CHP ve Doğan medyasının ‘savaş kardeşliği'

herkül88

New member
Katılım
27 Ağu 2008
Mesajlar
1,391
Reaction score
0
Puanları
0
Eğitimci Yazar Muhittin Atıcı, Ergenekon soruşturması sürecinde ortaya çıkan gerçekler ve rahatsız olan CHP-kartel ilişkilerini analiz etti.


Atıcı, “çağdaşlık, Ergenekon ve şehit cenazeleri” başlıklı yazısında CHP-Aydın Doğan medyası arasındaki ‘savaş kardeşliğini' işte böyle yorumladı.

Gün geçmiyor ki, Ergenekon'la ilgili yeni lağımlar patlamasın ve çıkan pis kokuları ülke sathına yayılmasın… Bay Baykal'ın, ‘Bu insanlar, ülkenin saygın insanları. Bunların tek suçu, Atatürk'ü sevmeleri ve laik cumhuriyete bağlı olmaları' diye şiddetle savunmaya çalıştığı, o saygın insanlardan biri olan bir emekli albaya ait depoda, 14 Ağustos 2008 tarihinde önemli miktarda cephane ele geçirildi. Silahların hepsi askerî sandıklar içinde. Bay Baykal'a sormak lazım; bu kadar cephaneyi, bir kişi tek başına askerî depodan alıp ta kendisine ait bir depoya nakledebilir mi?

Yoksa bu silahları oraya, ‘ülkenin saygın insanlarını' karalamak için, Sayın Başbakan mı sakladı? Hani kendinden geçercesine bağırıyordun ya, “Bu insanların tespit edilmiş elle tutulur, gözle görülür hiçbir suçları yok. Tek suçları, laik cumhuriyete bağlılıkları. Ergenekon diye bir örgüt yok. Bu örgüt, tamamen hükûmetin hayal mahsulü bir örgüttür. Bu dava kapatma davasının rövanşıdır.” Bay Baykal Allah aşkına, senin ağzından çıkanı, kulağın ne zaman işitecek? Sen ne zaman çeteleri ve yıkıcı örgütleri bırakıp ta milletin yanında yer alacaksın?

Sevgili Hüseyin öztürk, 15 Ağustos 2008 tarihli yazısında, ‘Hangi şehit ailesini, bir CHP'li ve onun arka bahçesi gibi çalışan medya, üst bürokrasi, işveren ve sendika yetkilisi ziyaret etmiştir veya cenaze törenine katılmıştır?' diye soruyor. Sevgili kardeşim, o bahsettiğin zevatın, oralarda ne işi var? Şehit cenazesinde “TEKBİR” getirilir, evinde Kur'an okunur. Şehit yakınları hep başörtülü ve sakallıdır. Bu beyler bu tip görüntülerden rahatsız olurlar, tansiyonları yükselir, kan beyinlerine fırlar. Bunlar ancak çetecileri, darbecileri, hortumcuları ve bu milletin değerlerine sövenleri ziyaret ederler. İstersen biraz daha açayım; PKK ile iş birliği yaptığı, görüntülü ve yazılı bir sürü belgeyle ortaya koyulan Doğu Perinçek'in içinde bulunduğu örgüt ve faaliyetleri aleyhinde, bu adamlardan bir tek kelime duyan varsa, Allah için söylesin. Adamların hanesine bir artı işareti koyalım.

Yine aynı örgüt mensubu kişileri, makamında kabul ederek, onların istekleri doğrultusunda hareket eden, devletin paralarını, onların pis emellerine peşkeş çeken zatın her hareketi, bu beyler tarafından hep alkışlanmıştır. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçtaroğlu buyurmuşlar; “Sezer'in yaptığı tüm hukuksuz ve adaletsiz işlemleri eleştirmemek, cumhuriyeti korumak adına doğru bir davranıştır.” Demek ki bunların cumhuriyeti; ancak hukuksuz ve adaletsiz icraatlarla, çeteleri desteklemekle, darbelerle, soygunlarla ve yolsuzluklarla korunabiliyormuş.

Bu CHP ve paralelindeki Kartel medyasının mantığına ibretle bakın!

