1 Temmuz 1926 tarihinde yasası çıkartılan ve bayram olarak ilan edilen Kabotaj ve Denizcilik Bayramınız Kutlu olsun.
Mustafa Kemal Atatürk'ün, Büyük Millet Meclisi'nin V. Dönem 3. yasama yılında yaptığı açılış konuşmasından bir alıntıyla anımsatalım:
''Arkadaşlar!
En güzel coğrafi konumda ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir.
Bu yetenekten yararlanmalıyız.
Denizciliği, Türk'ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve bunu en kısa zamanda başarmalıyız...''
Geldik 2010'a
Altı ay bir güz gittik, bir de baktık ki geriye, bir arpa boyu yol gitmişiz. Çocukluğumda Rize'den İstanbul'a gelin taşıyan vapurları özleyip duruyorum.
Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz, hocam ne bu şimdi, diye soracaktır okurlarım.
Gözden kaçmasın diye yazacağım, kafanıza soru takacağım.
Düğün değil bayram değil, ne bu Boğazlardan Güvenli Tanker Geçişi toplantısı?
Güvenli geçiş yapılmadığı için endişesini dile getirmek üzere kamuoyu bir şeye hazırlanıyor.
AKPnin yöntemi budur, bilirseniz, çakarsınız manzarayı.
TV kanalları bu devlet adına yapılan o oturumları verirken birbiriyle konuşan gülüşen yetkililerin laylaylom toplantısını izledik.
Boğazlarımız konuşuluyor, yani nefes borumuz kadar önemli, en stratejik silahımız
Ne zaman gündeme getiriliyor, dikkat edelim:
1- Kabotaj Bayramı haftasında.
Yani, düşmanlarımızın kaybettiği, bizim ise zafer olarak kutladığımız günde. Bunu hep yapıyorlar.
2- 3.Bin yılın Haçlı Seferi başladığında.
Yani, Karadeniz'e ABD donanmasını sokmadığımız için; Türk Deniz Kuvvetleri komutanları'nı, 3. bir gücün Kafes tertipleriyle esir aldıkları zamanda.
Konuşmacılardan biri diyordu ki;
''Denizin altında 90 derece dik keskin yamaçlar var, bunların tıraş edilmesi lazım ''
Bugüne kadar ne büyük transatlantik gemiler geçti su yüzeyinden, bir şey olmadı da, suyun altının endişesi seni niye sardı, ha?
Dört Bakan; Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, kahvaltıda buluştular, bunu konuştular.
Hele ABD'den ödül almış Ahmet Davutoğlu bu toplantıların içindeyse, bir durup düşünmek ister, birkaç kere yutkunmak ister Davutoğlu ABD'den çantasında bu dosyayla gelmiş gibi.
Yaptıkları iş bir rol gibi, ciddiyetine inanmadıkları belliydi.
Şeytan girdi araya, Eroğlu konuşurken diğerleri açık unutulmuş mikrofonda ona gülüp alay ederken kameraya yakalandılar.
Yoksa bu konu medyada bile yer almayacaktı!
Ancak, büyük savaş lobisinin iki yüz yıldan beri, Boğazlar Meselesi diye bir meselesi hep vardır.
Bunu biliyoruz.
Öyleyse, ''acaba'' diye soralım:
BOĞAZLARDAN GEÇİŞİ, YABANCI ŞİRKETLERİN KONTROLÜNE Mİ VERECEKLER?
GÖRÜNÜŞTE TANKERLERE GEÇİŞ GÜVENLİĞİ GELECEK, AMA DİK YAMAÇLI SAHİLLER SU ALTINDAN TRAŞLANARAK, YABANCILARA ASKERİ GEÇİŞLER Mİ KOLAYLAŞTIRILACAK?
Benim endişem bu yöndedir ve bunun adı Boğazların Açılımı'dır.
Boğazların Açılımı'nın önündeki engel, Ege Deniz Kuvvetleri'nin Foça SAT Komandoları mıydı, yoksa?
Su altı tıraşlama işini, komutanlarımızı Kafes'leyerek başlatmış olabilirler mi?
Yoksa, Başbuğ Paşa'nın ''Çanakkale İpekyolu'' toplantısı, bu açılıma cevap mıydı?
Bugün nasıl bayram edelim!
Anlıyorum ki, AKP'nin BOP açılımları devam ediyor.
Bu da asimetrik kılıflandırılmış, BOĞAZLARIN YABANCILARA AÇILIMI!
Biz Doğu'da şehitlerimize ağlarken, batıdan kuşatılmışız!
1915 ile aynı senaryo!
Açık İstihbarat
Mustafa Kemal Atatürk'ün, Büyük Millet Meclisi'nin V. Dönem 3. yasama yılında yaptığı açılış konuşmasından bir alıntıyla anımsatalım:
''Arkadaşlar!
En güzel coğrafi konumda ve üç tarafı denizle çevrili olan Türkiye, endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir.
Bu yetenekten yararlanmalıyız.
Denizciliği, Türk'ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve bunu en kısa zamanda başarmalıyız...''
Geldik 2010'a
Altı ay bir güz gittik, bir de baktık ki geriye, bir arpa boyu yol gitmişiz. Çocukluğumda Rize'den İstanbul'a gelin taşıyan vapurları özleyip duruyorum.
Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz, hocam ne bu şimdi, diye soracaktır okurlarım.
Gözden kaçmasın diye yazacağım, kafanıza soru takacağım.
Düğün değil bayram değil, ne bu Boğazlardan Güvenli Tanker Geçişi toplantısı?
Güvenli geçiş yapılmadığı için endişesini dile getirmek üzere kamuoyu bir şeye hazırlanıyor.
AKPnin yöntemi budur, bilirseniz, çakarsınız manzarayı.
TV kanalları bu devlet adına yapılan o oturumları verirken birbiriyle konuşan gülüşen yetkililerin laylaylom toplantısını izledik.
Boğazlarımız konuşuluyor, yani nefes borumuz kadar önemli, en stratejik silahımız
Ne zaman gündeme getiriliyor, dikkat edelim:
1- Kabotaj Bayramı haftasında.
Yani, düşmanlarımızın kaybettiği, bizim ise zafer olarak kutladığımız günde. Bunu hep yapıyorlar.
2- 3.Bin yılın Haçlı Seferi başladığında.
Yani, Karadeniz'e ABD donanmasını sokmadığımız için; Türk Deniz Kuvvetleri komutanları'nı, 3. bir gücün Kafes tertipleriyle esir aldıkları zamanda.
Konuşmacılardan biri diyordu ki;
''Denizin altında 90 derece dik keskin yamaçlar var, bunların tıraş edilmesi lazım ''
Bugüne kadar ne büyük transatlantik gemiler geçti su yüzeyinden, bir şey olmadı da, suyun altının endişesi seni niye sardı, ha?
Dört Bakan; Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, kahvaltıda buluştular, bunu konuştular.
Hele ABD'den ödül almış Ahmet Davutoğlu bu toplantıların içindeyse, bir durup düşünmek ister, birkaç kere yutkunmak ister Davutoğlu ABD'den çantasında bu dosyayla gelmiş gibi.
Yaptıkları iş bir rol gibi, ciddiyetine inanmadıkları belliydi.
Şeytan girdi araya, Eroğlu konuşurken diğerleri açık unutulmuş mikrofonda ona gülüp alay ederken kameraya yakalandılar.
Yoksa bu konu medyada bile yer almayacaktı!
Ancak, büyük savaş lobisinin iki yüz yıldan beri, Boğazlar Meselesi diye bir meselesi hep vardır.
Bunu biliyoruz.
Öyleyse, ''acaba'' diye soralım:
BOĞAZLARDAN GEÇİŞİ, YABANCI ŞİRKETLERİN KONTROLÜNE Mİ VERECEKLER?
GÖRÜNÜŞTE TANKERLERE GEÇİŞ GÜVENLİĞİ GELECEK, AMA DİK YAMAÇLI SAHİLLER SU ALTINDAN TRAŞLANARAK, YABANCILARA ASKERİ GEÇİŞLER Mİ KOLAYLAŞTIRILACAK?
Benim endişem bu yöndedir ve bunun adı Boğazların Açılımı'dır.
Boğazların Açılımı'nın önündeki engel, Ege Deniz Kuvvetleri'nin Foça SAT Komandoları mıydı, yoksa?
Su altı tıraşlama işini, komutanlarımızı Kafes'leyerek başlatmış olabilirler mi?
Yoksa, Başbuğ Paşa'nın ''Çanakkale İpekyolu'' toplantısı, bu açılıma cevap mıydı?
Bugün nasıl bayram edelim!
Anlıyorum ki, AKP'nin BOP açılımları devam ediyor.
Bu da asimetrik kılıflandırılmış, BOĞAZLARIN YABANCILARA AÇILIMI!
Biz Doğu'da şehitlerimize ağlarken, batıdan kuşatılmışız!
1915 ile aynı senaryo!
Açık İstihbarat