türk ocağı
serdengeçti
Bu ilamın çıkacağı malûm olmuştu
Sayın Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Anayasa Mahkemesi yargıçlarının dünyaya parmak ısırtan kararı için "Malumun ilamı" deyimini kullanmıştı...
Zaten herkese malum olmuştu... Sadece en başta AKP'li Cemil çiçek ve bazı başını kuma gömmeyi marifet sayanlar hariç...
Ben, kıymetli yargıçları suçlamaya kalkışanları insafa davet ediyorum... Şayet arkalarında bazı güç odakları ve özellikle de sol medya kuruluşları olmasaydı, yargıçlar daha temkinli davranırlardı...
Eğer herhangi bir konuda CHP yetkilileri ayaklarına çorap giymeyi unutarak telaşla Anayasa Mahkemesi'ne, Danıştay'a koşuyorlarsa, vardır elbette bir bildikleri...
Gazeteler: "Yine CHP'nin isteği kabul edildi" yazdılar... Maluma ilam gerekmez ki...
Baştan beri, “AKP kapatılacaktır” dedik, kimseyi inandıramadık... Yine de diyorum, AKP için kurtuluş yolu kalmamıştır... Kesinlikle kapatılır... çünkü 11 üyeli Anayasa Mahkemesi'nde 1 Demirel, 8 Necdet Sezer oyu vardır... Bu 9 oy her zaman blok halinde kullanılıyor... Sebebini hiç düşündünüz mü?
Sahi, sayın yargıçlarımız tarafsız karar verdiklerine kendileri inanmaktalar mı?
6 Haziran Cuma günü yayınlanan gazetelerde ağır itham veya isnat, veya gerçekler yer almıştı...
Zaman: "Mahkeme CHP talebine uydu..."
Yeni Şafak: "Hukuka tecavüz..."
Sabah: "Yasak kızım!.."
Vakit: "Yargı egemenliği..."
Star: Egemenlik kayıtsız-şartsız yagıçların..."
Bugün: "Milli iradeyi yok saydılar..."
Taraf: "Egemenlik kayıtsız-şartsız yargıçlarınmış..."
Ve soruyorlar:
"Raportör niçin vardır?" Sahi niçin vardır, kim biliyor?
"AKP kapatılmaz mı?.." Bu soru esasen Cemil çiçek ve A. Latif Şener'e sorulmalı...
"Parlamenter sistem sıkıcı mı?"
Evet, bazıları için sıkıcıdır... Dikta dönemi artıkları için çok sıkıcı.
"411 oy mu daha inandırıcı, 9 oy mu?"
Eğer birisi "bizden büyük yoktur" diyorsa, karşısındakiler de onu kabullenircesine susuyorlarsa, 9 oy, 21 milyon seçmen oyunu hiçe sayar...
Yani AKP-MHP ve mecliste üyesi bulunmayan partiler...
Unutmuş olamazsınız... Bir zamanlar "sayısal üstünlük değil, siyasal üstünlük önemlidir" vezicesi yumurtlayanlar olmuştu... O yumurtanın sahipleri ve yumurtadan çıkan civcivler ülke dışına çıkmış değiller...
En çarpıcı soru şöyle:
"Meclis ne işe yarayacak...?"
27 Mayıs darbesinde, 12 Eylül darbesinde, 28 Şubat "post modern" darbesinde ne işe yaramış ise şimdi de o işe yarayacak...
Şimdi de şu soruyu soralım:
"Son Anayasa Mahkemesi kararı hukuki bir darbe değil mi?"
Hukukçulara sorarsanız ayan/beyan bir darbedir... çünkü, yetkisini aşmıştır mahkeme... Esastan incelemenin yapılamayacağını ileri süren hukukçular, tıpkı 367 komedisi gibi bir netice çıktığı kanısındalar...
İşte buna, "Biz yaptık oldu" denir...
Nitekim oldu...
Görünürdeki 9 kişi, görünmez yandaşları ile 70 milyonluk Türk milletinin iradesine el koyuyorlar...
Korkak, pısırık ve inisiyatif almaktan çekinen iktidar partisi hiç umursamıyor...
