Beyaz Türkler Baskı yapabilir Yeşil Türkler Yapamaz...

türk ocağı

serdengeçti
Katılım
9 Kas 2006
Mesajlar
1,813
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Taceddin Dergahı
TÜRBAN yasağını yerinde bırakmak isteyenler garip teorilerle karşımıza çıkıyor. Üniversitelerde başörtüsü serbest bırakılırsa “Mahalle Baskısı” denilen şeyle bütün ülkede açıklara baskı yapılır ve herkes örtünmeye mecbur edilirmiş... Peki neymiş bu mahalle baskısı?.. Efendim yurdun bazı şehirlerinde bu baskı yüzünden lokantalar, pastahaneler, kahvehaneler Ramazan’da gündüz servis veremiyorlar, iş yerlerini kapatıyorlar, ancak iftardan sonra açıyorlarmış...

Bundan normal ve tabiî ne olabilir... Dinsizin, ateistin, Beyaz Türk’ün baskı yapmaya hakkı var da, Yeşil Türk’ün yok mu?

Âdil kanunlara aykırı olmamak, şiddet içermemek, küfür etmemek şartıyla propaganda yapmak, manevî yumuşak baskı uygulamak da bir hürriyettir.

Üsküdar Belediyesi bir ara içki satan lokantaları ve meyhaneleri bir “Kırmızı Sokakta” toplamak istemişti de, Beyaz Türkler baskı yaparak, ağır şekilde tenkit ederek bunu önlemişlerdi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, “Düşünceler, çok ağır, en şoke edici şekilde de olsa düşünce hürriyetine dokunulamaz...” şeklinde bir kararı vardır.

Dindar bir Müslümanın “Ramazan gündüzlerinde lokantalar açık olsun, her yere meyhane açılsın, içki verilsin...” demesini mi bekliyorlar?

Şu Beyaz Türkler ne garip mahluklar. Kendilerine yüzde yüz tam bir hürriyet istiyorlar; bu ülkede çoğunluğu oluşturan Müslümanlara o kadar geniş hürriyet tanımıyorlar. Hani, temel haklardan biri de eşitlikti.

Müslümanlar “Mahalle Baskısı” yaparmış...

Peki bu memlekette Masonlar “Mason Baskısı” yapmıyor mu?

Sabataycılar “Sabataycı Baskısı” yapmıyor mu?

Şucular “Şu Baskısı”, Bucular “Bu Baskısı” yapmıyor mu?

Müslümanlar da düşünce ve vicdan hürriyeti sınırları içinde gerekirse “Mahalle Baskısı” yapmak hakkına sahiptirler.

Şiddete başvurmamak, hakaret etmemek, âdil yasalara aykırı olmamak şartıyla...

Tesettür farz-ı ‘ayndır, her Müslümanın bu farzı yerine getirmesi ve bu mâruf (iyi, doğru, güzel) emir konusunda çalışması, propaganda yapması gerekir.

Bu memlekette İngiltere’de olduğu gibi geniş bir hürriyet olsa şöyle bir dernek kurulabilir:

“Tesettürü Desteklemek, Yaymak, Bütün Kadınların Örtünmesini Sağlamak Derneği”.

Vaktiyle Prof. Alemdaroğlu zamanında İstanbul Üniversitesinde, tesettürlü kız öğrencileri açmak için sorgulama ve baskı yapma odaları kurulmuştu. Biz Müslümanların, kadın ve kızları tesettüre davet için öyle baskı odalarına ihtiyacımız yoktur.

Zaten milyonlarca açık hanım ve kız, başlarını örtmek için uygun bir ortam beklemektedir.

Müslümanlar dinî emirlere severek, gönüllü olarak, candan ve samimî bir şekilde uyarlar.

Mahalle Baskısı dedikleri şey zaten dünyanın her yerinde var. Hindistan’da Mecusîlerin yoğun oldukları bir şehirde sokağın ortasına yatmış, geviş getiren bir ineğe saygısızlık yapabilir misiniz? Kışşt çekil oradan diye ayağıyla ineğe dokunan birini mutaassıp Hindular ne yapar?

Çeşitlilik, çoğulculuk, farklılık olan bir ülkede toplumsal mutabakat, sosyal barış ve içtimaî mukavele olması gerekir.

Zorla, cebren, kerhen, tehdit ederek, kanunsuz baskılar yapılmayacak... Onun dışında bütün propagandalar serbest olmalıdır.

Doğu veya Güneydoğu Anadolu’nun halkı dindar bir şehrinde Nehar-ı Ramazanda (Ramazan gündüzünde) sokakta sigara içerek yürüyen bir kimseye sert sert bakarlar. Bu bakışları yasaklamaya kimin hakkı vardır. Alenen oruç yiyene şefkatle, muhabbetle, dostlukla bakacak değiller a.

Beyazlar tesettürlü Müslüman kadınlara nasıl bakıyorsa, yeşiller de oruç yiyenlere öyle bakabilir.

Merhum Özal zamanında üniversitelerde başörtüsü (yüzde yüz olmasa da) serbestti. O zaman Mahalle Baskısı oldu mu?

1979’da veya 80’de ünlü Galatasaray Lisesi’nden beş başörtülü kız mezun oldu. Hattâ, kendilerine diploma veren müdürün elini sıkmadılar. Bunda ne anormallik var?

Asıl büyük anormallik, dünyanın bütün ülkelerinde (Fransa’nın resmî liseleri hariç) kolej ve üniversitelerde serbest olan başörtüsünü öcü gibi göstermek ve demokrasiye, insan haklarına, eşitliğe, insafa, vicdana, sağduyuya aykırı zorbalıklar ve zulümler sergilemektir.

