Demokrat Parti'de Şener sürprizi

İηvictus

Banned
Katılım
2 Haz 2007
Mesajlar
3,529
Reaction score
0
Puanları
0
Demokrat Parti'de Şener sürprizi

DP'li 35 il başkanından, "Abdüllatif Şener'in liderliğinde devam" kararı çıktı. DP'liler Şener'e 'evet' derken talep dolaylı olarak kendisi-ne iletildi. Şimdi Şener'in yanıtı bekleniyor.

64280.jpg




DP'de Şener sürprizi

DP'li 35 il başkanından, "Abdüllatif Şener'in liderliğinde devam" kararı çıktı. DP'li Ataman, "40 il başkanında Şener heyecanını tespit ettik. Şener'e talebimizi dolaylı olarak da ulaştırdık" dedi.

Merkez sağda Menderes'ten bugüne gelen "misyonun" kolay kolay AKP'ye terk edilmeyeceği anlaşıldı. Dün Çiller'den, "Görevden kaçamam" mesajı gelirken, DP'li 35 il başkanından "Abdüllatif Şener'in liderliğinde mücadeleye devam" kararı çıktı.
Merkez sağda ANAP-DYP hüsranıyla başlayan, DP'nin barajın altında kalmasıyla devam eden türbülans bugünlerde kendisine huzurlu bir liman arıyor. DP Kayseri İl Başkanı Mustafa Eraslan, Şener isminin nasıl ortaya çıktığının öyküsünü anlatıyor: "Seçimlerden iki gün sonraydı. Partinin 35 il başkanı, ceplerinde 25 il başkanının vekaletiyle Ankara'da toplandık."
Tabanın tepkisini omuzlarında taşıyan il başkanlarının Ankara'da büyük bir oteldeki toplantısından iki sonuç çıktı.

İki sonuç
Bir, parti tüzüğünü harekete geçirip, 15 Ağustos'ta genel kurul için karar alınacak ve bu süreçte geçici bir genel başkan seçilecek.
İki; 12 yıldır görev başındaki yönetici kadrolara, tıpkı Ağar gibi istifa etmesi ve teşkilatın önünü açması çağrısı yapılacak.
12 yıl vurgusu Çiller dönemini de kapsıyor. Çiller de dünkü söyleşimizde benzer bir vurguyla, il başkanları ve gençlerin DP'ye sahip çıkmalarına işaret etmişti.
Vakit kaybetmeden, aynı gün 35 asil artı 25 vekâleti kapsayan il başkanları imzalı "deklarasyon" Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Ercan'in önüne konuldu.
Böylece parti ilk adımını attı ve 15 Ağustos'ta GİK toplantısı yapma kararı aldı. Bu toplantının ilk gündem maddesi genel kurul tarihinin belirlenmesi olacak. İkinci gündem maddesi ise ikisi vefat, 6'sı istifa eden 8 GİK üyeliğinin yenilenmesi olacak.
Bu toplantıların sonunda, aylık kirası 32 bin euro olan Genel Merkez binası boşaltıldı ve Demirel'in "Demokrasi mahzeni" olarak tanımladığı binaya geçildi.

Sürpriz isim
DP Genel Sekreter Yardımcısı Atilla Ataman, parti tabanından gelen sesi şöyle yansıttı:
"Babası Demokrat Parti geleneğinden gelen Abdüllatif Şener isminin genel başkan olarak anılması partimizde heyecan yarattı. Karadeniz, Akdeniz, Güneydoğu ve İç Anadolu'dan 40 il başkanıyla yaptığım görüşmelerde, bu heyecanı tespit ettik. 1991 yılından beri siyasi çizgisiyle, halkın dürüst ve samimi bulduğu Şener'e talebimizi dolaylı olarak da ulaştırdık."
Sivas'ın köylerinde, AKP'li seçim çevresine veda turları yapan Şener'den yanıt beklediklerini söyleyenler arasında DP Kayseri İl Başkanı Mustafa Eraslan da var.
Eraslan, "12 yıldır muhalefette kaldık. Kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Parti yöneticilerine 'sen büyüksün' diyenlerin yerine, milletle doğrudan bağı olan tabanımıza görev düşüyor. Bu iş artık il başkanlarına düşüyor. Ankara bize aday dayatamaz" diyor.
Partinin envanterinde, kasada 12 milyon YTL, iki bina ve beldeler dahil DP misyonuna sahip çıkan kadroların bulunduğunu belirten Eraslan, "Tek eksiğimiz halka güven verecek bir lider" saptaması yapıyor.

