01 - ADANA


1970 Fuzuli Caddesi, Luna Park Yeri, Turan Emeksiz Parkı

[URL=http://www.uploadtr.net/viewer.php?id=6937632_jpg.jpg]

1970 Pazarlar Cad., Karacaoğlan Bulvarı Kavşağı


1976 Yeni Camii, Küçük Saat Durağı, Özler Caddesi

58589690.jpg
[/URL]
2003 Adana Genel Görünüş,Seyhan Mehri


Merkez Park, Merkez Camii ve İnsanlar


Merkez Park Genel Görünüş

Yüz Ölçümü (km2) = 14.030
Rakım (m) = 23
Akdeniz'deki Kıyı Uzunluğu (km) = 160
Nüfus = 1.849.478
Nüfus Artış Hızı

Türkiye Nüfus Artış Hızı ‰ 18.28
İl Nüfus Artış Hızı ‰ 17.71
Şehir Nüfus Artış Hızı ‰ 21.70
Köy Nüfus Artış Hızı ‰ 6.29
Büyükşehir Nüfus Artış Hızı ‰ 21.04
Şehirlerde Yaşayan Nüfus Oranı % 75.58
Köylerde Yaşayan Nüfus Oranı % 24.42


Adana'nın Tarihi
İlkçağda Adana, Anadolu'yu baştan başa geçerek Gülek boğazından Tarsus'a inen yol üzerinde bir konak yeriydi. Hitit tabletlerinden Hititler döneminde kent ve çevresinde Kizzuvatna Krallığı'nın egemen olduğu anlaşılmaktadır. Yöre, M.Ö. 16. yy'da Hitit Federasyonu'na, Hitit Devleti yıkıldıktan sonra Çukurova'da kurulan Kue Krallığı'na bağlandı. M.Ö. 9. yy sonlarına doğru Asur, M.Ö. 6. yy'da Pers, M.Ö. 333'te Büyük Iskender'in egemenliğine girdi. Iskender'in ölümünde (MÖ. 323) sonra da Selefkiler'e bağlandı. M.Ö. 66'da Romalı konsül Pompeius tarafından ele geçirildi. Roma ve Bizans dönemlerinde, elverişli konumu nedeniyle önemli bir ticaret merkezi durumuna gelen 704'de Halife Abdülmelik tarafından Emevi topraklarına katıldı. Abbasi halifesi Harun Reşit eski ilkçağ kalesini (Adana kalesi) yeniden yaptırdı. IX. yy'da Adana Çukurova'nın önemli bir kültür ve ticaret merkezi durumundaydı. Aynı yy'da Yazman adlı bir Türk komutan bölgeyi yarı bağımsız yönetti. Bölge daha sonra Mısır'daki Tolunoğulları'nın eline geçti.

