Deniz Feneri tartışmalarına farklı bir bakış !!

eiffel

Forumun Kulesi
Altın Üye
Katılım
10 Mar 2006
Mesajlar
5,705
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Her insan büyük bir alemdir.İnsan düşünceden ibare
Deniz Feneri tartışmalarına farklı bir bakış !!



Birkaç yazar değindi; ama kimse arkasını getirmedi. Aydın Doğan ile Başbakan Erdoğan arasında savaş çıkaran Deniz Feneri Derneği meselesinde asıl faktör nedir acaba diye?

Hilton arazisi mi? Ceyhan daki rafineri mi? CNN Türk ün karasal yayın hakkı elde etme girişimi mi?

Yoksa...

Bunların hepsi veya hiçbiri mi?

***

Bu sorulara verilebilecek cevaplar, mevcut çatışmanın görünen yüzüne akseden konu başlıklarından sadece birkaçı... Ya arka planda kalan ve kamuoyunun bilmediği başka faktörler?

Henüz bunlar hakkında somut bir bilgi yok.

Ancak... Bazı emareler de görünmüyor değil.

Örneğin...

Uluslararası sistemde kurulmakta olan yeni denklemde başat ülke olmaya çalışanlar...

Burada kendine iyi bir konum elde etme peşindeki diğer aktörler...

Bunun için de söz konusu denklemin olmazsa olmaz ülkesini kendi yanlarına çekmek isteyenler...

Ve onların siyasi, ekonomik manevraları...

***

Sahi, Lübnan da 18 ay devam eden cumhurbaşkanlığı krizinin çözülmesine sessiz sedasız katkıda bulunan ülke hangisiydi?

Ya Suriye ile İsrail in kapalı kapılar ardında barış görüşmeleri yapmasına vesile olan kimdi?

Amerikan işgalinden sonra Irak ın parçalanmasını engellemek için olağanüstü gayret gösteren ülkenin ismini biliyor musunuz?

Peki, İran ile ABD arasındaki nükleer gerginlik zirveye çıktığında taraflar arasında mekik diplomasisi gerçekleştiren ülkeyi hatırlıyor musunuz?

Gürcistan ın Güney Osetya ya müdahalesinden sonra patlak veren derin krizin bölgesel bir savaşa dönüşmemesi için anında devreye giren ülkelerin başında kim geliyordu acaba?

Yıllardır güçlü ülkeler tarafından himaye edilen ve bölgesinde ayrık otu gibi duran bir ülkeyle temasa geçme cesaretini gösteren devlet hangisiydi?

Şüphesiz bu soruların tek bir cevabı var: Türkiye.

Kim ne derse desin... Kriz alanlarına müdahil olan, birbirine düşman ülkeleri, milletleri, etnik ve dinî grupları barıştırmaya çalışan, çatışma alanlarını mümkün mertebe barış vahalarına dönüştürme gayreti içinde olan bir ülke Türkiye.

Öyle olduğu için bugün yıldızı parlıyor dünyada.

***

Peki neden?

Sebebi aslında gayet basit.

7. yılını idrak ettiğimiz 11 Eylül saldırılarından sonra güvenlik stratejisini hayata geçiren ve askerî gücünü ön plana çıkaran ABD nin karşısındaki en önemli aktör diplomasi silahını önceleyen AB idi.

Hâlâ da öyle...

Son dönemde Türkiye de en az AB kadar etkili. Hatta bölgesel aktör olarak Brüksel den daha proaktif ve hızlı...

AB\\\'nin iki güçlü ülkesinden Fransa, dönem başkanı olmanın avantajı ile çeşitli girişimlerde bulunarak neredeyse Türkiye den rol kapma telaşı içinde.

Almanya da öyle... Türkiye nin önerdiği Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu na nazire yaparcasına geçtiğimiz gün Kafkasya Güvenlik Konsepti adı altında bir öneride bulundu mesela.

Acaba nasıl yorumlamak lazım bunu?

***

Biliyoruz ki Avrupa nın kaderiyle Almanya ve Fransa nın kaderi paraleldir.

Avrupa da İngiltere-ABD eksenine karşı Fransa-Almanya bloku etkilidir.

Almanya-Rusya-İran birlikteliğini dengeleyecek unsur ise ABD-İngiltere-Türkiye aksıdır.

İki ay önce Ağrı da kaçırılan ve sonra serbest bırakılan Alman dağcıları, ABD nin anlık istihbarat desteğine rağmen giderek artan PKK terörünü bir kenara not edince...

Deniz Feneri üzerinden koparılan fırtınanın başka anlamları olabileceği ihtimali geliyor akla...

Başbakanın Doğan Grubu na yönelik çıkışlarına bir de bu gözle bakmakta fayda var sanırım.



Kaynak
 
Yahu habere bak nasıl bir haber bu, bu mu habber
hayret.TC.Almanların çıkarlarına ters düştü diye
almanlar deniz feneri yolsuzluğunu ortaya çıkararak
misilleme yapıyor öylemi.

Ortadoğuda barışı inşa eden hükümet öylemi.
Daha içeride yani vatan topraklarında iç barışı,
sağlıyamamış, kutuplaşmaları körüklemiş
kendi bindiği dalı kesmiş bir hükümet varken
nerden bakarsan BAK nasıl bakarsan BAK
tablo ortadadır.Tabi bakabiliyorsanız.
 
Sorunun asıl kaynağı karşılıklı çıkar ilişkileridir;

Akp ilk iktidar olduğu dönemden 2007 yılına kadar nerdeyse aydın doğan ile başbakanın arasından su sızmıyordu hatta Aydın doğan akp yi sert eleştirilere boğan Emin çölaşanı bile feda etti kovdurdu peki şimdi ne oldu bir den ? Uzun vadeli yapılan hesaplar bir birini tutmadı küresel dengelerin vede dış aktörlerinde fazla olmasa bile payı var tabi ama büyük medya patronu Aydın doğan rafineri kurmak istiyorum diyor Erdoğan hayır ( bizim ) çalığa söz verdik diyor hıltonun önündeki araziyi istiyorum diyor yine hayır cevabını alıyor o da peki başbakan deyip çıkmıyor yaa deniz feneri ile akp nin vede erdoğanın kirli çamaşırlarını bir bir ortaya çıkarmaya başlıyor
Tabi bir de başbakanın tabiriyle "bu hamur daha çok su kaldırır" çıkar ilişkisi işte böyledir.
 
Geri
Üst