Albayrak
Can Feda
- Katılım
- 23 May 2007
- Mesajlar
- 4,439
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Telefonda Mahmut Günkut var.
O kim mi?
Kahramanmaraşspor’un Başkanı.
Mahmut Bey başarılı bir işadamı.
Siyasi bir kimliği de yok!
Herkese aynı mesafede!
Kürt açılımı girişimine başlangıçta destek veren bir isim.
Öyle ki Türklerle Kürtler kardeştir mesajını vermek için Zahospor’la başkanı olduğu Kahramanmaraşspor arasında dostluk maçını yaptırmıştı.
İşte böyle bir isim dün telefonda zerre mübalağa etmiyorum sinirinden ve üzüntüsünden ağlıyordu.
Niçin mi?
Onu kendisinden
dinleyelim:
- “Sabahattin Bey kahroluyorum. Kahır içindeyim!…”
Araya girmeme fırsat vermeden devam ediyor:
- “Ben ki Kürt açılımından bir şeyler uman biriydim. Ben ki bu açılımla anneler artık ağlamayacak diyen biriydim.. Meğer bütün o söylenenler yalanmış! Meğer aldatmışlar bizi”
Aldatanlar kim dememle konuşmasını sürdürüyor:
- “Kim olacak, açılımla analar artık ağlamayacak edebiyatını yapanlar.. Meğer bu iş istismar ve aldatmaca imiş. Bunu yaşayarak gördüm. Meğer bu Kürt açılımı hikayesi gerçekten bölünme ve ayrışma projesinin bir parçasıymış”
Mahmut Günkut derin bir soluk alıyor:
- “Ben bu açılım olayının bayrağımızdan vazgeçmek olduğunu emin ol
4 gün öncesine kadar bilmiyordum”
Araya girip “Ne oldu
4 gün önce” diyorum..
Mahmut Günkut:
- “Şehrimizde takımımız Kahramanmaraşspor’la Adıyamanspor’un maçı oldu”
Mahmut Bey devam ediyor:
- “Sabahattin bey bu maçta ne oldu biliyor musunuz?”
Kendi sorusunu kendi cevaplıyor:
- “Türk bayrağı yasaklandı.. Evet yanlış duymuyorsunuz, ayyıldızlı şanlı bayrağımızın şehrimizin stadına girmesi yasaklandı.”
Başkan, olmaz öyle şey diyorum…
Mahmut Günkut:
- “Olmaması lazım ama oldu, yaptılar bunu.. Bütün Kahramanmaraş buna şahittir. İşgal yıllarında Fransız gavurunun bile yapmadığını ya da yapamadığını bu iktidar yaptı.. Bayrağımızı bize yasakladı. Elinde bayrak olan Kahramanmaraşlı, polis tarafından stada sokulmadı ve insanların üstünde bayrak aramaları yapıldı.”
Peki ama neden?
Mahmut Günkurt:
- “PKK’lılara ve ağababalarına şirin görünmek için herhalde. Çünkü bu işin başka izahı yok. Şu işe bakar mısınız, şanlı bayrağımız artık suç unsuru muamelesi görüyor. Bunu yapan güya mukaddesatçı iktidar. Yazıklar olsun.. Ben de bunlara oy vermiştim. İçim acıyor Sabahattin Bey, içim acıyor.. Sütçü İmam’ın memleketinde bu olaydan sonra acı ve hüzün var.”
Telefonu kapatıyorum.
Cumhuriyetimizin 86. yılını kutladığımız bugün bu tabloyu ve çığlığı görmeyen gözlere, duymayan kulaklara armağan ediyorum!
NOT: Bu akşam Kanal D’de 32. Gün programında son günlerin konusu ‘ıslak imzalı belge’yi tartışacağız. Programda; Şahin Mengü, Önder Aytaç, Armağan Kuloğlu, Rasim Ozan Kütahyalı ve bendeniz olacağız.
Cunta ve darbenin belgesi!
Bu ülkede rüşvetin belgesinin olabileceğine inanılmaz ama cunta ya da darbelerin belgeli olabileceğine iman
edilir!
Nereden mi çıkardım bunu?
Kuru, pardon ıslak imzalı belgeden!
Ne garip bir milletiz!
Rüşvet alırken asla iz bırakmıyoruz ama iş cuntacılığa ya da darbe yapmaya geldi mi belgeleri etrafa saçıyoruz!
Hem nasıl saçma!
Fotokopisi üzerinde kıyametler koparılan bir belge kuş pisliği kadar umursanmıyor!
Öyle ki Genelkurmay arşivleri ateşe verilirken bile (!) bu belge önemsenmiyor ve bir hürriyet kahramanı (!) subayın onu araklamasına imkan yaratılıyor!
Böyle şeyler masallarda olur ama hadi buraya kadar inanalım diyelim.
Peki o kahraman (!) subay o belgeyi aylarca niye saklamış da AKP’nin Kahramanmaraş’da Türk bayrağını yasakladığı günlerde servis etmiş!
Bunu da geçelim ve devam edelim!
Bu şanlı (!) subay ilgili yer olan Ankara savcılığına değil de niçin İstanbul savcılığına üstelik posta ile göndermiş!
Hikayeyi bırakın beyler böyle bir tiyatroya kundaktaki bebeleri bile inandıramazsınız!
Bu iş açık ve seçik olarak TSK’ya operasyondur!
Emin Çölaşan’ın yazdığı gibi ben de o belgeyi servis edenin bir subay olduğuna asla ve kat’a inanmıyorum çünkü öyle biri yok! Sadece inandırıcı olsun diye uydurdular o adamı ve hikayeyi. Göreceksiniz hiçbir zaman öyle biri ortaya çıkmayacak!
Değil Türkiye’de dünyanın hiçbir yerinde ihtilal yapacak bir heyet bunun belgesini kasa ya da bilgisayarlarda saklamaz. Hele hele GATA dinlemeleri ve Özden Örnek’in günlükleri hikayesinden sonra hiç bir Türk askeri ortalıkta değil belge bırakmak, fısıltılarda bile bulunmaz!
Diyeceksiniz ki o zaman o belge ne?
Bunu açığa çıkaracak olan TSK’dır!
Islak imza ile ilgili hükmü veren Adli Tıp’ın yeni kadrosu sorgulanmalı ve gerekirse belge yurt dışına gönderilmeli..
Daha önce de yazdım ben TSK’nın aylardır neden bir karşı harekatı yapamadığını anlamış değilim!
Hadi bunu yapmıyorlar, o zaman çıksınlar TSK’yı kimlerin niçin hedef aldığını sözle
açıklasınlar!
Son görüntü adeta çaresizliği ve hatta suçluluğu çağrıştırıyor ve kuruma müthiş zarar veriyor. Oysa bana göre hadise yukarıda değindiğim gibi açık bir operasyondur!
TSK’yı milleti tatmine davet ediyoruz!
Kaynak