Bizanslılar, Abbasiler'in zayıf düşmesinden yararlanarak 10. yüzyılın başlarında kenti yeniden topraklarına kattılar. Alparslan'in Malazgirt Zaferi'ni (1071) izleyen yıllarda Adana, Selçuklular'ın egemenliğine girdi (1083-1097). Bu dönemde Çukurova'ya Doğu'dan gelen bir çok Türk boyu yerleşti. 1097 Haçlı seferiyle Adana'da Selçuklu egemenliği sona erdi. 14. yy'in ilk yarısında Memluklular'ın eline geçen Çukurova'ya çok sayıda Türkmen oymağı yerleştirildi. 1352'de yöreye Memluklullara bağlı Türkmen Beylerinden Yüregiroğlu Ramazan Bey egemen oldu. Ramazanoğulları adını alan Beyliğin merkezi Adana'ydı. Ramazanoğulları'nın yönetiminde kent genişledi, camiler, hanlar, kamu binalarıyla süslendi. Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi (1517) sırasında Osmanlı topraklarına katılan Adana'yı 1608'e kadar yine Ramazanoğulları yönetti.1672'de Adana uğrayan Evliya Çelebi kente ilişkin ayrıntılı bilgi verir. Adana, 19. yy'ın ortalarına doğru Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklanan Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa tarafından ele geçiridi ve Mısır Ordusu'nun karargahı olarak kullanıldı. Londra antlaşmasıyla (1840) Osmanlılar'a geri verildi.1867'deki yönetsel düzenlemede vilayet oldu. 1886'da Mersin-Adana demiryolunun açılması, pamuk tarımının ve kentin ekonomisinin canlanmasına, nüfusun artmasına neden oldu. Ermeniler'in 1909'daki ayaklanma girişimleri bastırıldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında (1914-1918) Toros ve Gavurdağı tünelleri ve Bağdat demiryoluyla kent İstanbul ve Suriye'ye bağlandı. Birinci Dünya Savaşı sonrasında 24 aralık 1918'de Fransız birlikleri, işbirlikçi Ermeni çeteleriyle Adana'yı işgal etti. Türk milis kuvvetlerinin şiddete direnmesi, işgalcilerin önemli kayba uğramalarına neden oldu. 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Itilafnamesi hükümleri uyarınca 5 Ocak 1922'de Fransız işgal kuvvetleri kentten çekildi. Bu tarih, halen Adana'nin kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.


Adana'nın Coğrafyası
Adana kentinin bulunduğu Çukurova Deltası, Akdeniz kıyılarından kuzeyde Toros Dağlari'nin yüksek tepelerine uzanır. Yeryüzü şekilleri bakımından farklı iki bölümden oluşur. Güneyde, il alanının yaklaşık %27'sini kaplayan alçak, sıcak ve verimli ovalar yayılır. Bunların başlıcaları, Seyhan, Ceyhan ve Tarsus ırmaklarının yüzyıllardan beri sürüklediği alüvyonlarla oluşan Çukurova Deltası (Adana Ovası olarak bilinir) ve Ceyhan ırmağının açtığı boğaz ile Adana Ovası'ndan ayrılan Ceyhan Ovasıdır. İlin kuzeyi tepelikler, yaylalar ve büyük bir bölümü Toros sistemine bağlı dağlarla kaplı çok engebeli bir bölgedir. İl topraklarının yaklaşık %73'ü kaplayan bu bölümün batısında Karanfildağı (3059 m), Güzeller Tepesi (3461 m) ve il sınırının biraz dışında Demirkazık Tepesi (3756 m) gibi Orta Toros'ların, Aladağlar adıyla bilinen, yer yer sürekli kar ve küçük buzulların görüldüğü en yüksek dorukları yer alır. Doğudaki dağlar, Doğu Toroslar adıyla, Kuzey-Doğu yönünde birbirine koşut ve yer yer 2500 - 3000 m'yi aşan sıralar halinde uzanır. İlin kuzey ve güney bölümleri arasında yer şekillerindeki bu ayrılık iklim, bitki örtüsü, tarım etkinliklerinin niteliği, nüfus yoğunluğu, kentleşme derecesi gibi bir çok konuda farlılıklara yol açar. Denizden uzaklaştıkça karasal bir nitelik kazanan Akdeniz iklim etkisi egemendir. Adana, nüfus sayısı, yoğunluğu, artışı, kentleşme ve ekonomik gelişme hızı bakımlarından başta gelen illerdendir. Nüfus yoğunluğu, Türkiye ortalamasının iki katına yakındır (95 kişi/km²). Nüfusun yaklaşık %66'sı (1/3'den çoğu il merkezinde) kentsel; %34'ü de kırsal yerleşmelerde yaşar. Ilçe merkezlerinden kimileri (Kadirli, Kozan, Ceyhan) nüfus sayıları ve işlevleri bakımından birer orta boylu kent niteliğindedir. Adana ili, nüfus artış hızı bakımından Türkiye'de 3. sırayı alır (yılda yaklaşık %0.36).Çalışan nüfusun genel nüfusa oranı %40'ın üstündedir. Bunun yaklaşık %65'i tarım, %15 işleme endüstrisi kollarında çalışır. Türkiye'nin iç ve dış ticaretinde önemli rol oynayan kimi tarım ürünleri büyük ölçüde Adana'da yetiştirilir. İl topraklarının yaklaşık %36'sı tarıma ayrılmıştır.

