Ben çocukken çok salaktım.

hemenyardim

New member
Katılım
7 Ara 2005
Mesajlar
503
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
37
-Edip Akbayram'ın ismini Edi zannederdim. Yani o, benim için Edi Pakbayram dı.

-Ablama, 'Nasıl olup da koca bir günü canın sıkılmadan evde oturarak geçiriyorsun?' demiştim. 'Büyüyünce insanın canı sokakta oynamak istemez ki' cevabını vermişti. Uzunca bir süre büyüyüp büyümediğimi anlamak için kendime, 'Canın sokakta oynamayı istiyor mu?' diye sormuştum.

-Sabahları kalktığımda aklımın hala yerinde olup olmadığını anlamak için 2+2, 3+4 gibi toplama işlemleri yapardım. Sonuçlar doğru olunca da çok sevinirdim

-Dedemle parka gittiğimiz bir gün TRT'ciler çekim için oradaydı. Beni oynarken çektiler. Yayın günü bizim aile jeneriğinde gözüktüğüm çocuk programını izlemek için televizyon başına geçti. Kendimi ekranda görünce, 'Beni niye parkta unuttunuz?' diye gözyaşlarına boğulmuştum.

-'Geri vites' kavramım yoktu. Şoför, kolunu koltuğa atıp arkaya doğru bakınca araba otomatikman geri geri gidiyor zannederdim.

-Benden büyük kuzenlerim dondurmacıların dondurma külahlarının sivri kısmıyla kulaklarını karıştırdığını söylemişti. İnanmıştım.Hala da külahların sivri kısımlarını yemem. Çöpe atarım.

-Babaannem bir gün gelirse sevdiğim dizilerin olmadığı bir gün gelsin istiyordum.

-Abimle Karaoğlancılık oynardık. O Karaoğlan olurdu, beni de Bizans askeri yapardı. Sonra evire çevire döverdi. Çok mühim bir şey yaptığımı sandığım için canım yansa bile hiç sesimi çıkarmazdım.

-Yeşil ve siyah zeytinin ayrı ağaçlarda yetiştiğini sanırdım.

-Bulmacalardaki, 'Annenin erkek kardeşi' kısmına dayımın beş harfli ismini sığdırmaya çalışırdım.

-Anaokulunda patates baskısı yapmayı öğrenmiştik. O kadar hoşuma gitmişti ki, evde duvarlara, masa örtülerine filan basmıştım. Ancak sanat merakım annemin yeni aldığı beyaz eteğe patatesi yapıştırmamla son bulmuştu. Hem gönlünü almak hem de el koyduğu patateslerime kavuşmak için dâhiyane bir fikirle öğretmenimin yanına gittim. 'Annem' yazısını patatese oydurttum. Sevinçle eve gelerek soyundum. Renkli boyalara batırdığım patatesi vücudumun her tarafına bastım. Sonra da annemin karşısına geçtim. Beni o halde görünce ağlamaya başlamıştı.

-Madonna ile Maradona'yı kardeş zannederdim. Kendi kendime, 'Bunların babası ne şanslı be. Bir çocuğu futbolun kralı, biri müziğin kraliçesi' derdim.

-Birinden özür dilediğim zaman Allah'ın bana bir özür vereceğini sanırdım. Sakat olacağımı düşünüp hemen 'dilediğim özrü' geri alırdım.

-Kurban Bayramı'nda toplanan derilerden uçak yapıldığını sanırdım. Uçakların dış yüzeyi bu derilerle kaplandığı için Türk Hava Kurumu'nun topladığını düşünüyordum. Uçak kaçırma filmlerinde silahla ateş edildiğinde ya da a patladığında, 'Ayyy! Deri delindi!' derdim.

-'Gil' diye konuşanları fakir zannederdim.

-Annem banyodan çıktıktan sonra babamın söylediği, 'Sıhhatler olsun' lafını 'Saatler oldu' diye anlardım. Bunun da, 'Banyoda amma çok kaldın' gibi bir şey demek olduğunu sanıp babamın anneme kızdığını düşünürdüm. Annemin buna karşın niye sadece, 'Sağol' dediğini merak ederdim. 'Ne kibar kadın', derdim.
 
auhauahauh çok komikler var yalnız ama bazıları doğru sanılan yalanlar:D
 
Güzel bir anlatım olmuş benim cocuklugumla hiç alakası olmasada genelde cogu cocuk bunları yaşyor herşeyi bilen insanları arasında yaşamakta zor sana bu ne demedeye fırsat vermeden anlatılınca haliyle ilerde şaşırarak hatırlayacagın bir anın olmuyor ama radyonun içinde küçük insanlar oldunu düşündüm zamanlar olmuştıu hatta bu yüzden kapaklarını sökmüştüm görmek için tabi görerek ve uygulamalı olarak yaptımın salakca oldunu ögrendim radyo hala açık duruyor hatıra ki tamiride imkansız :D
 
Çok verilmiş demişler MuHzatZuyazuazhuhe :durdurun:durdurun
O deilde nasıl bir salak böyle bir yaşta(artık kaç yaşındaysa)bazı şeylerin yorumunu ince düşünebiliyor?:biggrin kıl oldum, inceden öte birşey...
hani o kadar gereksiz düşünebiliyor ama kibar kavramının ne olduğunu anlıyabilior falan.. yok yok harbi kıl oldum sevmedim bu yazıyı ben :biggrin

Bkz:
-Anaokulunda patates baskısı yapmayı öğrenmiştik. O kadar hoşuma gitmişti ki, evde duvarlara, masa örtülerine filan basmıştım. Ancak sanat merakım annemin yeni aldığı beyaz eteğe patatesi yapıştırmamla son bulmuştu. Hem gönlünü almak hem de el koyduğu patateslerime kavuşmak için dâhiyane bir fikirle öğretmenimin yanına gittim. 'Annem' yazısını patatese oydurttum. Sevinçle eve gelerek soyundum. Renkli boyalara batırdığım patatesi vücudumun her tarafına bastım. Sonra da annemin karşısına geçtim. Beni o halde görünce ağlamaya başlamıştı.
 
ne olursa olsun ben daha salaktim. muahaha

saclarim biraz uzundu we saclarim ruzgarda hawalansin diye coooooookk dik bir yokusun en uc yerine cikar oradan 3 tekerlekli oyuncak bisikletimle kendimi bi salardim teee obur mahalleye kadar pedal cewirmezdim. o mahhalleden tasindik we yeminle olsun ki dusmemek icin o sokaktan gecmiyorum,

bide ilk okulda lakabim tavsan di. bende onlugume tavsan yazdirmistim haha.

soy adim Beyoglu Karsiyakadaki meshur Beyoglu pastanesi we istanbul un Beyoglu ilcesinin tamami bizim diyip hawa atardim.

we en son salakligim 2 sene once oldu. param olmadigi halde, KSK -Gs hazirlik macini izlemek icin 30 ytl werdim. benim arklar bedawaya girince kendimi direk esek yerine koydum. :D

simdilik aklima gelenler bunlar :D
 
Geri
Üst