Yarın partileri kapatıldığında vaveyla koparacakları kesindir... Amma meşru hakkına veya haklarına sahip çıkmakta acizlik gösteren bir partiyi arkalamak abesle iştigal olur...
"Uyu uyu yat uyu" ninnileriyle geldik bu günlere...
Hiç göz açtırmadılar, bundan böyle de açtırmamakta kararlılar...
Biz gereksiz zamanlarda gereksiz yerlerde cambaza bakarken, maymunlar cebimizdeki paraları yürütüyorlar...
Bu yazı bugün bitmez... Bitmedi işte...
Yarın kaldığımız yerden açık cümlelerle devam ederiz inşallah...
---------
Maksatlar korkutarak teslim almaksa, yanlış
Seçilmeden ülkeye hakim olmaksa, yanlış
Her şeyin bir usülü, yolu vardır mutlaka
Gaye ölü evinde davul çalmaksa, yanlış...
Abdurrahim Karakoç
Vakit
Bu ilamın çıkacağı malum olmuştu (2)
Vaziyeti seyrettikçe utanma hislerim tamamen ayağa kalkıyor..
Böyle olmamasını temenni ederdim..
Bir ben değil, cümle alem vaziyete baktıkça kahroluyor..
Sadece CHP-DSP ve Aydın Doğan’ın kalemli askerleri memnun..
Hani her kararda “Türk Milleti Adına” deniyordu.. Türk milleti varlığı ile, inançları ile, iradesiyle niçin kaale alınmıyor?
İki sol parti ve bir de Aydın Doğan’ın holding medyası memnun edilince Türkiye memnun mu oldu sanılıyor?
Diğer gazetelerin manşetlerini, köşe yazılarını hiç okumuyor mu sayın yargıçlarımız?
“Anayasa’yı ihlal ettikleri” ileri sürülüyor.. Okuması/yazması olan herkes bu iddiaya inanmak zorunda kalıyor.. çünkü A. Necdet Sezer’in seçtiği 8 üye ve Demirel’in seçtiği 1 üye blok halde Türk milletinin görüş ve yaşayışına ters düşen gerekçeler savunuyorlar..
Tepeden inmeci bir model arayışı içine sokulan siyasetçi herhalde normal siyasetçi değildir.. Buna vesile olan mahkeme kararı da ancak ve ancak bürokratik oligarşiyi masajlamak olur..
Sayın yargıçlarımız laiklik hassasiyetlerinden dolayı” laikliği de çiğnemiş iddialara göre..
“Hukukî değil, siyasî karar” diyenler, “Cüppeliler darbesi” diyenler var, “Demokrasi açısından zararlı” görüşünü ileri sürenler var, “hukuk bölündü” diye dertlenenler var.. “367’den de beter” görenler var..
Eee, kim kaldı?
Baykal çıkmış sokaklara yine esip-gürlüyor, yine “Mahkeme kararına saygı duyalım” diyor.. Diyecek ve duyacak.. çünkü istediği olmuştur, hem umduğundan fazlasını almıştır..
Bir yazar, “Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’yı çiğnediği bir ülkede artık kimsenin hukuka riayet etmesini bekleyemezsiniz” öfkesini açığa vuruyor..
Söyleyin, daha ne desinler?
Baykal’a göre, “siyasî sonuçları olacak” kararın zaten siyasî sonuçlar için verildiğini sağır sultan bile duymadı mı?
Laikliği korumak için kimsenin inancıyla oynanamaz.. Ki ayrıca, siz laik iseniz, cenazeniz niçin camiden kaldırılır? Eğer ileride ezanı, namazı, camileri, oruç tutmayı hizaya getirmek asıl niyetse çok zor..
Maalesef ok yaydan çıkmıştır..
Yaptığınızı beğendiniz mi sayın Sezer? Bu kadar derine inmelerine ve Türk milletinin inançlarına ket vurulmasını.. Bir konuşmanızda “Gerekli görüldüğü zaman inanç ve ibadetlere kısıtlama getirilir” demiştiniz de pek inanan olmamıştı.. O proje mi uygulanıyor şimdi?
Yazı başlığında Büyükanıt’ın bir cümlesini kullandım.. Büyükanıt görebildiğimiz kadar memnun.. Diğer laiklik müptelası subaylarımız da memnun. Acaba “darbecilik istenilen sonucu getirmedi, bir de başkaları devam etsinler” diyerek hukukçulara mı havale edildi “bin yıl sürmesi” arzulanan proje?
