Derdi Olan Neylesin?!

asabi

New member
Katılım
7 Ocak 2006
Mesajlar
82
Reaction score
0
Puanları
0
Derdi Olan Neylesin?!

Sabah is yerine gelirken dinledigim radyoda bir hikâye anlatiliyordu. Aslinin olup olmadigini kesin bilemedigimiz fakat dusundurdukleri itibariyle, dinleyen hemen herkesin alâkasini cekebilecek hikâye soyleydi:

“Celâdet ve adaletin timsâli Yavuz Sultan Selim (rahmetullahi aleyh), Misir Seferi’nden sonra fethettigi beldede adâlet ve otoriteyi tesis icin, bir sure kalmak ister. Bunun icin hazirliklar yapilir ve padisahin otag-i humâyunu kurulur. Sultanin cadirini temizlemekle vazifeli kadinlardan biri, aksamlari cadira donen Yavuz’u o gun ilk defa yakindan gorur ve o andan sonra onun sevgisiyle yanmaya baslar. Zamanla bu sevgi, bir sevdâ olur Misirli kadinin yureginde. O, dustugu derdin caresizligini bilir; fakat bununla birlikte câre aramaktan geri durmaz.

Bir cuma gunu Koca Yavuz cadirdan ciktiktan sonra bir tanidigina yazdirdigi kâgidi, sultanin yastiginin yanina ilistiriverir. Kâgitta; ‘Derdi olan neylesin?’ yazmaktadir. Sultan, gece istirahatina cekildiginde yastiginin yaninda buldugu kâgitta yazili bu umitsiz cumleye, bir karsilik yazip yastiginin altina birakir. Kadincagiz sabah, ‘Acaba sultan cevap yazdi mi?’ heyecaniyla -belki de biraz umitle- yastigin altina bakar ve kâgidinin arkasina bir seyler yazilmis oldugunu gorur. Sirdasina okuttugu bu notta, ‘Derdi olan soylesin!’ yazmaktadir. Kadincagiz en azindan derdini anlatabilecegi dusuncesiyle biraz da olsa sevinir, umitlenir bu cumleyle. Fakat padisahin celâdeti onu korkutmaktadir. ‘Sîrlerin pence-i kahrinda lerzân oldugu’ Koca Yavuz’a boyle bir sey soylemek kolay midir?!.. Bu defa kadin, ‘Korkuyorsa neylesin?’ yazili bir kâgit birakir sultanin yastiginin altina ve ertesi gunu sabirsizlikla bekler. Ertesi sabah yine yastigin altina heyecanla bakar; sultanin kaleminden cikan, ‘Hic korkmasin, soylesin!’ yazisini gorunce kadinin umidi biraz daha artmistir. Hic olmazsa kendini yakip kavuran derdini soyleyecek, kabul gormese de, derdinden bir nebze olsun kurtulacaktir. Kadincagiz butun cesaretini toplayip aksam sultanin gelme vaktinde cadirin girisinde bekler. Birazdan Koca Yavuz, butun hasmetiyle gorunur; hâlinden, durusundan kadinin kendisine bir seyler soylemek istedigini fark eder: ‘Soyle!’ der kadina. Edeble el-pence duran kadin titremeye baslar ve dizlerinin bagi cozulur. Padisah gur sesiyle ikinci defa ‘Soyle!’ deyince, kadin, heyecanindan sadece; ‘Efendim!’ der ve gerisini getiremez; Koca Sultan’in celâdetinden duydugu heyecanla yere yigilir ve ruhunu oracikta Rabb’ine teslim eder. Herkesi bir telâs ve heyecan sarsa da, gozler Koca Yavuz’dadir. Meseleyi gunlerdir hisseden Yavuz’un bu tablo karsisinda yuregi yanar, gozleri dolar ve soyle der: ‘Hakîkî âsIk odur ki, sevdigi ugruna kalbi dursun!’”

Radyodan dinledigim bu hikâyedeki ‘hakîkî âsIk’ sozu beni baska bir mecrâya yoneltmisti. Kissalarda fasil degil, asildir onemli olan. Ve bu hikâye de hikâye olsun diye degil, asli anlatmak icin okunmustu. Beni yoktan var eden ve nimetleriyle perverde eden Kâinatin Sultani’na karsi ne kadar lâkayd bir omur surmekteydim. Beni insan olma, idrâk ve iman etme serefine erdiren, her varlikta merhameti gunes gibi ayân olan Vedûd, Rahmân ve Kerîm olan Zât’a karsi icimde (hikâyedeki kadinin mecâzî askindaki derinlik kadar bile) ciddi bir muhabbet ve saygi hâsil olmamisti dogrusu. ‘Ilâhî ask’ benim gibiler icin zaten cok uzak bir mevzuydu; fakat âlemi rahmetiyle kusatan mûhit bir Kudret’in varligini hissedip O’na inandigim hâlde, yine de omrumun gafletle gecmesiydi bana izdirap veren.

