Bir Yildiz Seç....

BERFİN

New member
Katılım
2 Haz 2006
Mesajlar
10
Reaction score
0
Puanları
0
Bir yildiz sec kendin icin gökyüzünden
gözlerin gibi parlak,
senin gibi tatli olsun,
bir yildizda bana sec,
parlakligi önemli degil yeterki sana yakin olsun!


Ben seni dün sevmedim çünkü dün bitti ben seni bugün sevmedim çünkü bugün bitecek ben seni yarın sevdim çünkü yarınlar hiç bitmeyecek...

Bana seni seviyorum dediğin zaman bu yalan bile olsa bu yalanı dunyanın bütün gerceklerine değişmeye hazırım(kuçuğume)

Aşk insanın hem dostu hemde düşmanıdır. İnsanı onun gibi yıkan,onun gibi sevindiren birşey daha yoktur hayatta.

Dünde bugünde yarında yüreginde yüregin kadar yanındayım kendini yalnız hissettiginde elini yüregine koy ben hep ordayım

Ay ışığının aydınlattığı bir kumsala küçük bir dal parçasıyla seni seviyorum yazmak isterdim ama sen hırçın bir dalga olup silersin diye yazmaktan korktum!!!

Mevsim ağlıyor bugün, özlüyor o aydınlık günlerini, ayrılıyor yapraklar ağaçlardan bir hasret rüzgarıyla. Bana Eylül'ü yaşatma ey sevgili!!

Buruk bir duygu yuklenirse yuregine, gøzlerin zaman zaman dalarsa uzaklara, kulaklarin zamansiz deli gibi cinlarsa, bilki bir yerlerde deli gibi özlenmissindir.

Yildizlar gøkyuzunde kayarken, melekler ise oynasirken, sen ise dalip beni dusunurken, seni daima kalbimin derinliklerinde izleyecegim

Bir umut kusu ciz yuregime beyaz olsun tuyleri kalbin kadar temiz olsun Bır kanadı senın icin diger kanadıda sevdigin icin cırpsın

Aşkların en soylusu birken birçok olandır sevginin en güzeli paylaşılan EMEKTİR Aşkların en soylusu birken birçok olandır çıkarsız ve sınırsız paylaşılan YÜREKTİR

Deli bir yagmur olsam seni YAGDIGIM yerler kadar severdim. Deli bir rüzgar olsam seni ESTİGİM yerler kadar severdim. Ama ben sadece DELİYİM ve seni ALDIGIM HER NEFES KADAR ÇOK SEVİYORUM !!!!

Güzelsin, şirinsin, şahanesin. Çektiğim çileme tek bahanesin. Melek mi? şeytan mı? bilmem ki nesin. Tuzaktan tuzağa atsan da olur ben seni seviyorum sen sevmesende olur.

Duyuyorum sana dokunmanın ezikliğini ve düşünüyorum aşık olmanınrezilliğini inan yanındayken çekiyorum en çok hasretini!!!

Aşkım var dağlar bilemez, sevgim var kimsenin aklı alamaz, birde sen varsın ya bir tanem dünyada kimse böyle sevemez...

Bir ilk gibi yaşayacağım içimde,kalan son sevgi parçasını seninle, sakın ayrılmayalım aşkım ölsem bile ellerinde...
_________________
 
Kes çiğliklarini Yüreğim

Kes çığlıklarını yüreğim, karanlıklar seni duyamaz...
Kes ki, matemlerle, kederlerle örülmüş bir girdaba düşmüş omuzlar, seni taşıyamayacak
kadar yorgun... Geçmiş vakitlerin ruhunun ağırlığıyla zaten bitap düşmüş bu mahkum, ağaçkurtlarının yiyip bitirdiği gövdesiyle ümitsizlik okyanusunda zillet ve boyuneğiş
mücadelesine devam ediyor çünkü...

Sus işte, sus terennümlerinde aşkın yeri olmasın, acemaşiran nağmelerin derin sükuta bırakmasın yerini... Ey kalbim bana hatırlatma, kahkaha ve neşe sedalarını, kaygılara, korkulara, onulmaz bekleyişlere, kahredici ateşlere dönüştürme...

