Anırmak

Kara Kartal

Banned
Katılım
4 Nis 2007
Mesajlar
1,531
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Yaşasın Yobazlar ve Kahpeler için İstiklal Mahkeme
Anırmak

Devlet adamı nasıl konuşmalının dersini, AKP Genel Başkan Yardımcısı, Adıyaman’daki Kahta’da aşiret ağası Dengir Mir Mehmet Fırat’tan alıyoruz.

Dengir Mir der ki: “Devrim Kanunları konusunda konuşanlar, eğer bunların tamamını okudularsa, Meclis’in ortasında eşek gibi anıracağım.”

Şimdiye kadar TBMM’de, birbirlerine hakarette, sille tokat dövüşmekte, Meclis kürsüsü’nden şuna buna hakaret etmekte usta, beli tabancalı eşkıya parlamenterler görmüştük ama bir ilk olarak, Meclis’in ortasında eşekler gibi anırmak isteyeni ne duymuş, ne de görmüştük.

Eh, AKP’li politika ağası Dengir Mir Mehmet Fırat kendisinde, parlamentonun ortasında eşek gibi anırma kabiliyeti görüyorsa, ne diyelim?

Haydi, eşek gibi anır Ağa Hazretleri, eşek olmaya hevesliysen biz ne diyelim?

Hem bak, kuyruğu titrettiğin, nalları göğe doğru diktiğin zaman gideceğin yer de eşek cenneti olmalı ki, ol cennette dört ayaklıların da akıllı bir aşiret reisi edinme hakları vardır.

Hey, New York Times! Bak şimdi, gördün mü yediğin nane, nasıl Eşeklerin Cenneti’ne kadar uzandı?

Dengir Mir, çenesini tutamamış, açmış ağzını yummuş gözünü ve Kemal Atatürk’ün yaptığı devrimler yüzünden, “Türk toplumlarına travma yaşatıldı” yolunda beyanatlar patlatmış.

“Bir gecede (topluma) kıyafetlerini ve dillerini değiştirmeleri söylendi. Dinsel yolları dağıtıldı” diyor. Başka? Hilafet, şer’i mahkemeler kalktı, tekke ve zaviyeler yasaklandı, medrese eğitimi kaldırıldı.

Bak hele iş nereye dayandı.

Dengir, hilafet, şer’i mahkemeler kalktı, tekke ve zaviyeler yasaklandı, medrese eğitimi kaldırıldı dediği anda... Ağzından doğru laflar dökülüverdi. AKP’nin altı yıldır yaptığı şeriat, tarikat, tekke, ulema, şeyhin rüyası, medrese, hicap- türban, dört karıyla imam nikâhı yapmak düzenbazlıklarının aslı astarı onun ağzından itiraf edilmiş oldu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İspanya’da, velev ki demesinin anlamını da böylece öğrenmiş olduk. Velev ki türban, azgın bağnazların simgesiymiş.

Dengir Mir, AKP hükümetinin, hilafeti, şer’i mahkemeleri, tekke ve zaviyeleri, medrese eğitimini tekrar Türkiye’de köklüce yerleştirmek isteyen iktidar olduğunu, belki düşünmeden fakat açıkça itiraf ediyor. Dengir bendenizden on numarayı hak etti.

Hey Dengir, Hıristiyanlığın Reformasyon devriminde, hem Vatikan, hem de kilise papazları travma geçirmişlerdi. Yüzyıllar boyunca cahil kalan toplumları kalkındırmak için yapılan bir devrimde, inatla gericiliğin önderliğini üstlenen, hilafetin, şeriatın, tekke ve zaviyelerin eli bağ bıçaklı, gözleri dönmüş bağnazları elbette travma geçireceklerdi.

Fakat aşiret ağası bu Dengir’in asıl amacı, sözde Türk toplumlarına yaşatılan travma değildir. Onun asıl amacı, resmen Atatürk Devrimleri’ni karalamaya çalışmak, bu devrimlere karşı olduğunu söylemek ve toplumda bölücülük yapmaya çalışmaktır.

Seni gidi Atatürk’ün ve Laik Cumhuriyet’in düşmanı! En sonunda yüzündeki maskeyi çıkardın, kendi ağzınla hem kendinin, hem de AKP’nin kötü niyetlerini gözlerimizin önüne serdin. Tebrikler.

Şimdi sıkıştı ya, kendisini savunmak için Devrim Kanunları konusunda konuşanlar bunların tamamını okudularsa, ben de Meclis’in ortasında eşek gibi anıracağım diye de söz verdi.

Dengir Ağa, Meclis’in orta yerine çıkıp eşek gibi anırır veya anırmaz, bu kendisinin bileceği bir iştir.

Anırmazsa, verdiği söze sadık kalmayan silik bir birey olarak yeni bir şöhret kazanmış oluyor.

