herroli
Türkoğlu Türk
- Katılım
- 8 Ağu 2008
- Mesajlar
- 2,761
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
AKP İktidarinin Günah Galerisi-1
Bir insanın kendi milletine ve ülkesine ihaneti ancak, bu kadar pişkince olur dedirten, ihanetler zincirinin baş aktörü, sayın Recep Tayip Erdoğan dan başkası olabilir mi?Başbakan Recep Tayyib Erdoğan anlık denilecek zaman içerisinde nabza göre şerbet vermesini çok iyi bilen,gelişen olaylara göre siyasi manevraları büyük bir ustalıkla yapan,rol yapmada değme aktörlere taş çıkartarak,Masum ve mazlumları çok iyi oynayan ,Türk milletinin milli ve manevi değerlerini iktidarını korumak için istismar etmekten çekinmeyen baş aktör Recep Tayyib Erdoğan dır.Sayın Başbakan ın günah galerisini sıraladığımda, nasıl bir ihanetler zinciriyle, karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlarız,
Sayın başbakan ın iktidarını kurduğu inanç tacirliğinin ham maddesi yüzde doksan dokuzu Müslüman olan Türk milletidir.Türk milletinin ise yumuşak karnı İslam ve dolayısıyla baş örtüsü meselesidir.Seçim meydanlarında bol, bol kullandığı baş örtüsü sorunu kendisini iktidara taşıdı ancak beş yıllık iktidarları boyunca bu sorunlara değinmedikleri gibi oy veren vatandaşlardan, sorunun çözülmesi için istekler geldiğinde ise AKP nin böyle bir sorunu yok.Biz milletimizden oy isterken,Türban sorununu çözeriz diye hiçbir yerde söz vermedik.Seçim konuşmalarımızı ve televizyon programlarımızı geriye doğru inceleyin hiçbir yerde böyle bir söz verdiğimizi göremezsiniz diyor.
Ancak İspanya da Medeniyetler ittifakı toplantısına katıldığında Avrupalı dostları sayın Başbakan AB uyum yasaları içerisinde taahhütte bulunduğun Vakıflar yasası ve 301.maddenin değiştirilmesi konusunu ne zaman hallediyorsun diye kulağına fısıldadıklarında birden aklına türban sorunu ve PKK terörü geldi.Çünkü bu ihanet yasalarını çıkartmak için Türk milletinin gündeminden hiç düşmeyen bu iki sorunun dillendirilmesi gerekliydi.Laikliğin elden gideceği korkusu ve Gerek AB nin Gerekse ABD çıkarlarına ters düşeceği için bu iki konuya dostları sıcak bakmayacaklardı. Ama çaresizdi Türk milletinin gazının alınması lazımdı ki bu iki ihanet yasası çıkartılabilsin.
Sayın Başbakanda öyle yaptı İspanyadan Türban sorunun çözeceğiz dedi,dedi de öyle bir dedi ki çözülmemesi için bütün siyasi partileri,sivil toplum örgütlerini,yargıyı ve üniversiteleri karşısına alarak dedi.Amacı bulanık suda balık avlamaktı,çünkü 57.hükümet döneminde MHP baş örtüsü meselesini uzlaşma ile çözmenin zeminini hazırlamıştı.Ortakları ANAP ve DSP ile bu konuda mutabakat sağlanmış,siyasi partilerin ,sivil toplum örgütlerinin ve yargının da görüşlerine baş vurulmuştu olaya sıcak bakıyorlardı.MHP partisi olaya kesinlikle siyasi bakmıyordu gerçekten inancından dolayı örtünen ancak üniversiteye gidemeyen gençlerimizi bu mağduriyetlerinden kurtarmak istiyordu. bunun içinde hizmet alan ile hizmet vereni birbirinden ayıralım,öğrenci hizmet alandır ,bunun içinde örtünmesinde bir sakınca yoktur.Zaten ülkemizde baş örtüsü meselesi aşılmıştır baş örtülü bir bayanla başı açık bir bayan çok rahat bir şekilde bir araya gelebiliyor,ortak paylaştıkları bir çok şey