desantralizasyon
Altın Üye
ben aşık olmadım desem doğru olurdu taki o ana kadar
sevdim ama aşık olmadım
ama bir gün yolda yürüken geldi gözleri alev alev
adını bilmiyordum
yüzüne aşinaydım
adını söyledi ve ben ona ikinci cümlemde
ben senden hoşlandım ve ben sana aşık olma potansiyeli taşıyorum
çok görme ve görüşme benimle dedim
ama geldi
konuşmadı ama geldi
sesler yoktu herşey duruyordu o gelince
ellerinin dokunduğu cağrafyalar nura boğuluyordu
ama ses yoktu
bir gün gel bana bende kal dedi
kaldım o uyudu ben uyuyamadım diğer odada
sabah olsun yüzüne bakayım diyordum
sonra akşam yine onunla kaldım
bu sefer sandalyeyi koyup baş ucuna onun sabaha kadar izledim
uyumadın mı dedi
bu kara ve kurak kentte bir kez manzara ve güzelli görür insan bırak da uyumayım dedim
güldü ama ses vermedi
sonra ona yazdım bütün şiirleri, bütün mesajları, mektupları
ama ses vermedi
ne evet ne hayır
anlıyorsunuz değil mi
aşk umudun yitmemesi
belki Neşet Ertaş ın deyimiyle "günde yüzbinkere eşiğine yüzler sürmeli"
ama ses gelmedi
sonuç değildi istediğim
bir çift değerli söz
sevda kirlenir ama aşk kirlenmez
kirlenmemeli
sonra birgün yolda karşılaştık elinden tuttum gitme artık dedim
gitti ama yine dili lal
ertesi gün beni ariyorken buldum onu insan yığını içinde
telaşlı ve kızgın
içim sızladı bir an
sol yanıma saplandı bakışları nefes alamadım
herkes oradaydı ama kimse yoktu
titredi ellerim, dizlerim ve umudum
aşk korkudur belki dedim
ama aşk korkmamalı
bir on dakika istedi ama istese ona ömür vermeye hazırdım
çay dedi
olur dedim
sus dedi olur dedim
konuşması benim ölümüm yada ölümsüzlüğümdü
olur dedim
o giderse ölüm gelir, o gelirse ölüm nedir
dedim
konuştu ve on cümle kurdu
müdahil olma hayatıma dedi
o on dakika ben sustum
ama olmadı işte
aşk saniyenin onda birinde bile seni öldüre biliyor
ama öldürmedi
beni yaralı bıraktı o günde
müdahil olma
sürec önemli
olmamayı kabul ettim
ama dün yılın son günü
msn de kelime kelime boğdu ve bir iletilememiş aşkla yalnız bıraktı beni
sarılmdım bile
ama ben bu kadar sevmedim
ben hep piçliğime sığınıpoyalandım hayatla
ben hiç bu kadar çaresizkalmadım
ben onu düşünmekten hastalandım
aşk tı bu ve adı defterimde "premature aşkın intiharı" olarak kendi yalanıma yazıldı
yaşanmışlık değil
ama aşk bir şizofrenik vakaya dönüştümü
yitiyor gidiyor herşey onunla
çok kötü durumdayım dün geceden beri
içim açıyor
kendinede dedim sen hiç olmadın yokluğun olsun
ama kendimi düşük yapmış gibi hissediyorum
bu ne şimdi
kimine göre anlamsızlık kimine göre hayatın anlamı
bir çocuğun olma ihtimali olmuş oda
zorla düşük yaptırıldı
bir öğrenci parmağıyla deşti yüreğini yani
sevilmekten korkar mı insan
ben korkar oldum o gittiğinden beri
sevmekten sevilmekten...
zülfükar
sevdim ama aşık olmadım
ama bir gün yolda yürüken geldi gözleri alev alev
adını bilmiyordum
yüzüne aşinaydım
adını söyledi ve ben ona ikinci cümlemde
ben senden hoşlandım ve ben sana aşık olma potansiyeli taşıyorum
çok görme ve görüşme benimle dedim
ama geldi
konuşmadı ama geldi
sesler yoktu herşey duruyordu o gelince
ellerinin dokunduğu cağrafyalar nura boğuluyordu
ama ses yoktu
bir gün gel bana bende kal dedi
kaldım o uyudu ben uyuyamadım diğer odada
sabah olsun yüzüne bakayım diyordum
sonra akşam yine onunla kaldım
bu sefer sandalyeyi koyup baş ucuna onun sabaha kadar izledim
uyumadın mı dedi
bu kara ve kurak kentte bir kez manzara ve güzelli görür insan bırak da uyumayım dedim
güldü ama ses vermedi
sonra ona yazdım bütün şiirleri, bütün mesajları, mektupları
ama ses vermedi
ne evet ne hayır
anlıyorsunuz değil mi
aşk umudun yitmemesi
belki Neşet Ertaş ın deyimiyle "günde yüzbinkere eşiğine yüzler sürmeli"
ama ses gelmedi
sonuç değildi istediğim
bir çift değerli söz
sevda kirlenir ama aşk kirlenmez
kirlenmemeli
sonra birgün yolda karşılaştık elinden tuttum gitme artık dedim
gitti ama yine dili lal
ertesi gün beni ariyorken buldum onu insan yığını içinde
telaşlı ve kızgın
içim sızladı bir an
sol yanıma saplandı bakışları nefes alamadım
herkes oradaydı ama kimse yoktu
titredi ellerim, dizlerim ve umudum
aşk korkudur belki dedim
ama aşk korkmamalı
bir on dakika istedi ama istese ona ömür vermeye hazırdım
çay dedi
olur dedim
sus dedi olur dedim
konuşması benim ölümüm yada ölümsüzlüğümdü
olur dedim
o giderse ölüm gelir, o gelirse ölüm nedir
dedim
konuştu ve on cümle kurdu
müdahil olma hayatıma dedi
o on dakika ben sustum
ama olmadı işte
aşk saniyenin onda birinde bile seni öldüre biliyor
ama öldürmedi
beni yaralı bıraktı o günde
müdahil olma
sürec önemli
olmamayı kabul ettim
ama dün yılın son günü
msn de kelime kelime boğdu ve bir iletilememiş aşkla yalnız bıraktı beni
sarılmdım bile
ama ben bu kadar sevmedim
ben hep piçliğime sığınıpoyalandım hayatla
ben hiç bu kadar çaresizkalmadım
ben onu düşünmekten hastalandım
aşk tı bu ve adı defterimde "premature aşkın intiharı" olarak kendi yalanıma yazıldı
yaşanmışlık değil
ama aşk bir şizofrenik vakaya dönüştümü
yitiyor gidiyor herşey onunla
çok kötü durumdayım dün geceden beri
içim açıyor
kendinede dedim sen hiç olmadın yokluğun olsun
ama kendimi düşük yapmış gibi hissediyorum
bu ne şimdi
kimine göre anlamsızlık kimine göre hayatın anlamı
bir çocuğun olma ihtimali olmuş oda
zorla düşük yaptırıldı
bir öğrenci parmağıyla deşti yüreğini yani
sevilmekten korkar mı insan
ben korkar oldum o gittiğinden beri
sevmekten sevilmekten...
zülfükar