Börteçine9
New member
nce, başına bağladığı örtü ile Kanal 1’de yayımlanan ‘Teke Tek’ programına çıkan bir provokatör, Fatih Altaylı’nın ‘Atatürk’ ile ilgili bir sorusuna şu karşılığı verdi:
- “Eğer başıma bir iş gelmeyecekse ben Atatürk’ü sevmiyorum. Humeyni’yi daha çok seviyorum. Keşke Atatürk, Türkiye’yi kurtarmasaydı. Eğer şu anda İngilizler olsaydı, haklarımız çok daha geniş olacaktı.”
Aradan çok fazla geçmedi, New York Times dergisine konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Türkiye’deki çekişmenin köklerinin tarihe dayanan bir ‘kan davası’ olduğunu belirterek aynen şu ifadeleri kullandı:
- “Türk toplumu bir travma yaşamıştır. Bir gece içinde kıyafetlerini, dillerini değiştirmeleri istenmiştir. Dini yaşama biçimleri ortadan kaldırılmıştır. Bu travmayı yaşamayan toplumlar, insanların nasıl giyindiklerine ilişkin tartışmaları anlayamazlar.”
Ve nihayet ‘Yanlış Cumhuriyet’ isimli bir kitap ile ortaya çıkan Sevan Nişanyan isimli bir Türk düşmanı, Taraf gazetesinden Neşe Düzel ile yaptığı söyleşide son bombayı patlattı.
Dedi ki:
- “Mustafa Kemal, memleketin her meydanına kendi heykelini diktiren ilk cumhuriyet lideri oldu. Mustafa Kemal, Vahdettin tarafından Anadolu’da askeri diktatörlük kurmak için görülmemiş yetkilerle donatılarak Anadolu’ya gönderildi. Bandırma Vapuru’yla İngilizlerden kaçtı falan, bunlar yalandır. Atatürk milliyetçiliğinin özü 1920’lerin faşizmidir.”
***
Atatürk’e yönelik saldırılar, AKP’ye karşı açılan ‘kapatma davasının’ ardından yeni bir ivme kazandı.
‘Milli devletin’ ortadan kaldırılması, ‘milli kimliğin’ yok edilmesi için bütün ümitlerini AKP iktidarına bağlayan ‘etnik’ ırkçılar, bilinçaltlarına yerleşmiş olan ‘Türk düşmanlığını’ artık korkup çekinmeden açığa vurmaya başladılar.
Doğrudan ‘Türkiye Cumhuriyeti’ devletini hedef almaya cesaret edemeyen hainler, o devletin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları üzerinden kinlerini kusuyorlar.
Neden?
Çünkü, Atatürk demek, ‘milli devlet’ demek.
Çünkü, kendisi de bir Türk milliyetçisi olan Atatürk, son vatan parçası üzerinde kurduğu yeni devleti, ‘Türk milli kültürü’ temelleri üzerinde şekillendirdi.
Atatürk, kurucu iradeyi şu ifadelerle açıklıyordu:
- “Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.”
- “Yurttaşlarım! Az zamanda çok işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.”
***
Atatürk’e saldıranlar, aslında onun mensubu olduğu ‘Türk milletine’, onun üzerine devlet inşa ettiği ‘Türk milli kültürüne’, onun ideolojik planda temsil ettiği ‘Türk milliyetçiliğine’ saldırıyorlar.
Sadece Humeyni’ye hayranlık duyan sözde İslamcıların değil, Lenin’e ağıt yakan sözde solcuların da, ABD/AB/İsrail’den beslenen dönme liboşların da hedefinde Atatürk var.
İster ‘sağcı’, ister ‘liboş’, ister ‘Marksist’, ister ‘İslamcı’ olsun, hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun, Atatürk’e saldıranların hepsinin arka planında mutlaka bir ‘etnik rahatsızlık’ yatıyor.
Buluştukları ortak nokta ‘Türk’ düşmanlığı.
Türk Ceza Kanunu’nun ‘Türklüğe hakareti’ düzenleyen 301’inci maddesindeki ‘Türklük’ ifadesinin değiştirilmesi de aslında bu düşmanlığın aleni bir dışavurumundan başka bir şey değildir.
Çünkü tarihte, ‘Türklük’ kelimesini en çok kullanan kişi bizzat Atatürk’tür.
‘Sağlam temeller’ üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti’ni kolay kolay çökertemeyeceklerini anlayan hainler, şimdi onun kurucusu olan Atatürk’e karşı ‘düşmanlık’ tohumları ekmeye başladılar.
Atatürk engelinin aşılması ile birlikte, ‘milli devleti’ ortadan kaldırmak çok daha kolay olacak.
Saldırılar, önümüzdeki günlerde daha da artacak.
***
Ey Türk istikbalinin evladı!..
Atatürk için ileri geri konuşanlara şu soruyu sor:
- “Sen önce etnik kimliğini söyle de bilelim; bre ne idüğü belirsiz hain?”