Hanımağa'nın feryadı
"Hatalarımızdan ders almasaydık, bu kadar tecrübe sahibi olmazdık. Geçmiş geçmişte kaldı, partiyi ayağa kaldırma görevine sarılacağız" diyen bir başka isim de Diyarbakır'da son 10 yıldır DYP-DP politikasının "hanımağası" ve milletvekili adayı Suna Kepoğlu.
Kepoğlu, "Genel Merkez'deki kadroların yüzde 60'ının değişmesi lazım. Son bir haftadır Diyarbakır, Siirt ve Mardin teşkilatlarıyla görüşüyorum. Yeni yüzlere, yeni kadrolara ihtiyacımız var. Son bir haftadır tabanda dile getirilen Şener adının kabul gördüğünü tespit ettim" diyor.
Mehmet Ağar'ın Elazığ bağımsız milletvekilliği döneminden beri yanında olan DP Genel İdare Kurulu (GİK) Üyesi Melek Atalay ise, genel başkanlarının istifasını yalnızca 15 günlük tatil olarak değerlendiriyor:
"Hüsamettin Cindoruk'la görüştüm. Bana, 'Genel Başkanınıza sahip çıkın. Önümüzde yerel seçimler var. Yeni genel başkan arayışıyla vakit kaybetmeyin' dedi. Kimse seçim yenilgisinde Ağar'ı suçlamıyor."
Parti yönetiminden 6 kişinin geçtiğimiz perşembe günü Ağar'la görüştüğünü anlatan Atalay, yeni aday ismi telaffuz edenlerin delege bile olmadıklarını söyleyerek, kongrenin çetin geçeceği sinyalini veriyor.



Milliyet
 
Ufuk Uras: Sol kendine yeni geliyor

Ufuk Uras: Sol kendine yeni geliyor

Solda tüm kesimleri bir araya getirecek bir oluşum peşinde olan Ufuk Uras, "Solun bir başka talihsizliği 12 Eylül’dür. Öyle bir kazıdılar ki, daha yeni yeni kendimize geliyoruz" dedi.



62298.jpg


38 yıl sonra Meclis'e giren ilk sosyalist milletvekili Ufuk Uras, solda tüm kesimleri biraraya getirecek yeni bir alternatif arayışına başladıklarını belirtiyor. Uras, Türk ekonomisinin de iyi olmadığı görüşünde. Sıcak paranın eroin gibi bağımlılık yarattığını ve ne istihdam ne de know how getirdiğini dile getiren Uras, 'İstihdam yaratacak yabancı sermayeye karşı olmak anlamsız. IMF vergi alma borç al politikası uyguluyor' diyor.



Türk siyasetinin 22 Temmuz'da yaşadığı sürprizlerden biri yüzde 47'ye yakın oyla Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ezici üstünlüğü, diğeri ise bağımsız adayların başarısıydı. Eski Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) Başkanı Ufuk Uras işte bu bağımsızlardan biriydi. İstanbul Birinci Bölge'den 79 bin 381 oyla seçilerek milletvekili seçilen Uras, Mehmet Ali Aybar ve Behice Boran'dan tam 38 yıl sonra Meclis'e giren ilk sosyalist oldu.

Beyoğlu'ndaki ofisinde İl Seçim Kurulu'ndan mazbatasını aldığı perşembe günü konuştuğumuz Uras, bir iktisat hocası. Ekonominin iddia edildiği gibi gelişmediğini, Birleşmiş Milletler İnsani Yaşama Endeksi'nde Türkiye'nin 92'inci sırada olduğunu söyleyen Uras, piyasa endeksli politikaların insanca yaşamı mümkün kılmadığını söylüyor. Yeni bir sol hareketin ilk adımlarının atıldığını da söyleyen Uras'ın küreselleşmeden, yabancı sermayeye kadar ilginç görüşleri var.



Kampanyanız hayli renkli geçti. Sizi mahallelerden düğünlere kadar birçok yerde gördük. Kampanya size biraz da ağıra maloldu galiba. Seçim süresinde bayağı kilo aldınız...

