AKP Davasına Yabancılar Niye Bu Kadar Tepkili?

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
AKP’nin kapatılma davasına yabancılar büyük tepki gösterdi.

AKP, Batı’dan gelen açıklamalardan, medyada yer alan yorumlardan çok memnun. Peki, Batı, parti kapatılmasına niye karşı; demokrasiye, insan haklarına ve hukuka saygılı olduğu için mi?

Bunun için düne bakmamız gerekiyor.

Dün, "Fransız Partisi" ile "İngiliz Partisi" arasında büyük kapışma vardı ve iktidarı ele geçirmek için her yol mubahtı; belden aşağı vurmak da dahil!

BUNDAN tam 153 yıl önce...

Paris’te yayımlanan bir kitap, kısa sürede üç baskı yaptı.

Yazar, "Destrilhes" takma adını kullanmıştı.

Kitabın adı; "Türkiye Hakkında Sırlar" (Confidences sur la Turquie) idi.

Bestseller olan kitap, Osmanlı Devleti’nin bazı sırlarını ifşa ediyordu.

Bu kitaba yanıt gecikmedi.

Emile Tarin adlı avukat, iddialara yanıt veren bir kitap kaleme aldı:

"Türkiye Hakkındaki Sırlara Yanıt" (Reponse aux Confidences sur la Turquie).

Tartışmalar sürüp gitti.

Taraflar belliydi; "İngiliz Partisi" ile "Fransız Partisi".

Önce bu partiler de neyin nesiydi onu açıklayalım; sonra Paris’teki kitaplara dönelim.

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde hizipler/gruplaşmalar arttı.

Ancak bunlar kitle tabanı olan, halkın ilgilendiği siyasal kavgalar değildi. Yönetici zümre arasındaki kişisel nedenlere dayalı ayrılıklardı. Batılılar Osmanlı’daki bu hiziplere/gruplaşmalara kendi terminolojilerine uygun olarak "parti" ismini verdi.

Diplomatik yazışmalarında, Osmanlı’daki gruplaşmalardan "Fransız Partisi", "İngiliz Partisi", "Rus Partisi" diye bahsediyorlardı.

Çünkü bu gruplar sırtlarını mutlaka yabancı güçlere dayıyorlardı.

Ne acı ki "Bağımsız Parti" yoktu!

Örneğin, dönemin sadrazamı Mustafa Reşid Paşa "İngiliz Partisi"ne mensuptu!

Bir diğer sadrazam Mehmed Ali Paşa ise "Fransız Partisi"ndendi!

Gruplara, yakın oldukları ülkenin adını veren diplomatlar, kamuoyuna yönelik açıklamalarda bu partilere ne isim veriyordu biliyor musunuz:

"Reform Partisi", "Yenilikçi Parti", "Muhafazakár Parti" vs...

"Muhafazakár-Demokrat Parti" henüz "icat" edilmemişti anlaşılan! Neyse...

İngilizlere göre Sadrazam Mustafa Reşid Paşa "büyük reformcu"ydu!

Ve işte bestseller kitabın yazılış nedenine geldik:

Fransa’da yazılan Destrilhes imzalı kitaba göre ise reformcu Mustafa Reşid Paşa, bakın aslında neydi.

Yazar Destrilhes, kitabında Mustafa Reşid Paşa’yı şöyle tanımlıyordu:

Yiyici, yeteneksiz ve her türlü ahlaki ilkeden yoksun bir memur sürüsünü ayakta tutmak ve statükoyu korumak için çabalıyordu.

Batılılığı sağlam bir kültüre dayanmıyor; salon adabının sınırlarını aşamıyordu.

Londra ve Paris elçiliklerinde bulunmasına rağmen sağlam bir formasyon sahibi olamamıştı. Vaktini sürekli tavla oynayarak geçirmişti.

Kitap uzun uzadıya Mustafa Reşid Paşa’nın serveti üzerinde de duruyordu.

Sadece Mustafa Reşid Paşa’yı değil ekibi içinde yer alan Musa Saffeti Paşa, Rıfat Paşa, Rıza Paşa vb. de cehalet ve yiyicilikle itham ediyordu.

Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’yı yerden yere vuran kitap kimi övüyordu?

Sadrazam Mehmed Ali Paşa’yı.

