snıper
New member
- Katılım
- 17 Ocak 2006
- Mesajlar
- 2,345
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Dualarımız zorluk zamanlarında mı güçleniyor? Allaha yalnızca bir musibetle karşılaştığımızda mı gönülden yöneliyoruz? Dularımız zorluk yaşarken mi hep daha samimi oluyor? Kolaylık yaşarken Allahı daha mı az anıyor, daha mı az hatırlıyoruz?..
Dua, ihtiyaç içindeki, güçsüz ve sonlu bir varlık olan insanın, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, sınırsız ve sonsuz güce sahip Rabbine çağrıda bulunması, yardım dilemesi ve tüm benliğiyle Ona yönelmesidir.
Dua, insanların yalnızca zor zamanlarda; korku duydukları ya da tehlikelerle karşı karşıya kaldıklarında hatırladıkları bir ibadet değil, yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olmalıdır. İnsan Rabbi karşısındaki aczinin bilincinde olarak hem kolaylıkta, hem de zorlukta Ondan yardım istemelidir.
Kuranda, Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?.. (Furkan Suresi, 77) buyrulur.
İnsan kulluğunun şuurunda olduğu sürece Allah Katında değerlidir. Bu nedenle Allaha gönülden yönelmek, yapılan hatalar için Ona itirafta bulunmak ve yalnızca Ondan yardım dilemek gerekir. Bundan farklı bir davranış Allaha karşı büyüklenmektir ki, bunun karşılığı sonsuz azap olabilir.
Yoğun koşuşturma, stres ve yaşanan sıkıntılardan insanı feraha çıkaracak tek güç Allahtır. Dua ederek Rabbi ile bağlantı kuran insan, samimiyetle ettiği her duaya Allahın icabet edeceğinin bilincinde olarak bu ibadeti yerine getirmelidir.
Duada samimiyet çok önemlidir. Kuşkusuz insan Rabbinden istediği şeyi samimi olarak ister. Ancak gerçek anlamda samimi dua, zahirinde gerçekleşmesi imkansız gibi olsa da, Allahın sonsuz güç sahibi olduğuna kesin bilgiyle inanarak ve dualara icabet ettiğine kanaat getirerek istemektir. İnsan o zaman dünyevi bir şey istiyorsa; örneğin bir ev ise istediği, en güzel olanını ister. Sonsuz ahireti için de Cennetteki en güzel köşke talip olur.
Bence şöyle bir sonuç olur ama yine de dua edeyim; Allah belki kabul eder diyerek sebeplere bağlı olarak dua etmek yanlıştır. (Rabbimi tenzih eder, yüceltirim.) Allah, insanın kendi öngörüsüyle olması imkansız gibi görünen her şeyi sonsuz gücüyle yaratabilir. Allah sebeplerden münezzehtir ve yarattığı hiçbir olay birbirine bağlı olmak zorunda değildir. O, dilediğini dilediği gibi, dilerse sebepsiz yaratmaya gücü yetendir.
Kimi zaman insanların ben Allaha çok dua ettim duamı kabul etmedi dediklerini işitiriz. (Rabbimi tenzih eder, yüceltirim.) Oysa ibadet de kulluk da sürekli olmalıdır. İnsan sabırda, duada, şükürde, kısacası her ibadetinde Ona ibadette kararlı ol (Meryem Suresi, 65) buyruğu gereği kararlılığını korumalıdır.
Diğer yandan, insan Kuranda da belirtildiği gibi hayra da şerre de dua eder. Kendisi için hayırlı olanı bilemez; onun bilgisi Allaha aittir. Ancak insan bilmeden şerre de dua etse, Rabbi onun için en hayırlı sonucu yaratır.
Ya da ettiği dua kabul olunmuştur ama kişi sonucu belli bir zaman sonra görecektir. Allah zamandan münezzehtir; zamana bağlı olan bizleriz. Dua ettiğimiz zaman ile sonuca şahit olacağımız zaman arasındaki süreç, sabır ve tevekkül sergileyeceğimiz süredir; onunla sınanırız.
İnsan dua ederken, o duanın kesinlikle kabul edileceğini düşünürse, isteği kabul görür. Peygamberimiz(sav), (Ebu Nuaym, Hılye) buyurur. O halde insanın dua ediyor olması duasının kabul edileceği anlamındadır.
Dua gerçekte bizi kaderimizde olana doğru yönlendirir. Duayı ettiren, sonsuz öncede kaderimizi belirlemiş olan Yüce Allahtır.