Evet. Türkiye'de seçim kampanyaları yeme içme ağırlıklı... Kampanya boyunca, bölgedeki her yere gittik. Türkiye'de siyaset hakikaten homo politikus dediğimiz insan ağırlıklı. Herhalde biraz göç toplumu olduğumuzdan kaynaklanıyor. Mesela biz topluca karar verdik size oy veriyoruz, diyorlar. Ben hiç hayatımda ne yapacağıma ilişkin topluca karar vermedim. Cemaat merkezli bir politika var Türkiye'de. Köy, ilçe dernekleriyle işiniz yoksa siyasete hiç girmeyin. Bizim geleneksel sol siyasete baktığınızda ben doğruyu söylerim, ahali arkamdan gelir diye bir yaklaşım vardır. Oysa önemli olan kılcal damarların içinde olmak. Tabii çok kilo aldım. Şimdi Meclis'e Ufuk, Ufuk'a da rejim gerek diyorlar. Ben de demokratik rejim olsun bari diyorum...



AK Parti'nin başarısı her yerde olmasından kaynaklanıyor sanırım.

070730ufuk2.gif


Birinci bölgede biz neredeyse sadece AKP’yi görüyorduk. Bu yüzden seçim başarısı bizi şaşırtmadı. AKP iktidarın ve yerel yönetimlerin avantajıyla her yerde karşımızdaydı. Sıkı bir çalışma yapıyorlardı. Deniz Bey hala nerede hata yaptık diyor. Hata şu. Bölgelerde önseçim yapmadığınız takdirde daha başta yarı yarıya kaybetmiş oluyorsunuz. Sağ partiler öyle onların kültürü öyle. Başbuğ kültürü, führer kültürü... Sol dediğin her yerde ön seçim yapmalı demokrasiyi uygulamalı. O yüzden önümüzdeki dönemde solu yeniden formatlamalıyız, yeniden yapılandırmalıyız.



ÖDP'den bazı farklı yorumlar geliyor. Partiye dönecek misiniz, yoksa yeni bir oluşum başladı mı?

Ben zaten ÖDP’den ayrılmadım. Fahri üyeliğim sürüyor. Ama bizim yapmamız gereken herkesin bulunduğu zemini aşacak yeni bir irade oluşturmak. Yani bu süreçte adım adım ilerlememiz gerekiyor.



Yeni bir parti kurmak gibi mi?

Onun formunu kestiremiyorum. Niye bu konuda netliğe gidilmiyor, diyorlar. Daha dün bir, bu gün iki.Geniş bir zeminde bunun temaslarının kurulması, adımlarının atılması gerekiyor. Yoksa kafam hiç karışık değil, Yol haritamız belli. Herkesin bulunduğu yeri aşacak, sosyal demokratlarından sosyalistlerine kadar tüm toplumsal muhalefeti kapsayacak, kadın hareketinden emekçi hareketine kadar ortak bir yapılanma sağlayacak birşeyler yapmak gerekli. Zaten birinci bölgede bunu yaptığımız için başarılı olduk. AKP’ye karşı bir sol seçeneğini, Deniz Baykal hizbi dışında herkesi yan yana getirerek becerebiliriz. Birinci bölgede yaptık, niye Türkiye genelinde yapmayalım?



Yol haritanız nedir?

Bütün bu toplumsal muhalefet hareketleriyle yan yana gelerek bir ortak akıl örmek, zemin oluşturmak. Bu nedir bir esnek koalisyon mu, üçüncü cephe mi, bir yapılanma mı... Bunun formu kendi içinden çıkar...Bunu hızla mı yapmamız lazım. Belli ki böyle gitmeyecek işte. Bakıyorsunuz Deniz Bey’e onu kendi koltuğuyla başbaşa bırakmak lazım. Belli ki o bir Japon yapıştırıcısıyla koltuğuna yapışmış...

070730ufuk3.gif


Bu muhalefeti ÖDP çatısı altında toplamamanızın nedeni ÖDP’nin genel bir ivme kazanamamasından mı kaynaklanıyor?

Hayır o değil. Sorun şu Baykal gibi gel bana gel bende siyaset yap, deme zorunda değiliz ki. Herkesin bulunduğu yeri aşması lazım. O yüzden konu ÖDP, falan değil. Bu yeni siyasi yenilenmeye, CHP’yi de içeren yeter ki sosyal olsun yeter ki demokrat olsun yeter ki lidere biat etmeyi ahlaksızlık, ayıp olarak kabul etsin herkes dahil olabilir. Bütün derdimiz bu işleri sindire sindire adım adım gitmek. Bu mesele bir yere gelir, ondan sonra kamuoyuna açarız. Medya üzerinden yürütülecek bir iş de değil ki. Özdemir Asaf diyor ya “Damla kendini tamamlayınca damlar” diye. Damlalar tamamlanınca biz bunu kamuoyuna sunarız. Aksi kampanyada gösterilen emeğe ayıp. Acelemiz yok. Kurullarda toplantılarda konuşa konuşa dertleşe dertleşe halledeceğiz. Yakında hemen hemen tüm partiler kongrelerini yapacak.



