Adalet Bakanı “özür”e hazırlanmalı mı?

aytoldi

New member
Katılım
14 Ara 2006
Mesajlar
1,156
Reaction score
0
Puanları
0
Aslında ‘hazırlansın’ da denebilir ama karşımızda Adalet Bakanı olduğu için soru şeklinde sormak daha doğrudur bence...

Dün Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in yüksek mahkemelere üye seçen HSYK’nın (Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu) mevcut yapısıyla, “Anayasa değişikliği paketi”nde öngörülen yapısı arasında yargı bağımsızlığını geriye götüren bir tane husus söylenirse “özür dileyeceği”ni belirten konuşmasını duyduk. “Özür”ü sadece HSYK’ya bağlamış ama aynı konuşmada Anayasa Mahkemesi’nde “yapı değişikliği” ve “parti kapatma için Meclis’ten oluşturulmuş bir komisyondan izin” meselesi de var.

Önce HSYK’ya bakalım, hukukçu olmayanların anlamayacağı ve kesinlikle doğru değerlendirme yapamayacağı birçok değişiklik alt alta sıralanmış. Ama kolay görülecek bazı noktalar da var; örneğin bir Adalet Bakanı’nın asla hata yapmaması gereken bir ciddi hata (TV’lerde bazı gazeteci ve akademisyenler aynı hatayı tekrarlayıp duruyor ama Bakan yapmamalı)...

YANLIŞ ÖRNEK VE STATÜKO SAKIZI

Fransa’yı örnek vererek diyor ki Ergin; “Fransa’da cumhurbaşkanı HSYK’nın başkanı, adalet bakanı ise başkanvekilidir. Bu durum Kurul’un bağımsızlığını zayıflatmaz.”

Fransa’da 2008 yılında yapılan değişiklik ile HSYK; Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ikiye ayrılmıştır, Hakimler Yüksek Kurulu’nun başında Yargıtay Başkanı, Savcılar Yüksek Kurulu’nun başında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı vardır. Peki bu durumda Adalet Bakanı Ergin acaba neden ve nasıl yanılarak bu kadar yanlış bir örnek vermiştir?

Türkiye’de Adalet Bakanı HSYK’nın başkanı, müsteşarı ise üyesidir. Bu durumun “Kurul’un bağımsızlığını nasıl zayıflatacağını” ise iddia ettikleri gibi “statükocular, değişime karşı çıkanlar” değil (bu da sakız haline geldi), Avrupa Yargıçları Komitesi ile Venedik Komisyonu: “Adalet bakanı ve müsteşarının kurulda olması ve hele bakanın ‘başkan’ olması kurulun, yargının bağımsızlığını ihlal eder” şeklinde açıklamıştır. (Hemen tarafsız Anayasa hukukçularına sorsunlar.)

HEP KAVRAM KARGAŞASI

Adalet Bakanı’nın bunlardan haberdar olmaması ve böylesine önemli bir konuda halkı yanıltacak açıklamalar yapması üzücüdür. Bu “bir örnek” yeter mi bilmem.

Devam edelim; “Hakim ve savcıların teftişlerinin Adalet Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılması, böylece istenen hakim veya savcıya herhangi bir neden bulunarak görev yerinin değiştirilmesi, cezalandırılması, hepsinin kendini baskı altında hissetmesi” yargı bağımsızlığı açısından ciddi şekilde eleştiriliyordu.

Bakan Ergin; “Öngörülen modelde hakim ve savcılar için ‘kurum müfettişleri’ denilen bir kurum oluşturuluyor ve HSYK’ya bağlanıyor” dedi. Yani “Adalet Bakanlığı yapmayacak” diyor. Oysa burada da önemli bir çelişki var.

Yeni pakette; 159. maddede “Hakim ve savcıların görevlerini uygun şekilde yapıp yapmadığına HSYK’ya bağlı müfettişler karar verir” derken 144’üncü maddede “Savcıların idari görevleri yönünden denetimi Adalet Müfettişleri eliyle yapılır” diyor. Hangi konu olursa olsun, bir hakim veya savcı ile ilgili kararda (diyelim ki Erzincan olayında Savcı Osman Şanal’ın durumu) bu “idari görev” mi, “görevini uygun yapmama” mı olduğuna kim karar verecek?

Adalet Bakanlığı müfettişleri yine işin içindeler, bu kez “HSYK yetki aşımı yaptı, konu ‘idari görev’e girer” dediklerinde o tartışma nasıl bitecek?.. Sanki özellikle kafa karıştırma ve yanıltma için yapılmış bir değişiklik gibi...

“Adalet Bakanı sadece HSYK genel kurulunda oy kullanır, dairelerde oy hakkı yoktur” şeklindeki değişiklik yine aynı... Paketteki ilgili maddede “Kurul (HSYK) Başkanı Adalet Bakanıdır. Kurul’un yönetimi ve temsili ona aittir” dedikten sonra; “adlî ve idari yargıda görev yapan hakim ve savcıların; atama, nakletme, yükseltme, 1’inci sınıfa ayırma, meslekte kalıp kalmayacağına karar verme” gibi önemli konularda genel kurulun karar vereceği bildiriliyor. Dairelerin görevi ise “kanunla düzenlenir”miş. Yani kanun “genel kurul karar verir” dese örneğin, top yine bakanda ve müsteşarda.

ANAYASA MAHKEMESİ VE PARTİ KAPATMA

Bir başka tartışma Anayasa Mahkemesi üyelerini cumhurbaşkanının seçmesiyle ilgili... Birilerinin “Eskiden de o seçiyordu” diye tekrarlayıp durmaları ise bu tartışmanın kilit noktası... Dikkat şimdi, eskiden üyeleri cumhurbaşkanı; Yargıtay, Danıştay, Sayıştay gibi yüksek mahkemeler tarafından ve “üye tam sayılarının salt çoğunluğu ile seçilen adaylar arasından” seçebiliyordu ve bu 11 üyeden 8’i idi... Şimdi ise 19 üyeden tam 10’unu cumhurbaşkanı sadece kendi isteğine göre seçecek.

“Parti kapatma”da ise “en ciddi nedenler” durumunda bile 2 parti anlaşırsa dava açılamayacak veya tam tersi olabilecek. Ayrıca her durumda “Bu karar hukuki değil, siyasi” tartışmasından kurtuluş olmayacak.

Mesele Anayasa değişikliğine karşı çıkma değil, asıl yapılması gereken Seçim Kanunu, Partiler Kanunu, dokunulmazlık, yüzde 10 barajı gibi konular dururken yanlışlar peşinde koşulması.

Adalet Bakanı’ndan bunları da açıklamasını bekliyoruz (özür değil).


http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=Adalet_Bakani_ozure_hazirlanmali_mi&tarih=25.03.2010&Newsid=295947&Categoryid=4&wid=4
 
Geri
Üst