Sultan Abdülmecid’in kız kardeşi Adile Sultan’la evli olan Damat Mehmed Ali Paşa, Fransızlara yakındı.

Destrilhes; Ömer Paşa, Ali Paşa, Mehmed Rüştü Paşa, Kıbrıslı Mehmed Paşa gibi isimlerden oluşan bu ekibe "Ulusal Parti" adını veriyor ve onları öve öve bitiremiyordu.

Osmanlı’daki hizip çatışmaları Paris-Londra’nın sürekli gündemindeydi.

Kendilerine bağlı hizipleri öven haberler yaptırıyorlardı. Bütün amaçları, ne reformdu ne de hürriyet!

Tek çıkarları vardı; kendi siyasal nüfuzlarını artırmak.

Ve işin ucunda ise hep para vardı.

Ferdinand de Lessepse, Fransa İmparatoru III. Napolyon’un eşi Eguenie’nin kuzeniydi.

Mühendisti.

Osmanlı paşaları arasındaki hizip kavgasının giderek büyüdüğü o günlerde mühendis Lessepse elinin altındaki dosya için İstanbul ve Kahire’de kulis yapıyordu.

"Fransız Partisi" ile "İngiliz Partisi" arasındaki hizip kavgasının en önemli nedeni, mühendis Lessepse’nin koltuğunun altındaki bu dosyaydı.

KAVGANIN NEDENİ

Dosyanın üzerinde; "Süveyş Kanalı Projesi" yazıyordu.

Uzakdoğu’dan Avrupa’ya mal getiren gemiler, Afrika kıtasını dolaşmak zorunda kalıyordu.

Mühendis Lessepse, Akdeniz ile Kızıldeniz’i birleştirecek (uzunluğu 163 km olacak) Süveyş kanalını hayata geçirmek istiyordu.

İngilizler, Fransızlara büyük ticari üstünlük getirecek bu projenin hayata geçmesini istemiyordu.

Akdeniz ve Hindistan’daki hákimiyetleri zora girebilirdi. Projeyi engellemeleri şarttı.

Güvenceleri Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’ydı.

Ama önce "Fransız Partisi" başkanı Sadrazam Mehmed Ali Paşa’yı "yemeleri" gerekiyordu.

Ermeni Sarraf Cezayirli Mıgırdiç’i harekete geçirdiler.

Sarraf Mıgırdiç, Sadrazam Mehmed Ali Paşa’ya her biri 4.5 milyon kuruş olmak üzere üç kez rüşvet verdiğini açıkladı.

Dava "yüksek mahkeme" Meclis-i Ali-yi Tanzimat’ta görüldü.

Raporlar ve deliller sadrazamı aklasa da, İngilizlerin baskısıyla Mehmed Ali Paşa Kastamonu’ya sürüldü.

İngiliz Büyükelçisi Stratford Canning’in sözünden çıkmayan Mustafa Reşid Paşa, Süveyş Kanalı Projesi’ni "uyutmak" için elinden geleni yaptı.

İşte Fransa’daki "Türkiye Hakkında Sırlar" (Confidences sur la Turquie) adlı kitap o tarihte piyasa çıkarıldı.

Yetmedi, medrese öğrencileri de Mustafa Reşid Paşa’ya karşı ayaklandı.

Tarih bu olayları "reformcular" ile "anti-reformcular" arasındaki kavga diye yazmaktadır!

Heyhat!

Ve bugün de ülkeler arasındaki nüfuz kavgaları hálá "reform" maskesi altında sürmektedir!

Batılılar, Türkiye’deki gerici partileri bile bugün "ilerici", "reformcu" diye göstermektedir!

Kendi diplomatik yazışmalarında ne diye isim verdiklerini siz tahmin edin.

Dün Süveyş Kanalı için çatışan güçler, bugün Kuzey Irak petrolleri için entrikalar çevirmektedir.

Onların stratejisine göre siz "reformcusunuz" ya da "tutucusunuz"!

Görünen manzara acıdır; Batılılar için önemli olan çıkarlarıdır.

Gerisi hikáyedir. Ben demiyorum.

Tarih öyle diyor.



