CHP, Baykal ve Ilısu Barajı

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
CHP, Baykal ve Ilısu Barajı

Ahmet Dursun


Gap projesi tahminen 2500 3000 yıl evveline dayanan bir proje olduğu varsayılır.
Asur kralı Nemrut'un ilk kez dile getirdiği de söylenir.

Hikayeyi geçelimde konuya gelelim.

Fırat ile Harran'ı birleşirme buluşturma fikrini ilk kez 1924-28 yılarında URFA valiliği yapan rahmetli Fuat BATURAY olduğu da bilinmektedir.

1938'den beri Fırat üzerinde öncelikli olarak KEBAN gündem tutmuştur.

1950'den itibaren de su tutulması ve kullanılması çalışmaları başlamıştır.1952 'den beri KEBAN'ın üzerine Hidroelektrik santrali kurulması hep gündeme gelmiştir.

Dönemin Cumhurbaşkanı BAYAR ve Başbakanı MENDERES girişim başlatılmıştır.

1957'de BAYAR bir konuşmasında Doğu Anadolu' da FIRAT'ın üzerinde kurulan Hidroelektrik Santralinin Ülkemize müthiş bir enerji vereceğini söylüyordu.


Uzatmayalım,01.03.1962' de yapılan girişim,1962 Eylülünde Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planına girer.

Sonunda yılların çalışması ürününü vermeye başlar ve Keban hidroelektrik santraliyle beraber KARAKAYA Barajı artık bitirilmek üzeredir.

1962 yılında AŞAĞI FIRAT KALKINMA PROJESİ' nin adı GAP ( Güneydoğu Anadolu Projesi ) olur. Yani hepimizin bildiği GAP.

Gelelim günümüze doğru.

Baykal birzamanlarda Yuvacık Barajı ile ilgili Erdoğan'a çatmalarda bulunmuş sonrada kısır çekişme halinde bu tartışma sonlanmış idi.

Yani baraj konusunda Baykal'ın aslen pekte ılımlı olmadığını söylesek hiç te abartmış olmayacağız.

Şimdilerde de bir Ilısu Barajı söylemi var.

Peki nedir bu Ilısu barajı?

1997 yılında çıkarılan Bakanlar Kurulu kararı ile yapımı kararlaştırılan Dicle Nehri üzerindeki,Devlet Su İşleri'nin (DSİ),Ilısu ve Yusufeli projesinden bahsediyor olmalı.

Tabii ki Yusufeli demese de Ilısu projesi tek ayaklı bir teklif değildi.

Birzamanlar Avrupa Birliği (AB) ve o zaman sıkça gündeme gelen Milli Güvenlik Kurulunda " sınır ötesi sular"sürekli gündem kazanıyordu.


Hatırlayacağınız gibi,Tarihi Hasankeyf'i sular altında bırakacak söylemiyle bir hayli süreçte çevrecilerin tepkisini çeken Ilısu Barajı ve Hidroelektrik Santralı projesinde her ne hikmet ise hafızam da yanıltmıyor ise CHP'nin ve Baykal'ında sıcak bakışı olmadığını hatırlıyorum.

Tabii ki bazı yolsuzluklar gündemi nedeni ile de olabilir bu bakış açısı.

İşte burada konu kopuyor.

Yani dün ak dediğine bugün ne oldu ki kara demeye başladı bu siyasetçiler?

Sadece Baykal mı?Sadece Erdoğan mı?

Yaklaşık hepsi de aynı durumda değillermidir?

Şimdi burada birkaç bilgiyi de hatırlayalım,bu bilgiler ışığında altta sunacağım isimlerle herhangi bağı,bağlantısı olan siyasiler,partiler ya da bu firmalara yakınlığını hatırlayanlar var ise lütfen birkaç satır yazsın da hafızamızı tazeleyelim.

İlk önce Sulzer-Hydro AG (Zürih-İsviçre), ABB-Asea-Brown Boveri (Baden-İsviçre) firmaları ile UBB Bank (Union Bank Of Switzerland-İsviçre) firmalarının yeterliliği kabul ediliyor.

İnşaat firmalarının oluşturulacağı konsorsiyuma sağlanacak kredi temini ile projenin yapımı kararlaştırılıyor.

Daha sonra Sulzer-Hydro firmasının adı Va Tech Hydro, ABB firmasının adı ise Alstom (İsviçre) olarak değiştirilir, bu arada da firma grubu ile görüşmelere başlanır.
Ancak firmalarla anlaşma sağlanamamaz.

Hemen sonrasında Va Tech firması müşavirlik ve mühendislik hizmetleri dahil tüm finansmanı üstleneceğini söyleyerek,kredi mektubu sunacaktır.