• Ordu neden yargısız infaz yapmıyor?
• Ordu ile hükümet, neden uyum içinde çalışıyor?
• Cumhurbaşkanı ile ordu arasında niçin problem yok?
• Hükümet, Cumhurbaşkanı ve onlarla uyum içinde çalışan ordu ne kadar başarılı olursa olsun, mutlaka yıpratılmalı.
• Sezer ne kadar yanlış yapmış olursa olsun, yıpranmaması için eleştirilmemeli.
Bu anlayış; çağdaş, laik ulusalcı ve demokrat olduklarını savunurken Türkiye'yi ayağa kaldıran çevrelerin hukuk ve adalet anlayışından başka bir şey değil…

“Hürriyet'ten Rahmi Turan” diye bir hızlı laikçi, yazlık bir sitede bir mescit açılmış diye, veryansın ediyor. Bu efendiye sorsalar ki; “Birileri senin kolundan tutup ta o mescitten içeri girmen için zorladı mı?” Herhalde “Zorladılar” diyecek durumda değil. Aynı günlerde yine Hürriyet'ten Tufan Türenç, “Kur'an kurslarında zararlı insanlar yetişiyor.” der. Doğrudur!... çünkü Danıştay baskınını yapanlar, Cumhuriyet'e bomba atanlar, bankaların içini boşaltanlar, ihale yolsuzluğu yapanlar, vergi kaçıranlar, hayalî ihracat yapanlar, silahlanıp dağa çıkanlar, son yirmi yılda 30 binin üzerinde insanımızın canına kıyanlar, darbe çığırtkanlığı yapanlar, “Ordu göreve” diye pankart taşıyan kara cübbeliler… özetle söylemek gerekirse, yukarıda saydığım alçaklıkları-şerefsizlikleri yapanlar ve onları alkışlayan sahte demokratlar, hep Kur'an kurslarında mı yetişmişler acaba!... Bir başkası çıkar, yapılan duadan rahatsız olduğunu söyler, ezana saldırır. Hepsi birden koro halinde; ayaküstü zinayı, fuhşu, kumarı, içkiyi, meyhaneleri, diskoları ve uyuşturucu tacirlerinin yuvalandığı koytu köşeleri savunurlar. Bu gibi yerlerin okullardan ve camilerden uzaklaştırılmasından dolayı, avazları çıktığı kadar bağırırlar. Bunları yaparken de Atatürk'ü ve laikliği kullanırlar.

çıkıp ta açıktan, ‘Biz din düşmanıyız. Biz sarhoşluktan, düzensizlikten, huzursuzluktan, soygundan, hortumdan yanayız' demezler de, ellerindeki borazanları, Atatürk ve laiklik adına öttürürler. Cehaletlerini de hiçbir zaman kabul etmezler.

Kabul etmezler, çünkü bu taktiklerin, ‘son kullanma tarihinin' geçtiğini akıl edemezler. Bre zavallılar, Atatürk, din düşmanı değildi. Atatürk, zaman-zaman cami minberine çıkıp hutbe okumuştur. Bu hutbelerinden birinde; ‘Camilerin sadece ibadet yeri olmadığını, din ve dünya için neler yapılmasının, düşünülmesi ve planlanması gereken yerler olduğunu' beyan ediyor. Bırakın artık Atatürk'ün yakasını da kendinize Lenin, Mao ve benzerlerini kalkan edinin. çünkü bu millet çok iyi biliyor ki, sizin rehberiniz onlar. Atatürk sadece bir kalkan…

İyisi mi vakit geçmeden ve gün zevale ermeden, kimin arkasında yer alacaksanız, orayı iyi tespit edin. Yoksa gün gelir sokakta ve sahipsiz kalırsınız. Tıpkı CHP'nin Sosyalist Enternasyonal tarafından dışlandığı gibi, yetim ve de öksüz kalırsınız. Benden söylemesi. Eğer elinizi çabuk tutmazsanız, ağlayanınız bile olmaz.


http://www.habervaktim.com/haber/32904/chp_ve_dogan_medyasinin_‘savas_kardesligi’.html
 
Geri
Üst