W
WoLF
Guest
AKP’nin gücü yetmediği yerde hemen kendi ‘Taraf’ında ve de ‘Zaman’ında kuvvetler devreye giriyor.
Her daim böyle oldu.
Şimdi AKP’nin ‘var olma’ savaşına çevirdiği referandumda da naçar kaldığı belli olunca, yine bu kuvvetler devrede.
Tabanı kalmadı AKP’nin.
Tavandakiler de köşeyi dönüp, jeepleri ile zevk-ü sefada olunca, AKP komşunun kümesine dadanmış tilki gibi Ülkücü tabana dadandı.
Gün geçmiyor ki malum gazetede eski Ülkücülere ait bir demeç çıkmasın.
Bunlar ile ilgili çok yazı yazdım ben.
Ülkücünün eskisi makbul değildir demiştim.
Eskisi makbul olan tek şey ‘kaşar’ demiştim.
12 Eylül’de ceza yatan ülkücü diye çıkartıp demeç verdirdiklerinin kuyumcu soymaktan yatan adi hırsız olduklarını, daha o dönemde dışlandıklarını yazdım.
Ülkücü eşinin aynı minvalde bir demecini yazdılar. Ülkücü dedikleri, eski Ülkücü çıktı. Eşi dedikleri de ,eski Ülkücü'nün eski eşi çıktı.
Komik olmaya başladılar anlayacağınız.
Geçen gün de yenilerden bir Ülkücünün demecine yer vermişler sözde.
O gazeteden alıntı yapılarak İnternethaber’de de yer aldı bu haber.
İki ay evvel istifa eden Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanı Ömer Özkan’ın “MHP’nin BDP’nin yanında ne işi var?” şeklinde bir demecinden bahisle haber yapılmış.
Bakmışlar ki artık eski dedikleri ne kadar adam var ise hepsi defolu çıktı, bir de yenilerden yazalım demişler.
Ama onu da yalan yazmışlar.
Neden mi?
Bakın, okuyun Ömer Özkan’ın bana yazdığı mektubu.
“19/07/2010 tarihli başta Zaman Gazetesi olmak üzere çeşitli basın yayın organlarında ve internet haber sitelerinde “Ömer Özkan:MHP’nin BDP’nin yanında ne işi var” haber başlığı ile MHP Eski İlçe Başkanı ve Üst Kurul Delegesi Ömer Özkan ismiyle yayınlanan açıklamada MHP nin Sayın Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ Bey ve parti yönetimi eleştirilerek, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandumda Ülkücülerin “EVET” oyu vermeye teşvik ve davet edilmeye yönelik haber yayınlanmıştır.
Öncelikle bahse konu olan haberle ve haberde adı geçen şahısla şahsımın uzaktan yakından bir alakası bulunmamaktadır.
Belirtmek isterim ki;
Şu anda MHP Üst Kurul Delegesi olmam ve 27 mayıs 2010 tarihine kadar yürütmekte olduğum MHP Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanlığı görevimden ayrılmış olsam dah,i hiç kim bir kurum kişi yada şahıs şahsımdan ve beraber siyaset yapma imkanı bulduğum yol arkadaşlarımdan yapılacak olan referanduma yönelik “EVET” oyu kullanmasını beklemenin akılla bağdaşır bir tarafı da yoktur.
8 yıldır uygulanan Aldatma ve Kandırma politikalarını izleyen ve Milli birliğimizin parçalandığını, üniter yapımızın bozulduğunu, kardeşliğimizin yıkıldığını bir ayrışma ve kaos ortamına doğru sürüklenen ülkemizde;
Kendini vatanın birliği, ülkenin bütünlüğü için geçmişte onca acı çekerek ispat eden ülkücülerin bu referanduma da “EVET” demeleri mümkün değildir. Kendisine “Önce Ülkem ve Milletim Sonra Partim ve Ben” anlayışını şiar edinen Hareketin Lideri Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey’e sadakati şeref sayan bizlerin ise “EVET” demesi hiç mümkün değildir.
Bu vesile ile 12 Eylül de yapılacak olan referandumda Türk Milletinin sandıkta gereken cevabı vereceğine inanıyoruz. Biz Milliyetçi hareketin mensupları olarak ta Genel Başkanımız Devlet Bahçelinin yolundan ayrılmadan “HAYIR” diyeceğimizi tüm Kamuoyuna Saygıyla duyuruyorum.
Saygılarımla.
Ömer ÖZKAN
M.H.P Kahramanmaraş Merkez İlçe Eski Başkanı
Üst Kurul Delegesi”
Bu da tutmadı gördüğünüz üzere.
Başbakan kendi tabanında vereceği firenin telaşıyla, Ülkücü, Milliyetçi tabana uzandıkça, gol üstüne gol yiyor.
Dün rahmetli Mustafa Pehlivanoğlu ve solcu Erdal Eren’i kullanmak istedi, aileleri hemen açıklama yapıp buna müsaade etmediler.
Referandum oylarının “HAYIR” olduğunu açıkladılar.
Bu gollerin en büyüğü 12 Eylül’de.
Öyle bir gol olacak ki, hakem oyunu tatil edecek.
AKP’yi de soyunma odasına başı öne eğik gönderecek.
