'Bu dava milletin emaneti'
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, yeni süreçle ilgili partinin hedef ve stratejilerini ilk kez Vakit'e anlattı..
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı seçilmesinin ardından ilk kez Vakit'e röportaj veren Yalçın Topçu, merhum Yazıcıoğlu'nun emaneti olan Büyük Birlik Davası'na millet adına sahip çıkacaklarını, Muhsin Yazıcıoğlu'nun yapıcı, yol gösterici ve sorumlu siyaset anlayışını devam ettireceklerini vurguladı.
Yazıcıoğlu'nun emanetini millet adına devraldık
Elim bir helikopter kazasında hayatını kaybeden büyük dava adamı Muhsin Yazıcıoğlu'nun emanetini devralan, BBP'nin yeni Genel Başkanı Yalçın Topçu, Yazıcıoğlu'nun vefatının ardından başlayan yeni süreçle ilgili partinin hedef ve stratejilerini ilk kez Vakit'e anlattı. Merhum Yazıcıoğlu'nun vefatıyla birlikte milletin Büyük Birlik Davası'nı daha iyi tanıdığını ve anladığını belirten Topçu, Yazıcıoğlu'nun emanetini millet adına devraldıklarını ve milletin muktedir iktidarını gerçekleştirmek için kendilerinin de son nefese kadar milletin hizmetinde olmaya devam edeceklerini söyledi. Gündemdeki önemli konulara da değinen Topçu, Vakit'in sorularına samimi ve çarpıcı cevaplar verdi.
- BBP'nin bundan sonraki yol haritası ne olacak? Hedefiniz nedir?
- Evvela siyasi liderim diye ifade ettiğim ve bundan da şeref duyduğun rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu, şahsi bir davayı değil milletin davasını yürüttü. Rahmetli Genel Başkan ‘Eğilip büküleceksek eğer Allah bize iktidar nasip etmesin' derdi hep. Belki de Rabbim bu yüzden iktidar nasip etmedi, bilemeyiz tabii. Milletin sözcülüğünü ve temsilciliğini yapıyordu.
Onun etrafındaki kadrolar da onun davasına inanmış bir şekilde ve her türlü sıkıntılara ve cefalara göğüs germe pahasına onun bu davasından ötürü yanında duruyorlardı. Yoksa rahmetli Genel Başkanımız çok zengin olup da etrafındakileri ihya ettiği için değildi.
Genel Başkanımızın yanında duranlar, bizi ikbale götürecek diye değil, milleti istikbale taşıyacağına inandıkları için yanında duruyorlardı. Rahmetli Yazıcıoğlu ikbal, makam ve para peşinde olan bir insan olmadı asla. Onun yanındaki dava arkadaşları da ikbal ve şöhret peşinde değillerdi. Sayın Genel Başkan eğer kısa süreli ikbale matuf bir siyaset yapmış olsaydı, 18 senedir bu çileyi hiç çekmezdi. İsteseydi çilelere ve zorluklara katlanmadan ömür boyu bakanlık ya da genel başkan yardımcılığı yapabilecek güçte ve yeterlilikteydi.
Siyasi liderimizin davası milletimizin istikbal davasıydı. Bu dava neticede Allah Resulü'nün davasıydı, Selahaddin Eyyubi'nin davasıydı, Alparslan'ın ve Fatih'in davasıydı. Bu dava neydi? Bin yıllık kökten gelen bu milletin eski ihtişamlı ve imanlı gücüne kavuşma, özlenen noktaya varma davasıydı. Bu cihanşümul noktaya gelme davasıydı. Bu davada rahmetli Genel Başkan'ın dünyadayken uyguladığı siyasi usul ve üslubu neyse, öngörüsü neyse, takındığı irade neyse aynı şekilde kadroları tarafından da devam ettirilecektir. Bu devamlılığı biz kör inat mı yapacağız? Hayır.
Genel Başkan'ın şehadetiyle birlikte maşeri vicdan da bu görevi bize yükledi zaten. Hem davamıza inandığımız hem de maşeri vicdanın emri olduğu için devam ettireceğiz. Genel Başkan şehadetiyle, imkan bulamadığı milletin davasını millete götürme işini başardı. Milletimiz şehadetiyle birlikte kendisiyle dertlenmiş bir insanı anladı. Davasını tanıdı. Onun için diyoruz ki; biz kör inat devam ettirecek değiliz. Biz bu davanın bayrağını devraldık ve bu bayrağı taşımak için de nefesimizin son kertesine kadar mücadele edeceğiz. Bunun da ısrarcısı maşeri vicdan oldu. Rahmetlinin cenazesinde oluşan o manzarayla milletimiz bize ‘Bu davayı devam ettirin' dedi. Millet, ‘Çünkü sizin dediklerinizin bizim davamız, bizim misyonumuzmuş. Bu davayı öldürmeyin' dedi bize.
