64general1
New member
- Katılım
- 14 Haz 2007
- Mesajlar
- 1,720
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Anayasa mahkemesi AKP’yi kapatmadı. Para cezası verdi ki AKP’nin de çok umurundaydı. AKP’de sorun olmayan tek şey para, devletin tüm ekonomik damarları ellerinde, emperyalist ABD-AB arkalarında, Cumhuriyeti, Atatürk’ü, Ulusal ne varsa AKP’nin ortadan kaldıracağına inanıyorlar ki bu nedenle bütün fonlar emirlerine amade, Sömürgesiyle, anti-emperyalistiyle, bütün Araplar kendilerine benzememiz için emperyalist kontrollü iktidarlarıyla şeriat getirirler diye desteklerini esirgemiyorlar. Anayasa Mahkemesi Başkanı açıklamasında; Başkanı olduğu Anayasa mahkemesinin kuruluş nedenini unutup, neredeyse böyle şeylerle bir daha bizleri zor durumda bırakmayın,”İktidar mandalık, şeriat ne isterseler yapsınlar. Bizi rahat ettirecek yasaları çıkartın” anlamında şikâyet edilen AKP çoğunluğuna pas atma gafletinde de bulundu artık AKP’yi bundan sonra kimse tutamaz.
Siz bakmayın Başbakanın böyle ipin ucunu tekrar ele geçirmek için başvurduğu birlik nutuklarına, iki gün sonra bir başka atağıyla karşılaşmayacağımızı kim söyleyebilir? Söy-le-ye-mez çünkü AKP o koltukta kalabilmesi için emperyalizme tavizler vermesi lazım. Tavizler vermek içinde; Kendi nitelemeleriyle dışarıdaki Ergenekoncularla karşı karşıya kalması lazım. Emperyalizme taviz için, Ergenekoncuların yine gereğine bakar ve bir şekilde hiç yapamasa gündem değiştirecek bir şey bulur. AKP olur da tavizler biter mi? Birde iç taviz sorunu var. O da şeriatçıların yemlenmesi sorunu, gerçi ekonomik olarak eksik bırakmıyor ama şeriat planında geri kalmaması lazım. Onların da bu konuda tatmin edilmesi lazım yok öyle “zor paçayı yırttık biraz şöyle durun” demek. Emperyalist kanadı nasıl besliyorsan, Şeriatçı kanadı da yemlemelisiniz ki ittifak yürüsün.
Bazı aklı evvellerimiz çok seviniyor “Anayasa Mahkemesi kararı çok iyi oldu” diye. Onlara göre kapatılsaydı; Mazlumu oynayıp, bahaneleri olacaktı ve daha güçlü geleceklerdi. Oysa şimdi AKP bitti onlara göre, ekonomi kötü, hele birde Ergenekon’dan bir şey çıkmayınca parti dağılıp gidecek. Eğer gerçekten böyle düşünüyorsanız; Emperyalist işbirlikçiliğini de, emperyalizmi de hiç bilmiyorsunuz demektir. Emperyalistler çıkarlarına oldu mu öyle materyaller kullanır ki bütün tavuklarını bir kümeste toplayıverir. Tabidir ki emperyalistlerle iş tuta tuta bizim şeriatçılar da entrika yönünden hiç geri kalmazlar. Bu Ergenekon soruşturmasıyla bu konuda uzmanlaştıklarını dostlarına ve düşmanlarına ilan ettiler. O birleşememe, yekvücut olamama bizim sözde anti-emperyalist partilerimizde mevcuttur. Çünkü AKP’de olan emperyalizmin ve arabın dolarlarıyla emperyalist partileri birleştirme gücü, anti-emperyalistler için çalışmaz. Zaten olsa maddi güç onun adına da anti-emperyalist denemez. Olsa da öyle bir