Taraf gazetesinin dünkü manşeti “Asker/Rektör kumpası” şeklindeydi..
Tabii geçmişe ait kumpastan bahsediyor Taraf.. Amma hiçbir şey geçip gitmiyor..
“Taraf’ın elindeki belgelere göre, rektörler Eruygur’a, ordunun öğretim üyelerini fişlemesini, toplumu harekete geçirmesini, idari yargıya ve ilköğretim okullarına müdahale etmesini de görüşmüşler..”
Maalesef idari yargı tahmin edilenden daha ileri gitmeye başladı..
Anayasa Mahkemesi “yürütmeyi durdurma” kararı veriyorsa, oturup düşünmeliyiz.. TBMM yerine 9 üye karar verecekse -ki vermeye kalktılar-, hangi parlamentodan söz edeceğiz?
Bir “yasal kurumlar” lafıdır, sakız gibi çiğneniyor..
Parlamento yasal kurum değil mi? Bakanlar Kurulu yasal kurumlar arasına girmiyor mu?
Evet, hukukun üstünlüğü derken parlamentodan, hükümetten yani yasama ve yürütmeden daha üstün bir sıfat mı verilecek hukukçulara?
Ortada bir yetki gaspı vardır..
Deniz Baykal, kendi ve partisi lehine saydığı bu gaspı görmüyorsa herkes görüyor ve yazıyor..
Yazık değil mi Türkiyemize?..
Hiç kimse AKP’yi savunmuyor.. Hele ben asla o tarafa meyletmem.. Hak ve adaleti, demokrasiyi savunurken yalakaların neler söyleyeceklerini bildiğimden dolayı açıklama gereği duydum..
-------------------------------------------------
Bu kavga CHP’nin iktidar kavgasıdır
Bu dalga sığ denizin histeri dalgasıdır
Markasına bakarak hukuk sanmayın asla
Hırçın bürokratların kenara kaymasıdır
Abdurrahim Karakoç
Vakit
Sayın Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Anayasa Mahkemesi yargıçlarının dünyaya parmak ısırtan kararı için "Malumun ilamı" deyimini kullanmıştı...
Zaten herkese malum olmuştu... Sadece en başta AKP'li Cemil çiçek ve bazı başını kuma gömmeyi marifet sayanlar hariç...
Ben, kıymetli yargıçları suçlamaya kalkışanları insafa davet ediyorum... Şayet arkalarında bazı güç odakları ve özellikle de sol medya kuruluşları olmasaydı, yargıçlar daha temkinli davranırlardı...
Eğer herhangi bir konuda CHP yetkilileri ayaklarına çorap giymeyi unutarak telaşla Anayasa Mahkemesi'ne, Danıştay'a koşuyorlarsa, vardır elbette bir bildikleri...
Gazeteler: "Yine CHP'nin isteği kabul edildi" yazdılar... Maluma ilam gerekmez ki...
Baştan beri, “AKP kapatılacaktır” dedik, kimseyi inandıramadık... Yine de diyorum, AKP için kurtuluş yolu kalmamıştır... Kesinlikle kapatılır... çünkü 11 üyeli Anayasa Mahkemesi'nde 1 Demirel, 8 Necdet Sezer oyu vardır... Bu 9 oy her zaman blok halinde kullanılıyor... Sebebini hiç düşündünüz mü?
Sahi, sayın yargıçlarımız tarafsız karar verdiklerine kendileri inanmaktalar mı?
6 Haziran Cuma günü yayınlanan gazetelerde ağır itham veya isnat, veya gerçekler yer almıştı...
Zaman: "Mahkeme CHP talebine uydu..."
Yeni Şafak: "Hukuka tecavüz..."
Sabah: "Yasak kızım!.."
Vakit: "Yargı egemenliği..."
Star: Egemenlik kayıtsız-şartsız yagıçların..."
Bugün: "Milli iradeyi yok saydılar..."
Taraf: "Egemenlik kayıtsız-şartsız yargıçlarınmış..."