Genel Başkanımızın söylediği gibi; Türk'üyle, Kürd'üyle, Çerkez'iyle, Türkmen'iyle velhasıl yetmiş iki buçuk millet evladıyla birlikte ay yıldızlı al bayrağın altında, bu vatanda barış ve huzur içinde özlenen bir tabloyu oluşturmak için canla başla gayret gösterecektir. BBP milliyetçi, maneviyatçı ve demokrat bir parti olarak inandığı değerlerle yoluna devam edecek. Milli duracak, Anadolu coğrafyasında yaşayan; doğulusu, batılısı, kuzeylisi, güneylisiyle hiç kimse bu milli duruştan rahatsız olmayacak. Manevi duracak, hiç kimsenin imanını amelini ölçmeyecek, herkese güneş olacak, herkese yağmur olacak. Demokrat duracak, devletin tekliği, milletin bölünmez bütünlüğü, vatanın birliği noktasında asla hiç kimseye taviz vermeyecek.
MİLLETİN MUKTEDİR İKTİDARI İÇİN ÇALIŞACAĞIZ
- Geleceğe dönük stratejiniz neler olacak?
- Bu acıya ve yasa rağmen BBP gerçekten çok önemli ve örnek bir kurultay gerçekleştirdi. Bundan sonra yapacağımız iş; delegelerimizin siyasi emaneti devrettiği kadrolar olarak, Anadolu'daki tüm teşkilatlarımızı Cumartesi günü toplantıya çağıracağız. Bu toplantıyla başta yürütme kurulu olmak üzere diğer kurullarımızı oluşturacağız. Kadro yapılanmasını tamamladıktan sonra hemen akabinde Anadolu'ya çıkacağız. Köy köy, ilçe ilçe, il il dolaşarak bu davayı milletimize anlatacağız. Rahmetli Genel Başkan'ın siyasi emanetinin, siyasi misyonunun milletimize anlatılmasını sağlayacağız ve inşallah neticesinde, Genel Başkanımızın uğrunda canını ortaya koyduğu milletin muktedir iktidarını gerçekleştirme idealine uygun bir çalışma ortaya çıkacaktır.
Genel Başkanımızın arzu ettiği gibi; milletimizin tüm unsurlarıyla birlikte ay yıldızlı al bayrak altında, karnı tok, başı dik, tam bağımsız güçlü bir Türkiye'yi gerçekleştirme hedefi için çalışacağız.
Bizim istediğimiz tek şey şudur; bugüne kadar bu ülkeyi siyaseten yönetenler her meselemizi birilerine havale ettiler. Dış meselelerimizi ABD'ye, iç meselelerimizi AB'ye, ekonomimizi IMF'ye. Geriye dönüp bir kere bile bakmadılar. Dört iklim yaşayan bir ülkedeyiz. Üç tarafımız denizlerle çevrili. Yanmış odunu toprağa diksen biter.
Bu kadar imkan varken bu milleti açlıkla ve sefaletle yaşatmalarının hesabını nasıl verecekler? Buğdayı, pancarı, şekeri dışarıdan alıyoruz. Marketlerin dolaplarını ithal et, süt, peynirler donatıyor. Elin binlerce kilometre ötelerden getirdiği balık konserveleri satılıyor. Ve neticede ne oluyor bu ülkede? Sanayileşmeden, kalkınamadan asıl imkanlarını elinden çıkartıyorsun. İstihdam sorunu var diye figan ediyoruz ama kendi kaynaklarımızı bir türlü kullanamıyoruz. Ayrılıkları körükleyenlerin kapısında bizi de içinize alın diye el pençe divan dururken, oturup Hasan'la Haso'yu bir araya getirip şu barış, sevgi ve huzur ortamını bir türlü gerçekleştiremiyoruz. BBP işte bu yapılamayanları yapacak.
ÜLKENİN BÜNYESİNDE NE KADAR UR VARSA TEMİZLENMELİDİR
- Ergenekon davasına bakışınız ve yaklaşımınız nasıl olacak?
