manashan
New member
- Katılım
- 27 Eki 2007
- Mesajlar
- 164
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Dış politikada hezimet haritası
17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'nin katılma müzakerelerinin 3 Ekim
2005 tarihinde başlamasına karar verdiklerinde yer yerinden oynamıştı. AKP iktidarı, zafer
şarkıları söylüyordu. Sanki AB'ye üye olmuştuk.
Hezimet haritası
TÜRKİYE, NATO Genel Sekreterliğine Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in
getirilmesine karşı çıkmıştı.
En önemli sebep de, Rasmussen'in karikatür krizindeki tavrıydı.
Ama ABD Başkanı Barack Obama araya girince, Türkiye'nin ağzına bir parmak bal çalındı
ve iş tatlıya bağlandı.
Rasmussen, İslam Dünyası'ndan özür dileyecekti.
Roj TV kapatılacaktı.
Genel Sekreter Yardımcılığına ve NATO'nun Afganistan misyonunun başına birer Türk
getirilecekti.
Rasmussen, bu şartlarla NATO Genel Sekreterliği koltuğuna oturuverdi ve İstanbul'da
kaldığı otelde sabaha karşı esrarengiz şekilde kolunu kırdı, ama vaatlerin hiçbiri yerine
getirilmedi.
Yani Türkiye'ye açıkça oyun oynandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ali
Babacan, zafer kazanmış komutan edasıyla yurda döndüler.
Cumhurbaşkanı Gül, Prag dönüşü de aynı havadaydı. Sanki Azerbaycan-Ermenistan
anlaşmazlığını bitirmişti.
Oysa Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memedyarov, Prag görüşmelerinde hiçbir
ilerleme kaydedilemediğini açıkladı.
Türkiye hani birinci lige çıkmıştı? Sözü dinlenen bir ülke olmuştu? Uluslararası ilişkilerde
başarıdan başarıya koşuyordu?
17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'nin katılma müzakerelerinin 3 Ekim
2005 tarihinde başlamasına karar verdiklerinde yer yerinden oynamıştı.
AKP iktidarı, zafer şarkıları söylüyordu.
Sanki AB'ye üye olmuştuk.
Aradan beş yıl geçti. AB'den pek söz eden yok. Yol haritasında ve tüm başlıklarda tarama
sürecinde hangi aşamaya gelindi?
Başmüzakereci Egemen Bağış ne yapıyor?
İddia edildiği gibi, 2013'te, yani dört yıl sonra AB'ye girmiş olacak mıyız?
Fransa ve Almanya'nın muhalefetine rağmen...
TÜRKİYE, Fransa ve Almanya'nın desteğini almadan AB'ye giremez.
Tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık öneren Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy,
"Türkiye AB üyeliğini unutsun" diyor.
Almanya Başbakanı Agela Markel de önceki gün Sarkozy'den beter sözler söyledi,
"Türkiye ile imtiyazlı ortaklığa ‘evet', AB üyeliğine ‘hayır' diyoruz" dedi.
Agela Markel'in başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Parti'nin Gençlik Kolu Başkanı
Philipp Messfelder ise adeta kin kustu:
‘'Avrupa'nın ortak değerler temelinde kurulmasını istiyoruz. Türkiye'nin burada yeri yok!''
Agela Markel ve Messfelder konuşurlarken, Sarkozy de oradaydı.
Hatta Messfelder, ortak tutumundan dolayı Sarkozy'e teşekkür bile etti.
Siz bu kafa ile hala Türkiye'nin AB'ye üye olacağını mı sanıyorsunuz?
Ne zaman? 2013'te mi yoksa 2020'de mi?
Ümit fakirin ekmeği...
Sırrı Yüksel Cebeci / Tercüman
http://www.etikhaber.com/content/view/75617/35/
17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'nin katılma müzakerelerinin 3 Ekim
2005 tarihinde başlamasına karar verdiklerinde yer yerinden oynamıştı. AKP iktidarı, zafer
şarkıları söylüyordu. Sanki AB'ye üye olmuştuk.

Hezimet haritası
TÜRKİYE, NATO Genel Sekreterliğine Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in
getirilmesine karşı çıkmıştı.
En önemli sebep de, Rasmussen'in karikatür krizindeki tavrıydı.
Ama ABD Başkanı Barack Obama araya girince, Türkiye'nin ağzına bir parmak bal çalındı
ve iş tatlıya bağlandı.
Rasmussen, İslam Dünyası'ndan özür dileyecekti.
Roj TV kapatılacaktı.
Genel Sekreter Yardımcılığına ve NATO'nun Afganistan misyonunun başına birer Türk
getirilecekti.
Rasmussen, bu şartlarla NATO Genel Sekreterliği koltuğuna oturuverdi ve İstanbul'da
kaldığı otelde sabaha karşı esrarengiz şekilde kolunu kırdı, ama vaatlerin hiçbiri yerine
getirilmedi.
Yani Türkiye'ye açıkça oyun oynandı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ali
Babacan, zafer kazanmış komutan edasıyla yurda döndüler.
Cumhurbaşkanı Gül, Prag dönüşü de aynı havadaydı. Sanki Azerbaycan-Ermenistan
anlaşmazlığını bitirmişti.
Oysa Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memedyarov, Prag görüşmelerinde hiçbir
ilerleme kaydedilemediğini açıkladı.
Türkiye hani birinci lige çıkmıştı? Sözü dinlenen bir ülke olmuştu? Uluslararası ilişkilerde
başarıdan başarıya koşuyordu?
17 Aralık 2004 tarihinde Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'nin katılma müzakerelerinin 3 Ekim
2005 tarihinde başlamasına karar verdiklerinde yer yerinden oynamıştı.
AKP iktidarı, zafer şarkıları söylüyordu.
Sanki AB'ye üye olmuştuk.
Aradan beş yıl geçti. AB'den pek söz eden yok. Yol haritasında ve tüm başlıklarda tarama
sürecinde hangi aşamaya gelindi?
Başmüzakereci Egemen Bağış ne yapıyor?
İddia edildiği gibi, 2013'te, yani dört yıl sonra AB'ye girmiş olacak mıyız?
Fransa ve Almanya'nın muhalefetine rağmen...
TÜRKİYE, Fransa ve Almanya'nın desteğini almadan AB'ye giremez.
Tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık öneren Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy,
"Türkiye AB üyeliğini unutsun" diyor.
Almanya Başbakanı Agela Markel de önceki gün Sarkozy'den beter sözler söyledi,
"Türkiye ile imtiyazlı ortaklığa ‘evet', AB üyeliğine ‘hayır' diyoruz" dedi.
Agela Markel'in başkanlığını yaptığı Hıristiyan Demokrat Parti'nin Gençlik Kolu Başkanı
Philipp Messfelder ise adeta kin kustu:
‘'Avrupa'nın ortak değerler temelinde kurulmasını istiyoruz. Türkiye'nin burada yeri yok!''
Agela Markel ve Messfelder konuşurlarken, Sarkozy de oradaydı.
Hatta Messfelder, ortak tutumundan dolayı Sarkozy'e teşekkür bile etti.
Siz bu kafa ile hala Türkiye'nin AB'ye üye olacağını mı sanıyorsunuz?
Ne zaman? 2013'te mi yoksa 2020'de mi?
Ümit fakirin ekmeği...
Sırrı Yüksel Cebeci / Tercüman
http://www.etikhaber.com/content/view/75617/35/