var sorun başı örtülüyle örtüsüzde değil sorun yasada diyordu.Yasanın mecliste çözüleceğini anlayan AKP liler istismar ederek oy aldıkları Türban sorunun çözüleceğini anlayınca yine AKP milletvekili olan Nazlı Ilıcak Merve Kavakçı hanımefendiyi Türbanıyla Meclise getirip genel kurul salonu'na girdirince kızılca kıyametler koptu. zoraki de başörtüsü sorunun çözümüne sıcak bakan DSP laikliğin elden gideceğini söyleyerek yasanın çıkmasını engelledi.Yine sorunun çözülmesini engelleyen AKP i di bunu çok iyi bilen MHP si hemen türban sorunu ile ilgili yasayı hazırlayarak meclise sundu artık AKP nin kaçacak yeri kalmamıştı. MHP si ile bir araya gelerek yine sinsi oyunlarına MHP yide alet etmek için Türban sorunuyla birlikte ihanet yasaları olan vakıflar yasası ve 301.maddeyi de beraber görüşerek bir paket halinde çıkartalım dediler.MHP partisi tabii ki Dış güçlerin kumandasında olan bu iktidarın ihanetine ortak olamazdı bu yasaların ayrı, ayrı görüşülerek çıkartılması gerektiğini söyleyince,AKP çaresiz,MHP si ile üç maddelik bir mutabakata varmak zorunda kaldı.Anayasanın 10.ve42.maddesi değiştirilecek YÖK ün 17.maddesi üzerinde düzenleme yapılacaktı.Bu madde çok önemliydi çünkü düzenleme yapılmadan sadece yasa değişikliği ile sorun çözülmeye çalışılırsa ülke krize ve kaosa sürüklenirdi.İnsanlar rencide olurdu.Yasada baş örtüsünün şekli belli olmadığı için provakatörlere gün doğardı. herkes baş örtüsünün dışında çeşitli siyasi partilere ait sembollerle üniversiteye girmeye çalışırdı.Hatta her türlü kıyafet serbest olacağı için toplum ahlakının kabul etmeyeceği kıyafetlerle de üniversiteye geline bilinirdi. Bu durumu çok iyi bilen AKP hükümeti ve Başbakan ın amacı Türban sorununu çözmek değil çözümsüzlüğe ***ürmektir.Vakıflar yasası ve 301.maddenin değiştirilmesi için harcadığı enerjinin birazını bu yasanın düzenlemesi için harcasa ülkede biraz olsun rahatlama sağlanacaktır.Genç kızlarımız sadece inançlarından dolayı eğitim ve öğretim hakkından mahrum olmayacaktır.
AKP nin dostlarım dediği Avrupalılara mutlaka çıkartacağım diye söz verdiği Vakıflar yasasında ve 301.maddenin kaldırılmasıyla neler olacaktı. Azınlıklar vakıf adı altında faaliyetlerini sürdürürken ülkemizdeki 11.500 gayri menkulün kendilerine verilmesini isteyecekler,bu menkullerin 2500 tanesi İstanbul'da ve bunlardan 294 tanesi de surların içerisinde Rum patrikhanesinin etrafında. bu menkullerin patrikhaneye devredilmesiyle özerk bir dini merkez oluşturulacak,Fener Rum patriği Bartelamos ekümenliğini ilan edecek,Ayasofya tekrardan kilise haline getirilecektir. Bunların yanı sıra Lozan delinerek Sevr antlaşması uygulamaya konulacak,Gökçe ada ve Bozca ada elimizden çıkacak Heybeli adadaki Ruhban okulu eğitim ve öğretime açılacaktır. Bu okulda misyonerler yetiştirilecek,yine bu yasanın verdiği imkanlarla Türkiye'nin her yerinde kiliseler ve temsilcilikler açılarak,ruhban okulunda yetiştirilen misyonerler buralara gönderilecek ve misyonerlik faaliyetlerine başlayacaklardır. Özellikle liseli ve üniversiteli gençlerimiz bu kiliselere davet edilerek beyinleri yıkanacak,Burs adı altında paralar ödenerek gençlerimizin Hıristiyanlaşmaları sağlanacaktır.