İsrafil Kumbasar-Yeniçağ
- “Eğer başıma bir iş gelmeyecekse ben Atatürk’ü sevmiyorum. Humeyni’yi daha çok seviyorum. Keşke Atatürk, Türkiye’yi kurtarmasaydı. Eğer şu anda İngilizler olsaydı, haklarımız çok daha geniş olacaktı.”
Aradan çok fazla geçmedi, New York Times dergisine konuşan AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, Türkiye’deki çekişmenin köklerinin tarihe dayanan bir ‘kan davası’ olduğunu belirterek aynen şu ifadeleri kullandı:
- “Türk toplumu bir travma yaşamıştır. Bir gece içinde kıyafetlerini, dillerini değiştirmeleri istenmiştir. Dini yaşama biçimleri ortadan kaldırılmıştır. Bu travmayı yaşamayan toplumlar, insanların nasıl giyindiklerine ilişkin tartışmaları anlayamazlar.”
Ve nihayet ‘Yanlış Cumhuriyet’ isimli bir kitap ile ortaya çıkan Sevan Nişanyan isimli bir Türk düşmanı, Taraf gazetesinden Neşe Düzel ile yaptığı söyleşide son bombayı patlattı.
Dedi ki:
- “Mustafa Kemal, memleketin her meydanına kendi heykelini diktiren ilk cumhuriyet lideri oldu. Mustafa Kemal, Vahdettin tarafından Anadolu’da askeri diktatörlük kurmak için görülmemiş yetkilerle donatılarak Anadolu’ya gönderildi. Bandırma Vapuru’yla İngilizlerden kaçtı falan, bunlar yalandır. Atatürk milliyetçiliğinin özü 1920’lerin faşizmidir.”
***
Atatürk’e yönelik saldırılar, AKP’ye karşı açılan ‘kapatma davasının’ ardından yeni bir ivme kazandı.
‘Milli devletin’ ortadan kaldırılması, ‘milli kimliğin’ yok edilmesi için bütün ümitlerini AKP iktidarına bağlayan ‘etnik’ ırkçılar, bilinçaltlarına yerleşmiş olan ‘Türk düşmanlığını’ artık korkup çekinmeden açığa vurmaya başladılar.
Doğrudan ‘Türkiye Cumhuriyeti’ devletini hedef almaya cesaret edemeyen hainler, o devletin kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları üzerinden kinlerini kusuyorlar.
Neden?
Çünkü, Atatürk demek, ‘milli devlet’ demek.
Çünkü, kendisi de bir Türk milliyetçisi olan Atatürk, son vatan parçası üzerinde kurduğu yeni devleti, ‘Türk milli kültürü’ temelleri üzerinde şekillendirdi.
Atatürk, kurucu iradeyi şu ifadelerle açıklıyordu:
- “Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur. Bu topluluğun fertleri ne kadar Türk kültürüyle dolu olursa, o topluluğa dayanan cumhuriyet de o kadar kuvvetli olur.”
- “Yurttaşlarım! Az zamanda çok işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.”
***
Atatürk’e saldıranlar, aslında onun mensubu olduğu ‘Türk milletine’, onun üzerine devlet inşa ettiği ‘Türk milli kültürüne’, onun ideolojik planda temsil ettiği ‘Türk milliyetçiliğine’ saldırıyorlar.
Sadece Humeyni’ye hayranlık duyan sözde İslamcıların değil, Lenin’e ağıt yakan sözde solcuların da, ABD/AB/İsrail’den beslenen dönme liboşların da hedefinde Atatürk var.
İster ‘sağcı’, ister ‘liboş’, ister ‘Marksist’, ister ‘İslamcı’ olsun, hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun, Atatürk’e saldıranların hepsinin arka planında mutlaka bir ‘etnik rahatsızlık’ yatıyor.
Buluştukları ortak nokta ‘Türk’ düşmanlığı.
Türk Ceza Kanunu’nun ‘Türklüğe hakareti’ düzenleyen 301’inci maddesindeki ‘Türklük’ ifadesinin değiştirilmesi de aslında bu düşmanlığın aleni bir dışavurumundan başka bir şey değildir.
Çünkü tarihte, ‘Türklük’ kelimesini en çok kullanan kişi bizzat Atatürk’tür.
‘Sağlam temeller’ üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti’ni kolay kolay çökertemeyeceklerini anlayan hainler, şimdi onun kurucusu olan Atatürk’e karşı ‘düşmanlık’ tohumları ekmeye başladılar.
Atatürk engelinin aşılması ile birlikte, ‘milli devleti’ ortadan kaldırmak çok daha kolay olacak.
Saldırılar, önümüzdeki günlerde daha da artacak.
***
Ey Türk istikbalinin evladı!..
Atatürk için ileri geri konuşanlara şu soruyu sor:
- “Sen önce etnik kimliğini söyle de bilelim; bre ne idüğü belirsiz hain?”
İsrafil Kumbasar-Yeniçağ