DTP’nin sizden bir beklentisi var mı? Örneğin grup kurarken sizin de yer almanızı istiyorlar mı? Gizli bir protokolden sözediliyor.

Bugüne kadar böyle bir önerileri olmadı. Bu tartışmalar DTP’ye de ayıp.Türk soluna destek vermeleri, böyle bir güven duymaları karşısında. Türkiye’deki milliyetçi ideolojinin etkisi bu tür yalan haberlere yol açıyor. ÖDP içinde böyle bir sıkıntı falan yok. 38 yıl sonra ilk defa sosyalistler meclise girmiş. Ben kendi parti başkanlarımın istemesiyle aday oldum. Kendi başıma bir iş yapmış değilim.



Nasıl bir milletvekili olacaksınız?

Mesela mecliste seçmen- vekil ilişkisini değiştirebiliriz. Biz 50'ye yakın seçim bürosu açmıştık. Her ilçede bir ikisini irtibat bürosu olarak koyabiliriz. Böylece siyaseti parlamentoya sıkıştırmaktan kurtuluruz. Sık sık bölgelere giderek bir ayağımız sokakta, bir ayağımız parlamentoda olursa sağlıklı bir ilişki kurabiliriz. Türkiye'de genel olarak seçilen milletvekili bir daha bölgesine gelmiyor. Ben belli aralıklarla bölgeme gidip toplumsal hareketlerle görüşmeyi düşünüyorum. Sık aralıklarla hesap verme ve öneri alma bu modeli kurumsallaştıracağız ...



Yani seçmenlerinizi Meclis lokantasında ağırlamayacak mısınız?

Ona benim gücüm yetmez.



DTP desteğiyle geldiniz. Güneydoğu'da ise AKP, DTP'ye karşı oylarını çok arttırdı. Kürt sorununa ilişkin sizin düşünceleriniz ne?

Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü açısından ben bu parlamentonun vesile olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu parlamentoda hakikaten toplumun tüm tarafları var ve aslında şiddet ve inkar temelinde bu sorunun çözülemediğini gördük. AKP’nin bölgede oylarının artmasının arkasında ise diğer tarafta CHP-MHP koalisyonunun olması vardı. İnsanlar bundan korkuyor. Hele bizim gibi milliyetçi cepheleri yaşayan insanlar için tüyleri diken diken eden bir durum. Ne yapıp edip şiddetten arındırılmış bir toplumu sağlamamız gerekiyor.



Erdoğan MHP ile DTP’nin kavga edeceğini ima etmişti. Sıkıntı yaşanır mı?

Ben sıkıntı doğacağını zannetmiyorum.Çünkü herkes buradan dersler çıkardı. Herkes kendisini ifade ediyor. Herkes bir olgunlukla davranacak diye düşünüyorum. Bazen sert bazen yumuyak geçen oturumlar olabilir doğaldır. Tayyip Bey’in tokuşma olur, bunlar birbirleriyle kavga eder sözlerini talihsiz buluyorum.



Türkiye'de solun önemli bir kesimi Avrupa Birliği karşıtı. Siz tam üyelik konusunda ne düşünüyorsunuz?

Biz Avrupa Sol partisi’nin bir üyesiyiz. Güzel bir sloganımız var “Biz Avrupa’yı değiştirebiliriz” diye. Başka bir Avrupa’yı emeğin Avrupası'nı Avrupa’daki sol yaratabilir. Burada pozitif iddialarla yola çıkmamız lazım. Nasıl bir Avrupa tartışmasına, sol kendi tezleriyle çıkmalı. Pozitif politika yapması lazım. İstemezük siyaseti reaksiyonel bir siyaset. Bu seçim olmasaydı ben bütün avrupa sol partilerinin başkanlarını Türkiye'ye davet etmiştim gelin ırkçılığa karşı ortak işler yapalım, diye. Memnuniyetle karşılamışlardı ama araya seçim girdi. AB süreci aslında mücadele sürecini genişleten bir şey. Bir kural koyuyor, beğenmezseniz değiştirebiliyorsunuz. Türkiye gibi keyfiliğin kural olduğu bir yerde kuralların aşağıdan yukarı tayin edilmesi bizi ilerleten bir şey olur diye düşünüyorum.



