Bunlar gerçekten korkuyorlarmış yahu!

LOOPUSED

Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€
Bunlar gerçekten korkuyorlarmış yahu!

Hani muhalefetin "korku" üzerine kurulduğu söyleniyordu ya...
"Beni de içeri atacaklar" diye korkup soluğu Amerika'da alan Ergenekon çocukları...
Sanki bakılacak bir yanları kalmış gibi "beni çarşafa sokacaklar" diye korkan "İsmet Paşa kızı" yaşlı teyzeler...
"Kısa bacaklı kıllı adamlar ırzıma geçecekler" diye korkan bunalımlı bayanlar...
"Rakı içirmeyecekler" diye korkan emekli memurlar...
"Patron tirajını yerlere düşürdüğümüz gazeteyi satarsa iş bulamayız" diye korkan kalemşorlar...
"Yazılarımın artık okunmadığını görüp bir de çok para isteyince kapının önüne koydular" diyemediği için utanmadan "beni başbakan kovdurdu" yalanına sığınmaya çalışan esnaf...
Gerçekten korkuyorlarmış, şaka ya da abartı sanıyorduk.
O kadar korkuyorlar ki, "pogroma uğrama tehlikesiyle karşı karşıya kalmış ortaçağ Yahudisi" gibi kendilerine "gettolar" yaratmaya koyulmuşlar!
Hani o çok kızdıkları "haşema otelleri" gibi... Hani Fatih ilçesinin Çarşamba mahallesindeki "kurtarılmış bölge" gibi... Bunlar da "Atatürkçü siteler" oluşturmaya başlamışlar.
İmzasız psikopatların bizlere ağız dolusu hakaretler ettikleri Internet siteleri değil efendim, "oturma" siteleri...
Hani havuzlu falan... Kılıçdaroğlu'nunki gibi.
Hani kapısına iki metreye iki metre beyaz poliüretan bir kulübe koyup içine de uyuklayan bir köylü oturttuğun zaman kiralara zam yapıyorsun ya, işte onlardan.
Bunlardan biri Antalya'da gözlenmiş, ne de olsa tuzlu su kenarıdır.
"Atatürkçü Feyziefe Sitesi..."
Hayır, Çölaşan ailesi orada oturmuyor, onlar Ayvalık'a giderler, "kankalarının" yanına.
Sitenin girişinde (yoksa "nizamiyesinde" mi demeliydim?), kırmızı-beyaz bir tabela... Bayrak rengi, çünkü tabelaları tabela yapan üstündeki kandır, bir site, eğer aidatlar vaktinde ödeniyorsa vatandır... Üstünde diyor ki: "Atatürkçü laik demokratik insanların yaşadığı sitedir"...
Bu hesaba göre bizim evler de hayvanat bahçesidir herhalde.
Üç-beş nöbetini bekçi tutuyor, beş-yedi nöbetini kapıcı ondan devralıyor, gelenim gidenim çoktur vukuatım yoktur komutanım, pardon sayın yöneticim...
Söylenenlere göre de referandum öncesi site yönetimi kapıları tek tek çalıp "hayır" oyu verilmesi için propaganda yapmış.
Yakında sitede "Atatürk çimlere basmazdı", "İnönü aidatını vaktinde öderdi" ya da "Mahmut Esat havuza işemezdi" gibi tabelalar da gözlenebilir.
Merak ediyorum, bu sitede kiralık ev tutmak istesem bana verirler mi yoksa döverler mi? "Demokratik" bir yer ya, o bakımdan...
Tersini düşünün: Kapısındaki yeşil-beyaz tabelada "namazında niyazında dindar insanların yaşadığı sitedir" yazan bir yer... Yönetici de kapıları çalıp "evet oyu verin" diye bastırıyor... İçki içen kiracı almıyorlar, öğle namazının kaç rekât olduğunu bilemeyen misafiri bile sokmuyorlar kapıdan.
Ayyuka çıkacak küfürleri duyar gibiyim. Utanmadan "Türkiye bölündü" yazanlardan hem de...
Yahu bunlar meğerse gerçekten korkuyorlarmış.
İleride "bir adayı ele geçirip oraya yerleşmek" falan gibi formüller de düşünebilirler. Tevfik Fikret ve Servetifünun dergisindeki arkadaşları da bir zamanlar Abdülhamid'den kurtulmak için Güney Afrika'ya kaçıp yerleşmeyi düşünmüşlerdi.
Yeter ki tuzlu su kıyısından uzaklaşmayalım, içerilere girmeyelim arkadaşlar!
Çünkü yüzde 55 oranında evet oyu veren İstanbul dağın başında, yaylanın tepesindedir.
Sizin siteye de...
Dense dense "antik kent" denir yavrum, madem olay Antalya'da geçiyor...




