'Askerliğe Çocuğumu Göndermem' VE 'Teskere Alınca Dağa Çıkıcam '

ße YouRSeLF

New member
Katılım
27 Tem 2007
Mesajlar
2,161
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
GezeGenine DuyaЯsız KaLma...
'Askerliğe Çocuğumu Göndermem'

Terörü bitirecek tek çözüm olarak vicdani reddi öne süren sivri dilli yazar Perihan Mağden, yine sert çıkışlar yaptı. Mağden, Türkleri ve Kürtleri vicdani redde çağırdı.

'NE TSK'YA, NE PKK'YA VERECEK ÇOCUĞUM YOK!'


Terörün şiddetle çözüleceğine inanmadığını dile getiren Mağden;
"Şimdi, şehirlerde teröre her zaman olduğundan daha yakınız. En yakınız. On yıllardır yatakların/yorganların/dolapların altına süpürdüğümüz 'meseleler', çok sıkabilir. Bizden Uzaktaki Yılan bin yaşasın diyerek geçirdiğimiz onca zaman. Fakirin, fukaranın, rençberin, amelenin çocuğunu telef ederek uzattığımız onca savaş yılı. Onca kahramanlık türküsü.
Utanmadan, etmeden söylenmiş. Elin çocuğuyla gerdeğe girmeler: Ölümle gerdeğe. Bugün barış için en büyük savaşın, en zoru olduğu ortadadır. Çıkıp Kürtler "Ne TSK'ya, ne PKK'ya verecek çocuğum yok!" diyorlar mı, diyebiliyorlar mıdır?" dedi.

ÇÜRÜK RAPORU ALAN DTP'Lİ T.C.'NİN OYUNUNA BOYUN EĞMİŞTİR

Mağden yazısında aldığı çürük raporu ortaya çıkınca hapse atılan DTP Genel Başkanı Nurettin Demirtaş'ı kastederek, "Gidip Çürük Çetelerinden sahte çürük raporları almak, uzlaşmaktır. Uzlaşmanın, ağababasıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin en süfli oyunlarına boyun eğmektir.
Kabul etmektir.
Vicdani Red, nadas için yakılan tarlalar gibi yayılmalıdır.
Vicdani Red, barış için savaşmayı göze alanların vereceği en iyi ve tek iyi cevaptır." dedi.

VİCDANİ RED: ŞİMDİ!

Haklı ölüm yoktur, haklı öldürme yoktur" ifadesini kullanan Mağden, vicdani red konusunda hayli ısrarlı yazısının devamında,
'Silahlara Hayır!' demenin, 'Savaşa Hayır' demenin bin tane yolu yoktur. Binbir yolu da yoktur. Karşı koymanın, karşı durmanın BİR TEK yolu vardır: SAVAŞA HAYIR! diyebilmek.

SAVAŞMAYA HAYIR!!

İnsan öldürmeyeceğim! Hiç kimse,
hiçbir güç bana insan öldürtemez! demek.
Ölenleri tanımadığın bir savaşta, öldürdüğünün kim olduğunu bilmediğin bir savaşta bir Kürt'ün bir Türk'ü, bir Kürt'ün bir Kürt'ü, bir Türk'ün bir Kürt'ü, bir Türk'ün bir Türk'ü öldürmeye hakkı yoktur. Olmamıştır ve olmayacaktır. Demek.
Şimdi son zamanlarda tamamen çalıların arkasına gizlenmiş bulunan Tavşanlar'a, Militarist Hayvanlar'a, Korkunun Dağları Beklediği Dağlılar'a, çocuklarımızın canından daha değerli hiçbir şey olmadığını ve olmayacağını hatırlatmak istediğim Etoburlar'a nafile seslenişimi, yinelemek isterim.
Zira bu nafilelik hiçbir zaman bu kadar 'haklı' olmamıştı. Yerini bulur, bulmaz; bu kadar gerekli olamazdı. Olmamıştı.

VİCDANİ RED: ŞİMDİ! diyerek vicdani reddin bir insanlık hakkı olduğunu savundu.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

'Teskere Alınca Dağa Çıkıcam '

Dağlıca baskınından sonra PKK tarafından kaçırılan 8 asker hakkında açılan davada, Ramazan YÜCE nin arkadaşları da yeminli ifade verdi: "Eğer şüpheliler görevlerini yapsalardı ve direnselerdi bu kadar çok şehit ve yaralı verilmeyecekti"

Van Askeri Savcılığı'nın, Dağlıca baskınının ardından PKK'lı teröristlerce kaçırıldıktan sonra Türkiye'ye teslim edilen 8 asker hakkında açtığı davanın iddianamesinde, baskınla ilgili tanık ifadelerine de yer verildiği anlaşıldı. Tanıkların, 8 asker sanıkla ilgili olarak verdikleri yeminli beyanlarında, "Eğer şüpheliler görevlerini yapsalardı ve direnselerdi bu kadar çok şehit ve yaralı verilmeyecekti" dedikleri ortaya çıktı.

Hakkâri Dağ ve Komando Tugayı'nda görevliyken Dağlıca baskını sırasında PKK'lı teröristlerce kaçırıldıktan sonra Türkiye'ye teslim edilen ve tutuklanan biri uzman çavuş 8 asker hakkındaki iddianame önceki gün tamamlandı.
Er Ramazan Yüce'nin "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçuna yardım etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsinin istendiği iddianamede, Yüce, Piyade Er İrfan Beyaz ve Uzman Çavuş Halis Çağan'ın "olay esnasında silahlarının tutukluk yaptığını" söyledikleri belirtildi.

