Cumhurbaşkanı Anayasa suçu işlerse!
Televizyonlardan da verildi, Anadolu Ajansı da haberleri geçti! Tayyip Erdoğan, sabah saatlerinde Geçen hafta Sayın Başbakan ile bunları konuştuk. Sayın Başbakan da başkanlık sistemiyle ilgili olarak bizzat kaleme aldığı oradaki sisteme yönelik anlayışını baya da detaylı ele almış. Ben de bizzat orada kendim de okudum. Kendi kanaatlerimi de ifade ettim ve öyle zannediyorum ki bu çerçevede kendileri seçim bildirgesinin içerisine başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerini yansıtacaklar diye bir açıklama yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu açıklamayı duyunca, Erdoğanın tarafsız davranacağına dair namus ve şerefi üzerine ettiği yemine uymadığını hatırlattı. Bunun üzerine Tayyip Erdoğan, öğleden sonra bir açıklama daha yaptı ve Ben seçim bildirgesini okudum diye bir beyanım olmadı. Sadece Sayın Başbakanın, başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerini benimle paylaştığını ve bizzat başkanlık sistemiyle ilgili bölümü kendisinin yazdığını, yazacağını bana söyledi. Benim de düşüncelerimi bu noktada istedi. Ben de düşüncelerimi kendisiyle paylaştım dedi!
***
İki açıklama arasında yaklaşık 5 saat var! Önce orada okudum diyor, sonra seçim bildirgesini kast etmediğini söylüyor! Orada dediği nedir? AKPnin seçim bildirgesi olduğu çok açık! Erdoğan, Başbakanın bizzat kaleme aldığı diyor... Zaten Davutoğlu da seçim bildirgesinin o bölümü için bizzat ben kaleme aldım demişti. İktidar partisinin seçim bildirgesinin hazırlanmasına dahi müdahale ettiği de ortada.
Bu davranışın hedefini, Parlamenter sistem artık bekleme odasında sözleriyle de birkaç defa açıkladı.
İşte bu durum; Anayasal düzenin, bizzat Cumhurbaşkanının tehdidi altında olduğunu gösteren açık delillerdir.
***
Peki bu davranışların hesabı, yasal olarak sorulabilir mi?
Konuyla ilgili durum, Anayasanın 105inci maddesinde şöyle düzenlenmiştir:
Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur.
Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil yargı mercilerine başvurulamaz. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tam sayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.
Mecliste AKP çoğunluğu olduğundan, Anayasa Mahkemesi üyelerini de Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan seçtiğinden, konuyla ilgili bütün girişimlerin sonuçsuz kalacağı belli.
Ahmet Davutoğlu da Başbakanlık ve Genel Başkanlık yetkilerini, Cumhurbaşkanına kullandırarak, Anayasal rejimi ortadan kaldırmak suçuna iştirak ediyor.
Burada bütün siyasi partilerin ve ülkede ne kadar kurum ve kuruluş varsa hepsinin ayağa kalkması ve Anayasal düzeni koruması gerekirdi. CHPden biraz ses geliyor o kadar... Ülkedeki bütün kurum ve kuruluşlar şu veya bu şekilde kontrol altına alınmışsa, ne yapılabilir?
***
Anayasada bu konuda sadece bir hüküm var. O da Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa diye başlayıp Türk Milleti tarafından, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur diye biten Anayasanın başlangıç ilkeleridir.
Kısacası, her vatandaş, Anayasanın korunması ile görevlidir. O halde kimse, kendi görevini başkasının yapmasını beklemesin!
Cumhurbaşkanı Anayasa suçu işlerse! - Arslan BULUT
Televizyonlardan da verildi, Anadolu Ajansı da haberleri geçti! Tayyip Erdoğan, sabah saatlerinde Geçen hafta Sayın Başbakan ile bunları konuştuk. Sayın Başbakan da başkanlık sistemiyle ilgili olarak bizzat kaleme aldığı oradaki sisteme yönelik anlayışını baya da detaylı ele almış. Ben de bizzat orada kendim de okudum. Kendi kanaatlerimi de ifade ettim ve öyle zannediyorum ki bu çerçevede kendileri seçim bildirgesinin içerisine başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerini yansıtacaklar diye bir açıklama yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu açıklamayı duyunca, Erdoğanın tarafsız davranacağına dair namus ve şerefi üzerine ettiği yemine uymadığını hatırlattı. Bunun üzerine Tayyip Erdoğan, öğleden sonra bir açıklama daha yaptı ve Ben seçim bildirgesini okudum diye bir beyanım olmadı. Sadece Sayın Başbakanın, başkanlık sistemiyle ilgili düşüncelerini benimle paylaştığını ve bizzat başkanlık sistemiyle ilgili bölümü kendisinin yazdığını, yazacağını bana söyledi. Benim de düşüncelerimi bu noktada istedi. Ben de düşüncelerimi kendisiyle paylaştım dedi!
***
İki açıklama arasında yaklaşık 5 saat var! Önce orada okudum diyor, sonra seçim bildirgesini kast etmediğini söylüyor! Orada dediği nedir? AKPnin seçim bildirgesi olduğu çok açık! Erdoğan, Başbakanın bizzat kaleme aldığı diyor... Zaten Davutoğlu da seçim bildirgesinin o bölümü için bizzat ben kaleme aldım demişti. İktidar partisinin seçim bildirgesinin hazırlanmasına dahi müdahale ettiği de ortada.
Bu davranışın hedefini, Parlamenter sistem artık bekleme odasında sözleriyle de birkaç defa açıkladı.
İşte bu durum; Anayasal düzenin, bizzat Cumhurbaşkanının tehdidi altında olduğunu gösteren açık delillerdir.
***
Peki bu davranışların hesabı, yasal olarak sorulabilir mi?
Konuyla ilgili durum, Anayasanın 105inci maddesinde şöyle düzenlenmiştir:
Cumhurbaşkanının, Anayasa ve diğer kanunlarda Başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları, Başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır; bu kararlardan Başbakan ve ilgili bakan sorumludur.
Cumhurbaşkanının resen imzaladığı kararlar ve emirler aleyhine Anayasa Mahkemesi dahil yargı mercilerine başvurulamaz. Cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tam sayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tam sayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlandırılır.
Mecliste AKP çoğunluğu olduğundan, Anayasa Mahkemesi üyelerini de Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan seçtiğinden, konuyla ilgili bütün girişimlerin sonuçsuz kalacağı belli.
Ahmet Davutoğlu da Başbakanlık ve Genel Başkanlık yetkilerini, Cumhurbaşkanına kullandırarak, Anayasal rejimi ortadan kaldırmak suçuna iştirak ediyor.
Burada bütün siyasi partilerin ve ülkede ne kadar kurum ve kuruluş varsa hepsinin ayağa kalkması ve Anayasal düzeni koruması gerekirdi. CHPden biraz ses geliyor o kadar... Ülkedeki bütün kurum ve kuruluşlar şu veya bu şekilde kontrol altına alınmışsa, ne yapılabilir?
***
Anayasada bu konuda sadece bir hüküm var. O da Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa diye başlayıp Türk Milleti tarafından, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur diye biten Anayasanın başlangıç ilkeleridir.
Kısacası, her vatandaş, Anayasanın korunması ile görevlidir. O halde kimse, kendi görevini başkasının yapmasını beklemesin!
Cumhurbaşkanı Anayasa suçu işlerse! - Arslan BULUT