Yazın sıcağı, kışın soğuğu, bazen ılık, bazen serin rüzgarlar esmesi ne kadar normal ve tabiî ise, bu memlekette İslâm’ın ve Müslümanların varlığı, tesirleri, sizin tabirinizle baskıları o kadar normaldir.

Alışmaya, katlanmaya çalışın. Siz yakın tarihimizde bu memleketin Müslüman halkının ensesinde çok boza pişirmiştiniz.

Kur’ân’a Uymak

FİLAN camide bir hafız efendi çok güzel Kur’ân tilavet ediyor ve dinleyenler mest oluyormuş... Bu Ramazan camiler dolup dolup boşalıyormuş... İftar ziyafetleri birbirini takip ediyormuş...

Eyvallah... Lakin işin esasını unutmuşa benziyoruz. Kurtulmak, ayakta kalmak, zilletten izzete, esaretten hürriyete geçmek istiyorsak sadece Kur’ân okumakla, dinlemekle, camiye gitmekle yetinmemeliyiz; Kur’ân’ın emirlerini, yasaklarını, öğütlerini tutmalıyız. Aksi takdirde ne kurtuluş olur, ne hürriyet, ne izzet.

Kur’ân sadece okunmak için gönderilmemiştir. Kur’ân’ı yaşamamız, hayatımıza uygulamamız gerekir.

Toplumumuz gırtlağına kadar Kur’ân’ın yasakladığı günahlara, isyanlara, fısk ve fücura, nifaka batmıştır. Bazı sofu geçinenlerimiz, dindar görünenlerimiz bile bid’atler içinde yüzüyor.

Bir tarafta tuzu kuru varlıklı Müslümanlar, üzerinde bir kuş sütünün eksik olduğu lüks sofralarda yiyip içiyor. Öbür tarafta aç Müslümanlar, Kızılay’ın dağıttığı bir kap yemek için sabahın 10’unda kuyruğa giriyor (Diyarbakır’da). Sosyal adaletsizliğin kasıp kavurduğu bir ülkede Sarı Hafızın okuduğu Kur’ân’ı dinleyip de ağlamak yeterli midir?

Müslüman Kur’ân’ı hayata uygulamakla mükelleftir.

Kur’ân’ın kesin emri gereğince Peygambere uymak zorundadır.

Allah sınırlar koymuştur. O sınırları çiğnememek zorundadır.

Yaş ve kuru, her konuda Kur’ân’ın bir öğüdü, işareti vardır. Bunları öğrenmeli ve hayata geçirmeliyiz.

‘Âbid, âqil, vicdanlı, muttaki, kerim, ahlaklı, faziletli, (nefsiyle cihad eden) mücahid, firasetli, basiretli, ölçülü, müdebbir, sabırlı, musalli Müslümanlar olmalıyız. Kur’ân nasıl olmamızı istiyorsa öyle olmak için çalışıp çabalamalıyız.

Mehmet Şevket Eygi.... Milli Gazete
 
TÜRBAN yasağını yerinde bırakmak isteyenler garip teorilerle karşımıza çıkıyor. Üniversitelerde başörtüsü serbest bırakılırsa “Mahalle Baskısı” denilen şeyle bütün ülkede açıklara baskı yapılır ve herkes örtünmeye mecbur edilirmiş... Peki neymiş bu mahalle baskısı?.. Efendim yurdun bazı şehirlerinde bu baskı yüzünden lokantalar, pastahaneler, kahvehaneler Ramazan’da gündüz servis veremiyorlar, iş yerlerini kapatıyorlar, ancak iftardan sonra açıyorlarmış...
Bakıp görecegiz bu yazarımız amacına ulaşmak için neler saçmalamış.Dakika bir gol bir hedef belli,demokratik toplumlarda sözü bile edilmemesi gereken,yasaların kriterlerine uygun işyerleri açmak ve bunu işletmek hakkına saldıracagı belli olmuyormu girişinden? Adam iş yeri sahibi ve ekmegi peşinde ve talep varsa kamu hizmeti adına ve kendi çıkarı için isterse ramazan'da olsa işyerini açacaktır ve bu o esnafımızın en dogal hakkıdır.Toplumda herkes müslüman degildir.Sen diger dinlerin mensuplarına gereken saygıyı gösterirsen onlarda,sana gösterirler merak etme.Yahudilerinde oruç tuttugu günler var onlara da saygı göstermek gerekmez mi bu mantıga göre,sen azınlıga kendi dini vecibilerine itaat ve saygıyı dikte etmeye kalkarsan ve dayatmaya çalışırsan.Karşıdakide kendi inançlarına saygıyı senden talep eder ve hakkıdır ve laiklik bunun için gereklidir.Ayrıca neden hiç düşünülmez ki o açık lokantalarda,oruç tutamayan ve muaf olanların yemek yeme ihtiyaçlarına,sırf kendimiz oruç tutuyoruz diye dayatma yapmaya hakkımız varmı?Egoist olmuyormuyuz?Yada dini bakımdan,dinimizin her alanda gösterdigi hoşgörüye ters degilmi?

Bundan normal ve tabiî ne olabilir... Dinsizin, ateistin, Beyaz Türk’ün baskı yapmaya hakkı var da, Yeşil Türk’ün yok mu?
Bak sen şu işe,sanki satanist kedi kesme törenine katılmanı isteyip,dayatma yapıyor.Asıl dayatmayı bu tür yazılarıyla asıl yazar yapmıyor mu?Üstelik bunu yaparken de hiç gereksiz bir ayrıma sokmuyormu?Yeşil Türk,Beyaz Türk yazarada yuh!