Silahını hiç ateşlememiş
İddianamede, Beyaz'ın kullandığı MG-3 makineli tüfeğin atışa mani herhangi bir arızasının bulunmayıp işler durumda olduğu ve olay yerinden toplanan 124 adet kovanın bu silahtan çıktığının, Çağan'ın kullandığı HK-33 piyade tüfeğinin olay anında hiç ateşlenmediği ancak kullanılır durumda olduğunun tespit edildiği anlatıldı. İddianamede, Yüce'ye zimmetli HK-33 tüfeğin kayıp olduğu kaydedildi.

Sanıkların askeri yükümlülükleri ve yetkilerinin hatırlatıldığı iddianamede, İç Hizmet Kanunu'nun silah kullanma yetkisini bir görev olarak belirlediği ve Askeri Ceza Kanunu'na göre vazife ve hizmette şahsi tehlike korkusunun cezayı hafifletmeyeceği belirtildi.

Askeri Yargıtay'ın, "çatışma anında teröristlerin ateş ettiğinden bahisle silahına sahip olamayıp araziye bırakan bir asker" ile ilgili kararına gönderme yapılan iddianamede, "Asker kişi gerektiğinde canını verme pahasına da olsa verilen görevi yerine getirmekle yükümlüdür. Bu nedenle kendisine teslim edilen ve namusu gibi koruması gereken silahını yanından ayırmaması, hiçbir şekilde başkalarına vermemesi, İç Hizmet Kanunu'nun gereğidir" denildi.

'Görevlerini yapsalardı...'
İddianamede, Dağlıca'da 12 askerin şehit düştüğü saldırının tanıklarının yeminli beyanlarına da yer verildiği ortaya çıktı. Şehit sayısının artmasından 8 asker sanığı sorumlu tuttukları anlaşılan tanıklarla ilgili şunlar kaydedildi:
"Terör saldırısı esnasında Keri sektöründeki mevzilerde bulunan şüphelilerin mevzilerini terk etmesi, silahlarını bırakması neticesinde teröristlerin bölgeye rahat bir şekilde sızdığını, bu bağlamda da şehit ve yaralı sayısının arttığını, eğer şüpheliler görevlerini yapsalardı ve direnselerdi bu kadar çok şehit ve yaralı verilmeyeceğini ifade etmişlerdir."

Er Yüce, 'Ben teröristim' demiş

İddianamede sanık er Ramazan Yüce'nin "Bizim dağdaki kızlarımız daha güzel, ben de terhis olunca dağa çıkacağım. Sivilde işimiz dağlarda gezmek. Ben askerden sonra örgüte katılacağım. Ben teröristim" dediği öne sürüldü.
Sanıklardan Piyade Uzman Çavuş Halis Çağan'ın da, arkadaşlarıyla yapmış olduğu sohbetlerde terör örgütünü övücü konuşmalar yaptığı iddia edildi. Çağan'ın,"Kendileri de bu savaşı istemiyorlar. Hiçbir insana 'sen bu dili konuşamazsın, şunu konuşmak mecburiyetindesin' diye dayatma getirilemez. Bundan sonraki süreçte inşallah ölümler olmadan huzurlu barışçı bir ortam yaratılır" dediği öne sürüldü.

Milliyet

http://www.habertakimi.com/haber_detay.php?haber_id=21026


konu değişikliği olsun istedim her yer türban kaynıyor


YORUM SİZİN
 
Kimse savaşalım, yakalım yıkalım demiyo ama dur demekten anlamıyor hatta azıtıyorsa kişiler veya gruplar burda bir kötek şart oluyor...Değilse biz mi dedik dağa çık da savaşarak ara hakkını diye...Gördüysen bir eksiklik başvur adam akıllı yerlere...TC vatandaşıysan tc vatandaşının haklarına sahip olarak işin ilerler....Olazsa da olmaz...Her daim haklı veya her daim işin rast gidecek diye de bir husus yok ki...Dağa çıksınlar, savaşı başlatsınlar ki savaş dediğin iki devlet arasında olur bunun savaşla alakası yok, Saklana saklana savaş olmaz , sonra gelip savaşla hiçbişeyi çözemeyiz...Bombalarken bmöle demiyo kimse ama...Şehitler Tabut tabut geçerken caddenin ortasında kimse kalkıpta PKK'ya seslenmiyo savaşla çözümlenmez bu sorun diye...Biz biraz bastırdık mı, kuyruklarına bastık mı hemen böyle demeçler veriliyo...Açıkçası samimi bulamıyorum...Ayrıca bu açıklamayla PKK örgütü duracaksa ne ala..Türkiye Cumhuriyetini yapmaya çalıştığı zaten sınırlarını korumak ve bekasını sürdürmek...Brak bu işi dicek değiliz...Bu dağdakilerin savaş yapavak ürekleri de yok zaten...Bunların yaptığı savaş değil..Bu bildiğin bozgunculuk, eşkiyalık, bölücülük, kısacası terör terör terör.......
 
perihan Magden;Benim için güven vermeyen,bir odaklara hizmet eden bir yazar ve almıştır bir yerlerden emir ve görevini yerine getiriyor.
 
Geri
Üst