- Ergenekon konusunda, millete rağmen ve milletin istikbalini karartacak bir takım yapılanmalar olduysa; bu yapılanmaların failleri ve suçluları ve ilgilileri kimse, kime kadar gidiyor ve nereye kadar uzanıyorsa hukuk gereğini yapmalıdır. Sadece burada iktidar savcılık, muhalefette avukatlık yapmasın. Yargı kendi mecrası içerisinde tarafsız bir şekilde davayı yürütsün. İş yargıya bırakılsın, yargı desteklensin, cesaretlendirilsin ve ucu kime kadar gidiyorsa gerekenlerin yapılması sağlansın. Yani urun zerresi kalmasın ülkenin bünyesinde diye düşünüyoruz.
- Yargının durumu hakkında neler düşünüyorsunuz?
- Yargı reformu konusunda geç kalındığını düşünüyoruz ama bir an önce yargı reformunun hayata geçmesi gerekiyor. İdeolojik etkilerden uzak, milli iradeye müdahale edemeyecek, güçler ayrımına uyan ve gelişmiş ülkelerin sahip olduğu gibi evrensel hukuk kurallarını uygulayabilen bir yargı sisteminin oluşturulması gerekiyor. Millet adına karar aldığını söyleyip de kendi ideolojisine göre karar alan değil, gerçekten milletin vicdanına göre karar alan bir yargı kurumu oluşturulmalıdır.
SİYONİST DEVLETE TEK KARIŞ TOPRAK EMANET EDİLEMEZ
- Mayınlı araziler konusunda neler düşünüyorsunuz?
- Bataklıktan devlete gidip bu coğrafyada kanserli bir ur gibi duran bir zihniyete bir karış bile olsa toprağımızın teslim edilmesini doğru bulamayız. Millet bunu vicdanında mahkûm eder. Biz de bu mahkûmiyete sebep olanların yakasından ellerimizi çekmeyiz. İsrail'in bataklıktan devlete gittiği unutulmasın. Neticede o devletin şu coğrafya için, dünya barışı için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu da hep beraber görüyoruz. Yapılması gereken; siyasi erkin bütçesini ayarlayarak ne pahasına olursa olsun o mayınları temizleyerek oradaki arazileri bölge halkının ve şehit ailelerin işletimine vermesidir. Milletimizin istediği de bizim istediğimiz de budur. Eğer ısrarla Siyonist devlete verilmeye kalkışılırsa daha önce yaptığımız gibi bütün Anadolu'yu oraya toplarız ve sınır boyunda nöbet tutarız. İktidarın bu işi millete rağmen gerçekleştirmeye çalışmasını doğru bulmuyoruz.
YAPICI, YOL GÖSTERİCİ VE SORUMLU BİR MUHALEFET YAPACAĞIZ
- Muhalefet tavrınız ve üslubunuz nasıl olacak?
- BBP'nin öteden beri siyasi liderimizin ortaya koyduğu siyaset anlayışıyla nasıl bir muhalefet üslubu ortaya koyduğu biliniyor. Şimdiye kadar olan üslup ve tavır ne olduysa bundan sonra da bizim sergileyeceğimiz muhalefet tavrı o olacaktır. BBP'nin muhalefet anlayışı; yapıcı, yol gösterici ve sorumlu bir muhalefet anlayışıdır.
ANAM ‘OĞULCAN, MUHSİN'İMİ YEDİLER' DİYOR
- Merhum Yazıcıoğlu'nun ölümüyle ilgili çok şey söylendi. Ama şimdiye kadar ortaya çıkan verilere göre dile getirilen bir takım varsayımlar delillendirilemedi. Siz bu noktada hala içinizde bir şüphe taşıyor musunuz?
- Maşeri vicdanın önünde bu dosya kapanmamıştır. Bu maşeri vicdanın sesine devlet de uymak zorunda. Neticede maşeri vicdan millettir ve devlet de millet için vardır. Maşeri vicdandan kastım; benim anam. Anam ne diyor bana? ‘Oğulcan, Muhsin'imi yediler' diyor. Kendi şivesiyle, diliyle ve tavrıyla anam böyle diyor. Bana da ‘Evladım seni de yerler. Bırak artık bu işleri. Gel evinde otur' diyor. İşte maşeri vicdan budur. Anaların sezdiği, hissettiği ve söylediğidir. Peki, parti olarak biz ne yapıyoruz? Tüm teşkilat olarak bu olayı soğukkanlı bir şekilde en ince detaylarıyla araştırmaya ve ortaya çıkarmaya çalıştık. Ve maşeri vicdanda yer alan o şek ve şüpheleri ortadan kaldırmak için, bu açık olan dosyanın her şeyiyle görülerek vicdanların mutmain olacağı bir şekilde kapatılması için bu çalışmaları da sonuna kadar yürütecek ve takipçisi olacağız.