Yakma içimi ve sis bulutlarının içine defnetme hülyalarımı... İnceden inceye 'gel' diyen davetkar sesinin tınılarıyla bir ince gırnap gibi sarılma boğazıma... Pusu kurarak bed yüzlü çehrelerle çıkma karşıma, fecir yüzlü sevdaların tuzağına düşürme beni...

Parmakuçlarında yanaşma yanıma, nüfuz ederek melankolime, kapama gözkapaklarımı gizli parmaklarınla...
Sus, sus ki, dehşetli rüyaların esiri olmayayım, zan ve vehim peçesiyle sarmalanmış ruhumu bırakmayayım alışmadığı yerlere... O yerler ki, vahaların serin ılgıtıyla, gülşenlerin ıtırlanmış kokusuyla evli de olsa bir garip kalır burada...

Bırak, bırak ki, ruhumun sabahı eceliyle yaşıt olsun..
Sus yüreğim, haykırma, cezbolma güzelliklere... Onlar ki, gecenin medcezirine ibtila olur, ardından gider, sonra döner pervane olurlar ışığa, yokoluşa...

Sen ey kalbim, idrakimin köşe bucağında suskunlaşmış bir düşünce olarak kal... Ebediyette ölümle hayatın zifafa girdiği gecelerin kanatlarına takılınca dalgalanma birdenbire, tutuşma...

Özgürlüğüme göz koyma, koyu renkli sevdaların albenisine bahtsızca at sürme, ayartma hayallerimi ve sızlatma kıyımı bucağımı gözalıcı vaadlerle...

Yakarışlar, senin nidandır yüreğim... Kalk ve sakince yürü kalabalığın ardı sıra...

Heyhat yüreğim, dövünmelerim özlemlerini teskin etmiyor, gözyaşlarım susuzluğunu dindirmiyor, hüzünlerim depremlerini bitirmiyor ve görüyorum ki, sahnesiz trajedim senin oyun hevesini alaşağı etmiyor.
Cemreler düşüyor sana güneş her uyandığında, gülümsediğinde... Umutların arkasına türkü yakıyorsun ve kutsal sevdalar ummanına yelken açmayı hayal ediyor, bekliyorsun. Gurbetleri gömüyor okyanuslara, sılayı düşlüyorsun..

Ve sen ey kalbim çığlıkların tükenmiyor bir türlü, sesleniyor, haykırıyor, bağırıyor, istiyorsun!

Git o halde, azad ettim seni... Müebbet sevdaların gamlı hazanına koş... Nisan ovalarının menekşe kokularına karış... Yokol sevda çimenlerinde..

Ve kalbim, ey kalbim... Değecekse eğer karanfillere git oraya... Kanlı tırnaklarınla kazı aşkını taşlara... Bir daha çıkmamacasına, ölesiye kazı onu...


Kazı ve haykır aleme, "Devlerin aşkı büyük olur"
 
Yüreğimi Eze Eze Veda Ettim

Yüreğimi Eze Eze Veda Ettim Sana--



Yüreğimi eze eze veda ettim sana...Dilimin ucunda gidişinin hüzünlü türküsü, gözlerimdeyse bitmeyen, bitiremediğim, bitiremediğin aşkın yarım kalmış öyküsü...Derin bir çizikle kanayan çocuk yanım, bir yerlerde buz gibi donmuş kadın yanım ve geleceğe dair düşlerle geçmişin kaosunda boğulan kaderci bir yaşlı kadın...Hepsini harmanladım gidişinde, yüreğimi eze eze...

Veda etmedin bana...Biliyorum terketmiyordun sadece kendini alıp gidiyordun! Kendini; bir beden ve bir ruhu koyup bir gemiye açılıyordun engin denizlere...Sen sadece kendini götürdüğünü zannederken aşkımın sınırlarından, benim aşkımı, aşka olan inancımı, dünümü ve yarınımı da yüklenmiştin omuzlarına...Nasıl çırpındım anlatabilmek için sana. Ama kelimelerin yetersiz kaldığı, bildik herşeyin anlamsızlık çarkında kaybolduğu bir hava boşluğundaydık...Gözünün yaşını görmedim izin vermedin buna...Ama ağlayan, hıçkıran, “seni seviyorum” diye defalarca haykıran adamın çığlığı silinmedi kulaklarımdan...Kaçışın boştu gülen gözlü adam...İnsan herkesten hatta herşeyden kaçabilir.Ama kendinden? ? Kaçamadın kendinden tıpkı kaçamadığım gibi kendimden...