Âdil kanunlara aykırı olmamak, şiddet içermemek, küfür etmemek şartıyla propaganda yapmak, manevî yumuşak baskı uygulamak da bir hürriyettir.Lafa bak hizaya gel."manevi,yumuşak baskı uygulamak"gerçekten demokrasiyle baskı çok yakışmışlar birbirlerine.

Üsküdar Belediyesi bir ara içki satan lokantaları ve meyhaneleri bir “Kırmızı Sokakta” toplamak istemişti de, Beyaz Türkler baskı yaparak, ağır şekilde tenkit ederek bunu önlemişlerdi.Haremlik,selamlık gibi yani..

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, “Düşünceler, çok ağır, en şoke edici şekilde de olsa düşünce hürriyetine dokunulamaz...” şeklinde bir kararı vardır.Konumuz düşünce degil ki,dayatma ve bugün sözde özgürlük adı altında azınlıklara,çogunlugun dedigi olur dayatmasının yapılmak istenmesidir.

Dindar bir Müslümanın “Ramazan gündüzlerinde lokantalar açık olsun, her yere meyhane açılsın, içki verilsin...” demesini mi bekliyorlar?Dindar müslümanın ,öyle dese orucu zarar mı görür yoksa daha degerlenir mi?Düşünün etraf kafir kaynıyor ve hadi yazara göre baskı altında ve herkes gözüne baka baka yer ve içerken oruç tutuyor.İşte gerçek ibadet bu degilmi?Deyiversin ne olacak?Yok deyemez çünkü dese din kullanılamayacak ve halk dini bilgisizligi kullanılarak,nufuz altına alınamayacak.

Şu Beyaz Türkler ne garip mahluklar. Kendilerine yüzde yüz tam bir hürriyet istiyorlar; bu ülkede çoğunluğu oluşturan Müslümanlara o kadar geniş hürriyet tanımıyorlar. Hani, temel haklardan biri de eşitlikti.Pes ya kendi uyduruyor ve sonra uydurduklarına kendileri inanıyor.Aslında olay inanma olayı da degil asıl amaç toplum mühendisligi ile sömürelecek topluluk yaratmak.Hele bu topluluk Türkiye Cumhuriyeti tapusu olursa ballı kaymak.Devam edin az kaldı azimle yapan betonu delermiş az kaldı ha gayret yıkacaksınız bu Cumhuriyeti ve ihanet edeceksiniz Ataya da Atalarımıza da

Müslümanlar “Mahalle Baskısı” yaparmış...

Peki bu memlekette Masonlar “Mason Baskısı” yapmıyor mu?

Sabataycılar “Sabataycı Baskısı” yapmıyor mu?

Şucular “Şu Baskısı”, Bucular “Bu Baskısı” yapmıyor mu? Yapıyorlar yapmaz olurlar mı?Ama baskı yollarıyla degil,çıkar ilşkisiyle baglanan nüfuslu kişilerin bir şekilde önemli görevlere getirilmeleri yoluyla yapılıyor.Tıpkı sizlerin yaptıgı gibi,üstelik dinen aldatılan,kandırılan toplumun,yalan yanlışlarla aldatılıp,topluma dayatmaları gibi.Bu forumda bile onların çokçasından var.

Müslümanlar da düşünce ve vicdan hürriyeti sınırları içinde gerekirse “Mahalle Baskısı” yapmak hakkına sahiptirler.Bakın gördünüz mü olay nereye geldi?Baskı yapmak artık hak oldu.Ne hakkı oluyor bu?Br kişinin ve toplumun özgür iradelerine sen de benim gibi yaşamak zorundasın dayatması olmayacak mı?367 olayında bas bas bagırıp demokrasi dersi verenlerimiz de bunlar degilmiydi?Sanki Sivas olaylarını yapanların,münferit oruç tutmayanların linç edilmesi gibi bir hak olsa gerek bu hak ne farkı var?

Şiddete başvurmamak, hakaret etmemek, âdil yasalara aykırı olmamak şartıyla... Dayatma da yasal zemine oturtuldu böylece.İnsan zeki olunca leb demeden leblebi anlanabiliyor ama anlayamayanlarımız çok ne yazıkki.

Tesettür farz-ı ‘ayndır, her Müslümanın bu farzı yerine getirmesi ve bu mâruf (iyi, doğru, güzel) emir konusunda çalışması, propaganda yapması gerekir.
İşte bir dayatma daha Tesettür farzmış,bana göre de degil?Ne yapacagız bunu tartışmayacagız.Din sömürüsüyle cahil toplulugu arkasına almış ya ben baskıyla onun dogrusunu kabul edecegim.
Bu memlekette İngiltere’de olduğu gibi geniş bir hürriyet olsa şöyle bir dernek kurulabilir:

“Tesettürü Desteklemek, Yaymak, Bütün Kadınların Örtünmesini Sağlamak Derneği”.Zaten az kaldı ya bu ülke sizin baskılarınıza dayanamayacak istediginiz yönetim biçimini getireceksiniz ki bunu da yanlız emperyalizmin kucagındasınız ve kucagında olarak yapacaksınız.Yada yeter diyen ordu sizin gibilerin kellesini kesecek ve ortadan kaldıracak.İşte bu ülkeye edeceginiz kötülük bu olacak.Yap ibadetini,ATATÜRK VE ATALARIMIZ SENİN İBADETİNİ YAPABİLMEN İÇİN KELLELERİNİ ORTAYA KOYDULAR.Daha fazla kaşınma otur yerine,ibadetine karışanmı var?Üstelik sen milletin ibadetine karışıyorsun.İnanıyorsan yap tebligini otur yerine bu ne biçim çıkardır ki ülkene ihanet edebiliyorsun?