KaynaK
Her daim böyle oldu.
Şimdi AKP’nin ‘var olma’ savaşına çevirdiği referandumda da naçar kaldığı belli olunca, yine bu kuvvetler devrede.
Tabanı kalmadı AKP’nin.
Tavandakiler de köşeyi dönüp, jeepleri ile zevk-ü sefada olunca, AKP komşunun kümesine dadanmış tilki gibi Ülkücü tabana dadandı.
Gün geçmiyor ki malum gazetede eski Ülkücülere ait bir demeç çıkmasın.
Bunlar ile ilgili çok yazı yazdım ben.
Ülkücünün eskisi makbul değildir demiştim.
Eskisi makbul olan tek şey ‘kaşar’ demiştim.
12 Eylül’de ceza yatan ülkücü diye çıkartıp demeç verdirdiklerinin kuyumcu soymaktan yatan adi hırsız olduklarını, daha o dönemde dışlandıklarını yazdım.
Ülkücü eşinin aynı minvalde bir demecini yazdılar. Ülkücü dedikleri, eski Ülkücü çıktı. Eşi dedikleri de ,eski Ülkücü'nün eski eşi çıktı.
Komik olmaya başladılar anlayacağınız.
Geçen gün de yenilerden bir Ülkücünün demecine yer vermişler sözde.
O gazeteden alıntı yapılarak İnternethaber’de de yer aldı bu haber.
İki ay evvel istifa eden Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanı Ömer Özkan’ın “MHP’nin BDP’nin yanında ne işi var?” şeklinde bir demecinden bahisle haber yapılmış.
Bakmışlar ki artık eski dedikleri ne kadar adam var ise hepsi defolu çıktı, bir de yenilerden yazalım demişler.
Ama onu da yalan yazmışlar.
Neden mi?
Bakın, okuyun Ömer Özkan’ın bana yazdığı mektubu.
“19/07/2010 tarihli başta Zaman Gazetesi olmak üzere çeşitli basın yayın organlarında ve internet haber sitelerinde “Ömer Özkan:MHP’nin BDP’nin yanında ne işi var” haber başlığı ile MHP Eski İlçe Başkanı ve Üst Kurul Delegesi Ömer Özkan ismiyle yayınlanan açıklamada MHP nin Sayın Genel Başkanı Devlet BAHÇELİ Bey ve parti yönetimi eleştirilerek, 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandumda Ülkücülerin “EVET” oyu vermeye teşvik ve davet edilmeye yönelik haber yayınlanmıştır.
Öncelikle bahse konu olan haberle ve haberde adı geçen şahısla şahsımın uzaktan yakından bir alakası bulunmamaktadır.
Belirtmek isterim ki;
Şu anda MHP Üst Kurul Delegesi olmam ve 27 mayıs 2010 tarihine kadar yürütmekte olduğum MHP Kahramanmaraş Merkez İlçe Başkanlığı görevimden ayrılmış olsam dah,i hiç kim bir kurum kişi yada şahıs şahsımdan ve beraber siyaset yapma imkanı bulduğum yol arkadaşlarımdan yapılacak olan referanduma yönelik “EVET” oyu kullanmasını beklemenin akılla bağdaşır bir tarafı da yoktur.
8 yıldır uygulanan Aldatma ve Kandırma politikalarını izleyen ve Milli birliğimizin parçalandığını, üniter yapımızın bozulduğunu, kardeşliğimizin yıkıldığını bir ayrışma ve kaos ortamına doğru sürüklenen ülkemizde;
Kendini vatanın birliği, ülkenin bütünlüğü için geçmişte onca acı çekerek ispat eden ülkücülerin bu referanduma da “EVET” demeleri mümkün değildir. Kendisine “Önce Ülkem ve Milletim Sonra Partim ve Ben” anlayışını şiar edinen Hareketin Lideri Genel Başkanımız Devlet Bahçeli Bey’e sadakati şeref sayan bizlerin ise “EVET” demesi hiç mümkün değildir.
Bu vesile ile 12 Eylül de yapılacak olan referandumda Türk Milletinin sandıkta gereken cevabı vereceğine inanıyoruz. Biz Milliyetçi hareketin mensupları olarak ta Genel Başkanımız Devlet Bahçelinin yolundan ayrılmadan “HAYIR” diyeceğimizi tüm Kamuoyuna Saygıyla duyuruyorum.
Saygılarımla.
Ömer ÖZKAN
M.H.P Kahramanmaraş Merkez İlçe Eski Başkanı
Üst Kurul Delegesi”
Bu da tutmadı gördüğünüz üzere.
Başbakan kendi tabanında vereceği firenin telaşıyla, Ülkücü, Milliyetçi tabana uzandıkça, gol üstüne gol yiyor.
Dün rahmetli Mustafa Pehlivanoğlu ve solcu Erdal Eren’i kullanmak istedi, aileleri hemen açıklama yapıp buna müsaade etmediler.
Referandum oylarının “HAYIR” olduğunu açıkladılar.
Bu gollerin en büyüğü 12 Eylül’de.
Öyle bir gol olacak ki, hakem oyunu tatil edecek.
AKP’yi de soyunma odasına başı öne eğik gönderecek.
KaynaK