güç, liderlerimizin tek adam kompleksleri ve yetersizlikleri olası bir yekvücutluğu engeller. Örneğin CHP başarısızdır emperyalizmin karşısında ve yenilmektedir ama ne hikmetse tek bir lider partiyi yönetmek zorundadır ve onun karşısına göstermelik bile olsa birinin çıkmasına izin verilmez. Yani Osmanlılığın hilafet anlayışıyla günümüzün emperyalizmine kafa tutmaya kalkarsanız; Adama fesi ters giydirip, No yerine yes tuşuna bastırıp “ti” ye alıverirler. O kadar teknoloji özürlüsüdürler ve dışa kapanıklardır ki; Bir vatandaş olarak iki kez parti merkezine e-mail gönderip parti yararına şikâyet ve dileklerimi belirtmeme rağmen, adam yerine konup cevap bile alamamışımdır. Tabi seçim zamanı seçmende onları parti yerine koymamaktadır. Öteki sözde Anti-emperyalistimiz DSP’ de malum öyle bir anti-emperyalist ki Karaoğlan’ımız ABD’nin ve Vatikan’ın kaptan köşkünde oturan emperyalist işbirlikçisini övmüş, aklamış ve onun icazetiyle de koalisyon lideri olmaya hak kazanmıştı. Bugünkü DSP ise ülke kargaşa içinde, sivil darbeyle karşı karşıyayken ve CHP lideri bile mücadele verirken; Onların gündeminde; parti içi darbeyle koltuğa sahip olma çalışmaları hâkimdi. Biz şimdi emperyalizmin karşısında böyle partilerle mi mücadele edeceğiz de AKP’nin korkunç ideallerini dizginleyeceğiz de Kemalist açılımımızı yapacağız?
Sonuç olarak; ABD-Vatikan ile FGÖ işbirliğinin önünde Anayasa Mahkemesi engeli de bertaraf edilmiştir. Van, Şemdinli gibi başarısız hücumlarından sonra FGÖ, Ergenekon ile gücünü denemiş ve başarılı olmuştur. Artık yargı ayağında iktidar ve mevcut yapının yardımıyla daha derinlere kök salacaklar ve yeni Anayasa değiştirme hikâyesiyle Anayasa Mahkemesini etkisizleştiremezlerse, zamanla ve Cumhurbaşkanlığı marifetiyle, emekli olan Anayasa Mahkemesi üyeleri yerine Ulemalar Yüksek Kurulunu oluşturacaklardır. Ilımlı İslam Cumhuriyetimiz hayırlı olsun demekten de başka seçeneğimiz olur mu artık onun yorumunu gelecek başka bahar varsa o zamana bırakalım.
İsmet Yıldırım
Siz bakmayın Başbakanın böyle ipin ucunu tekrar ele geçirmek için başvurduğu birlik nutuklarına, iki gün sonra bir başka atağıyla karşılaşmayacağımızı kim söyleyebilir? Söy-le-ye-mez çünkü AKP o koltukta kalabilmesi için emperyalizme tavizler vermesi lazım. Tavizler vermek içinde; Kendi nitelemeleriyle dışarıdaki Ergenekoncularla karşı karşıya kalması lazım. Emperyalizme taviz için, Ergenekoncuların yine gereğine bakar ve bir şekilde hiç yapamasa gündem değiştirecek bir şey bulur. AKP olur da tavizler biter mi? Birde iç taviz sorunu var. O da şeriatçıların yemlenmesi sorunu, gerçi ekonomik olarak eksik bırakmıyor ama şeriat planında geri kalmaması lazım. Onların da bu konuda tatmin edilmesi lazım yok öyle “zor paçayı yırttık biraz şöyle durun” demek. Emperyalist kanadı nasıl besliyorsan, Şeriatçı kanadı da yemlemelisiniz ki ittifak yürüsün.