Vaktiyle Prof. Alemdaroğlu zamanında İstanbul Üniversitesinde, tesettürlü kız öğrencileri açmak için sorgulama ve baskı yapma odaları kurulmuştu. Biz Müslümanların, kadın ve kızları tesettüre davet için öyle baskı odalarına ihtiyacımız yoktur.Gördün mü yobazlık tek türlü olmuyor işte,karşı tarafında sizler gibi yobazı var.Evet üstelik sizin baskı odalarına ihtiyacınız hiç yok dogruya ne denir?Sizler zaten toplumu böldünüz,insanlar ya sizden dir yada degil sizden olmayana su bile vermezsiniz.Su vereceginiz insanda egemenliginizi kabul edecek.Öyle degilmi yöntemleriniz.

Zaten milyonlarca açık hanım ve kız, başlarını örtmek için uygun bir ortam beklemektedir.
Bak bak neler de biliyor.Bari biraz daha açsaymışın konuyu,Söyleyin de erken kapanmasınlar ve bir çuval inciri berbat etmesinler o takiyyecileriniz.Truva atından hiç bir farkınızın olmadıgının ispatını yapmış oluyorsunuz böylece,örtünmek isteyen milyonlar var ve ne hikmetse ve neyi bekliyorlarsa,üstelik dinen inancınıza ragmen günah kabul etmenize ragmen günahta ısrar eden milyonlar.Merak ederim insanlar hangi çıkarlar için günaha girer diye?Demek yazar biliyor cevabını,tarikatlarının nüfuz alanları genişlesin de gerisi önemli degil,degil mi?

Müslümanlar dinî emirlere severek, gönüllü olarak, candan ve samimî bir şekilde uyarlar.

Mahalle Baskısı dedikleri şey zaten dünyanın her yerinde var. Hindistan’da Mecusîlerin yoğun oldukları bir şehirde sokağın ortasına yatmış, geviş getiren bir ineğe saygısızlık yapabilir misiniz? Kışşt çekil oradan diye ayağıyla ineğe dokunan birini mutaassıp Hindular ne yapar?Yani işin özü şu,verilen örnekten çıkarttıgımız.Çogunluk azınlıgı ezecek.Ama dün sizin gibi radikaller yüzde 10-15 lerdeyken maaşallah o zaman hiç kimse sizi ezmiyordu ve sizlerde de pek ezilecek göz yoktu.

Çeşitlilik, çoğulculuk, farklılık olan bir ülkede toplumsal mutabakat, sosyal barış ve içtimaî mukavele olması gerekir.
Bizler de farklı bir şey demedikki ve demiyoruz ki özellikle Cumhurbaşkanlıgı seçiminde aynı şeyleri bizler söylemiştik.Tabi siz de bu söylemlerimizi kaale almıştınız degilmi?Sizin demokrasiden anladıgınız nasıl işime gelirsedir.
Zorla, cebren, kerhen, tehdit ederek, kanunsuz baskılar yapılmayacak... Onun dışında bütün propagandalar serbest olmalıdır.

Doğu veya Güneydoğu Anadolu’nun halkı dindar bir şehrinde Nehar-ı Ramazanda (Ramazan gündüzünde) sokakta sigara içerek yürüyen bir kimseye sert sert bakarlar. Bu bakışları yasaklamaya kimin hakkı vardır. Alenen oruç yiyene şefkatle, muhabbetle, dostlukla bakacak değiller a.

Beyazlar tesettürlü Müslüman kadınlara nasıl bakıyorsa, yeşiller de oruç yiyenlere öyle bakabilir.Her ikiside yobazdır.Uzlaşma noktanız da ancak yobazca olabilir.

Merhum Özal zamanında üniversitelerde başörtüsü (yüzde yüz olmasa da) serbestti. O zaman Mahalle Baskısı oldu mu?Bilemiyorum demeki bir dönem Atatürk devrimleri askıya alınmışta farkına varmamışız.

1979’da veya 80’de ünlü Galatasaray Lisesi’nden beş başörtülü kız mezun oldu. Hattâ, kendilerine diploma veren müdürün elini sıkmadılar. Bunda ne anormallik var?Hani peygamberimiz, bir harf ögretenin kırk yıl kölesi olurdu?Ne oldu yetiştirdiginiz yeni nesillere bunları ögretmemişmiydiniz?Ben o ögretmenlerin yerinde olsan,o tür kafaya sahip nankörlerin ,yüzüne bile bakmaya tenezzül etmezdim.

Asıl büyük anormallik, dünyanın bütün ülkelerinde (Fransa’nın resmî liseleri hariç) kolej ve üniversitelerde serbest olan başörtüsünü öcü gibi göstermek ve demokrasiye, insan haklarına, eşitliğe, insafa, vicdana, sağduyuya aykırı zorbalıklar ve zulümler sergilemektir.Olayları çarpıtma da o kadar uzmansınız ki din söz konusu olunca her dediginize mutlak itaatten olsa gerek,hiç diger yazılarımla tezat oluşturdummu dediginiz yok.Her konuda istedigin gibi at gitsin nasıl olsa yiyorlar degil mi?