Soner Yalçın - Hürriyet
 
parti kapatmanın savunulur bir yanı varmı üstelik sanki vatan hainliği yapmıs gibi gösteriliyor kimlerin hain oldugu belli oluyor
 
parti kapatmanın savunulur bir yanı varmı üstelik sanki vatan hainliği yapmıs gibi gösteriliyor kimlerin hain oldugu belli oluyor

Bak bilader! Akp davulunu çok saçma sapan çalıyorsun. Akp merasının neresinden otlanıyorsan, bize de söyle de biz de davul çalmanın esprisini anlayalım. Akp ve oryantel gurubunun Türkiye için bir tane elle tutulur icraatını söyle de "aaa! varmış " diyelim. Dtp iktidar olsaydı, bu kadar ülke mallarına ve bütünlüğüne zarar veremezdi. Bu ne pişkinilik, bu ne aymazlık, bu ne vurdumduymazlık? Benim iki çanakkale ve kurtuluş savaşı gazisi dedem bu ülkeyi 30 kupona yedi düvelden almadı. Hakikatten bu ülke umurlarında olmayanların dedelerinin kim olduğunu merak ediyorum. Aklıma düşmana 1 liraya çanakkale'de, Afyon'da siper kazanlar geliyor. Acaba bu tipler siper kazıcıların torunları olabilir mi?
 
ABD Neden AKP'nin Kapatılmasına İlgi Duymuyor?

Savaş Süzal - Haber Gazete



Bugün Amerika’da yaşanan bazı gelişmelerden sizlere söz etmek istiyorum.

Şimdi aklınıza bize ne ABD’de olanlardan diye bir soru gelebilir.

Haklısınız ama unutmayın Türkiye’de olan her şeyin arkasında ne yazık ki ABD’nin parmak izlerine rastlarsınız.

Önce Amerikan siyaset sahnesine bakalım.

ABD Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi aday kesinleşmiş olmasına karşılık, Demokrat partide ki çekişme devam ediyor.

Obama ile yarışan Hillary Clinton bir yerde ele geçirdiği üstünlüğü yeniden kaybetti. Siyah başkan adayı gene öne çıktı. Obama ise Ermenilere gönderdiği mesajlarda başkan seçilmesi halinde Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımını kabul etmesi konusunda zorlayacağı sözü verdi.

Seçilince Kongre resmi kayıtlarına geçen bu sözü ne kadar yerine getirir bilinmez ama şu anda bu sözler tepemizde asılı bir tehdit.

Cumhuriyetçi aday Mccain’in Türkiye yanlısı bir havası olmasına rağmen yaşı ve özellikle Irak konusunda yaptığı açıklamalar, savaştan bıkan Amerikan halkı için fazla. Ayrıca artan akaryakıt fiyatları, düşen dolar , yükselen işssizlik ve özellikle ev fiyatlarındaki iflaslar Amerika’da yeni bir Cumhuriyetçi başkan seçilme şansını da azaltıyor.

Hillary akaryakıt üzerinden alınan vergiyi kaldırmaktan söz ederken Obama bu konuda henüz bir somut çözüm ortaya koyamadı. Hillary’inin önerisini Cumhuriyetçi aday da kullandı ve oda yazın akaryakıt vergisini kaldırma sözü verdi.

Bir siyahinin başkan adayı olması karşısında Cumhuriyetçi partininde Mccain’e başkan yardımcısı olarak, ya Dışişleri Bakanı Rice veya eski Dışişleri bakanı ve emekli genelkurmay Başkanı Colin Powell’ı seçmeyi düşündüğü söyleniyor. Rice’ın hırçın ve kaprisli haline karşılık ise Powell’ın eski bir asker olan Mccain ile daha iyi anlaşabileceği konuşuluyor. Bu durumda Powell Türkiye için iyi bir seçim olur zira Türkiye’yi yakından tanıyıp sempatisi olan bir kişi. Ayrıca kendisi Cumhuriyetçi partiden daha fazla demokratlara yakın olduğu için de Cumhuriyetçi parti içindeki liberal kanadın oyunu alabilir.

Tüm bunlar bu yaz netleşecek.

Ancak Amerika’da benim yaklaşık 1980’den bu yana görmediğim boyutta bir ekonomik sıkıntı var. Bu sıkıntı ayrıca Amerikalıların yeni oluşan yeni dünyada ABD’nin artık liderliği elinde tutamayabileceği yolunda kaygılara da neden. Konu Newsweek dergisine kapak olduğu gibi bu konuda ayrıntılı bir yazı da var.