Bazı aklı evvellerimiz çok seviniyor “Anayasa Mahkemesi kararı çok iyi oldu” diye. Onlara göre kapatılsaydı; Mazlumu oynayıp, bahaneleri olacaktı ve daha güçlü geleceklerdi. Oysa şimdi AKP bitti onlara göre, ekonomi kötü, hele birde Ergenekon’dan bir şey çıkmayınca parti dağılıp gidecek. Eğer gerçekten böyle düşünüyorsanız; Emperyalist işbirlikçiliğini de, emperyalizmi de hiç bilmiyorsunuz demektir. Emperyalistler çıkarlarına oldu mu öyle materyaller kullanır ki bütün tavuklarını bir kümeste toplayıverir. Tabidir ki emperyalistlerle iş tuta tuta bizim şeriatçılar da entrika yönünden hiç geri kalmazlar. Bu Ergenekon soruşturmasıyla bu konuda uzmanlaştıklarını dostlarına ve düşmanlarına ilan ettiler. O birleşememe, yekvücut olamama bizim sözde anti-emperyalist partilerimizde mevcuttur. Çünkü AKP’de olan emperyalizmin ve arabın dolarlarıyla emperyalist partileri birleştirme gücü, anti-emperyalistler için çalışmaz. Zaten olsa maddi güç onun adına da anti-emperyalist denemez. Olsa da öyle bir güç, liderlerimizin tek adam kompleksleri ve yetersizlikleri olası bir yekvücutluğu engeller. Örneğin CHP başarısızdır emperyalizmin karşısında ve yenilmektedir ama ne hikmetse tek bir lider partiyi yönetmek zorundadır ve onun karşısına göstermelik bile olsa birinin çıkmasına izin verilmez. Yani Osmanlılığın hilafet anlayışıyla günümüzün emperyalizmine kafa tutmaya kalkarsanız; Adama fesi ters giydirip, No yerine yes tuşuna bastırıp “ti” ye alıverirler. O kadar teknoloji özürlüsüdürler ve dışa kapanıklardır ki; Bir vatandaş olarak iki kez parti merkezine e-mail gönderip parti yararına şikâyet ve dileklerimi belirtmeme rağmen, adam yerine konup cevap bile alamamışımdır. Tabi seçim zamanı seçmende onları parti yerine koymamaktadır. Öteki sözde Anti-emperyalistimiz DSP’ de malum öyle bir anti-emperyalist ki Karaoğlan’ımız ABD’nin ve Vatikan’ın kaptan köşkünde oturan emperyalist işbirlikçisini övmüş, aklamış ve onun icazetiyle de koalisyon lideri olmaya hak kazanmıştı. Bugünkü DSP ise ülke kargaşa içinde, sivil darbeyle karşı karşıyayken ve CHP lideri bile mücadele verirken; Onların gündeminde; parti içi darbeyle koltuğa sahip olma çalışmaları hâkimdi. Biz şimdi emperyalizmin karşısında böyle partilerle mi mücadele edeceğiz de AKP’nin korkunç ideallerini dizginleyeceğiz de Kemalist açılımımızı yapacağız?
Sonuç olarak; ABD-Vatikan ile FGÖ işbirliğinin önünde Anayasa Mahkemesi engeli de bertaraf edilmiştir. Van, Şemdinli gibi başarısız hücumlarından sonra FGÖ, Ergenekon ile gücünü denemiş ve başarılı olmuştur. Artık yargı ayağında iktidar ve mevcut yapının yardımıyla daha derinlere kök salacaklar ve yeni Anayasa değiştirme hikâyesiyle Anayasa Mahkemesini etkisizleştiremezlerse, zamanla ve Cumhurbaşkanlığı marifetiyle, emekli olan Anayasa Mahkemesi üyeleri yerine Ulemalar Yüksek Kurulunu oluşturacaklardır. Ilımlı İslam Cumhuriyetimiz hayırlı olsun demekten de başka seçeneğimiz olur mu artık onun yorumunu gelecek başka bahar varsa o zamana bırakalım.
İsmet Yıldırım