Aslında dünyada sol zor bir süreçten geçiyor. Küreselleşme yüzünden sendikaların işlevi azalıyor. Yeni arayışlar var. Küreselleşmeye siz nasıl bakıyorsunuz?

Küreselleşmeye yönelik dünyada üç yaklaşım var. Küreselleşme bu haliyle iyidir diyenler liberaller, sosyal demokratlar. Yok kötüdür diyenler gerçekçi olmayan milliyetçi kesim. Küreselleşmeyi aşalım, başka bir küreselleşme yaratalım diyenler. Bu da bizim zeminimiz. Seattle'da başka bir küreselleşme mümkün diye bir mücadele başladı. Bu bütün yeryüzünü mücadele alanı yaptı. Sermaye, kapitalizm küreselleşiyor, emek hareketinin de küreselleşmesi lazım. Emeğin serbest dolaşımının savunulması gerekiyor. Sağlıklı olan da bu. Bizim sol milliyetçilik yarışına girmiş vaziyette. Milliyetçilik bölücülük getiriyor aslında. Çok kimlikli, çok kültürlü Türkiye’yi tek tipleştirdiğin anda toplumun doğasını bozuyorsun.



Türkiye ekonomisini nasıl buluyorsunuz. AK Parti'nin başarı hanesinde bu da var.

AKP, Topkapı'daki kutsal hazineler dışında herşeyi satıyor. Türkiye’ye ilişkin bir dizi rakam söyleniyor. Gelişmeler olduğu söyleniyor. AKP’nin de bundan dolayı oy aldığı söyleniyor. Oysa Birleşmiş Milletler İnsani Yaşam Endeksi’nde Türkiye 92’inci sırada. 170 ülke içinde bu hala nitelikli bir sosyal eğitim, sağlık, sosyal güvenlik kaliteli insanca bir yaşam kurulamamış. Türkiye'de ekonomi çok piyasaya endeksli. Askeri muhtira oluyor. Başbakan çıkıyor, naptın paşam borsa düştü, diyor. Bu çok tuhaf. Toplumun örgütlü kesimleri kendi taleplerini ortaya koymalı. Oysa, emekli dernekleri, çiftçi örgütleri mahkemelerde sürünüyor. Sendikalar hala yüzde 10 barajlarıyla engelleniyor. Bırakın toplum kendini ifade etsin. Bu ekonomide de demokrasi anlamına gelir. Herşey bu kadar iyi gidiyorsa biraz da kardan fedakarlık yapılsın. İnsanlar insanca yaşasın.



Türkiye yıllardır IMF politikalarıyla yönetildi, şimdi bu anlaşma bitiyor. Siz iktidarda olsanız ne yapardınız?

IMF bulunduğu ülkelerde benim söylediğimi yap yaptığımı yapma diyor. Borç al vergi alma diyor. Vergilerin yüzde 63'ü dolaylı vergiler. İnsanlar geliri oranında vergi verir, hikayesini biz hiç uygulamamışız.



Ancak Türkiye'ye bu politikalar nedeniyle bu kadar sermaye akıyor. Riski azaltıyor. Sermaye hareketleri olmamalı mı?

Yabancı sermaye ve krediler tabii ki ülkeye gelir. Önemli olan bunu nerede kullandığınız önemli. Sermaye akımlarına yarattığı katma değer, know how, istihdama katkısı açısından bakıldığında sonuç ne? Sıfır. Bu sermaye eroin bağımlılığı gibi, kısa vadeli giriyor, çıkıyor. Yoksa kim ülkeye yatırım yapılmasına, istihdam alanı açılmasına karşı çıkabilir. İstihdam yaratan yabancı sermayeye karşı çıkmak anlamsız. Önemli olan üretim yapılması. Yatırımların arttırılmasına yönelik zemini oluşturmak. Külfeti, nimeti dengeli bir şekilde paylaşmak. 4 yıllık fotoğrafa baktığınızda hiç öyle bir şey olmamış. Üstelik o tür kısa süreli giriş çıkışlar siyaseten de size fatura getiriyor. Bizi İran’a sürmek istediklerinde, siz itiraz ettiğinizde borsada küçük bir oynama tercihlerinizi etkiliyor. Ayrıca Türkiye’de yabancı yerli sermaye ayrımına dayalı yaklaşımların ne kadar anlamsız olduğunu Oyakbank satışında gördük. Palavra olduğu ortaya çıktı. Sermayenin yerlisi yabancısı millisi gayri millisi yok.