KAYNAK
 
ALINTI YAPILAN ENGİN ARDIÇ-SABAH GAZETESİNDE ÇALIŞTIRILIYOR.BU ADAMIN NASIL YAZILAR YAZIYOR ONA GÖRE DEĞERLENDİRELİM ;

”biz hiçbir şehir kurmadık, hiçbir yer keşfetmedik, hiçbir şey icat etmedik.” kendisine yakışan iddialı cümlelerden. sivri bir kalem olmanın olumsuz getirilerinden biri de araştırma ihtiyacının körelmesi sanırım. tam da şöyle artis bir laf bulduktan sonra, acaba gerçekten öyle mi diyerek baktığımızda işin aslının öyle olmadığını öğrenmekten çekiniriz. o zaman yaz gitsin ne uğraşacaksın nasıl olsa millet yutar.

engin bey’in biz hiç şehir kurmadık dedikten sonra istisnalardan saydığı taşkent, buhara, semerkant gibi şehirler yine kendi ifadesine göre ”birer çadırlar kümesi”nden ibaretmiş. bu türk şehirlerinin bir zamanlar nasıl bir medeniyete ev sahipliği yaptığı konusuna girmeden, sadece buhara’nın en az 2500 yıllık geçmişi olduğunu, arkeolojik kazılarda şehrin 20 metre altının idari binalar, askeri müstahkem yapılar ve benzeri kalıntılarla dolu olduğunu belirtip geçelim.

yazıda türklerin göçebe bir kavim oldukları gerçeği öylesine saptırılmış ki mevzunun bizden bir bok olmaz noktasına gelmesi için ipe sapa gelmez iddialar ardı ardına sıralanmış. konya, kayseri, sivas, bursa, edirne, istanbul gibi şehirlerin aslında bizans şehirleri olduğu ifadesiyle nasıl bir anlayış değişikliğine gitmemiz bekleniyor acaba? konya’nın bizans hakimiyetinden önce en az on farklı devlet ve kültürün yaşam alanı olması basit bir ayrıntı mı? çatalhöyük’e kadar geri gitmedik üstelik. ama tabi kendilerinin muhayyilesinde bizanslılar mantar misali yerden pırtlamışlar, sporla ürüyorlar. yazı da spor olsun diye kaleme alınmış anlaşılan.

astronomi, fizik, kimya ve matematik alanlarında latinceye çevrilerek avrupa üniversitelerinde yüzyıllarca temel kaynak olarak okutulan eserlerin sahibi onlarca alimden haberdar olmayan birinin ‘’bu nedenle de hiçbirimizin icat ettiği hiçbir şey yoktur.’’ demesini normal karşılıyorum zira semerkant’ı çadır kümesi zanneden birine semerkant rasathanesinden bahsetmek neo’ya matrix’i anlatmaktan daha zor, her bünye kaldıramayabilir. ali kuşçu da gökyüzü gözlemlerini çadır direğinin tepesine çıkıp yapıyordu zaten, boşverin cahillik erdemdir.

‘’kalkıp bana fatih sultan mehmet’in topundan bahsetmeyin, onu yapan urban adında bir macar.’’ urban usta’dan bahsetmemize hakikaten gerek yok, ortaokul tarih kitaplarında yeterince yer alıyor, o sırada dökülen yüz küsür toptan sadece ikisini döktüğü de türk ve bizans kayıtlarında mevcut. fakat ali usta’yı ve 1464 yılında döktüğü iki parçalı vidalı muhasara topunu, çanakkale’de batırdığı altı ingiliz gemisini ve tower of london müzesine gidiş hikayesini pek bilmeyiz. öyle bir tekniğe sahip ki avrupa’da hiçbir zaman benzeri yapılamadı. fatih’in 8-9 yaşlarında karaladığı defterlerde çıkan havan topu çizimleri gibi konular suyunun suyu artık.

sömürgecilik ne zamandan beri dünyayı keşif gibi romantik hedeflerle açıklanır oldu? osmanlı’nın eksiği olarak sunulan şey avrupanın insanlığın yarısına açlık ve zulüm getiren sömürgeciliği ise bu katlanılabilir bir zafiyet. hint sularında portekiz’le çekişmemiz ise egzotik ortam merakımıza değil sumatra müslümanlarının yoğun yardım taleplerine bağlanabilir ancak.