Yazın sıcağı, kışın soğuğu, bazen ılık, bazen serin rüzgarlar esmesi ne kadar normal ve tabiî ise, bu memlekette İslâm’ın ve Müslümanların varlığı, tesirleri, sizin tabirinizle baskıları o kadar normaldir.
.Müslümanım ,Elhamdürüllah fakat baskıyı kabul etmiyorum
Alışmaya, katlanmaya çalışın. Siz yakın tarihimizde bu memleketin Müslüman halkının ensesinde çok boza pişirmiştiniz.
Bu kadarına da pes dogrusu.Kendisi yazıyor kendisi inanıyor.
Kur’ân’a Uymak

FİLAN camide bir hafız efendi çok güzel Kur’ân tilavet ediyor ve dinleyenler mest oluyormuş... Bu Ramazan camiler dolup dolup boşalıyormuş... İftar ziyafetleri birbirini takip ediyormuş...

Eyvallah... Lakin işin esasını unutmuşa benziyoruz. Kurtulmak, ayakta kalmak, zilletten izzete, esaretten hürriyete geçmek istiyorsak sadece Kur’ân okumakla, dinlemekle, camiye gitmekle yetinmemeliyiz; Kur’ân’ın emirlerini, yasaklarını, öğütlerini tutmalıyız. Aksi takdirde ne kurtuluş olur, ne hürriyet, ne izzet.

Kur’ân sadece okunmak için gönderilmemiştir. Kur’ân’ı yaşamamız, hayatımıza uygulamamız gerekir.

Toplumumuz gırtlağına kadar Kur’ân’ın yasakladığı günahlara, isyanlara, fısk ve fücura, nifaka batmıştır. Bazı sofu geçinenlerimiz, dindar görünenlerimiz bile bid’atler içinde yüzüyor.
İşte bu konuda çok dogru söylemişsin.Fitneye bulaşma ve günahlarını ve ahlakını temiz tut ve ondan sonra eksik aklını başkalarına dikte etmeye çalış.
Bir tarafta tuzu kuru varlıklı Müslümanlar, üzerinde bir kuş sütünün eksik olduğu lüks sofralarda yiyip içiyor. Öbür tarafta aç Müslümanlar, Kızılay’ın dağıttığı bir kap yemek için sabahın 10’unda kuyruğa giriyor (Diyarbakır’da). Sosyal adaletsizliğin kasıp kavurduğu bir ülkede Sarı Hafızın okuduğu Kur’ân’ı dinleyip de ağlamak yeterli midir?

Müslüman Kur’ân’ı hayata uygulamakla mükelleftir.

Kur’ân’ın kesin emri gereğince Peygambere uymak zorundadır.

Allah sınırlar koymuştur. O sınırları çiğnememek zorundadır.

Yaş ve kuru, her konuda Kur’ân’ın bir öğüdü, işareti vardır. Bunları öğrenmeli ve hayata geçirmeliyiz.

‘Âbid, âqil, vicdanlı, muttaki, kerim, ahlaklı, faziletli, (nefsiyle cihad eden) mücahid, firasetli, basiretli, ölçülü, müdebbir, sabırlı, musalli Müslümanlar olmalıyız. Kur’ân nasıl olmamızı istiyorsa öyle olmak için çalışıp çabalamalıyız.
Sen ol sonra başkalarıda olur.Allah'la toplumun arasına da fazla girmemeye çalış.
Mehmet Şevket Eygi.... Milli Gazete

gerisi gelecek
 
insanlarımızı beyaz türkler,yeşil türkler vs.. diye gruplara ayırmak ne kadar yanlış ve cahilcedir..

hiç mi geçmişten ders alınmamıştır..
toplum arasında oluşturulan gruplaşmalar sonucu binlerce insanımız biribirini öldürmedi mi 70'li 80'li yıllarda..

yazık çok yazık..
 
Demokrasiye hiç uymamış Eygi amcamızın yazdıkları,fikirlere bile tahammülü olmayan insanlara
niye okutturuyorsun bu yazıyı Türkocağı kardeşim.
ALLAH c.c ilk vahyini OKU olarak göndermiş,ama neyi?
Oku-anla-yaşa,ama en başı oku,okursan anlarsın,anlarsan yaşarsın,kurtuluşa erersin.
Demokrasilerde bazen anladığın şeyi yaşayamıyorsun,nasıl demokrasiyse?
Görelim Mevlam neyler,neylerse güzel eyler.
saygılar.
 
Generale:
Ne oldu arkadaşım? Yıllarca sözü edilen dayatmaları savunmaya kalktığın kesim yapmadımı? İyimi oluyormuş? Nasıl kuyruğu yanmış kedi misali hoplamaya başladınız. Demokrasiymiş ne zaman geldiki demokrasi? Hep zorbalık yapılmadımı? Demişsinki; Senin ibadetine karışan varmı? İslami yaşamdan uzak insanların yegane sığınağı bu cümle "karışan varmı?" Eğer yaşamaya gayret etseydin anlardın karışıp karışılmadığını. Şunu anlayın artık MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATILMAYACAK...

Chamura:
Böyle bir ayrımı yapanlar; başörtülü kadınlarımızı, gümüş yüzük takan erkeklerimizi, namaz kılan ordu mensubu vatandaşlarımızı fişleyenlerdir. Onları bu ülkenin zencileri ilan edenlerdir. Mutlu azınlıktır. Yazar bunu anlatmak istemiştir, sizin feveranınızı yazar yıllardır haykırmaktadır.