Ve soruyorlar:
"Raportör niçin vardır?" Sahi niçin vardır, kim biliyor?
"AKP kapatılmaz mı?.." Bu soru esasen Cemil çiçek ve A. Latif Şener'e sorulmalı...
"Parlamenter sistem sıkıcı mı?"
Evet, bazıları için sıkıcıdır... Dikta dönemi artıkları için çok sıkıcı.
"411 oy mu daha inandırıcı, 9 oy mu?"
Eğer birisi "bizden büyük yoktur" diyorsa, karşısındakiler de onu kabullenircesine susuyorlarsa, 9 oy, 21 milyon seçmen oyunu hiçe sayar...
Yani AKP-MHP ve mecliste üyesi bulunmayan partiler...
Unutmuş olamazsınız... Bir zamanlar "sayısal üstünlük değil, siyasal üstünlük önemlidir" vezicesi yumurtlayanlar olmuştu... O yumurtanın sahipleri ve yumurtadan çıkan civcivler ülke dışına çıkmış değiller...
En çarpıcı soru şöyle:
"Meclis ne işe yarayacak...?"
27 Mayıs darbesinde, 12 Eylül darbesinde, 28 Şubat "post modern" darbesinde ne işe yaramış ise şimdi de o işe yarayacak...
Şimdi de şu soruyu soralım:
"Son Anayasa Mahkemesi kararı hukuki bir darbe değil mi?"
Hukukçulara sorarsanız ayan/beyan bir darbedir... çünkü, yetkisini aşmıştır mahkeme... Esastan incelemenin yapılamayacağını ileri süren hukukçular, tıpkı 367 komedisi gibi bir netice çıktığı kanısındalar...
İşte buna, "Biz yaptık oldu" denir...
Nitekim oldu...
Görünürdeki 9 kişi, görünmez yandaşları ile 70 milyonluk Türk milletinin iradesine el koyuyorlar...
Korkak, pısırık ve inisiyatif almaktan çekinen iktidar partisi hiç umursamıyor...
Yarın partileri kapatıldığında vaveyla koparacakları kesindir... Amma meşru hakkına veya haklarına sahip çıkmakta acizlik gösteren bir partiyi arkalamak abesle iştigal olur...
"Uyu uyu yat uyu" ninnileriyle geldik bu günlere...
Hiç göz açtırmadılar, bundan böyle de açtırmamakta kararlılar...
Biz gereksiz zamanlarda gereksiz yerlerde cambaza bakarken, maymunlar cebimizdeki paraları yürütüyorlar...
Bu yazı bugün bitmez... Bitmedi işte...
Yarın kaldığımız yerden açık cümlelerle devam ederiz inşallah...
---------
Maksatlar korkutarak teslim almaksa, yanlış
Seçilmeden ülkeye hakim olmaksa, yanlış
Her şeyin bir usülü, yolu vardır mutlaka
Gaye ölü evinde davul çalmaksa, yanlış...
Abdurrahim Karakoç
Vakit
Bu ilamın çıkacağı malum olmuştu (2)
Vaziyeti seyrettikçe utanma hislerim tamamen ayağa kalkıyor..
Böyle olmamasını temenni ederdim..
Bir ben değil, cümle alem vaziyete baktıkça kahroluyor..
Sadece CHP-DSP ve Aydın Doğan’ın kalemli askerleri memnun..
Hani her kararda “Türk Milleti Adına” deniyordu.. Türk milleti varlığı ile, inançları ile, iradesiyle niçin kaale alınmıyor?
İki sol parti ve bir de Aydın Doğan’ın holding medyası memnun edilince Türkiye memnun mu oldu sanılıyor?
Diğer gazetelerin manşetlerini, köşe yazılarını hiç okumuyor mu sayın yargıçlarımız?
“Anayasa’yı ihlal ettikleri” ileri sürülüyor.. Okuması/yazması olan herkes bu iddiaya inanmak zorunda kalıyor.. çünkü A. Necdet Sezer’in seçtiği 8 üye ve Demirel’in seçtiği 1 üye blok halde Türk milletinin görüş ve yaşayışına ters düşen gerekçeler savunuyorlar..
