Bugün Nazım Hikmet'in 105. doğumgünü...

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

nestor

ARKEOLOG
Katılım
16 Ocak 2006
Mesajlar
1,152
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ARZAWA
Kurşuni bir gökyüzü... Yağmur damlacıkları iğne olmuş, Karadeniz'in serin sularına düşüyor... Düşen her yağmur damlası, suyun yüzeyinde kendi halkasını oluşturmakla meşgul...

1920'lerde Karadeniz'in serin suları taşımış, Kuvayi Milliyeye katılmak isteyenleri, İstanbul'dan Anadolu'nun bozkırlarına...

O dönemin yeni yetme şairi de bir vapura gizlice binerek geçmiş Anadolu'ya... Ve yıllar sonra o dönemi bir nakış gibi işlemiş sararmış kağıtlara, üstelik dört duvar arasında...
" Onlar ki toprakta karınca
suda balık
havada kuş kadar
çokturlar
korkak,
cesur,
cahil,
hakim
ve çocukturlar
ve kahreden
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır..."

20'lerin yeni yetme şairi, 50'lerde vatan haini damgasıyla açılır yeniden Karadeniz'in hırçın sularına, canı gibi sevdiği memleketinden kaçmak için...

"Sade seni düşündüm kestanenin altında
sade seni, yani Memedi
sade seninle Memedi, yani memleketi..."

20'lerde halkının yanında omuz omuza çarpışması için onu Anadolu'ya geçiren Karadeniz, 50'lerde sevdiklerine ve halkına kavuşması için yegane engel haline gelmiştir.

"Çok yorgunum, beni bekleme kaptan
Seyir defterini başkası yazsın
Kubbeli, çınarlı, mavi bir liman
Beni o limana çıkaramazsın"

Hapishanelerin duvarları rutubetlidir, ev sahiplerinin gamı hiç kurumadığından... Ve yalnız büyük suçlulara ayak bağı olabilecek küçük suçlular ev sahibidir orada... Bir de "bu ölümlü bu yaşana0sı dünyada, bu bezirgan saltanatı, bu zulüm" bitsin diyenler... O da bu yüzden yatmıştır yıllarca " dört duvar" arasında... Ve her ev sahibi gibi zorluklar yaşamış, çileler çekmiştir...
" Belki bu halin
fizyolojik psikolojik filan izahı vardır.
Belki de sebep buna
bana aylardır kendi sesimden başka
insan sesi duyurmayan
bu demirli pencere
bu toprak testi
bu dört duvardır..."

"Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar
benden uzak, bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum"

Nazım Hikmet yaşadığı tüm bu haksızlıklara karşın yaşama sevincinden hiçbir şey kaybetmemiştir.

" Diyelim ki hapisteyiz, yaşımızda elliye yakın
daha da on sekiz sene olsun açılmasına
demir kapının.
Yine de dışarıyla beraber yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani duvarın arkasındaki dışarıyla.

Yani nasıl ve nerde olursak olalım,
hiç ölünmeyecekmiş
gibi yaşanacak..."


Nazım Hikmet' in şiirleri, Türk edebiyatına hem şekil hem de içerik bakımından devrimci bir soluk getirmiştir. Biçimsel özelliklerle öze uygun olarak istediği gibi oynayan şair, gerektiğinde dizeleri parçalamış, söz gruplarını hatta sözcükleri kırarak bunları merdiven gibi basamaklandırmıştır. Kafiyeyi ve vezni, yine öze uygun olarak gerektiğinde kullanmıştır. Nazım Hikmet' in şiirde öz ve şekil ilişkisi konusunda fikirleri şöyledir: "Şahsen kendimse, şekli öylesine öze uydurmak istiyorum ki şekil özü bir kat daha belirtsin, ama kendisi, yani şekil belli olmasın. Güzel bir kadın bacağını bir kat daha güzelleştiren fakat kendisi belli olmayan ince bir çorap gibi."

Çok sesli bir orkestrayı andıran şiirleri, içerik bakımından toplumcu ve devrimcidir. Nazım Hikmet eserlerinde gelecek güzel günlere olan inancını, devrimci fikirlerini, insan ve doğa sevgisini, memleket hasretini lirik bir söyleyişle vurgulamıştır.

Evet gerçekten de şiir, 62 yıllık ömründe Nazım Hikmet' in en iyi "yoldaşı" olmuştur. Ve yoldaşından yapmasını istediği bazı şeyler vardır.

"Sıska öküzün yanına koşulup şiirlerimiz
toprağı sürebilmeli
Pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli
dizlerine kadar
Bütün soruları sorabilmeli
Bütün ışıkları derebilmeli
Yol başlarında durabilmeli
kilometre taşları gibi şiirlerimiz
Yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli
Cengelde tamtamlara vurabilmeli
Ve yeryüzünde atomlu tek esir yurt,
tek esir insan
Gökyüzünde atomlu tek bulut
kalmayıncaya kadar
Malı mülkü aklı fikri canı
neyi varsa verebilmeli
büyük hürriyete şiirlerimiz..."