“Yok mudur kuzum sende mechule karsi bir saygi,
Dipsiz goklerden urperis, otelerden bir kaygi!”
Necip Fazil

diyen sairin anlattigi bu milyarlarca isIk yili otesi mesafelerde, milyarlarca yildiz kumesini evirip ceviren ve kullarina sah damarindan da yakin olan Mevlâ’ya, O’nun sonsuz merhametine karsi ne kadar lâkayd bir hayatin icindeydim. Yillar once calistigim okulun muduru Fazli Bey’in bir vesileyle okudugu ibretlik misralar geldi aklima. Bir ârif zât, biraz hava almak icin dolasirken, yolda ihtiyar bir zâta rast gelir. Selâm verdikten sonra merhametle baktigi yasli adama irticalen su dortlugu okur:

“Merhaba baba, dayi!
Biyigi kabadayi
Bunca yil yas yasadin
Ne doldurdun kab’a dayi?”

Kab’a ne doldurmustum? Omur sermayesi tukenmeye dogru yol alirken, hâlâ “Yazda yiyim, kista giyim derdine sarf olunup buldu omur intihâ.” cizgisinin disina cikamamistim. Insan olmak gercekten ne zormus! Bir an huzunlu gurbette yasayan merhamet insaninin: “Sizi harekete gecirmeyen imanin, sizi sirattan gecirmesine imkân yoktur...” cumlesi yankilandi beynimde. Bizi Sultanlar Sultani’na ulastiracak, gecelerimizi aydinlatacak namaz icin, gafletten uyanmak icin, kab’a bir seyler doldurmak icin; ask, sevk ve dert lâzimdi.

“Ask aglatir, dert soyletir.” demis atalarimiz. Ask ve dert yoksa neye aglayacak, neyi soyleyecegiz?!.. Dertlerimiz; daha iyi hayat sartlari, benligin susmayan feryatlari ve maîset olunca, kasrina Rahmân’in nuzul eyledigi secde gecelerine, gozyasi gecelerine de uzak kaliyorduk.

“Tam otuz yil saatim islemis ben durmusum
Gokyuzunden habersiz ucurtma ucurmusum.”
Necip Fâzil

misralarinin musahhaslastirdigi bir hayatin temsilcisi olmaktan cok uzuluyorum. Zaman goz acip-kapama cabuklugunda hizla gecerken, ben ‘insan’ olmanin gerektirdigi bircok seyi yerine getirmeden yalan dunyada oyalanip durmaktayim. Dilimde, Niyazi-i Misrî’nin “Bir ticaret yapamadim, nakd-i omur oldu hebâ.” ve Sultan Ucuncu Murad’in “Uyan ey gozlerim gafletten uyan.” misralari oldugu hâlde, neden sozuyle ozu bir olanlardan degilim?!..

Bu dusunceler icinde is yerine ulastigimda yine Yavuz Sultan Selim (ra) geldi aklima. Bu hikâyeyle ona olan muhabbet ve hurmetim biraz daha artmisti. Yavuz’un kissasi, hayatin gâyesini hatirlatiyordu bana surekli. Elim masada duran ‘Cile’ye gayr-i ihtiyari uzandi; rastgele actim, sayfa yirmi dortteki misralari okudum:

“Her sey, her sey su tek mujdede
Yoktur olum, Allah diyene!
Canim kurban, basi secdede,
Iki buklum, Allah (cc) diyene!”
Necip Fâzil

Tahir TANER (Sizinti – Mayis/2006)
 
teşekkürler ayrıca bi okumadan mesaj atıp çıkmasak diyorum :)
 
crazyboy_9999' Alıntı:
teşekkürler ayrıca bi okumadan mesaj atıp çıkmasak diyorum :)

okudum kardeş okumasam mesaj yazmam okunmadan yazılan mesajlar genelde
eline sağlık yüreğine sağlık güzel çalışma vs vs vs .......sevgiler arkadaşım.

kardeşim güzel bir konu acmış ve dertlenmiş ona karşı yazdım
 
Güzel yazı....Hem kıssalar hem de mısralar çok güzel...

Paylaşanın da yüreği güzel...Ellerine sağlık....
 
"Hakîkî âsIk odur ki, sevdigi ugruna kalbi dursun"

bu kıssayı daha önce de okumuştum çoq sağolun paylaştığınız için...
 
Geri
Üst