boşanma davalarında Maddi Manevi Tazminat Ve Nafaka

fells2

Banned
Katılım
3 Şub 2008
Mesajlar
8,906
Reaction score
0
Puanları
36
Konum
Turkey
Türk Medeni Kanunu Kanun Numarası: 4721
( Kabul Tarihi: 22/11/2001 Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 08/12/2001
Yürürlük Tarihi 1 Ocak 2002 )

İKİNCİ BÖLÜM : BOŞANMA

II. Yetki
Madde 168 - Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
3.HD Esas : 2003/001934 Karar: 2003/001704 Tarih: 25.02.2003 kararında “Somut olayda; davacı nüfusa kayıtlı olduğu İspir'de değil de, boşanma tarihinden sonra birlikte kaldığı babasının göç ederek yerleştiği Kemalpaşa'da işbu davayı açmıştır. Davalının kabul ettiği gibi davacının, Temmuz 2001 tarihinden itibaren Kemalpaşa'da babası evinde bulunduğu tartışmasız olduğuna ve 26.2.2002 tarihli tutanakta da, şahsın Kemalpaşa ilçesi M.Akif Ersoy mahallesi Dr.Ali Kahraman Caddesi 19 numaralı yerde babası ile birlikte kirada oturduğu belirlendiğine göre, bu yerde (geçici olarak bulunmadığı, gezme, ziyaret etme vb. amaçla bunca süre orada barınmasının hayatın olağan tecrübelerine uygun düşmediği gözetildiğinde) yerleşme niyetiyle oturduğunun kabulü gerekir. Böylece davacı kendi yerleşim yerinde yetkili ve görevli mahkemede dava açmıştır.” denilmektedir.

19.HD Esas : 1993/009563 Karar: 1994/000562 Tarih: 27.01.1994 kararında “verilen yetkisizlik kararı, dairemizce HUMK.nun 9/2 ve 21. maddeleri hükümlerine dayanılarak onanmış olup, işbu dava dosyası ile ilgili olarak HUMK.nun 193/4. maddesi hükmünde yazılı süre içinde yetkili mahkemede talepte bulunulmadığından, yasa hükmü gereği bu davanın açılmamış sayılması gerekmektedir. Bu konuda mahkemenin ayrıca bir karar ittihazına gerek bulunmamaktadır. Davacılar daha sonra Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı hakkında tazminatla ilgili bu davayı açmışlar ve açılan bu davada bakanlık vekili tarafından yasal süresi içinde yetki itirazında bulunulmamıştır. Açılmamış sayılan davada verilen yetkisizlik kararı usule ilişkin bir nihai karar olup, bununla davanın esası karara bağlanmadığından, bu ikinci dava için kesin hüküm oluşturacağının kabulü yanlıştır. Bu durumda mahkemenin, davanın esasına girişip toplanacak delillerin sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken, yazılı şekilde yetki ile ilgili kesin hüküm bulunduğu nedeniyle davanın reddi isabetsizdir “ denilmektedir.


Madde 169 - Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır.

Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
2.HD Esas : 2002/004914 Karar: 2002/005626 Tarih: 29.04.2002 kararında “1-Boşanma davası açılmakla eşlerin ayrı yaşama ve nafaka isteme hakkı doğar.(M.K.m.162/2,137). Kaldı ki istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğin den (resen) alınması zorunludur.(M.K.137). O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, kadın ve yanındaki çocuklar için uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken” denilmektedir.
2.HD Esas : 2002/006665 Karar: 2002/007412 Tarih: 03.06.2002 kararında “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. md.186/1) geçimine, (TMK md.185/3) malların yönetimine (TMK. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK.md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere, herhangi bir işi ve geliri olmayan kadın yararına Türk Medeni Kanununun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken”“ denilmektedir .


V. Boşanmada tazminat ve nafaka
1. Maddi ve manevi tazminat
Madde 174 - “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