Tarımda makineleşme ve sulama çok gelişmiştir. Ekili alanın yaklaşık %20'sinde tarım yapılır. Bu, Türkiye ortalamasının iki katından fazladir. 19. Yüzyil'in ikinci yarısında ABD'indeki uzun iç savaşın pamuk üretimini aksatmasıyla artan dış istem, tarımın gelişmesinde etkili oldu. Bunun sonucunda göçerlerin bir bölümü kışlakları olan ovalarda yerleşik yaşama geçirildi. Böylece bir çok yeni yerleşme kuruldu. Komsu Içel ve Hatay illerinde de, Adana'nın güneyindeki bu ovalarda ekonomik bir bütünlük içinde aynı gelişme sürecini yasadı. 1950'den sonraki yıllarda yolların, liman ve sulama tesislerinin yapılması, taşkınlıklara karşı önlem alınması, bataklıkların kurutulması, yeni endüstri alanlarının kurulması giderek artan ve çeşitlenen tarımsal ürünlerin yetiştirilip işlenmesi sonucu buraya başka bölgelerden gelip yerleşenlerin sayısı arttı. Adana Türkiye'nin sürekli ya da en çok göç alan illerdendir. Her yıl özellikle pamuk hasadı sırasında onbinlerce tarım işçisi, geçici olarak Adana'ya gelir ve bunlarin birçoğu yerleşir. Son yillarda Güneydoğu terörü nedeniyle göç alımı daha da yogunlaşmiş durumdadir. Adana'da işleme endüstrisi özellikle tarımsal ürünleri işleyen kollar 1950'den sonra büyük gelişme gösterdi. Başlıcaları çırçır, pamuk ipliği, pamuklu dokuma, besin maddeleri (un ve bitkisel yağ), sabun, kereste, çimento endüstrileridir. Ilde ayrıca bir çok tamirhane ve dökümhane de vardır. Türkiye'deki endüstri işçilerinin yaklaşık %7'si Adana'dadır. Ilin, İç Anadolu'dan Suriye ve Mezopotamya'ya uzanan yollar üzerindeki konumu önemlidir. Toroslar ve Amanos Dağları Birinci Dünya Savaşı yıllarında demir yoluyla aşıldı. 1950'den sonra iç Anadolu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu'ya stratejik önemide olan düzenli kara yollarıyla bağlandı.
 
sırayla gittiğim için hepsine sıra gelicek skyangel kardeşim :)
 
ahaha sanırım msjlar böyle gidicek :=)
 
konu bitiminde bütün msjlar silinecek sky
merak etme düzensiz bir konu olmucak ;)
 
Hergün bir il versen 3 ayda anca biter.. :)
 
keşke hepsini verseydinde konuyu sabitleselerdi
 
02 - ADIYAMAN



Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Fırat ve Dicle nehirlerinin arasında kalan havzadaki Adıyaman, Gazi Antep, Şanlı Urfa, Siirt, Şirnak, Batman ve Mardin illerini içine alan topraklardaki sulama ve enerji üretimine yönelik bir proje gerçekleştirilmiştir. Bu proje kısa adı GAP olan Güneydoğu Anadolu Projesi’dir. Bu proje çerçevesinde, su altında kalmış antik yerleşim bölgelerinde arkeolojik araştırmalar yapılmıştır.