- Bize hep milletin muktedir iktidarını gerçekleştirmek istediğini söylerdi. Kendisine nasip olmadı belki ama biz bunu gerçekleştirmek için çalışacağız.
- Sayın Genel Başkan eğer kısa süreli ikbale matuf bir siyaset yapmış olsaydı, 18 senedir bu çileyi hiç çekmezdi. O, milletin istikbali için mücadele etti.
- Anadolu'yu karış karış gezip Büyük Birlik Davası'nı anlatacağız. Merhum Genel Başkanımızın arzu ettiği gibi; milletimizin tüm unsurlarıyla birlikte ay yıldızlı bayrak altında, karnı tok, başı dik, tam bağımsız güçlü bir Türkiye'yi gerçekleştirme hedefi için çalışacağız.
- Maşeri vicdanın önünde bu kaza dosyası kapanmamıştır. Maşeri vicdandan kastım; benim anam. Anam bana ‘Oğulcan, Muhsin'imi yediler' diyor. Kendi şivesiyle, diliyle ve tavrıyla anam böyle diyor ve böyle inanıyor. Bu olayı aydınlatıncaya kadar uğraşacağız.
GENÇLERİMİZ VAKUR VE SORUMLU DURUŞLARINI BOZMAZLAR...
- Partinin gençlerinin bazı mihraklarca kullanılabileceği konusunda endişeler dile getiriliyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?
- Biz bir takım kişisel hesaplarla yola çıkmadık. 16 yaşımızdan beri inandığımız bir davanın mücadelesini veriyoruz. Bu kadrolar küçük yaşlarından beri milletin dertlerini dert edinerek bu yola çıktı. Onun için burası kuru oya tahvil edilmiş bir hareketin merkezi değil, bu hareketi manen destekleyen gençlik de bu manayı kazanmış, anlamış ve hıfzetmiş bir gençliktir. Onun için alperenler zaten bu milletin istikbaliyle alakalı ellerinden ne geliyorsa onu yapıyorlar ve davanın maneviyatına uygun duruşu gösteriyorlar. Milletin milli ve manevi refleksleri olmaya devam ediyorlar. Neticede art niyetli sızmaları önlemek için de meri hukukumuz neyi gerektiriyorsa zaten onun da tedbirlerini aldılar. Bunun için kendi yapılarını hukuki bir statüye kavuşturarak bu tür girişimlere karşı da tedbirlerini aldılar. Ha bundan evvel bu tür girişimler oldu mu olmadı mı noktasına gelirsek; biz millet dedikçe, vatan dedikçe, iman dedikçe, bu tür değerlerin karşısında olan kimler varsa onlarında karşı girişimleri oluyor. Bir takım sızmalar vesaire oluyor ama yine de bizim geçmişten gelen bilgi ve davaya bağlılık geleneklerimiz bu tür sızmaları önlemeye yetiyor. Bunun en büyük örneği nedir diye sorarsanız; bu hareket liderini bu uğurda şehit vermiştir. Ve bugüne kadar ‘Bizim için can değil canan önemli' noktasından hareket ettik. Canan nedir işte; devlettir, vatandır, millettir, namustur, dindir. Çıkış noktamız hep ‘Devlet ebed, millet esas' oldu. Bunun için canımızın önemi yok, canımız gidebilir ama davamız sürer dedik. Vuslat kurultayında alperen gençlik bütün dünyaya örneklik teşkil etti. Bir milyon insan yürüdü. Bir yığın insanın içinde şüpheler olmasına rağmen, bir tek çiçek koparılmadı, karınca ezilmedi. Bu da alperen gençliğin yanlış yollara tevessül etmeyeceğinin, liderinin emanetine sahip çıkacağının ve davasının arkasında duracağının
göstergesidir.
==========
“Rahmetli Genel Başkanımız ‘Eğilip büküleceksek Allah bize iktidar nasip etmesin' derdi. Rabbimin takdiridir; belki de dik duruşunu kaybettirmemek için iktidar nasip etmedi.” “Allah mekanını cennet eylesin, mücadelesini ve davasını daim kılsın, bizleri de emanete sahip çıkabilen dava adamlarından eylesin diye de dua ediyoruz.” Muhabirimiz İsmail Uğur'un merhum Yazıcıoğlu'yla ilgili sorduğu sorular karşısında gözleri dolan Topçu, “Acısı hala o kadar taze ki; onun acısını unutmak gerçekten kolay olmayacak, ne bizim için ne de milletimiz için” dedi.
İSMAİL UĞUR/VAKİT