Bir insanın kendi milletine ve ülkesine ihaneti ancak, bu kadar pişkince olur dedirten, ihanetler zincirinin baş aktörü, sayın Recep Tayip Erdoğan dan başkası olabilir mi?Başbakan Recep Tayyib Erdoğan anlık denilecek zaman içerisinde nabza göre şerbet vermesini çok iyi bilen,gelişen olaylara göre siyasi manevraları büyük bir ustalıkla yapan,rol yapmada değme aktörlere taş çıkartarak,Masum ve mazlumları çok iyi oynayan ,Türk milletinin milli ve manevi değerlerini iktidarını korumak için istismar etmekten çekinmeyen baş aktör Recep Tayyib Erdoğan dır.Sayın Başbakan ın günah galerisini sıraladığımda, nasıl bir ihanetler zinciriyle, karşı karşıya olduğumuzu daha iyi anlarız,
Sayın başbakan ın iktidarını kurduğu inanç tacirliğinin ham maddesi yüzde doksan dokuzu Müslüman olan Türk milletidir.Türk milletinin ise yumuşak karnı İslam ve dolayısıyla baş örtüsü meselesidir.Seçim meydanlarında bol, bol kullandığı baş örtüsü sorunu kendisini iktidara taşıdı ancak beş yıllık iktidarları boyunca bu sorunlara değinmedikleri gibi oy veren vatandaşlardan, sorunun çözülmesi için istekler geldiğinde ise AKP nin böyle bir sorunu yok.Biz milletimizden oy isterken,Türban sorununu çözeriz diye hiçbir yerde söz vermedik.Seçim konuşmalarımızı ve televizyon programlarımızı geriye doğru inceleyin hiçbir yerde böyle bir söz verdiğimizi göremezsiniz diyor.
Ancak İspanya da Medeniyetler ittifakı toplantısına katıldığında Avrupalı dostları sayın Başbakan AB uyum yasaları içerisinde taahhütte bulunduğun Vakıflar yasası ve 301.maddenin değiştirilmesi konusunu ne zaman hallediyorsun diye kulağına fısıldadıklarında birden aklına türban sorunu ve PKK terörü geldi.Çünkü bu ihanet yasalarını çıkartmak için Türk milletinin gündeminden hiç düşmeyen bu iki sorunun dillendirilmesi gerekliydi.Laikliğin elden gideceği korkusu ve Gerek AB nin Gerekse ABD çıkarlarına ters düşeceği için bu iki konuya dostları sıcak bakmayacaklardı. Ama çaresizdi Türk milletinin gazının alınması lazımdı ki bu iki ihanet yasası çıkartılabilsin.
Sayın Başbakanda öyle yaptı İspanyadan Türban sorunun çözeceğiz dedi,dedi de öyle bir dedi ki çözülmemesi için bütün siyasi partileri,sivil toplum örgütlerini,yargıyı ve üniversiteleri karşısına alarak dedi.Amacı bulanık suda balık avlamaktı,çünkü 57.hükümet döneminde MHP baş örtüsü meselesini uzlaşma ile çözmenin zeminini hazırlamıştı.Ortakları ANAP ve DSP ile bu konuda mutabakat sağlanmış,siyasi partilerin ,sivil toplum örgütlerinin ve yargının da görüşlerine baş vurulmuştu olaya sıcak bakıyorlardı.MHP partisi olaya kesinlikle siyasi bakmıyordu gerçekten inancından dolayı örtünen ancak üniversiteye gidemeyen gençlerimizi bu mağduriyetlerinden kurtarmak istiyordu. bunun içinde hizmet alan ile hizmet vereni birbirinden ayıralım,öğrenci hizmet alandır ,bunun içinde örtünmesinde bir sakınca yoktur.Zaten ülkemizde baş örtüsü meselesi aşılmıştır baş örtülü bir bayanla başı açık bir bayan çok rahat bir şekilde bir araya gelebiliyor,ortak paylaştıkları bir çok şey var sorun başı örtülüyle örtüsüzde değil sorun yasada diyordu.Yasanın mecliste