Efsanuya:
Bu aralar moda demokrasiye uymamak efsanu kardeşim bizde bu modaya uyduk ne yapalım bazıları demokrasi adına eşi başörtülü olan adayı cumhurbaşkanlığına layık görmedi, bazıları türban yasağının devamını demokrasi(!) adına ister oldu. Bu gibi talepler demokratikse, bizimki süper demokratik. Biraz anlayış canım yıllarca kızlarımız peruk taktı sizin baskınızdan dolayı, birazda siz anlayış gösterinde ramazanda da zıkkımlanmayıverin nolacak...:goz:
 
Beyazlar tesettürlü Müslüman kadınlara nasıl bakıyorsa, yeşiller de oruç yiyenlere öyle bakabilir.
.........
1979’da veya 80’de ünlü Galatasaray Lisesi’nden beş başörtülü kız mezun oldu. Hattâ, kendilerine diploma veren müdürün elini sıkmadılar. Bunda ne anormallik var?

Mehmet Şevket Eygi nin yarattığı sanal düşman(cık)lardır.

birisi efendice çıkıpta söylesin:

Bu ülkede oruç tutana/tutmayana karışan var mı?
evet küçük azınlıklar var.Oruç tutana bir baskı yapıldığına şahit olamadık henüz?ama her sene "oruç tutmadı diye dayak yediler" vb. haberleri medyada okuyoruz.

AMA genel olarak insanlar bunun bir "inanç meselesi" olduğunun farkındadırlar.general in de dediği gibi "insanlar birbirlerinin inancına karışmamalıdırlar".(Aynı şekilde bu sözü söyleyenlerde "dinsiz" ya da dini yaşamıyor gösterilmesi de yanlıştır.)"Millet devletini" oluşturan temel bağlardan birisi din olmadığına göre (T.C. ulus devletidir) kimse inancından dolayı yadırganamaz,aşağılanamaz,yargılanamaz ve çeşitli haklarından mahrum bırakılamaz.

Galatasaray Lisesi'nden mezun olan bayanlarla ilgili çok bir söyleyeceğim yok.Ah zihniyet
! vah zihniyet!!! Bazı bayanlar karşı cinsle el sıkışınca günaha girebileceğini düşünüyorsa milletimizin pek çok ferdi bu günaha her gün girmektedir.Herkesin aslında "bal gibi bildiği" gerçek şudur ki:
"El sıkmaktaki amaç cinsel bir dürtüyü harekete geçirmek değil, temel olarak el sıkışan kişiler arasındaki karşılıklı saygıyı ( yerine göre misafirperverlik,ortaklık,anlaşma vb. durumlarla da açıklanabilir ) yansıtmaktır."

Hoşuna gitmeyen sıkmayabilir tabi ama toplumun normali, malesef sayın Eygi'nin normali ile örtüşmüyor.O yüzden bir anormallik olduğunu söyleyebilirim.
"Karşı cinsin elini sıkmadığımız gün adam oluruz" gibi bir yaklaşım son derece komiktir ve de anormaldir.

Oruç tutma konusunda da bu böyle.Herkes kendi istediğini savunuyor.Orta yolu bulup uzlaşmaktan çok yoksunuz.Birisi diyor ben oruç tutuyorum lokantalar tabi ki kapalı olacak(tektipçi faşist) diğeri diyor ben oruç tutmuyorum, birileri oruç tutuyor diye restoranlar kapatılamaz(beyinsiz ateist)

Ramazan'da restoranlar kapatılsın / kapatılmasın diyenleri yukarıda özetlediğim şekilde ayırmaya devam ettiğimiz sürece bir yere varamayız! Yukarıda saydıklarımın içinden bir akıllı yurdun evladı da çıkıp diyemiyor ki; Restoranlar özel işletmelerdir.Açık ya da kapalı olmalarına işletmecileri yani sahipleri karar verir. Ramazan'da açık ya da kapalı tutan işletmecinin kendisine göre sebepleri vardır ve de kimsenin bu hususta direkt/dolaylı olarak işletmeciye baskı yapmaya HAKKI YOKTUR!

Alışmaya, katlanmaya çalışın. Siz yakın tarihimizde bu memleketin Müslüman halkının ensesinde çok boza pişirmiştiniz.

Sayın Eygi ye göre:

-Sadece bu yazıları okuyanlar ve bu fikirleri destekleyenler "Müslümanlardır".

-%97' sinden fazlası Müslüman olan bir ülkede,
"bazı mason,ateist ve Şamanistler" tarafından Müslümanlara sürekli olarak işkence,baskı ve de 5. sınıf
vatandaş muamelesi uygulanmaktadır.(Bu ülkeyi masonlar,Şamanistler ve de çok bilmiş ateistler yönetmektir zaten)

-Normlar tektiptir."Tektip bir toplum yaratma çalışmasında" kendisine başarılar dileriz,fakat Türk Milleti
adı üzerinde bir ümmet değil bir millettir.Bir millet olduğu için de,kimse kimsenin inancına karışmak,birbirinin inancını sorgulamak,telkin ve tehditle zorla kendi dediğini benimsettirmeye çalışmak gibi bir beyinsizlik içine girmez (istisnalar kaideyi bozmaz)

Türk Milleti, "bol bol öğüt veren çokbilmiş derviş havasındaki" köşeyazarlarının,bu tür anormal yaşam telkinlerini kabul etmemektedir.(istisnalar kaideyi ne bozar, ne de değiştirebilir.)
 