Coğrafi konum itibariyle Güneydoğu Anadolu Bölgesi, güneyde Mezopotamya, doğuda İran, kuzeyde doğu Anadolu ve Kafkasya, batıda Orta Anadolu bozkırları arasında yer alan bir orta bölgedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi yaylaları, sözü edilen bölgeler arasında binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlerin bir kavşak yeri olduğu için insanlık tarihi boyunca eşi az görülen medeniyetlere sahne olmuştur

Adıyaman Tarihi

Adıyaman,tarihinin bilinen en eski yerleşim yerlerinden biridir.Adıyaman Palanlı Mağarasında yapılan incelemelerde kent tarihinin M.Ö40.000 yıllarına kadar uzandığı anlaşılmıştır.Yine Samsat-Şehremuz Tepede'deki tarihi bulgulardan M.Ö.7.000 yılına kadar Paleolitik M.Ö.5.000 yıllarına kadar Neolitik M.Ö.3.000 yıllarına kadar Kalkolitik ve M.Ö.3.000-1.200 yılları arasında da Tunç çağı dönemlerinin yaşandığı anlaşılmıştır.Bu dönemde bölge Hititlerle Mitaniler arasında el değiştirmiş ve Hitit devletinin yıkılmasıyla (M.Ö.1.200) karanlık bir dönem başlamıştır.M.Ö.1.200'den frig Devletinin kuruluşu olan M.Ö.750 yılları arası dönemle ilgili olarak yazılı kaynağa rastlanmamıştır.Ancak;bu dönemde yöre ,Asur etkisine girmeye başladığından,samsat'ta bulunan Asur etkili mühürler ve Kahta Eskitaş Köyünde bulunan Hitit Hiyeroglif'li kitabeler,Anadolu'daki tarihi sislilerin ilimizdede aynen devam ettiğini göstermektedir.Bu dönemde de Adıyaman ve çevresinde Hitit Devletinin yıkılmasıyla ortaya çıkan Geç Hitit şehir devletlerinden biri olan Kummuh Devleti hüküm sürmektedir. M.Ö.900-700 yılları arasında yöre Asur etkisine kalmakla birlikte,Asurlular tamolarak egemen olamazlar.6.yüzyılın başlarından itibaren yöreye Persler hakim olur ve yöre Satrap'lar(valiler)eliyle yönetilir.M.Ö.334 yılında Makedonya kralı Büyük İskender'in Anadolu'ya girmesiyle Pers'ler hakimiyetini kaybetmiş ve M.Ö.1.yüzyıla kadar yörede Makedonyalı selevkos Sülalesi hüküm sürmüştür.Bu sülalenin gücünün zayıfladığı sıralarda,Kral mithradetes 1 kallinikos Kommagene krallığının bağımsızlığını ilan etmiştir.(M.Ö.69) Başkenti Samosota (Samsat) olam Kommagene Krallığı,egemenliğini M.S.72'ye kadar sürdürmüş,bu tarihte yöre Roma imparatorluğunun eline geçmiş ve Adıyaman Roma İmparatorluğunun Syria(Suriye)Eyaletine,6.Lejyon olarak bağlanmıştır.Roma İmparatorluğunun 395 yılında Btı ve Doğu Roma olarak ayrılmasıyla Adıyaman Doğu Roma İmparatorluğuna katılmıştır.643 yılından itibaren bölgeye İslam akınları başlamakla birlikte İslam hakimiyeti ancak 670 yılında Emevi'lerle kurulur.758 yılında ise,2,Abbasi komutanlarından Mansur İbni Cavene'nin hakimiyetine girer.926 yılına kadar Abbasi hakimiyetinde kalan II'de bu tarihte Hamdanilerin egemenliği başlar.958 yılında yöre yeniden Bizanslıların eline geçer. 1114-1181 yılları arası yöreye Türk akınları olur.1204-1298 yılları arasında Samsat ve yöresini Anadolu Selçukluları ele geçirir.1230-ve1250 yıllarında Moğol saldırıları yaşanır.1298'de yöre ve ilimiz Memlüklülerin eline geçer.1393 yılında Adıyaman bu kez de Timurlenk tarafından yağmalanır.Büyük bir istikrarsızlığın olduğu ortaçağ boyunca Adıyaman,Bizans,Emevi,Abbasi,Anadolu Selçukluları,Dulkadiroğulları arasında el değiştirmiş ve nihayet Yavuz Sultan Selim'in iran seferi sırasında 1516 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır.Osmanlı topraklarına katılan Adıyaman,başlangıçta merkezi Samsat'ta bulunan bir Sancakla Maraş Beylerbeyliğine bağlıyken,Tanzimattan sonra bir kaza olarak Malatya'ya bağlanmıştır.

