Erdoğan'ın demeci ve hasar kontrolü

ramo46

New member
Katılım
2 Mar 2008
Mesajlar
1,913
Reaction score
0
Puanları
0
Erdoğan'ın demeci ve hasar kontrolü

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 16 Mart’ta Londra’dayken BBC’ye verdiği mülakat,
Ankara’nın Ermeni meselesi üzerine ABD’ye nazaran kurduğu oyun planını zora soktu.

Yalnız Dışişleri Bakanlığı değil, Başbakan’ın siyasi dış politika ekibi o günden bu
yana, gerekirse Türkiye’de kaçak bulunan Ermenileri memleketlerine geri göndereceğini
söylemesinin yol açtığı hasarın tespiti ve tamir etme yolları üzerinde çalışıyor.
Dün konuştuğum bir yetkili, Başbakan’ın kendisinin durumu izah etmesi dışında
bir seçenek kalmadığını düşünüyordu.

Belki de bu yüzden dün gazetecilerin görüş almaya çalıştığı bakanlar ve AK Parti
yetkilileri bu konuda görüş belirtmekten ısrarla kaçındılar. Hemen hepsi bu
açıklamanın yanlış olduğunu düşünüyor, ancak Başbakan ile ters düşmeyi göze alamıyordu.

Nasıl alsınlar ki? Başbakan’ın akşamında o açıklamayı yaptığı 15 Mart günü Meclis
Dışişleri Komisyonu’nda ve devamında olanları hepsi hatırlıyor.

O gün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ABD ile Ermeni soykırım tasarısının
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde kabulü ve Vaşington Büyükelçisi
Namık Tan’ın Ankara’ya çağrılması konularında Komisyona bilgi veriyordu.
CHP’li bazı üyelerin ‘Türkiye’deki kaçak Ermenileri sınır dışı edelim’ önerileri,
AK Partililer tarafından reddedilmişti.

AK Partililer, CHP’li Canan Arıtman ve ona destek olan Şükrü Elekdağ, Onur Öymen
gibi isimlerin bu önerisini ne kadar ayıpladıklarını anlattılar.

Bu devirde bu anlayış kabul edilemezdi.
Avrupa Birliği İşleri Bakanı Egemen Bağış’ın Almanya’nın Der Spiegel dergisine
verdiği mülakat ortadaydı: Ekmeklerini çıkarmak için Türkiye’de kaçak çalışan
100 bin Ermenistan vatandaşı bir dostluk köprüsüydü.

(Daha fazla ilerlemeden şu 100 bin Ermeni meselesine de açıklık getirmek gerekiyor.
Bu rakam ilk ortaya atıldığında 40 bin diye ifade ediliyordu. Sonra, Protokol tartışmaları
sırasında birden bir 70 bin lafı tedavüle sürüldü. Şimdi birdenbire, Bağış ve Erdoğan
örneğinde olduğu gibi zam gördü ve 100 bine çıktı. Ermenistan’dan bir çalışma ajansı
bu sayıyı yaklaşık 5 bin olarak veriyor. Dışişleri ve Başbakanlığın -Başbakan Erdoğan’a
da bildirilen- tahminleri 10 ila 15 bin arasında.)

Obama ile randevu açmazı

Edindiğimiz bilgilere göre, Başbakan’ın ‘100 bin Ermeni’yi memleketlerine gönderme’
açıklaması, ne Dışişleri, ne de Başbakan’ın kendi dış politika kurmaylarınca kurulan
oyun planlarında yer alıyor. Hatta Başbakan’a BBC mülakatına hazırlanırken bu
anlama çekilmesi mümkün ifadeler kullanmaktan kaçınması konusunda öneride
bulunulduğu bilgisi var. Ama ne olursa oluyor, mülakatta Başbakan bu sözü ediyor.

Şimdi siz istediğiniz kadar, ‘Ben Türkiye’de kaçak yaşayan Ermenistan
vatandaşlarından söz ettim’ deyin, bu söz dünyada bu konunun meraklıları
tarafından ‘İkinci 1915’ diye işlenmeye başlandı bile.

ABD’deki Ermeni diasporası sözcülerinin sevinç içinde ‘Bırakın Erdoğan konuşsun,
davamız güçleniyor’ yollu yorumları, küçük bir internet araştırmasıyla bulunabilir.

Bu demeç ABD’ye karşı Dışişleri’nin kurmaya çalıştığı oyun planını biraz da bu
yüzden olumsuz etkiledi.

Bu demece kadar durum şuydu:

Türkiye, soykırım iddialarının Temsilciler Meclisi’nde oylanmaması için Başkan
Barack Obama’dan ilan edilmiş net tavır bekliyordu. Bu gelene kadar ne Büyükelçi
Tan’ın geri gideceğini, ne de resmi ikili temasta bulunulacağını Başbakan Erdoğan
söyledi. Bu çerçevede TÜSİAD,
(Hillary Clinton’dan randevu alamadığını vesile yaparak)

ABD programını iptal etti. TOBB ise Vaşington büro açılışını Başbakan’ın kararına
bağladı.
Erdoğan’ın 12-13 Nisan’da Vaşington’daki Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne katılıp
katılmayacağı ise hâla belli değil.

Başbakan, oraya gitmesini vesile Obama ile özel görüşmek istiyor.

Ancak, 1- Obama’dan açıklama almadan, 2- Obama’dan özel görüşme teklifi
almadan gitmek istemiyor. Aksi halde Türkiye’de muhalefetin kendisini hedefe
koyacağını biliyor.

Oysa Amerikalılar, ‘Erdoğan geleceğini ilan etsin, randevu kolay’ tutumunu
sürdürüyor, ‘Zaten özel görüşme talebi de yok’ diye Ankara’nın iyice damarına
basıyor. Obama’dan beklenen açıklama gelmiyor, yerine ‘Büyükelçiyi gönderin,
İran, konuşmamız lazım’ mesajı geliyor. Açmaz, işte bu.
Şimdi BBC demeciyle Türkiye’nin aşması gereken engel sayısı birden ikiye çıktı.
Oysa 24 Nisan’a doğru saat işlemeye devam ediyor. Bugünlerde Davutoğlu’nun
yerinde olmak istemezdim.


Gerçek Gündem: Türkiye'nin ihtiyacı...
 
Geri
Üst