Generale:
Ne oldu arkadaşım? Yıllarca sözü edilen dayatmaları savunmaya kalktığın kesim yapmadımı? İyimi oluyormuş? Nasıl kuyruğu yanmış kedi misali hoplamaya başladınız. Demokrasiymiş ne zaman geldiki demokrasi? Hep zorbalık yapılmadımı? Demişsinki; Senin ibadetine karışan varmı? İslami yaşamdan uzak insanların yegane sığınağı bu cümle "karışan varmı?" Eğer yaşamaya gayret etseydin anlardın karışıp karışılmadığını. Şunu anlayın artık MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATILMAYACAK...

Ne olmuş?Aslında sana bir şey açıklamak gereksiz.Çünkü anlayamıyorsun ve ne kadar ugraşsamda anlayamayacaksın.Evet haklısın bu ülkede gerçek demokrasi görmedi.Bu kafaylada gö re mez.Nerde üçkagıtçı,dolandırıcı var(istisnailer kaideyi bozmaz)seçen bu toplumla demokrasi olamaz.Atatürk gibi bir dahi lideri anlayamayan ihanet edebilen bir toplum,demokrasi inşa edemez.Hatta İran'daki adı her neyse rejimi de mumla arar hale gelir.
Geldik işte şimdi zurnanın zırt dedigi yere,bre gafil yobaz.Sen nerden bilirsin,şimdi benim oruçlu oldugumu yada olmadıgımı,diger ibadetimi yaptıgımı yada yapmadıgımı,Yada benim ibadetimden sana ne?Sen Allah'mısın insanların ibadetini yargılayacak?Hem senin İslamı yaşamdan anladıgın ne?İslami yaşamdan anladıgın senin,sana dikte edilen yaşam biçiminin dışına çıkmamakmı?Bir de demokrasiden bahsetmezmisin?
Git bulaşma bana belanı başkasından bul.
 
toplumu gruplaştırmak büyük bi hatadır, o gruplaşmayı en çok yaratan türbanlılardır
 
Ŧ ℓ ε ŧ ¢ ħ;2146880' Alıntı:




Ramazan'da restoranlar kapatılsın / kapatılmasın diyenleri yukarıda özetlediğim şekilde ayırmaya devam ettiğimiz sürece bir yere varamayız! Yukarıda saydıklarımın içinden bir akıllı yurdun evladı da çıkıp diyemiyor ki; Restoranlar özel işletmelerdir.Açık ya da kapalı olmalarına işletmecileri yani sahipleri karar verir. Ramazan'da açık ya da kapalı tutan işletmecinin kendisine göre sebepleri vardır ve de kimsenin bu hususta direkt/dolaylı olarak işletmeciye baskı yapmaya HAKKI YOKTUR!



Dostum;Bir yurdum insanı da demiyor dedigin konuda,üstelikbu konu başlıgındaki yazıya verdigim cevabın girişinde,"Bakıp görecegiz bu yazarımız amacına ulaşmak için neler saçmalamış.Dakika bir gol bir hedef belli,demokratik toplumlarda sözü bile edilmemesi gereken,yasaların kriterlerine uygun işyerleri açmak ve bunu işletmek hakkına saldıracagı belli olmuyormu girişinden? Adam iş yeri sahibi ve ekmegi peşinde ve talep varsa kamu hizmeti adına ve kendi çıkarı için isterse ramazan'da olsa işyerini açacaktır ve bu o esnafımızın en dogal hakkıdır"Şeklinde vermiştim.Hakkımı yemişsin.:goz:
 
Generale:
Ne oldu arkadaşım? Yıllarca sözü edilen dayatmaları savunmaya kalktığın kesim yapmadımı? İyimi oluyormuş? Nasıl kuyruğu yanmış kedi misali hoplamaya başladınız. Demokrasiymiş ne zaman geldiki demokrasi? Hep zorbalık yapılmadımı? Demişsinki; Senin ibadetine karışan varmı? İslami yaşamdan uzak insanların yegane sığınağı bu cümle "karışan varmı?" Eğer yaşamaya gayret etseydin anlardın karışıp karışılmadığını. Şunu anlayın artık MÜSLÜMAN MAHALLESİNDE SALYANGOZ SATILMAYACAK...

Ne olmuş?Aslında sana bir şey açıklamak gereksiz.Çünkü anlayamıyorsun ve ne kadar ugraşsamda anlayamayacaksın.Evet haklısın bu ülkede gerçek demokrasi görmedi.Bu kafaylada gö re mez.Nerde üçkagıtçı,dolandırıcı var(istisnailer kaideyi bozmaz)seçen bu toplumla demokrasi olamaz.Atatürk gibi bir dahi lideri anlayamayan ihanet edebilen bir toplum,demokrasi inşa edemez.Hatta İran'daki adı her neyse rejimi de mumla arar hale gelir.
Geldik işte şimdi zurnanın zırt dedigi yere,bre gafil yobaz.Sen nerden bilirsin,şimdi benim oruçlu oldugumu yada olmadıgımı,diger ibadetimi yaptıgımı yada yapmadıgımı,Yada benim ibadetimden sana ne?Sen Allah'mısın insanların ibadetini yargılayacak?Hem senin İslamı yaşamdan anladıgın ne?İslami yaşamdan anladıgın senin,sana dikte edilen yaşam biçiminin dışına çıkmamakmı?Bir de demokrasiden bahsetmezmisin?
Git bulaşma bana belanı başkasından bul.