şu sıra gösterimde bir film var, elizabeth. ingiltere’nin akdenizde ticaret yapabilmek için türklere hediyeler gönderip müsade istemelerine değinilmiyor tabi filmde. elizabeth the golden age, altın çağındaki ingilizler akdenizde gemi yüzdürmek için ağzımıza bakıyor. aynı dönemler hakkında bizi ‘’batı akdeniz’e bile sokmadılar’’ demek cesaret işi, tebrikler.

piri reis, haritasının çeşitli haritalardan kopya edilmiş olduğunu zaten kendisi söylüyor, tarihin karanlık sayfalarından birini aydınlatıyor edasıyla ‘’kopya ulan o’’ denilerek kıymeti azaltılacak bir çalışma da değil üstelik, millet hala çıkamadı işin içinden. kitab-ı bahriye kopya ise ona bir şey diyemem.

NE İKTİDAR NE MUHALEFET GEÇİN BUNLARI ADAM TÜRKLÜKTEN NEFRET EDİYOR, SAÇMALIYOR VE KAYLE ALIP YAZILARINI OKUYORSUNUZ ONU BUNU BIRAKIN ÖZ ELEŞTİRİ YAPIN!!!
 
Daha bir kaç sene öncesine kadar “ancak bir orta anadolu kasabasında imamlık yapabilir” dediği Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün ateşli bir destekçisi olması, sadece ‘para yeme ve kalemini satma’ dürtüsüyle de açıklanamaz.

BU TİP ADAMLARLA YOLA ÇIKIP BİRDE PARA KAZANDIRIYORLAR ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL.NE HALLERE DÜŞTÜ BU ÜLKE VE İNSANLARI NASIL BEYİN YIKADILAR BÖYLE ÜZÜLMEMEK ELDE Mİ...
 
Daha bir kaç sene öncesine kadar “ancak bir orta anadolu kasabasında imamlık yapabilir” dediği Recep Tayyip Erdoğan’ın bugün ateşli bir destekçisi olması, sadece ‘para yeme ve kalemini satma’ dürtüsüyle de açıklanamaz.

BU TİP ADAMLARLA YOLA ÇIKIP BİRDE PARA KAZANDIRIYORLAR ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL.NE HALLERE DÜŞTÜ BU ÜLKE VE İNSANLARI NASIL BEYİN YIKADILAR BÖYLE ÜZÜLMEMEK ELDE Mİ...

Karşılıklı çalışıyorlar aslında. Birisi çok kıdemli muhafazakar , öteki de fikirlerini iktidarın gücünden faydalanmak için satmış bir liboş. Şimdi gelmişler " Laikler korkuyor , Kemalistler korkuyor! Hahhahaha " tavrında aşağılayıcı yazı yazmışlar. Bir de bunlar kendilerine " aydın , dürüst , doğru , güvenilir " gibi yakıştırmalar yapıyorlar ya , bunların yüzüne tükürsen tepeye bakarlar. Bakalım 5-6 sene sonra ülkenin ateşe girdiğini gören Ardıç , bu durumu nasıl kalemine dökecek. Daha doğrusu ülkenin adım adım elden gitmesini değerli okurlarına nasıl izah edecek.
 
Yaşı müsait olanlar bilirler şimdi ki leman bir zamanlar Limon dergisi idi.

Orada Gani Müjde Metin üStündağ gibi yazarlar vardı.

Malumunuz Türkiye de kendini sosyal demokrat ilan edip beceremeyip kabul görmeyen engin ardıç ve cengiz çandar gibi gazeticeler bu yüzden dönek olarak adlandırılmıştılar medyada...

Ama ne dönüş ! işleri güçleri sosyal demokratları karalamak olmuştu. Gerçi halada öyle...

Metin üstündağ o zmanlarda bed dualar diye bir başlık atmış altına

Allah başınıza engin ardıç kadar bidon cengiz çandar kadar taş düşsün inşallah yazmıştı. 1990 dı galiba.

Demek ki 20 yılda engin amca çektiği u dönüşünde direksiyonu tam kırmış ki geldiği nokta burası.
 
korkutmayın bakimm çocukları çok ayıp :)
 
Geri
Üst