Hatırladıkça güleyim mi ağlayayayım mı bilemediğim mesajlarımı çerçeveleyip, hafızamın en ayaydınlık odalarına astım. Neler yazmıştım sana...Öfkemi kusmuştum bütün birikmişliğimle...Kudurmuştu öc alma duygum tüm deliliğimle...İstiyordum ki çektiğim acının tadı senin de dudaklarına bulaşsın...Haykırışlarım senin sesinde yankılanıp kulaklarımda dolaşsın...Benim bütün deliliğime inat bir olgunluk yapışmıştı sanki yakana...Kırmadım, kıramadım seni...Boyun eğmişliğin sessiz nidalarıyla süslüydü kelimelerin. Sen kaderin önüne katıp götürdüğü bir adamdın...Razıydın, biliyordun...Oysa ben çocuktum o veda gününde...Elinden en sevdiği, yerine başka hiçbir şeyi koyamadığı, kokusu ciğerlerine dolmayınca uyuyamadığı oyuncağı alınmış küçük bir kız çocuğuydum...Ninniler söyleyip uyutabileceğim bebeğim yoktu – ki o bebek belki aslındı hiç olmamıştı! -, gecenin kara kabuslarında avunabileceğim yumuşak bir temas eksilmişti yatağımdan – ki belki ellerim hiç dokunmamıştı böyle bir tene-...Ben yalnızlığın, en koyu en dipsiz yalnızlığın korkusuyla saldırırken silah yapıp kelimelerimi sana, sen, sen yürekli adam, sadece aşkını kalkan yaptın bu deli kadına...

Ilık sular süzülürken bedenimden gözümden süzülenlerle daha çok ıslandı tenim...Sendin gözlerimden akan...İçim katılmıştı ağlamaktan...Yitirmenin ve yitirilmenin ne olduğunu öğrenmiştim eş zamanlı...Suyun beni o her zaman rahatlatan dost sesi, teskin edici teması da yetmedi gecemin karanlığına bir ayışığı katmaya...Gitmiştin, kendini alıp yanına...

Güneşin altın tepsi silueti çok kez düştü denizin mavi dalgalarına gidişinden sonra...Yakamozlar kucakladı sahil boyunda denize değen ayaklarımı defalarca...Azalır mı diye bekledim yüreğimde gidişinin sızısı...Katmerlendi aşkım günden güne...Mayalandı sensizlik, sensiz gecelerde...Aşkının haykıran çığlıkları hiç eksilmedi hayatımdan...Bedeninin olmadığı günlerde kelimelerin yetişti beni ümide döndürmeye...”İçimdesin” diyen bir adamın sesi yankılandı hep başka seslerin içinde...Biliyorum aşkım içindeyim çünkü beni de götürdün yanında...Sensiz hudutlarda yaşayan bir kadın tanıyorum ama içi senle dopdolu...Ve bir adam tanıyorum kadının olmadığı bir mekana teslim olan...Ama yalnız değil adam. Kadını da götürdü yüreğinde...Aşkın adı, aşkın tadı hiç eksilmedi uzayan kısalan ama hep varolan günlerin ve gecelerin akıp giden ritminde...Tek bir ruh ikiye bölündü iki ayrı bedende...Sen ve ben...İçiçe, çözülmemecesine...Seni Seviyorum, Senin beni sevdiğin gibi hem de...Delirir ve delirtircesine...Se – vi – y o – rum....

_________________
 
konuların birleştirilmiştir :goz:

ellerine sağlık
 
teşekkür ederim arkadaşım
 
berfin şiirler çok güzel
ellerine sağlık,
sanamı ait şiirler
paylaşımlarının devamını beklerim
 
Geri
Üst