Cumhuriyetin kuruluşundan 1954 yılına kadar eski eski idari yapısı korunarak Malatya'ya bağlı kaza konumunda olan Adıyaman 1 aralık 1954 tarihinde 6418 sayılı kanunla Malatya'dan ayrılarak müstakil il haline gelmiştir.


Nüfus​

Adıyaman ilinin 1997 genel nüfus sayımı sonuçlarına göre toplam nüfusu 690.386'dır. Bunun 394.268'i şehirlerde 284.731'i köylerde yaşamaktadır. 2000 yılı Ekim ayında yapılan nüfus sayımında ise İl genel nüfusu 810.260 olarak tespit edilmiştir. Adıyaman İl Merkezi nüfusu ise 282.510'dur. Köylerde ise toplam 223.776 kişi yaşamaktadır.
İlimizdeki nüfusun % 72.1'in ticaret, tarım ve sanayi kesiminde çalışmaktadır. Buna rağmen ilimizdeki işsizlik oranı ise % 27.9 dur. Adıyaman şehrinin nüfus dağılımına göre ekonomik yapısının genel bir değerlendirmesini yaptığımızda tarım sektörünün de diğer sektörlere göre nisbi bir gerileme görülmesi ilin gelişmesi açısından olumludur. Ancak işsizlik sayısının giderek artması düşündürücüdür. Planlı ve istikrarlı kalkınmaya ayak uyduramayan Adıyaman GAP rüzgarından gerektiği gibi faydalanamamıştır.


İdari Yapı

Adıyaman 1841 yılında ilçe olmuş 1849 yılında Sancak olarak Diyarbakır'a bağlanmıştır.
1859 yılında Malatya'nın Sancak olması ile Adıyaman ilçe olarak Malatya ya bağlanmıştır.
01.12.1954 Tarih ve 6418 sayılı Kanun ile Adıyaman İl olmuştur.
Merkez ilçe dahil olmak üzere Adıyaman ilinin 9 ilçesi 19 Kasaba Belediyesi 393 köyü ve 609 mezrası olmak üzere toplam 1030 yerleşim birimi mevcuttur.


Sosyal Yapı

Adıyaman ilindeki yapılaşmada eski Adıyaman bölgesinde kerpiç veya taş duvar evlerine rastlanmaktadır. Bu bölge dışında ise genel yapı olarak çok katlı betonarme binalar çoğunluktadır. Eski Samsat ilçesinin Atatürk Barajı Gölü altında kalması ile ilçe halkının büyük bir çoğunluğu İl Merkezini tercih etmeleri sonucu, kent merkezinde 1990'dan itibaren konut yapımında modernleşmeye doğru gidilmiştir.

• Adıyaman ili kırık fay hattı üzerinde bulunduğundan sık sık depremlere maruz kalmaktadır. En son Mayıs-1986 tarihinde meydana gelen depremler nedeniyle 2816 konutun hasar gördüğü tespit edilmiş olup, 70 adet afet evinin Besni ilçesinde yapımına 1997 yılı itibariyle başlanmış bulunmaktadır. Kahta ilçesindeki afet evlerinin ise, yapımı bitmiş ve sahiplerine teslim edilmiştir.

 
antalya ve denizliyi sabırsızlıkla bekliyorum :) antalya için çok beklemiyecem ama
 
Sanirim Rİzeyİ Bİz Koyucaz...
 