Kavganın şairidir Nazım Hikmet... Kavgası insanların özgür ve eşit olacağı bir dünya içindir... Bu uğurda verdiği mücadeleden dolayı her ne kadar " ümidin düşmanları, akarsuyun, meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanları" ona çileler çektirdilerse de o kavgasından vazgeçmemiş, insanlara ısrarla ve inatla kavgayı öğütlemiştir...

"Kız olsun oğlan olsun, kaç yaşında olursa olsun
yavrum düşmesin istiyorum hapislere,
güzelden, haklıdan, barıştan yana diye...
Fakat malum, kızım yahut oğlum
gecikirse suların ışıması
DÖVÜŞECEKSİN.
Ve hatta..."

Sevdanın şairidir Nazım Hikmet... Doktorların "aşık olursan en fazla üç yıl yaşarsın" dediği bir dönemde aşkı ( "saçları saman sarısı, kirpikleri mavi" Vera'yı) tercih etmiş bir sevda adamıdır... Çiçekli bir bahçede kokusu fark edilen nergis gibi, sevda fark ettirir kendini Nazım Hikmet' in şiirinde...

"Ne güzel şey hatırlamak seni, yazmak sana dair,
hapiste sırtüstü yatıp seni düşünmek:
Filanca gün falanca
yerde söylediğin söz,
kendisi değil edasındaki dünya...
Ne güzel şey hatırlamak seni,
sana tahtadan bir şeyler oymalıyım yine:
bir çekmece,
bir yüzük...
Ve üç metre kadar ince ipekli dokumalıyım.
Ve hemen fırlayarak
yerimden penceremde demirlere yapışarak
hürriyetin sütbeyaz maviliğine sana yazdıklarımı
bağıra bağıra okumalıyım..."

Hasretin şairidir Nazım Hikmet... Yıllarca onu sudan bahanelerle mahkum edenler, hapisten çıktıktan sonra, bahriyeyi yıllarca önce bitirdiğini, subay iken hastalığından dolayı çürüğe çıkarıldığını söylemesine ve bunu raporlarla kanıtlamasına rağmen, askere çağırırlar. 50 yaşında hasta haliyle iki yıllık askerliği kaldıramayacağını bilen Nazım Hikmet, Rusya'ya kaçar. Bakanlar Kurulu da 1951 yılında aldığı bir kararla, Nazım Hikmet' i Türk vatandaşlığından çıkarır. Ve ülkeyi terk edişinden ölümüne kadar geçen 13 yıl boyunca Rusya'nın karlı toprakları, Nazım Hikmet' in memleketine ve sevdiklerine duyduğu özlemle kavrulur.


"Sen esirliğim ve hürriyetimsin:
Çıplak bir yaz gecesi gibi yanan etimsin
Sen memleketimsin.
Sen ela gözlerinde yeşil hareler,
Sen, büyük, güzel ve muzaffer
Ve ulaşıldıkça ulaşılmaz olan
hasretimsin..."


Dünyaca ünlü bir şair olmasına rağmen, Nazım Hikmet ülkesinde yıllarca yasaklı kalmıştır. Fakat geçen her yıl boyunca,Nazım Hikmet yavaş yavaş daha özgürce okunur, hakkında daha özgürce konuşulur hale gelmiştir. Medya da giderek Nazım Hikmet' e geniş yer ayırmaktadır.

Fakat özellikle medyada, Nazım Hikmet bir nostalji kahramanı olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Romantik, isyankar ama fikirleri geçerliliğini yitirmiş bir çizgi roman figürü...

Elbette Nazım Hikmet' in ölümünden bu yana geçen 44 yılda, dünyada pek çok değişiklik olmuştur. Ama değişmeyen bazı şeyler de vardır... Hala açlık ve yoksulluk dünyayı kasıp kavurmaktadır; hala süper(!) devlet, yoksul toprakları bombalamaktadır; hala "insan insana kulluk yapmaktadır"... İşte tam da bu sebeplerden dolayı, Nazım Hikmet bir çizgi kahraman değil; fikirleriyle günümüzde de var olmayı başarabilen büyük bir ustadır.
" Kapansın el kapıları bir daha açılmasın
yok edin insanın insana kulluğunu
bu davet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim..."

"Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine yaşamak" hala insanlığın ortak hasreti... Nazım' ın fikirleri eskidi diyenlere cevabımız:
"DAVET DAHA BİTMEDİ"

http://www.kanalturk.com.tr/haber.php?haber_id=5449
 
duyarlı insanlara arada bir de olsa rastlamak ne güzel
sağol
 
ÇOK ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM eline sağlık


nazım hikmet'e "kartpostal şairi" diyenlere en iyi cevabı CAN YÜCEL vermişti: "kart sensin, postal da sana girsin".

CAN YÜCEL 'EDE TEŞEKKÜRLER
 
cok saqoL qüseL ßi payLa$ım, ßirde yoLda$ sacma oLcak ßiraz ama ho$çakaL yarın fiLmini net'de ßuLmam mümkünmü¿ Link fiLan varmı eLinde eqer yoqsa ßirazdan çar$ıya cıkıcam zaten aLirim ama Link varsa ßırakırım iner qeLinceye kadar.
 
asede' Alıntı:
cok saqoL qüseL ßi payLa$ım, ßirde yoLda$ sacma oLcak ßiraz ama ho$çakaL yarın fiLmini net'de ßuLmam mümkünmü¿ Link fiLan varmı eLinde eqer yoqsa ßirazdan çar$ıya cıkıcam zaten aLirim ama Link varsa ßırakırım iner qeLinceye kadar.

BENDE LİNK YOK BEN GİTTİM ORJİNAL BİR VCD ALDIM ;)
 
sağolun arkadaşlar...
bu büyük şairimizi kendi çapımızda anmış olduk buradan...
 
YOLDAŞ' Alıntı:
nazım hikmet'e "kartpostal şairi" diyenlere en iyi cevabı CAN YÜCEL vermişti: "kart sensin, postal da sana girsin"

CAN YÜCEL 'EDE TEŞEKKÜRLER


bnde 3 tskR birden ediim ... önceLiqLe qonuyu acan nestor ' a soora bu msj ı atan yoLdaş a dha sora da Can YüceLe ...

NestoR hatıRLattıın içn tskRLeR ...
 
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine..

paylaşımı yapan arkadaşa harcadığı emekten ötürü çok teşekkür ediyorum.
 
ogamemanya' Alıntı:
büyük şaire selam olsun. bu ülkede nazımlar ölmez



haklısın bu ülkede ölemiyorlar!!!...
 
Kadınlar

Ve kadınlar,
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız

Nazım Hikmet Ran

bu şiirini çok sewdiğim için paylaşmak istedim.
 
Çok büyük bir şair Allah rahmet eylesin kıymetini bilemedik ..teşekkürler
 
....... Bİr ....... Bu Kadar Saygi Duyulurmu Yaws
 
taskafa' Alıntı:
..... Bİr ........ Bu Kadar Saygi Duyulurmu Yaws

ölüye saygısızlıkta son nokta!

Allah rahmetle elesin demek bu kadar zor mu

Allah rahmetle elesin
 
taskafa' Alıntı:
....... Bİr ....... Bu Kadar Saygi Duyulurmu Yaws

sırf NAZIM USTA YA hakaret etmek için üyelik aldın sanırım :mad:


Memet Nâzım'ın babası 105 yıl önce doğdu. Nâzım Hikmet'in 105. doğum gününde, bizlere kalan “mirası” bugün mülkiyet düzeninin kafesi içinde. Şiirlerinin “telif hakkını” oğlu Memet Nâzım'dan satın almış olan Yapı Kredi (Bankası!) Yayınları son olarak internet sitelerinden kaldırmaya başladı bu şiirleri.

Memet, baban 105 yıl önce doğdu. Yoksulluğun kural olduğu, bin türlü hastalığın kol gezdiği, onların, yüzlerin, binlerin, sıra sıra, kol kol, ölmeye gönderildiği, “memetten memede” merhametin olmadığı bir ülkede.

Ama bir paşa konağında.

Memet, baban 105 yıl önce doğdu. Her yeni doğan bebenin sıtmadan can verme ihtimalinin, ne bileyim beyaz pamuk çarşafta mesut bir ihtiyarcık olarak can verecek olma ihtimalinden bin kat fazla olduğu bir ülkede.

Bakımlı bir annenin, sağlıklı oğlu olarak.

Memet, baban 105 yıl önce doğdu. Bir bakıma şanslı bir çocuktu.

Paşaydı dedesi ve pek çok hısım akraba, paşalığın kalktığı bir devirde paşa kudretindeydi. İşte o kudrettir, büyükçe bir “mirastır” paşa torunu babanın elinin tersiyle ittiği.

Memet, baban 105 yıl önce doğdu.

Ama ne soyu sicilli bir buldogtu, ne tecrübelik bir tavşan. Hasep, nesep, kan, soy sop işinde yoktu.

Ölen babasından ileri, doğacak çocuğundan geri olduğunu söyledi.

Sahi böyle oldu mu, Memet. İlerisinde misin babanın?