TMK 174 md. hükmü gereği ,maddi tazminat talebinin kabulü için;1-zararının mevcut olması,2- talep eden şahsın kusursuz veya daha az kusurlu olması ve 3- tazminat istenen eşin kusurlu olması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanununun 174/1.maddesi hükümleri, bu konudaki Yargıtay İçtihatları ve her olayın kendi içerisindeki özelliği dikkate alınarak, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda,maddi tazminat talep eden taraf,karşı taraftan daha ziyade kusurlu olmadığı durumda , mevcut ve beklenen menfaatleri boşanma yüzünden haleldar olduğunda (Kusursuz boşanan eş gelecekte, eşin desteğini ömür boyu yitirmiştir, gelecekte yoksun kaldığı bu desteği artık kendisi karşılayacaktır, bu kayıp talep eden eşin mevcut zararıdır, evlenme ile temin ettiği hayat seviyesinden yoksun kalacaktır, evliliğin devamı halinde sağlanması muhtemel yararlardan mahrum kalacaktır.) ,talep eden taraf lehine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı, çalışma koşulları, maddi desteğin başka bir yolla karşılanmasının mümkün olup olmadığı, eğitim düzeyleri, kadının yaşı ve evlenme şansı, ortalama yaşam süresi ve hakkaniyet ilkesi gereği maddi tazminata hükmedilmelidir.
Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
2.HD.1993/8938 E. 1993/9751 K.sayılı 22.10.1993 tarihli kararında “öncelikle belirtmek gerekir ki, istenilen maddi tazminat boşanmanın eki (fer-i) niteliğindedir. Yargılamanın her aşamasında yazılı yahut sözlü istenmesi imkan dahilindedir. Medeni Kanunun 143/1. maddesi, "mevcut ve hatta muntazar bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kabahatsiz karı veya kocanın kabahatli olan taraftan münasip bir maddi tazminat talebine hakkı vardır" kuralını getirmiştir. Görüldüğü gibi, maddi tazminatın hüküm altına alınabilmesi için öncelikle bu konuda bir isteğin bulunması, boşanma yüzünden mevcut ve hatta muntazar bir menfaatin haleldar olması ve istekte bulunanın boşanmada kabahatsiz olması gerekmektedir. Yasa koyucu muntazar menfaatin neler olduğunu göstermemiştir. Maddi tazminata esas alınabilecek ve boşanma yüzünden haleldar olduğu ileri sürülen menfaatler, toplumun genel yapısı, ülke şartları ve yaşam gerçekleri göz önüne alınmak suretiyle ve herhalde evlilik birliğinin devam ettiği dönemde normal koşullar altında bir eşin diğer eşten yapmasını bekleyebileceği ölçüde makul, ciddi ve sürekli olmalıdır. Maddi tazminat belirlenirken de haleldar olduğu ifade edilen menfaatlerin varlığının kanıtlanması yanında, kabahatsiz eşin eğitim düzeyi, yaşı itibariyle evlenme şansını kaybetme oranı ve ileri sürülen isteğin başka bir yolla karşılanmasının mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekeceği de kuşkusuzdur.” denilmektedir.
2.HD 10.12.1993 T.11319 E.12087 K. sayılı kararında “Evlenen kimseler birlikte aile birliğinin saadetini temin edecektir (MK. md. 151). Kadının münasip veçhile iaşesi birliğin reisi kocaya aittir (MK. md. 152). Görülüyor ki, kadın emeğini, gücünü aile birliğine tahsis ederken, geleceği için bir güvence yaratma endişesinde değildir. Çünkü, kocasının desteği geleceğini sağlayacaktır. Kusursuz boşanan eş gelecekteki kocanın desteğini kaybetmiştir. Desteğin kaybı ise kadına hakkaniyete uygun bir maddi tazminat isteme hakkı verir.” denilmektedir.

Yine yasa hükmü gereği,manevi tazminat talebinin kabulü için de ; 1- kişilik haklarına saldırı olması ve 2- manevi giderim istenen eşin kusurlu olması gerekmektedir.
Türk Medeni Kanununun 174/2.maddesi hükümleri, bu konudaki Yargıtay İçtihatları ve yine her olayın kendi özeliği dikkate alınarak, boşanmaya sebebiyet veren olaylar sonucu kişisel hakları, şahsi menfaatleri saldırıya uğrayan ve evlilik birliğinin sarsılmasında kusurlu bulunmayan eş lehine, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü, tazminata esas olan fiillerin ağırlığı (ruh ve beden sağlığına zarar veren, şiddet içeren davranışlar, ağır hakaretler küfürler ve onur kırıcı davranışlar) ve hakkaniyet kuralı dikkate alınarak manevi tazminata hükmedilmelidir..
Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
2.HD 2003/1741 E.2003/3637 K.sayılı 17.03.2003 tarihli kararında “ Boşanmaya neden olan olaylarda davacıyı döven, birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı tamamen kusurludurr............
Türk Medeni Kanununun 174/2 maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen *kadının ağır yada eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK. 4 BK. 42,43,44,49) dikkate alınarak * kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.” denilmektedir.

2. Yoksulluk nafakası

Madde 175 - “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
TMK 175.md.hükmü gereği yoksulluk nafakası talebinin kabulü için 1- talep edilmesi, 2-talep edenin boşanma yüzenden yoksulluğa düşeceğinin belirlenmesi,3- talep eden şahsın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir.

Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
3.HD 2004/7524 E., 2004/7594 K.sayılı 05.07.2004 tarihli kararında “
Boşanmada eşit kusurlu eş de diğer şartlar varsa yoksulluk nafakası isteyebilir.”denilmektedir.
3.HD 2004/1930 E., 2004/2575 K.sayılı 23.03.2004 tarihli kararında ;” Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yoksulluğun ortadan kalması halinde bağlanmış olan nafaka mahkeme kararıyla kaldırılabilir.”denilmektedir.

3. Tazminat ve nafakanın ödenme biçimi

Madde 176 - Maddi tazminat ve yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebilir.
Manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesine karar verilemez.
İrat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafaka, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkar; alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması ya da haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla kaldırılır.
Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

Bu Konudaki Yargıtay Kararlarında;
3.HD 2004/10356 E., K: 2004/10392 K.sayılı 05.10.2004 tarihli kararında “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir” denmektedir.

4. Yetki

Madde 177 - Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

5. Zamanaşımı

Madde 178 - Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
 
Geri
Üst