çözüleceğini anlayan AKP liler istismar ederek oy aldıkları Türban sorunun çözüleceğini anlayınca yine AKP milletvekili olan Nazlı Ilıcak Merve Kavakçı hanımefendiyi Türbanıyla Meclise getirip genel kurul salonu'na girdirince kızılca kıyametler koptu. zoraki de başörtüsü sorunun çözümüne sıcak bakan DSP laikliğin elden gideceğini söyleyerek yasanın çıkmasını engelledi.Yine sorunun çözülmesini engelleyen AKP i di bunu çok iyi bilen MHP si hemen türban sorunu ile ilgili yasayı hazırlayarak meclise sundu artık AKP nin kaçacak yeri kalmamıştı. MHP si ile bir araya gelerek yine sinsi oyunlarına MHP yide alet etmek için Türban sorunuyla birlikte ihanet yasaları olan vakıflar yasası ve 301.maddeyi de beraber görüşerek bir paket halinde çıkartalım dediler.MHP partisi tabii ki Dış güçlerin kumandasında olan bu iktidarın ihanetine ortak olamazdı bu yasaların ayrı, ayrı görüşülerek çıkartılması gerektiğini söyleyince,AKP çaresiz,MHP si ile üç maddelik bir mutabakata varmak zorunda kaldı.Anayasanın 10.ve42.maddesi değiştirilecek YÖK ün 17.maddesi üzerinde düzenleme yapılacaktı.Bu madde çok önemliydi çünkü düzenleme yapılmadan sadece yasa değişikliği ile sorun çözülmeye çalışılırsa ülke krize ve kaosa sürüklenirdi.İnsanlar rencide olurdu.Yasada baş örtüsünün şekli belli olmadığı için provakatörlere gün doğardı. herkes baş örtüsünün dışında çeşitli siyasi partilere ait sembollerle üniversiteye girmeye çalışırdı.Hatta her türlü kıyafet serbest olacağı için toplum ahlakının kabul etmeyeceği kıyafetlerle de üniversiteye geline bilinirdi. Bu durumu çok iyi bilen AKP hükümeti ve Başbakan ın amacı Türban sorununu çözmek değil çözümsüzlüğe ***ürmektir.Vakıflar yasası ve 301.maddenin değiştirilmesi için harcadığı enerjinin birazını bu yasanın düzenlemesi için harcasa ülkede biraz olsun rahatlama sağlanacaktır.Genç kızlarımız sadece inançlarından dolayı eğitim ve öğretim hakkından mahrum olmayacaktır.
AKP nin dostlarım dediği Avrupalılara mutlaka çıkartacağım diye söz verdiği Vakıflar yasasında ve 301.maddenin kaldırılmasıyla neler olacaktı. Azınlıklar vakıf adı altında faaliyetlerini sürdürürken ülkemizdeki 11.500 gayri menkulün kendilerine verilmesini isteyecekler,bu menkullerin 2500 tanesi İstanbul'da ve bunlardan 294 tanesi de surların içerisinde Rum patrikhanesinin etrafında. bu menkullerin patrikhaneye devredilmesiyle özerk bir dini merkez oluşturulacak,Fener Rum patriği Bartelamos ekümenliğini ilan edecek,Ayasofya tekrardan kilise haline getirilecektir. Bunların yanı sıra Lozan delinerek Sevr antlaşması uygulamaya konulacak,Gökçe ada ve Bozca ada elimizden çıkacak Heybeli adadaki Ruhban okulu eğitim ve öğretime açılacaktır. Bu okulda misyonerler yetiştirilecek,yine bu yasanın verdiği imkanlarla Türkiye'nin her yerinde kiliseler ve temsilcilikler açılarak,ruhban okulunda yetiştirilen misyonerler buralara gönderilecek ve misyonerlik faaliyetlerine başlayacaklardır. Özellikle liseli ve üniversiteli gençlerimiz bu kiliselere davet edilerek beyinleri yıkanacak,Burs adı altında paralar ödenerek gençlerimizin Hıristiyanlaşmaları sağlanacaktır.