Memet, baban 105 yıl önce doğdu. 105 yıl önce doğan bu adamın şiirleri şimdi kaç para ediyor, kime ne bırakıyor. Bu bizim konumuzun dışında. Ama o şiirlerin nasıl varolduğunu biliyoruz. Nasıl yazıldığını ve bazen nasıl okunabildiğini.

Babanın, Memet, hapiste yazdığı şiirleri küçük kağıtlara yazar türlü yollarla gizlice dışarı çıkarırmış dostları yoldaşları; biliyorsundur.

Bir acem şairi ölüm adildir diyor Memet... Adalet midir peki, sen söyle Memet, onların binlerin yüzbinlerin ve milyonların, hayır milyarların türküsünü söyleyen adamın, sadece o ölü diye, o artık yaşamıyor diye teslim edilmesi düşmanlarının eline.

Kellesini koltuğunun altına almış yoldaşlarının duvarları delerek dışarı çıkarttıkları şiirlerin şimdi bankacı bozuntusu “kültür adamlarının” eline teslim edilmesi adalet midir?

Memet, Memet Nâzım, babanın şiirlerini internet sitelerinden kaldırıyorlar. Yoktu babanın zamanında internet ama mülkiyet vardı. Pelur kağıtlara mum ışığı altında gizli gizli alınan kopyaların mülkiyet davasına hiç düşmemişti baban.

Ne dersin, henüz “pazar olgunlaşmadığı” için mi? Yoksa “arzı çoktu da talep mi daralmıştı” şiire.

Memet, Memet Nâzım, aç kalma elbet. Ne biz isteriz aç kalmanı, ne “rahmetli” babanın gönlü razı oldurdu aç kalmana.

Yine de bir düşün. Bir düşün “Nâzım'ın yetimi”.

Babanın mirasına gerçekten sahip çıkmanın zamanı gelmedi mi?
 
senin nickinden ne olduğun belli zaten fazla yoruma gerek yok. bunu sürekli yapıosun provake etme milleti.
 
Allah Rahmet Eylesin, Büyük Şair ve Edebiyat Adamı...
 
firatay' Alıntı:
Allah Rahmet Eylesin, Büyük Şair ve Edebiyat Adamı...
evet çok büyük şair aşağıdaki sözlerinden belli büyüklüğü:
Moskova Radyosu dün akşamki yayınlarında Kızıl Şair Nazım Hikmet'in Moskova'ya vardığını ve hava alanında beyanatta bulunurken "beni yaratan Stalindir" diye bağırdığını bildirmiştir. Gene Moskova Radyosu'na göre, kızıl şair, Stalin'i göklere çıkaran şu sözleri de sarf etmiştir: "- Gözlerimin ışığını Staline borçluyum, her şeyimi ona borçluyum, o beni yarattı, o beni yaşatıyor." (Cumhuriyet, 30 Haziran 1951)
-Dostlarım, bir gün Türkiye de Azerbaycan gibi sosyalist bir ülke olacak. Ben görmesem bile içinizden bazıları mutlaka bunu görecek...(Bakû'de Azerbaycan Yazarlar Birliği'nin düzenlediği bir toplantıda)
Yani azarbeycan gibi esaret altında sscb tarafından zulümle yönetilecek.
Kıbrıs'ın en tanınmış şairlerinden biri olan Özker Yaşın Nevzat ve Ben.adlı kitabından:
'Enosis'i destekleyiniz' ...Kıbrıs'ın anası Yunanistan ile birleşmesini engellemeyiniz. Böylece Kıbrıs savaş kundakçılarının zırhlısı haline gelmekten kurtulacaktır. İşte o zaman Ada üzerinde yaşayan Türkve Yunan Kıbrıslılar mutlu olacaklardır..."
Ve işte dedesinin Polonya'lı olmasıyla övündüğünü söyleyen Nazım Hikmet tam 81 mısradan oluşan SENİ DÜŞÜNÜYORUM başlıklı uzunca şiirinin ilk bölümünde de Komunist olduğunu rahatlıkla söyleyebilmektedir. Şöyle ki;

Türkiye Komunist Partisi, TKP' em benim
Seni düşünüyorum
Sen dünümüz, bugünümüz, yarınımızsın
En büyük ustalığımız, en büyük hünerimizsin
Sen aklımız, yüreğimiz ve yumruğumuzsun
Dünyada bir anılır şanlı soyun var
Sen küçük kardeşisin VKP' nin
Sen bana bugün
Mübarek alnındaki yara yerinle
Ve işçi bileklerinde
Zincir izleriyle göründün
Duruyorsun dimdik, pırıl pırıl
Ömrümde yalnız seninle
Ve senin safında olmakla övündüm...

vatan haini nazım hikmetin gerçek yüzü...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst