"Doğu Türkistan" Türk Medeniyetine Çin İşkencesi-4

manashan

New member
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
164
Reaction score
0
Puanları
0
TÜRK MEDENİYETİNE ÇİN İŞKENCESİ - 4

doguturkistanharitasikc.jpg


Emekli General M. Rıza Bekin, 2005 yılında hazırladığı Doğu Türkistan Raporu’yla Doğu Türkistan’da yaşanan sorunları ve Çin yönetimininDoğu Türkistan’da gerçekleştirdiği uygulamaları gözler önüne serdi. Raporun hazırlandığı tarihten bu yana ise Doğu Türkistan Türkleri üzerindeki baskılarda her hangi bir değişiklik olmadı.

Doğu Türkistanlı General

M. Rıza Bekin 1025 yılında Doğu Türkistan’ın Hoten şehrinde dünyaya geldi. İlk öğrenimine 1934 yılında ailesi ile birlikte geldiği Afganistan’da başladı. Doğu Türkistan’ın Milli liderlerinden eniştesi Mehmet Emin Buğra’nın girişimleri ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifleri ile, Kabil Büyükelçisi Memduh Şevket Esendal tarafından asker olarak yetiştirilmek üzere 1938 yılında Türkiye’ye gönderildi. Emekli Tuğgeneral M. Rıza Bekin Doğu Türkistan Vakfı Başkanı. Bekin’in hazırladığı raporda ilk dikkat çeken noktalardan bir tanesi Doğu Türkistan Türklerinin yaşadığı kimlik sorunları. Çin yönetimi ülkenin öz adının ve halkının öz kimliğinin telaffuzunu yasaklamış ve ağır bir suç olarak kabul ediyor.

Büyük Han Şovenizmi

Bekin raporunda Doğu Türkistan Türklerinin kendi dilleri ile yaşadığı eğitim sorunlarına şöyle yer veriyor: “ Çin anayasası, mevcut yasalar ve özerk bölge yasaları ile Doğu Türkistan Türklerinin kendi dilleri ile eğitim görmeleri, ana dilleri ile kültürlerinin korunması ve geliştirilmesi belirtilmiş olmasına rağmen, uygulamada bu hakların hiç biri mevcut değildir. Özerlik yasasında Özerk Bölgede resmi dil, etnik halkın ana dili olarak belirtilmiştir. Ama, eğitimde ve istihdamda Çince bilmeyenlere bu hak verilmemektedir. Çince bilmeyen Türk öğrenciler kontenjan açığı olmasına rağmen üniversitelere kayıt olamamaktadırlar. Ülkede Çin öğrencilerin devam ettiği Çin okulları ile, ‘Azınlık Okulları’ olarak tabir edilen ve Türklerin devam ettiği okullar olmak üzere iki çeşit okul mevcuttur. Türk okullarında Türklük ve İslamiyet karşı temalar ders programlarında yer almakta ve ders olarak okutulmaktadır. Büyük Han şovenizmine dayalı bir eğitim programı uygulanmaktadır”

Sosyal Güvenceleri yok

Bekin’in raporunda ayrıca Çin okullarının düzenli, bakımlı ve modern olanaklarla donatılmış olmasına rağmen Türk okullarının bakımsız, sağlık şartlarından yoksun olduğunun da altı çiziliyor. Bunun yanında Çinli nüfusun yüzde 95’inin devletin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmasına karşılık, Müslüman Türklerin bu hizmetlerden sadece yüzde 12 oranında yararlanabildiği de ifade ediliyor. Geriye kalan yüzde 88 ise ücret karşılığında sağlık hizmetlerinden yaralanıyor.

Türk bilim adamlarına yasak

Türk bilim adamlarının ve yazarlarının milli ve tarihi konularda eser yazmalarının “Bölücülük ve milliyetçilik yapmak ve bu yolla Çin’i parçalamaya çalışmak” suçlaması ile engellendiği ise raporun bir başka çarpıcı noktası. Bunun örneği olarak ise raporda Doğu Türkistanlı ünlü Tarihçi Prof. Dr. Turgun Almas gösteriliyor. Almas’ın tamamen Çin kaynaklarına dayanarak kaleme aldığı ve kadim Türk tarihini anlatan ‘Uygurlar’ adlı kitabı yayınlandıktan kısa bir süre sonra toplanmış ve yazarda genel gözetim altına alınmış. Türk Örf ve adetleri, gelenek ve görenekler, Türk Mitolojisi, Nevruz Bayramı, Meşrep, Düğün Törenleri, binlerce yıllık sporumuz oğlak vb. gibi Türk Kültür ve medeniyetinin temel öğeleri olan etkinlikler, Çin yönetimince milli bölücülüğü çağrıştıran faaliyetler olarak yasaklandı. Türk milli bayramlarının kutlanması ve kültürel etkinliklerin yapılması yasaklanırken, Çin Bahar Bayramı olan Çağan’ın kutlanması resmi tatil olarak kabul ediliyor ve Türkler bu etkinliklere katılmaya zorlanıyor. 1997 yılında Gulca şehrinde, tarihi bir Türk geleneği olan Meşrep Meclisi’nin Yiğitbaşı Abdulhalil bu etkinliği gerçekleştirdiği için tutuklanmış ve 3 yıl sonra cesedi ailesine teslim edilmiştir. Uluslar arası Af Örgütü (Amnesty International) 12 Şubat 2001 tarihli bir Acil Eylem Bülteni ile bu durumu uluslar arası kamuoyuna açıklamıştır.

Kuran-ı Kerim de yasak

Çin Komünist partisi ayrıca Merkez Komitesi’nin 19 Mart 1997 tarih ve 1 No’lu Çok Gizli Genelgesi ile her çeşit eğitim, sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerin Komünist Partisi’nin tam kontrolünde bulundurulmasını istemiştir. Bu alanlarda yapılacak her türlü dış temaslar yasaklanmıştır. Çin yönetimi ayrıca her çeşit özel okul, kurs vb., eğitim ve öğretim kurumunun faaliyetlerini yasakladı. Türkiye Türkçesi başta olmak üzere yabancı dillerin öğretilmesi, öğrenilmesi, yurt dışında basılan her türlü kitap, sözlü ve görsel yayınların dini kitapların hatta Kuran-ı Kerim’lerin dahi getirilmesi, bulundurulması, okunması ve okutulması suç olarak kabul edilmektedir.

İbadet Yasak

Çin Halk Cumhuriyeti Yönetimi Doğu Türkistan’a yönelik olarak ciddi anlamda din ve ibadet yasağı da getirmiş bulunuyor. Çin Halk Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde ‘ Her Çin vatandaşı dini inanç ve özgürlüğüne sahiptir. Devlet vatandaşların normal dini faaliyetlerini korur…”yazmaktadır. Ancak Çinli yetkililer uygulamada bunların hiçbirine riayet etmiyor. Devletin güvencesi altında olan din ve ibadet özgürlüğü yine bu devletin yöneticileri tarafından ortadan kaldırılmış bulunmaktadır. Ailelerin çocuklarına dini eğitim vermeleri yasaklanmıştır. Devlet memurlarının dini ibadetlerini yerine getirmeleri men edilmiştir. Dini ibadetlerini yapan devlet memurlarının komünist partisi üyelikleri iptal edilmekte ve işlerine son verilmekte. Hac ibadetine kısıtlamalar getirilmiştir. Komünist Partisince tespit edilenlerin dışındaki vatandaşların hacca gitmelerine izin verilmemektedir. Dini eğitim veren her türlü kurumun ve Kur’an kurslarının faaliyeti yasaktır. Çin işgal yönetimi ayrıca okullara 200 metreden yakın cami, mescit vb. gibi ibadet yerlerini yıkarak ortadan kaldırmaya başlamıştır.

Asimilasyon politikaları

Doğu Türkistan’da yaşayan Türklerin göç etme hakları da Çin yönetimi tarafından ellerinden alınmıştır. Çin yönetimi sistemli olarak Doğu Türkistanlı Türkleri şehirlerden sürmektedir. Doğu Türkistan Türklerinin bir bölgeden diğer bir bölgeye göç ederek yerleşmeleri yasaktır. Bunun dışında seyahat etmeleri de sıkı kurallara bağlanmıştır. Özellikle kırsal kesimlerden şehirlere göç etmeleri kesinlikle yasaktır. Türkler sistemli bir şekilde şehirlerden sürülmektedir. Yerlerine ise, Çin yönetiminin zorla ve büyük teşviklerle Çin’den getirdiği Çinli göçmenler yerleştiriyor. Bu nedenle Doğu Türkistan Türklerinin yüzde 90’ı kırsal kesimlerde yaşıyor. Doğu Türkistan Türklerinin en önemli ve can alıcı sorunlarından birisi bölgeye planlı olarak ve asimilasyon amacıyla getirilen göçmenler meselesi. Çin’in işgal yönetimi bölgenin demografik yapısını değiştirmek ve Türk halkını kontrol ve baskı altında tutmak, etnik Çin baskısı yaratmak, Türk nüfusunu azınlığa düşürmek amacıyla ülkeye devamlı surette ve kitle halinde Çinli göçmen yerleştirilmesi uygulanmasına bütün şiddeti ile devam ediyor.

Türk nüfusu azalıyor

Doğu Türkistan’ın Komünist Çin işgaline uğradığı 1949 yılında ülkedeki Çinli nüfus oranı yüzde 5 oranında iken, bu oran günümüzde yüzde 45 oranına ulaştı. Halen doğu Türkistan’daki Çinli nüfus sayısı 5 milyon olarak açıklanmıştır. Bu rakama Bintu’an (Sözde İnşaat ve Üretim Ordusu), Silahlı Milis Güçleri, Teknik Personel vs. dahil değildir. 1990’lı yılların başında Çin Yönetimi Çin’in Orta (sarı Irmak) Bölgesi’nde dünyanın en büyük barajlarından birisinin inşasına başlamıştır. Baraj sularının altında kalacak topraklarda yaşayan yaklaşık 5 milyon Çinli nüfusun büyük bir bölümü Doğu Türkistan’a yerleştirilmiştir. Ayrıca, Çin Hükümeti ‘Kuzey Batı Bölgesini iskana açmak projesi’ çerçevesinde Tibet’ten doğan ve güneye akıp giden Cin Sa Cang ırmağının yönünü değiştirerek ırmak sularını tünellerle Doğu Türkistan’ın Taklamakan bölgesine akıtma projesi üzerinde çalışmakta ve bu proje için dünya bankasından kredi temin etmek için girişimlere başlamıştır. Taklamakan Çölünün sulanması ile Doğu Türkistan’a milyonlarca Çinli göçmen getirilip yerleştirildi. Çinli göçmenler Türklerden gasp edilen verimli arazilere, sanayi merkezlerine yerleştiriliyor. Buralardan zorla göç ettirilen Türkler ise, suyu ve alt yapısı olmayan elverişsiz bölgelere sürülmektedir.

Türklerin dış ülkelere seyahat etmeleri ve yurt dışındaki akrabalarını ziyaret etmek için izin ve pasaport almaları uzun soruşturmalar ve kovuşturmalar neticesinde ve yönetimce uygun görülmesi ile ancak mümkün olabiliyor. Bu süre ise birkaç yılı hatta on yılı bile bulabilmekte.

Ekonomik baskı

1990’lı yıllara kadar ülke kaynakları ham ve yarı mamul halde Çin’e taşınmakta iken, o tarihten sonra ülkenin zengin kaynaklarını işlemek ve pazarlamak için Doğu Türkistan’da dev tesisler ve kompleksler kurulmuştur. Ayrıca, Çin İşgal İdaresi son yıllarda Doğu Türkistan’ı Dünyaya Açmak adı altında ekonomik bir kampanya başlatmış ve yabancı sermaye ve yatırımın Doğu Türkistan’a gelmesini teşvik edici bazı önlemler almıştır. Ancak bu yabancı sermayenin akışında Hong Kong, Tayvan, Singapur gibi Çin orijinli sermaye ile Çinli şirketlere izin verilmektedir. Bu Çirli yatırımcıların kurdukları işletmelerde çalışacak personel ise tamamen Çinlilerden oluşmaktadır. Kurulan komplekslerin çevresinde yine bu kompleks ve işletmelerde çalışan Çinlilerin oluşturduğu koloni şehirler kurulmuştur. Bu suretle ülkenin Çinlileştirilmesi uygulamasında Doğu Türkistan’ın zengin kaynakları bir çeşit belirleyici unsur oluşturmaktadır.

Türkler işsiz

Doğu Türkistan’da yatırım yapan Çinli Şirketlere büyük imtiyazlar tanınmıştır. Bu şirketler Doğu Türkistan’da elde ettikleri kaynakları işleyerek yine aynı ülkede fahiş fiyatlarla satmaktadır. Doğu Türkistan’da yılda yaklaşık 10 milyon ton petrol çıkarılmasına rağmen, Çin genelinde petrolün en pahalı olduğu ülke Doğu Türkistan olarak bilinmektedir. Bunun yanında Doğu Türkistan’da yaşayan Türkler arasında işsizlik had safhaya ulaşmıştır. Yüksek öğrenimini tamamlayan Türklere devlet dairelerinde çoğunluğu Çinli sermayenin denetiminde olan iş verilmektedir. Buna karşılık devlet dairelerinde, yerel yönetim birimlerinde ve sanayi tesislerinde çalışanların nüfusa oranı yüzde 95’i bulmaktadır.

dtharita-2.jpg


KAYNAK

"Doğu Türkistan" Türk Medeniyetine Çin İşkencesi-1 için TIKLA
"Doğu Türkistan" Türk Medeniyetine Çin İşkencesi-2 için TIKLA
"Doğu Türkistan" Türk Medeniyetine Çin İşkencesi-3 için TIKLA
 
Geri
Üst