Tepeden inmeci bir model arayışı içine sokulan siyasetçi herhalde normal siyasetçi değildir.. Buna vesile olan mahkeme kararı da ancak ve ancak bürokratik oligarşiyi masajlamak olur..
Sayın yargıçlarımız laiklik hassasiyetlerinden dolayı” laikliği de çiğnemiş iddialara göre..
“Hukukî değil, siyasî karar” diyenler, “Cüppeliler darbesi” diyenler var, “Demokrasi açısından zararlı” görüşünü ileri sürenler var, “hukuk bölündü” diye dertlenenler var.. “367’den de beter” görenler var..
Eee, kim kaldı?
Baykal çıkmış sokaklara yine esip-gürlüyor, yine “Mahkeme kararına saygı duyalım” diyor.. Diyecek ve duyacak.. çünkü istediği olmuştur, hem umduğundan fazlasını almıştır..
Bir yazar, “Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa’yı çiğnediği bir ülkede artık kimsenin hukuka riayet etmesini bekleyemezsiniz” öfkesini açığa vuruyor..
Söyleyin, daha ne desinler?
Baykal’a göre, “siyasî sonuçları olacak” kararın zaten siyasî sonuçlar için verildiğini sağır sultan bile duymadı mı?
Laikliği korumak için kimsenin inancıyla oynanamaz.. Ki ayrıca, siz laik iseniz, cenazeniz niçin camiden kaldırılır? Eğer ileride ezanı, namazı, camileri, oruç tutmayı hizaya getirmek asıl niyetse çok zor..
Maalesef ok yaydan çıkmıştır..
Yaptığınızı beğendiniz mi sayın Sezer? Bu kadar derine inmelerine ve Türk milletinin inançlarına ket vurulmasını.. Bir konuşmanızda “Gerekli görüldüğü zaman inanç ve ibadetlere kısıtlama getirilir” demiştiniz de pek inanan olmamıştı.. O proje mi uygulanıyor şimdi?
Yazı başlığında Büyükanıt’ın bir cümlesini kullandım.. Büyükanıt görebildiğimiz kadar memnun.. Diğer laiklik müptelası subaylarımız da memnun. Acaba “darbecilik istenilen sonucu getirmedi, bir de başkaları devam etsinler” diyerek hukukçulara mı havale edildi “bin yıl sürmesi” arzulanan proje?
Taraf gazetesinin dünkü manşeti “Asker/Rektör kumpası” şeklindeydi..
Tabii geçmişe ait kumpastan bahsediyor Taraf.. Amma hiçbir şey geçip gitmiyor..
“Taraf’ın elindeki belgelere göre, rektörler Eruygur’a, ordunun öğretim üyelerini fişlemesini, toplumu harekete geçirmesini, idari yargıya ve ilköğretim okullarına müdahale etmesini de görüşmüşler..”
Maalesef idari yargı tahmin edilenden daha ileri gitmeye başladı..
Anayasa Mahkemesi “yürütmeyi durdurma” kararı veriyorsa, oturup düşünmeliyiz.. TBMM yerine 9 üye karar verecekse -ki vermeye kalktılar-, hangi parlamentodan söz edeceğiz?
Bir “yasal kurumlar” lafıdır, sakız gibi çiğneniyor..
Parlamento yasal kurum değil mi? Bakanlar Kurulu yasal kurumlar arasına girmiyor mu?
Evet, hukukun üstünlüğü derken parlamentodan, hükümetten yani yasama ve yürütmeden daha üstün bir sıfat mı verilecek hukukçulara?
Ortada bir yetki gaspı vardır..
Deniz Baykal, kendi ve partisi lehine saydığı bu gaspı görmüyorsa herkes görüyor ve yazıyor..
Yazık değil mi Türkiyemize?..
Hiç kimse AKP’yi savunmuyor.. Hele ben asla o tarafa meyletmem.. Hak ve adaleti, demokrasiyi savunurken yalakaların neler söyleyeceklerini bildiğimden dolayı açıklama gereği duydum..
-------------------------------------------------
Bu kavga CHP’nin iktidar kavgasıdır
Bu dalga sığ denizin histeri dalgasıdır
Markasına bakarak hukuk sanmayın asla
Hırçın bürokratların kenara kaymasıdır
Abdurrahim Karakoç
Vakit