Kuranda, Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (Tekvir Suresi, 29) buyrulur. Allahtan dileyebiliyor olmamız, Onun dilemiş olduğunun işaretidir. O dilememiş olmasaydı biz aciz kullar da dileyemezdik.
Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir. (Hud Suresi, 61)
Dua, ihtiyaç içindeki, güçsüz ve sonlu bir varlık olan insanın, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, sınırsız ve sonsuz güce sahip Rabbine çağrıda bulunması, yardım dilemesi ve tüm benliğiyle Ona yönelmesidir.
Dua, insanların yalnızca zor zamanlarda; korku duydukları ya da tehlikelerle karşı karşıya kaldıklarında hatırladıkları bir ibadet değil, yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olmalıdır. İnsan Rabbi karşısındaki aczinin bilincinde olarak hem kolaylıkta, hem de zorlukta Ondan yardım istemelidir.
Kuranda, Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi?.. (Furkan Suresi, 77) buyrulur.
İnsan kulluğunun şuurunda olduğu sürece Allah Katında değerlidir. Bu nedenle Allaha gönülden yönelmek, yapılan hatalar için Ona itirafta bulunmak ve yalnızca Ondan yardım dilemek gerekir. Bundan farklı bir davranış Allaha karşı büyüklenmektir ki, bunun karşılığı sonsuz azap olabilir.
Yoğun koşuşturma, stres ve yaşanan sıkıntılardan insanı feraha çıkaracak tek güç Allahtır. Dua ederek Rabbi ile bağlantı kuran insan, samimiyetle ettiği her duaya Allahın icabet edeceğinin bilincinde olarak bu ibadeti yerine getirmelidir.
Duada samimiyet çok önemlidir. Kuşkusuz insan Rabbinden istediği şeyi samimi olarak ister. Ancak gerçek anlamda samimi dua, zahirinde gerçekleşmesi imkansız gibi olsa da, Allahın sonsuz güç sahibi olduğuna kesin bilgiyle inanarak ve dualara icabet ettiğine kanaat getirerek istemektir. İnsan o zaman dünyevi bir şey istiyorsa; örneğin bir ev ise istediği, en güzel olanını ister. Sonsuz ahireti için de Cennetteki en güzel köşke talip olur.
Bence şöyle bir sonuç olur ama yine de dua edeyim; Allah belki kabul eder diyerek sebeplere bağlı olarak dua etmek yanlıştır. (Rabbimi tenzih eder, yüceltirim.) Allah, insanın kendi öngörüsüyle olması imkansız gibi görünen her şeyi sonsuz gücüyle yaratabilir. Allah sebeplerden münezzehtir ve yarattığı hiçbir olay birbirine bağlı olmak zorunda değildir. O, dilediğini dilediği gibi, dilerse sebepsiz yaratmaya gücü yetendir.
Kimi zaman insanların ben Allaha çok dua ettim duamı kabul etmedi dediklerini işitiriz. (Rabbimi tenzih eder, yüceltirim.) Oysa ibadet de kulluk da sürekli olmalıdır. İnsan sabırda, duada, şükürde, kısacası her ibadetinde Ona ibadette kararlı ol (Meryem Suresi, 65) buyruğu gereği kararlılığını korumalıdır.
Diğer yandan, insan Kuranda da belirtildiği gibi hayra da şerre de dua eder. Kendisi için hayırlı olanı bilemez; onun bilgisi Allaha aittir. Ancak insan bilmeden şerre de dua etse, Rabbi onun için en hayırlı sonucu yaratır.
Ya da ettiği dua kabul olunmuştur ama kişi sonucu belli bir zaman sonra görecektir. Allah zamandan münezzehtir; zamana bağlı olan bizleriz. Dua ettiğimiz zaman ile sonuca şahit olacağımız zaman arasındaki süreç, sabır ve tevekkül sergileyeceğimiz süredir; onunla sınanırız.
İnsan dua ederken, o duanın kesinlikle kabul edileceğini düşünürse, isteği kabul görür. Peygamberimiz(sav), (Ebu Nuaym, Hılye) buyurur. O halde insanın dua ediyor olması duasının kabul edileceği anlamındadır.
Dua gerçekte bizi kaderimizde olana doğru yönlendirir. Duayı ettiren, sonsuz öncede kaderimizi belirlemiş olan Yüce Allahtır.
Kuranda, Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. (Tekvir Suresi, 29) buyrulur. Allahtan dileyebiliyor olmamız, Onun dilemiş olduğunun işaretidir. O dilememiş olmasaydı biz aciz kullar da dileyemezdik.
Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir. (Hud Suresi, 61)