Petkim'in satışına ilişkin Petrol İş'in itirazında etnik köken tartışmasına ne diyorsunuz?

Oradaki ideolojik tartışmalara milliyetçi safsatanın bir parçası olarak bakmak lazım. Karşı çıkışın temelinde etkinlik verimlilik üzerinden bakılmalı. Aksi ayıp bir şey.



Solun arka bahçesinde sorun var

Türkiye'de sol neden yenildi? Neden kendine gelemiyor?

Esas mesele esasen sosyal bir sol inşa etmeden, siyasal bir sol inşaa edemiyoruz. Yani Türkiye’de patlayan bir örgütlenme olsa, sendikal hareket alıp başını gitse, çiftçi hareketi, işsizler hareketi gibi.. Niye sol büyümüyor diyoruz? Solu büyütecek olan arka bahçe çalışması önemli. İşte bu parlamentoda olmamız bu psikolojik eşiği aştı. 40 yıldır başarısı olmayan sol dünyanın hiçbir yerinde yok. Arızalı bir durum. Ve nihayet bu eşiğin aşılması için hızlandırıcı bir etki yaratabilir.Geri çekilerek tekrar sendika, meslek örgütleri derneklerin güçlenmesi için çalışabiliriz. Deniz Bey’in sağa yönelme eğilimi, merkeze yönelme eğilimi işi berbat etti. Sol, çevrenin, varoşların sesi soluğu olur. Biz de artık orada örgütlenmek, oranın parçası olmak zorundayız. Yoksa bir orta sınıf solculuğuyla bu işler olmuyor. Birinci bölgede biz E5’in hem yoksul üst kesiminden hem de alttaki orta ve üst gelir grubundan oy aldık. Solun bir başka talihsizliği 12 Eylül’dür. Öyle bir kazıdılar ki, daha yeni yeni kendimize geliyoruz maalesef.





UFUK URAS KİMDİR?

1959 yılında İstanbul Üsküdar‘da doğdu. Kadıköy Anadolu Lisesi‘nden sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi‘nde lisans, yüksek lisans ve doktora öğrenimini tamamladı. İktisat Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği, IFMC, ÖES ve ÖDP genel başkanlığı yaptı. "ÖDP Söyleşileri", "İdeolojilerin Sonu mu?" (Marksist Araştırmaları Destek Ödülü), "Sezgiciliğin Sonu mu?", "Başka Bir Siyaset Mümkün", "Siyaset Yazıları" ve "Alternatif siyaset arayışları" adlı altı kitabı bulunmaktadır. Uras, halen İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi‘nde ders vermektedir. 11 Şubat ta yapılan 5.olağan Kongrede tekrar ÖDP genel başkanlığına seçildi.



haber7.com
 
Arınç: Görevden kaçmam

Arınç: Görevden kaçmam

Manisa'dan tekrar milletvekili seçildikten sonra Meclis'te kaydını yaptıran TBMM Başkanı Bülent Arınç, Meclis Başkanlığı görevi için ''Görevden kaçmam'' dedi.



71585.jpg



kaynak; haber7.com

bülent arınç meclis başkanlığına en çok yakışan vekildir ve yeniden paşa paşa seçilecektir :)
 
DP partiyi ancak o toplar zaten
 
bekleyip göreceğiz bakalım nasıl bir politika izliyecek.
 
şu sartlarda solu ayağa kaldıracak tek kişi ufuk hoca
 
ufuk urasın görüşleri oldukça güzel. türkiye'deki solu toparlayabilecek bir kişi ve lider görüntüsü çiziyor. bağımsız olmasına rağmen önemli miktarda bir oy aldı. zaman içinde nasıl adımlar atılacak göreceğiz.
 
bir günde en fazla iki konu açma kuralı vardır..
bu sebeple konular birleştirilmiştir..
 
konular birleştirildiği için çok anlamsız ve saçma olmuş. kimin hangi konuya yorum yazdığı belli değil.
 
Geri
Üst