Peki bu gelişmeler arasında Türkiye ilgili ne tür yazılar yayınlanıyor Amerikan basınında?

New York Times gazetesi ilginçtir Fetullah Gülen tarikatı ile ilgili bir yazı yayınladı ve tarikatın Türkiye’de 3 ila beş milyon arasında taraftarı olduğunu ileri sürdü. 3 ile beş arasında her ne kadar 2 milyon fark olsada bu gazetenin bu konuya şimdi ilgi duyması dikkat çekici.

Amerika’da ne hikmetse başbakanın partisinin kapatılması konusunda her hangi ciddi bir yazıya rastlayamıyoruz. Acaba neden?

Amerikan basını tam olarak özgür diye tanımlayan bizim boyalı basın Amerikalı meslektaşlarımızında talimatla yazı yazdıklarını bilmiyor olmalılar. Mesela Beyaz Saray bir konuyu isterse tüm gazetelerde gündeme getirilmesi yolunda harekete geçirebilir. Ve o zaman hepsi de aynı türküyü söylemeye başlarlar.Peki bu durum ne anlama geliyor. Çok basit.

ABD, Türkiye’de giderek hareketlenen ve pervasızlaşan AKP’nin tutumundan oldukça endişeli. Bu durumdan Başbakanında farkında olduğu ortada. Zira ABD’de lobi yapacağına AB üzerinden bastırmaya başladı.

Geçenlerde TESEV’cilerle birlikte olması da bunun en iyi kanıtı. Bakın bakalım hangi gazetecilerin bu yemekte olmasını istemiş. Sivri dilli olanlar değil tam tersine kendine yağ yakanlar ve bu yağdan nemalananlar var orada. Bu durum ve anlattığı veya yaptığı açıklamaların özü gayet net.
Ne diyor başbakan, “islamcı değil tüm Türklerin partisiymiş”.

Ne komik bir kere bile Türk olduğunu iftaharla söyliyemeyen bir liderden bu çıkışın olması.

Radikal islam konusunda Avrupa da artan endişeleri gidermeye çalışıyor.

Anlaşılan AKP ve Başbakan ABD’de seçim sonrasına göre yandaş aramaya başlayacak. Peki o zaman kadar Anayasa Mahkemesinde görülen dava bitmiş olacak mı? Bilinmez ama bence onlar şimdiden ikinci partilerini hazırlamak üzereler. Bu durumda sanki başbakana ve adamlarına karşıt, ılımlı sesleri yeniden hayata geçiriyorlar gibi bir hava veriyorlar. Nereye kadar onu da göreceğiz.

Ama bizim gündemimizde daha önemli konular var. Bizi kim yönetecekmiş, pahalılıkmış bizi pek ilgilendirmiyor. Sorun onların sorunu bizi hiç mi hiç enterese etmez.

ABD, AB ve Arap ağabeylerimiz nasıl olsa bizim için düşünüyor ve uyguluyor. Konu onların konusu biz, bu yıl kim lig şampiyonu olacak bu önemli konuyla uğraşalım daha iyi.
05.Mayıs.2008
 
Avrupa Birliği elbetteki kapatılmasına karşı çıkar peki neden kendi bünyesindeki ülkeler kapatılan partilere ses çıkarmamaış üstelik dört elle desteklemiş de bize gelince bu kadar panikle tepki gösteriyrlar çünkü Akpnin yerini alcak Avrupa Birliğinin istediği parti henüz kurulmadıda ondan olabilrmi tüm planları suya düşecek acaba ondan olabilirmi yada Avrupa Birliği gündümlü politikalarıyal AB'yi mutlu eden bir partinin yasaklanması acaba AB'nin bu ülkede yasklanması anlamına mı geliyor gibi bir çok soru yöneltilebilir? cevabını kim verecek diye sorarsanız biz verdiğimizde karşı görüşler hep komplo teorisyeni olarak suçluyorlar çünkü bu kolay olan dolayısıyla bunların cevabını yine kendileri verecek veriyorlarda ama görmek isteyenler görüyr istemeyenlerde hala körü körüne destekliyorlar ama aynı zamandada ülke bütünlüğünü savunduklarını iddaa ediyrlar ve müslüman olduklarını sorarım sizi hangi müslüman ortadaoğudaki zulümü göre göre eşbaşkan olduğunu ilan eder ilginç tabi...
 
Geri
Üst