BuNaLım
Bunalım
Bir Japon, İstanbul'da geçirdiği bir haftanın sonunda
fikri sorulduğunda şunları söylüyor:
Türkler'in evine gittiğinizde, tanımasalar da buyur ediyorlar.
Siz oturmadan kimse oturmuyor.
Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor.
En iyi yere sizi oturtuyorlar.
Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor.
Zorla her yemekten tattırıyorlar.
Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor.
Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor.
Herkes sizi rahat ettirmek için ugraşıyor.
Kumandayı elinize veriyorlar.
Sırtınıza, altınıza yastık konuyor.
Siz oturmadan kimse oturmuyor.
Siz sofraya geçmeden kimse geçmiyor.
En iyi yere sizi oturtuyorlar.
Siz yemeğe başlamadan kimse başlamıyor.
Zorla her yemekten tattırıyorlar.
Siz kalkmadan kimse, evin çocuğu bile sofradan kalkmıyor.
Çay, kahve, meyve, ikram bitmiyor.
Herkes sizi rahat ettirmek için ugraşıyor.
Kumandayı elinize veriyorlar.
Sırtınıza, altınıza yastık konuyor.
Yorgunluktan ölseler bile, siz kalkmadan kimse gidip yatmıyor.
Gitmeye yeltendiğinizde bu kez birakmıyorlar.
Yataklarını veriyorlar, kendileri kanepede, koltukta yatıyor.
Sonra evden çıkıyorsunuz aynı adamlar 180 derece değişiveriyor.
Herkes arabasını üstünüze sürüyor.
Herkes arabasını üstünüze sürüyor.
Arabanın burnunu çıkarmazsanız kimse yol vermiyor.
Kornalar, küfürler..
Şerit değistirmek bile mümkün değil.
Yayaysanız ışık olmayan bir geçitten mümkünü yok gecemezsiniz!
Evde öyle, arabada böyle, nasıl oluyor???
:
Bu işi çözemedim..
ensativo
Çok güldüm ya... Doğru, hakikaten de öyle...