Üçkağıtçı, dolandırıcı olmayan her kimse söyle onu seçelim, Atatürk'ü yerinden kaldırıp ülkenin başına getiremeyeceğimize göre, birde şu açıdan bak Atatürk'ü anlayabilen kimlerdir? İhanet eden kimlerdir? Siz kimsiniz? Siz bu ülkeyi yönetiyordunuzda alaşağımı edildiniz? Başörtüsünü tahammül edemeyen kimlerdir? Siz bu gruptanmısınız? Eğer bu gruptan iseniz Atatürk'ü böylemi anladınız, böylemi Atatürkçülük yapılacağını zannettiniz?
Yobaz kim biliyormusun? Yobaz kendi fikrini bağnazca dayatana denir, mesela yök başkanı ve dahi diğer tahammülsüzler, milletin inancından korkan ürkenler. Başörtüsü yasağının devamını isteyenler, işte yobaz bunlardır. Bu kategoriye giriyorsan önce kendini sorgula, senin orucundan banane banamı tutuyorsun? Tutmuyorsanda tutana saygılı olacaksın, vay restorant nasıl kapanırmış diye hayıflanmayacaksın veya hayıflananları desteklemeyeceksin, Başını örtmüyorsanda örtene saygı duyacaksın, milletin özgürlüğünü kısıtlayanlara çanak tutmayacaksın. Tutarım, desteklerim diyorsan bu ithafların muhatabı olmaya devam edeceksin.
 
Üçkağıtçı, dolandırıcı olmayan her kimse söyle onu seçelim, Atatürk'ü yerinden kaldırıp ülkenin başına getiremeyeceğimize göre, birde şu açıdan bak Atatürk'ü anlayabilen kimlerdir? İhanet eden kimlerdir? Siz kimsiniz? Siz bu ülkeyi yönetiyordunuzda alaşağımı edildiniz? Başörtüsünü tahammül edemeyen kimlerdir? Siz bu gruptanmısınız? Eğer bu gruptan iseniz Atatürk'ü böylemi anladınız, böylemi Atatürkçülük yapılacağını zannettiniz?
Yobaz kim biliyormusun? Yobaz kendi fikrini bağnazca dayatana denir, mesela yök başkanı ve dahi diğer tahammülsüzler, milletin inancından korkan ürkenler. Başörtüsü yasağının devamını isteyenler, işte yobaz bunlardır. Bu kategoriye giriyorsan önce kendini sorgula, senin orucundan banane banamı tutuyorsun? Tutmuyorsanda tutana saygılı olacaksın, vay restorant nasıl kapanırmış diye hayıflanmayacaksın veya hayıflananları desteklemeyeceksin, Başını örtmüyorsanda örtene saygı duyacaksın, milletin özgürlüğünü kısıtlayanlara çanak tutmayacaksın. Tutarım, desteklerim diyorsan bu ithafların muhatabı olmaya devam edeceksin.
Pes.Tam zeytin yagı gibisin.Yorum yapmaya bile gerek yok cevabına,yazılarımı ve yazılarını bin defa oku belki anlama,idrak etme ihtimalin olabilir.
 
Çok güzel bir yazı
Yalnız şuda var bu ayrım sadece bu yazıyla gerçekleşmedi bu ayrım öyle yada böyle başıörtülü başı açık diye sakallı sakalsız diye namaz kılıyo kılmıyo diye bazı çevreler tarafından yapıldı şimdi biri bu ayrımı gözler önüne serince açık açık suç oldu
Ben yaparsam kaza sen yaparsan ceza
Oh ne ala ..!!!
 
yazdıklarınızı okuyorumda ne kadar acıyorum sizlere..
sadece kendi görüşünüzü destekliyor diye bu kadar yanlış bir olayı desteklemeniz ne kadar acı verici..
bu sebeple binlerce insanımız sadece kendi görüşünü doğru olarak kabul ettiği için birbirlerini öldürdü..
ama görüyorum ki sizler de aynı cehalet içindesiniz..
biriniz çıkıpta ne dinini tam anlamıyla yaşıyana baskı olmalı,nede dini vazifelerini yerine getirmeyenlere diyemiyorsunuz..
daima tek taraflı,bencilce,karşı görüşü daima sindirme politikası içindesiniz..

yazık..
 
yazdıklarınızı okuyorumda ne kadar acıyorum sizlere..
sadece kendi görüşünüzü destekliyor diye bu kadar yanlış bir olayı desteklemeniz ne kadar acı verici..
bu sebeple binlerce insanımız sadece kendi görüşünü doğru olarak kabul ettiği için birbirlerini öldürdü..
ama görüyorum ki sizler de aynı cehalet içindesiniz..
biriniz çıkıpta ne dinini tam anlamıyla yaşıyana baskı olmalı,nede dini vazifelerini yerine getirmeyenlere diyemiyorsunuz..
daima tek taraflı,bencilce,karşı görüşü daima sindirme politikası içindesiniz..

yazık..

Chamur;Benim ve bazı arkadaşlarımın yazılarında dedigin gibi her iki tarafın yobazıda gerekli cevabı alıyor.O nedenle genellemen biraz yanlış olmuyor mu?
 
yazdıklarım herkesi değil..ikinci cümlemde sınırlandırmayı yaptım zaten general...
 
Gerçekler acı oluyormuş demekki ama dostta acı söylerya.
 
Demokrasinin yılmaz bekçilerini saygıyla selamlıyorum aynı demokratlığı sizlerden her konuda, bilhassa inançlara saygı konusunda bekliyorum o zaman tarafsızlığınızı anlamış oluruz, mesela buyrun yeni anayasada başörtüsüne özgürlüğü getiren düzenlemeyi birlikte destekleyelim, camurun bu desteği vereceğinden şüphem yokta diğer arkadaşların cevabını bekliyorum.
 
Geri
Üst