Güzel paylaşım olmuş..;)..

Devamını bekliyoruz..bu arada Adana ne kadar güzelmiş...İlk fırsatta vatanımın o topraklarını da gezip görücem inşallah..
 
DayWalkerr' Alıntı:
Güzel paylaşım olmuş..;)..

Devamını bekliyoruz..bu arada Adana ne kadar güzelmiş...İlk fırsatta vatanımın o topraklarını da gezip görücem inşallah..


yerinde olsam yazın gitmem.

ben fenalık geçiriyorum orada yaz aylarında. :saskin

cehennemin ikiz kardeşi. :D :p


adıyaman... 2

kolay gelsin. sağol asmen.
 
03 - AFYON

Hıdırlık Türk Dünyası Parkı
Afyonkarahisar Belediyesi mücavir alan sınırları içerisinde yer alan Hıdırlık Türk Dünyası Parkı, yoğun ve stresli yaşam ortamından uzaklaşmak isteyen ziyaretçilerin kendileriyle baş başa, doğa ile iç içe doğal ve rekreasyonel faaliyetlerini gerçekleştirebildikleri en büyük ve en gözde piknik ve dinlenme alanıdır. Afyonkarahisar şehir merkezinin tek yeşil tepesi konumunda olan Hıdırlık Türk Dünyası Parkı, teknik ve sosyal altyapısı tamamlanmış, ziyaretçilerin her türlü ihtiyaçlarını karşılayabildiği, piknik alanları, çocuk oyun alanları, mescidleri, açık hava tiyatrosu ve restoranları ile ziyaretçilerin ilgi odağı olmuştur.

Turgut Özal Parkı
Afyonkarahisar Belediyesi mücavir alan sınırları içerisinde yer alan Turgut Özal Parkı, yoğun ve stresli yaşam ortamından uzaklaşmak isteyen ziyaretçilerin kendileriyle baş başa, doğa ile iç içe doğalve rekreasyonel faaliyetlerini gerçekleştirebildikleri piknik ve dinlenme alanıdır. Afyonkarahisar şehir merkezi, İzmir yolu üzerinde yer alan Turgut Özal Parkı, teknik ve sosyal altyapısı tamamlanmış, ziyaretçilerin her türlü ihtiyaçlarını karşılayabildiği, piknik alanları, çocuk oyun alanları, mescidleri ve kafeteryası ile ziyaretçilerin yoğun ilgisine maruz kalmaktadır.


Tarihçe
Afyonkarahisar ilinin bulunduğu toprakları ilkin Hitit İmparatorluğu'nun sınırları içinde görüyoruz. Sonra Frig ve Lidya'lılara geçen bölge, M.Ö.6. Yüzyılda tüm Anadolu ile birlikte Pers egemenliğine geçiyor. Büyük İskender ile Makedonya İmparatorluğuna katılan topraklar, onun ölümünden sonra parçalanıyor. İskender'in generalleri Anadolu'ya paylaşmak için savaşa girişiyorlar.

Bundan sonra Afyonkarahisar topraklarında Selevkos ve Bergama Krallığı hüküm sürmekte. Roma İmparatoru I.Kanstantin zamanında, yöre Roma'ya bağlanıp halkı Hıristiyanlaştırılmaya çalışılıyor. Roma'nın ikiye ayrılmasından sonraki dönemde bölgeyi Bizans'ın egemenliğinde buluyoruz. M.S. 5. Yüzyılda Bizans İmparatoru Zenon, Afyonkarahisar yöresinde, Sasani'lerle savaşa tutuşuyor. 7. Yüzyılda Müslümanlığın birleştirdiği Arapların gözü Bizans'ın başkenti İstanbul'da. Bizans başkenti almak için yola çıkan Araplar, 739 yılında Afyonkarahisar kapılarına kadar geliyorlar. İslam inanışına göre; Battal Gazi, Bizans'la yapılan bu savaşlar sırasında şehit düşmüştür.