Projenin inşaat işi Türkiye'den Nurol, Cengiz, Çelikler ve Temelsu Internatinol Engineering Services firmaları ile Almanya'dan Zublin ve Avusturya'dan Verbundplan GmbH firmalarına, elektromekanik işleri ise Avusturya'dan Va Tech ile İsviçre'den Alstom firmasına verilecektir.

Konsorsiyumun lider firması olarak ise Nurol İnşaat seçilir.

Teknik şartnameler ve sözleşme taslağı bahsedilen firmalarla mutabakata varılır ve kredi konusu da bağıtlanır.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken birden bir karmaşa çıkar.

Devlet Su işleri (DSİ), Hazine Müsteşarlığı ve Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) arasındaki görüşmeler Hazinenin ihale isteğine takılır.

Zira ihale yolu ile büyük bir kar olacağı hesabı yapılmıştır.

Neyse fazla uzatmayalım.

Bu bilgiler ışığında yani GAP'tan Ilısu barajına kadar olan aşamadan gelin birde başka yönü ile yazalım,başka yönü ile araştıralım.

Bir bakıma da hayal ürünü senaryolar oluşturalım.

Şimdi Keban üzerindeki Hidroelektrik santrali yapılınca kim kazandı?

Türkiye'mi?

Tabii ki ilk akla gelen Türkiye olmalıdır.
Lakin hala baraj enerjisini kime sattığımızı hatırlayalım.

Yani onuda mı ben hatırlatayım?

Şimdi elektrik enerjisini alan yerler buzdolabı,çamaşır makinesi,vs..gibi teknolojik tüketime geçecek ancak bunun önündeki en büyük engel de elektrik ulaşımıdır.Elektrik ulaşımı ile bu engel de ortadan kaldırılmı olacaktı.

Öyle de oldu.

Yani,Batılı dostlarımıza yeni pazarlar açmış olduk.Onlar da bu pazardan paylarını aldıkça sıkıntı yoktu.Hatta en büyük dosları biz idik.

Ülkelerindeki çöpe atılan malları allayıp,pullayıp bize sattılar.

Zira uzun yıllardır kuş serisi arabaların ön farlarını değiştirip,bilmem kaç model oldu,arka cam ısıtması koyduk bilmem kaç model oldu vs..gibi söylemlerle uyutulmadık mı?

Şimdilerde dünya KARBRÜTÖR lü araç üretiminden vazgeçti de bizler de kuş serisini artık tarihe gömebildik.

Peki Ahmet Dursun tüm bunları neden yazıyor ki?Bir derdi mi var?

İşte milletimizi uyutma taktiklerini,harika birer zihin kontrol operasyonunun değişik manzaradan bakış açısını sunmaya çalışıyorum.

Sayın Baykal'ın da bu derece hızlı bir değişime girmiş olmasının altında yatan unsur var da bizim gözümüzden mi kaçıyor diye düşünceye sevketmeye çalışıyorum.

Dikkat ediniz suçlamıyorum.

Sadece milletimize siyasilerin nasıl hesaplar da yapabildiğini anlatmaya çalışıyorum.
Dünya'nın en önemli 3 temel unsurundan üçü de topraklarımızda mevcuttur.

Petrol,Su,Ekmeğin hammaddesi Tahıl.

İşte israil'in bırakınız yapsınlar ne de olsa bizim için çalışıyorlar.Oralar bizim topraklarımız.Bu nedenle GAP'a dolayısı ile de Türklere şimdilik yardım etmeliyiz dediklirini hatırlar gibiyim.

Şimdilerde ise EYALET tartışılmaktadır.

Peki sorarım tüm bu yapılanlar Türkiye ve Türk milleti için değilmidir?

Yoksa biri bizi kandırıyor mu?

Öyleyse kim?Hangi yolları kullanmaktadırlar?

Dün ak dediklerine bugün kara diyebilenleri kimler olarak görüyorsanız işte onlardır.
Oysa Avrupa'da,Amerika'da devlet politikaları vardır.
Bizde ne yazık ki yoktur.

Bizde devlet politikası oluşturmaya kalkınca da DERİN DEVLET suçlaması ile karşı karşıya kalmaktayız.

İşte biz Türklerin en büyük zaafiyeti de budur.

Yani bir "DERİN DEVLET"'i olamayışıdır.

Derin devlet öyle sanıldığı gibi asan,kesen değil,tam aksine geleceğin hesaplarını yapandır.

İşte ABD'yi,AB'yi diğer devletlerden ayıran yegane unsur budur.

ABD'de derin devletin olmaz dediği hiç birşey olamaz olmamıştır da.

Ermeni tasarısını hatırlayınız.

Derin devlet ne dediyse o olmuştur.

Bizim gördüğümüz kısımları sadece senaryo kısımlarıdır.Yani görmemizi istedikleri kısımları.
İşte size ABD derin devletini anlatan bir yazı...

Saygı ile...
 
paylaşım için saol
 
Geri
Üst