Bugün buz gibisin; gölgen de, belirsizliğin de, ıslak saçların da öyle.
Seni gördüğüm en son günden daha soğuksun bugün.
Hissettiğim gibi değilsin, eşsiz bir sevgili değilsin sen artık.
Senin herkesten farklı kahverengi gözlerine ne oldu?
Neden bugün mavi söyler misin?
Değiştin bugün, ellerin de soğuk senin, kalbimin tam ortasından sızan sıcaklığın,gözlerimde belirmiyor artık.
Titriyorum, üşüyorum.
Sensizlik içime akıyor gözlerimden süzülen kuru yaşlarla işte.
Yine farksızım, yine hüznü yazıyorum, yine sen, hep sen ve yine buz gibisin...
Elini son bir kez uzat dedim, belki ayaküstü,
belki trafiğin içinde, belki karanlıkta yüzüm belirsizken,
belki çok yakınında ama çok uzağındayken...
Elini son bir kez uzat dedim, böyle bitmesin,
böyle gömülmesin birşeyler en dibe.
Dibe vurmayalım dedim, mesafelerle değil; gerçekleri baygınlığın yüzüne su niyetine serpiştirerek bitseydi.
Keşke demiyorum, ama keşke bugün sıcak olsaydın mevsim şartlarına uygun.
Gerçi mevsimler de karıştı birbirine, bir sıcak bir soğuk artık...
Ama sen dengelisin bugün, bugün sadece soğuksun.
Tamam, bırak artık ellerimi.
Nasılsa yeterince sevdin beni ve oyunun sonu birgün gelmeliydi.
Tamam, çek git.
Bir daha gözlerimin içine asla bakma belirsiz.
Bir dahakine sevgide neden arama ve sev nedensiz.
Ama bensiz ve benden habersiz...
Bugün soğuksun, buz gibisin.
Bilmek ister misin ne haldeyim?
Çok iyi yaşıyorum, herşey yolunda.
Mutlu gözüküyorum değil mi?
Evet, mutlu gözüküyorum.
Uydurmaca bitsin bu yazı. Yalanlarla bitsin baştan sona yalandı nasılsa... Parçalanmışlıkların alınmak istenmeyen öcüyle, kelimelerin güçsüz yüklenişleriyle bitsin.
Yararsız, faydasız, nedensiz bitsin.
Buz gibisin, bugün soğuksun.
__________________