1071 zaferinden sonra Anadolu Türklere açılmış, Kutalmış oğlu Süleyman Şah emrindeki Türkler, tüm Batı Anadolu'yla birlikte Afyonkarahisar yöresini de fethetmişlerdir. Bizansı korumak ve kutsal toprakları geri almak isteyen Batı devletlerinin orduları, I. Haçlı seferiyle kısa bir süre yeniden Türklere katılması Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat dönemine rastlar. Keykubat, Afyonkarahisar'a ayrı bir değer vermiş, kenti onarttırıp, kalesini yeniden düzenletmiştir.

13. yüzyılın sonlarına doğru Afyonkarahisar, Türk beylikleri arasında güçlü bir durumda bulunan Germiyanoğulları'nın buyruğuna girmiştir. Yıldırım Beyazıt'ın 1390 yılında Osmanlı topraklarına kattığı Afyonkarahisar, O'nun 1402'de Timur'a yenilmesinden sonra yeniden Germiyanoğullarına verildi. Osmanlıların kısa sürede kendilerini toparlayıp, güçlenmeleri Germiyanoğulları'nın barışçıl yollar aramasına neden oldu. Devrim Sultan, Osmanlı sarayına gelin verildi. Germiyanoğlu 2. Yakup'un ölümünden sonra da, bu beyliğin tüm topraklarıyla birlikte Afyonkarahisar da Osmanlılara katıldı. O yıllarda adı Karahisar-ı Sahip olan Afyonkarahisar ve yöresi, İmparatorluğun 14 sancağından biri durumuna girdi. Anadolu beylerbeyliğine bağlı olan sancağın merkezi Kütahya idi. Tanzimattan sonra Hüdavendigar Valiliği kurulunca beş sancakla birlikte Afyonkarahisar'da bu merkeze bağlandı. 1971'edeğin Bursa'ya bağlı mutasarrıflık olan Afyonkarahisar, bu tarihte, bağımsız mutasarrıflığa dönüştürüldü.

XVII. yüzyılda Celali isyanları, 1833 yılında Kavalalı Mehmet Ali Paşa istilasıyla kara günler yaşayan Afyonkarahisar, en karanlık günleri 1921'deki I. Dünya Savaşı sonuyla, Kurtuluş Savaşı sonu arasında yaşadı. I. Dünya Savaşı sonrasında bütün Batı Anadolu kentleri gibi Afyonkarahisar da Yunanistan tarafından istila edildi. 28 Mart 1921'de kente giren Yunan birlikleri bilinemeyen bir nedenle 10 gün sonra çıkıp gittiler. 13 Temmuz 1921'de yeniden girdikleri kentte 1 yıl 1 ay 25 gün kaldılar. Afyonkarahisar, Büyük taarruzun ikinci günü 27 Agustos 1922'de düşman işgalinden kurtuldu. İşgal sırasında harabeye çevrilen kent, bozguna uğramış düşman ordular tarafından iyice yakılıp, yıkıldı. Büyük Taarruzun en büyük savaşları Afyonkarahisar ve Kütahya illerinin sınırlarında yapılmıştır. Mustafa Kemal'in yönettiği, Kocatepe Savaşı olarak bilinen ve Türk ordularına zaferi müjdeleyen, ünlü savaş da Afyonkarahisar ili sınırları içinde gerçekleştirildi. Türklerin 1. ordusuyla 2. ordusu arasında sıkıştırılan düşman birlikleri burada yok edildiler. Bu nedenle Afyonkarahisar, Kurtuluş Savaşımızın simgesi olmuş kentlerimizden biridir.

