Novace
New member
Eko-Turizm
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde uygulanabilecek başlıca eko-turizm faaliyetleri;
Zirve tırmanışı,
Belgesel yapımı,
Dağcılık eğitim kampları,
Doğa fotoğrafçılığı, yaban hayatı gözlemleri,
Kuş gözlemciliği, kampçılık, dağ yürüyüşü,
Yamaç paraşütü,
Dağ bisikleti,
Çevre eğitim kampları,
Tarihi eser ziyaretleri,
Kaplıca ziyaretleri,
Kaya ve buzul tırmanışı
Avrupa Birliği Tarafından finanse edilen Ekodiyalog Projesinin Koordinatörü ve KACED başkanı Yaşar Yeğen; Doğu Karadeniz Bölgesi’nin kurtuluşu ekolojik turizme (Ekoturizm) bağlı olduğunu söyledi. Turizmin hızla gelişen bir kolu olan ekolojik turizm, daha az geçilmiş yollardan gitmek, doğal hazineleri ilk elden görmek, kırsal alanda dinlenmek, geleneksel mutfağın keyfini sürmek ve en önemlisi de çevreyi korumak isteyenleri kendine çekiyor. Bu tip turistler doğal güzellikler ve hayvan ve bitki yaşamının çeşitliliğini sunan yerlere gidiyorlar. Bisiklete binmek, dağa çıkmak, ata binmek, yüzmek, balık tutmak ve doğada yürümek gibi aktivitelerde bulunuyorlar. Alternatif olarak, bazıları ağaç dikip çevreyi temizlemek için geliyor.
Turizmin sürdürülebilir kalkınmanın bir parçası olduğu düşüncesi sürdürülebilir turizm kavramını ortaya çıkarmıştır. Sürdürülebilir turizm düşüncesi ilk kez 1970’li yıllarda Akdeniz kıyılarında ve Avrupa Alplerinde benimsenmeye başlamıştır. En çok bilinen ve belirleyici olan toplantılar 1972’deki Stockholm Konferansı ve 1992’deki Rio Konferansıdır. Fakat ana gündem konularından biri olarak önem kazanması 1980’li yılların sonunda gerçekleşmiş, 1987 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun yayınladığı Brutland Raporu’nda ilk kez gündeme getirilen “sürdürülebilir kalkınma” kavramı bir anlamda bundan sonraki toplantılara bir temel oluşturmuş, ekonomik ve sosyal kalkınma ile çevre arasında yaşanan çelişki ve ilişkilerin değerlendirmesinde hareket noktası olmuştur.
Bu konferanslar arasında çok sayıda toplantılar olmuş ve kararlar alınmıştır. 1990’lardan beri çevre ile ilgili ilkeler, kurallar ve kullanım kılavuzları sayısı her ülkede hızla artmaya başlamıştır. Bu ilkeler, kodlar, kurallar ve benzerleri; şirketler, tur operatörleri, ulusal ve uluslararası ticaret örgütleri, Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi, Dünya Ticaret Örgütü ve ilgili devlet kuruluşlarına kadar çok çeşitli örgütlü yapılar tarafından geliştirilmiştir.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde uygulanabilecek başlıca eko-turizm faaliyetleri;

Zirve tırmanışı,
Belgesel yapımı,
Dağcılık eğitim kampları,
Doğa fotoğrafçılığı, yaban hayatı gözlemleri,
Kuş gözlemciliği, kampçılık, dağ yürüyüşü,
Yamaç paraşütü,
Dağ bisikleti,
Çevre eğitim kampları,
Tarihi eser ziyaretleri,
Kaplıca ziyaretleri,
Kaya ve buzul tırmanışı
Avrupa Birliği Tarafından finanse edilen Ekodiyalog Projesinin Koordinatörü ve KACED başkanı Yaşar Yeğen; Doğu Karadeniz Bölgesi’nin kurtuluşu ekolojik turizme (Ekoturizm) bağlı olduğunu söyledi. Turizmin hızla gelişen bir kolu olan ekolojik turizm, daha az geçilmiş yollardan gitmek, doğal hazineleri ilk elden görmek, kırsal alanda dinlenmek, geleneksel mutfağın keyfini sürmek ve en önemlisi de çevreyi korumak isteyenleri kendine çekiyor. Bu tip turistler doğal güzellikler ve hayvan ve bitki yaşamının çeşitliliğini sunan yerlere gidiyorlar. Bisiklete binmek, dağa çıkmak, ata binmek, yüzmek, balık tutmak ve doğada yürümek gibi aktivitelerde bulunuyorlar. Alternatif olarak, bazıları ağaç dikip çevreyi temizlemek için geliyor.
Turizmin sürdürülebilir kalkınmanın bir parçası olduğu düşüncesi sürdürülebilir turizm kavramını ortaya çıkarmıştır. Sürdürülebilir turizm düşüncesi ilk kez 1970’li yıllarda Akdeniz kıyılarında ve Avrupa Alplerinde benimsenmeye başlamıştır. En çok bilinen ve belirleyici olan toplantılar 1972’deki Stockholm Konferansı ve 1992’deki Rio Konferansıdır. Fakat ana gündem konularından biri olarak önem kazanması 1980’li yılların sonunda gerçekleşmiş, 1987 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu’nun yayınladığı Brutland Raporu’nda ilk kez gündeme getirilen “sürdürülebilir kalkınma” kavramı bir anlamda bundan sonraki toplantılara bir temel oluşturmuş, ekonomik ve sosyal kalkınma ile çevre arasında yaşanan çelişki ve ilişkilerin değerlendirmesinde hareket noktası olmuştur.
Bu konferanslar arasında çok sayıda toplantılar olmuş ve kararlar alınmıştır. 1990’lardan beri çevre ile ilgili ilkeler, kurallar ve kullanım kılavuzları sayısı her ülkede hızla artmaya başlamıştır. Bu ilkeler, kodlar, kurallar ve benzerleri; şirketler, tur operatörleri, ulusal ve uluslararası ticaret örgütleri, Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi, Dünya Ticaret Örgütü ve ilgili devlet kuruluşlarına kadar çok çeşitli örgütlü yapılar tarafından geliştirilmiştir.