Bendeniz, 1920–1930 yıllarının o büyük devrim yıllarını yaşadım. (*)

O yıllarda kimse bizlere dilini ve dinini değiştir demedi. Türkçe konuşuyorduk, Türkçe konuşmaya devam ettik. İsteyen camiye gitti, beş vakit namaz kıldı, isteyen evinde namaz kıldı. Kimse onlara neden camiye gidip namaz kılıyorsun sorusunu sormadı.

Isparta’da İstiklal İlkokuluna gittim.

Öğretmenlerim bana Türkçeyi Latin harfleriyle yazıp okumayı öğretirken, hiç bir travma geçirmedim. Diğer öğrencilerin de yeni yazıyı öğreniyoruz diye bir sarsıntının, bir buhranın içine yuvarlanıp gittiklerini görmedim.

Ya konu komşu? Ne travması; herkes işiyle gücüyle, bağıyla bahçesiyle meşgul.

Dedem Hacı Nuri (Ergun), ninem ve yengelerim cahildiler, okuma yazma bilmiyorlardı. Kendi adlarını yazamıyor, imza atamıyorlardı. Kimse onlara, ille Latin harfleriyle okuma yazma öğreneceksiniz, yoksa haliniz haraptır baskısı yapmadı. Cahil yaşadılar, cahil öldüler. Dayılarım, Arapça harflerle yazmasını ve okumasını biliyorlardı. Hiç bir travma geçirmeden, Latin harfleriyle yazıp okumayı da öğrendiler.

Ülke, çok zor Arapça yazıyı öğrenemeyen cahillerle doluydu. Okuma yazma sınırlıydı. Latin harflere dönmenin, yurtta okuma yazmayı öğreten en önemli devrim olduğunu şimdi inkâr edenler namerttir.

Atatürk devrimleri, bendenizi aydın bir insan olarak yetiştirdi, kendime olan inancımı destekledi. Sonra girdiğim gazetecilik dünyasında, Türkiye’den daha ileri gitmiş olan ülkelerin gazetecileriyle yarışabilecek kabiliyetin temellerini o devrim yıllarında kökleştirdi.

Bendeniz o devrim yıllarının adamıyım, o devrim yıllarının tanığıyım.

O devirde travma geçirenler, devrimlerin genç subayı Kubilay’ın boğazını bağ bıçağı ile kesen geri zekâlı, şeriat çılgını, gözü dönmüş dinci haydutlardı.

Dengir Mir Mehmet Fırat Ağa ve onun gibi AKP liderleri, bu dinci haydutların kim olduklarını iyi bilirler. Bağırmaları, çağırmaları, eşek gibi anırmaları bu yüzdendir.

Yalancının mumu da yatsıya kadar yanar.

Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığına yükselen Ali Babacan da bir süre önce, “Türkiye’de Müslümanlar baskı altında” demişti.

Anlamadım. Altı yıldır Türkiye Cumhuriyeti’nin tepesindeki Recep Tayyib Erdoğan Hükümeti İslamcı mıdır, şeriatçı mıdır, yoksa Müslümanlara eziyet eden bir hükümet midir? Bunların bütün marifeti, din sömürücülüğü değil de nedir?

AKP’nin liderleri ağızlarından çıkan lafları duymadıkları gibi, bu lafların anlamını da anlamaktan acizler. Dengir Mir Ağa’nın şu son ve pek acayip sözlerine ne buyrulur?

“Övünmek gibi olmasın ama kıvrak zekâlı iyi bir hukukçuyum. Belli dönemde belli düşüncelerim olmuştur. Şimdiki düşüncelerimden çok farklı düşünüyorum.”

Dengir Ağa, AKP iktidarının parlak aynası. Bu büyük devlet adamı (!) düşünmüyor. Aklıselim sahibi bir adam çıksa da, “Şimdiki düşüncelerimden çok farklı düşünüyorum” diyen bir adamın, ne düşündüğünü bizlere anlatsa, büyük sevap işleyecek.

Bir adam, şimdiki düşüncelerinden çok farklı nasıl düşünür?

Düşünmez, düşünmez, düşünmez!

Ey, çenesini tutmaktan aciz, şeriat, hilafet, tekke ve medrese carcarı, haddini bilmez Cumhuriyet ve Atatürk düşmanı densiz Dengir Mir Mehmet Fırat!

Devletin tepesinde İşkembe-i Kübra’dan atma.

Olmuyor. Hem Atatürkçüyüz, hem laiğiz, hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin koruyucularız diye utanmadan takiyye yapıyorsunuz, hem de eşek gibi anırmaya heveslisiniz.

Buyurun, işte TBMM, hevesiniz kursağınızda kalmasın.

(*) O büyük devrim yıllarını, sonraki yıllarda ise Türkiye Cumhuriyeti’nin bu hallere nasıl ve kimler tarafından düşürüldüğünü dosdoğru anlatan The Kemalists başlıklı kitabım, 2005 yılında ABD’de, daha sonra Kemalistler adıyla Remzi Kitabevi tarafından İstanbul’da yayınlandı.

30 Haziran 2008 Muammer Kaylan
[email protected] http://www.habergazete.com/Arsiv/06-30-2008/KAYLAN.htm
 
Geri
Üst