İkLim
İç Anadolu'nun tüm yörelerinde olduğu gibi Afyonkarahisar ilinde de kara iklimi hüküm sürer. Ancak bu kara ikliminin yanı sıra Ege Denizi'nden gelen ve iklime az da olsa yumuşatan hava akımlarının etkisi altındadır. Afyonkarahisar iklimi yazları sıcak ve kurak, baharları ılık ve yağışlı, kışları soğuk ve kar yağışlı olarak tanımlanır. 1015 metre yüksekte kurulu Afyonkarahisar kentinin yıllık ortalama ısısı 11.2 derecedir. En soğuk ay ortalaması 0.3 derece olan ilin en sıcak ay ortalaması 22.1 derecedir. Kaydedilen en düşük ısı 30 Aralık 1948'deki 27.2 derecedir. 14 Ağustos 1953 gününde ulaşılan 37.8 derece de, ilin rekor sıcaklığıdır. Baharların yağmur, kışların kar yağışlı geçtiği Afyonkarahisar ilinin yıllık yağış ortalaması 461 mm.'dir. Yazın, özellikle Ağustos ayında görülen yağışlar, sağanak biçimde olup, il'e yarar değil, zarar verir. Bu özellik dışında yazlar kurak ve sıcak geçer.

Afyonkarahisar Ege bölgesinde olmasına rağmen Ege iklimiyle bağdaşmaz. Yükselti ve denizden uzaklık

sebebiyle Afyonkarahisar'ın iklim şartlarında İç Anadolu iklimine benzerlik görülür. Daha çok kışları soğuk ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak bir step iklimi görülür. İlkbahar ve sonbaharda yağışlar yağmur şeklindedir. En sıcak ay ortalaması 22,1 derece, en soğuk ay ortalaması 0,3 derecedir. Afyonkarahisar'da günümüze kadar rastlanan en düşük sıcaklık - 27,2 derece (30.12.1948), en yüksek sıcaklık ise 39,8 derecedir (29.07.2000).

Afyonkarahisar'da sıcaklığın sıfır dereceye düştüğü günlerin, yani don olayı görülen günlerin sayısı 94'tür. Afyonkarahisar'da yıllık yağış miktarı 455 mm.dir. İlde yıllık ve günlük sıcaklık farkları yüksektir. Afyonkarahisar'da meteorolojik gözlemlere 1929 yılında başlamıştır. İl Merkezinde bir gözlem istasyonu vardır

BİTKİ ÖRTÜSÜ ;

Afyonkarahisar'ın tabiî bitki örtüsü kara ikliminin elverdiği kuru orman topluluklarıdır. Dağlık alanlarda varlığını sürdürmekte olan bu ormanlar düzlüklerde tamamıyla ortadan kaldırılmıştır. Ormanların yok edilmesi sonucu İlin ovalık alanları bozkır görünümünü almıştır. İlin kuzey ve batısındaki yüksek dağlık kesimler Karaçam ve Ardıç ormanlıklarının yayılma alanlarıdır. Burada ormanın üst sınırı 1800-1900 metrelere erişir.

Ovalar tamamen açıktır. Ovalarda akarsu boylarında söğüt ve kavak ağaçlarına, durgun su kıyılarında ise kamışlara rastlanır.

Afyonkarahisar çevresinin bitki örtüsü daha çok step özellikleri gösterir. Topraklarının % 14,6'sı ormanlıktır. Plâtolar ve yaylalar daha çok bozkır bitkileriyle kaplıdır.
 
asmen iyi hos ta bilader, bunlari burada vermen gereksiz bence... isteyen iki tiklamayla istedigi ile hatta koye istedigi bilgiye zaten ulasiyor artik. Gene de ellerine saglik. [Tokat a yaklasinca da haber ver] ///
 
çok uğraşırsın be asmen ama biz beklicez saol
 
Geri
Üst