Erkekler neden paralı seks yapar?

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ѕαмѕυηѕρσя





Kadınlar; Rus, Ukraynalı, Çek veya Türk kadınlarla paralı seks yapan erkekler hakkında ne düşünürler bilmiyorum...

Onlara çapkın derler mi acaba?..

Çünkü para vererek yapılan sevişmeye "çapkın" bir ilişki demek abes...

Sonuçta paran varsa gidiyorsun ve seçiyorsun kadını, reddetme ihtimali yok...

Reddetme ihtimalinin olmadığı bir kadın-erkek ilişkisinin "çapkın" lık olarak nitelenmesi absürt...



***


Ukraynalı ve Rus kadınları satan çetenin "defterinde" çok ünlü, çapkın ve elini sallasa ellisi diye nitelenen erkeklerin olması, dün sohbet ettiğim grubun kadınları üzerinde büyük infial uyandırdı...

Şöyle soruyorlardı:

"Arkadaş bu adamlar zaten Türkiye'de sürekli çapkınlık yapan adamlar... Ünlüler, zenginler ve onlarla beraber olmak isteyecek bir sürü kadın var... Niye paralı seks yapıyorlar hâlâ?.."


***


Şöyle söyleyebilirim:

Türkiye'de parayla seks yapmak birçok evli ve ilişkisi olan erkeğin en fazla rağbet ettiği yöntem...

Hele ünlüyseler ve toplumda skandala yol açacak bir konumdaysalar, mutlaka paralı seksi tercih etmekteler...

Eşlerinin ya da sevgililerinin dışında girdikleri ilişkilerde, "kadının konuşmasından, telefonla aramasından, bir şeyler istemesinden, yakalanmaktan ve başına bela almaktan" korkuyorlar...

Bu deyimler ve sıfatlar benim sözcüklerim değil, bunu yapan adamların kullandığı literatür...

"Verirsin paranı, yaparsın yapacağını, sonra sen sağ, ben selamet..."

Kullandıkları deyim aynen bu...


***


Yakın bir kız arkadaşım, geçenlerde kocasının Rus kadınlarla arada bir otel odasında buluştuğunu tespit etti...

Büyük olaylar çıkardı ve adamla boşandı...

Erkek ne olduğunu anlayamamıştı...

Çünkü ona göre, yaptığı "boşanmayı gerektirecek bir olay" değildi...

Yazımın başında bu erkekler hakkında kadınların hissettiğini bilmiyorum dedim demesine ama...

Ben yine de erkeklere ince bir ipucu vereyim kadınlarla ilgili...

"Bir kadın, başka bir kadınla olan erkeğe çok gıcık kapabilir, ağır travma yaratabilir..."

Ama bir kadın yine de içten içe, "Eğer aldatacaksa bari değecek birisiyle aldatsın" diye bilinçaltında düşünür...

Çünkü rekabet ettiği kadının güzelliği, çekiciliği, eğitimi ya da başka bir özelliği, kocasına olan beğeniyi yukarı çektikçe, kadın da kendini tetiklenmiş hisseder...

Bir erkeğin güzel, çekici ve kaliteli kadınlarla beraber olduğunu öğrenen esas kadın büyük çıngar koparsa da erkekten asla vazgeçmez...

Tersine o kadınların tercih ettiği kendi erkeğinde, "bilmediği ne varmış" diye kendisini sorgulamaya başlar...


***


Bu durumlarda kadın erkeğine kızsa da affetmiş gibi yapacak ve rekabete girecektir...

Rus ve Ukraynalı kadınları pazarlayan çetenin listesinde adı geçen erkek arkadaşlara söylemeliyim ki;

Yanlarında bulunan kadınlar, onların yaptığı bu ucuzluğu hazmedemezler...

Kadınlarla paralı seks yapmanın ucuzluğu, esas kadının onurunu zedeler...

Erkeğinin sefilliği karşısında kadın kendini aynada küçülmüş hisseder...

Kız arkadaşım, muhtemelen eşi cazibeli bir kadınla onu aldatsaydı, boşanmayıp kocası için savaşacaktı...

Erkeğinin aldatma yöntemindeki ucuzluk, kadının pahalı bir ders vermesine yol açtı...

Üzgünüm Leyla!..


*****


BEDELLİ BEKLEYENLERİN HAYAL KIRIKLIĞI...

İki konuyu konuşmasını ve yazmasını sevmem... Biri bedelli askerlik, diğeri af...

20'li yaşlarımdan biliyorum ki, "hep bir bedelli söylentisi çıkar, hep bizleri bir beklentiye sokar, ya kısa dönem ya bedelli laflarıyla umut tacirliği" yapılırdı...

Af da öyledir...

"Af çıkacakmış" denir, yüz binlerce hükümlü beklentiye sürüklenir...

Günlerdir mailime "bedelli askerlik isteyen gençler, elektronik posta gönderiyorlar..."

Herkes atladı bu konuya...

Yok bedelli çıksın, veya çıkmasın...

Oysa ben biliyorum ki, çıkmasından veya çıkmamasından daha önemlisi, umutların yıkılmasıdır... Bir umudu köpürte köpürte yaratıp, sonra "olmadı" diyip söndürürseniz, hiç yaratmadığınız halden daha kötü bir durumla karşılaşırsınız...

Yazık günah değil mi şimdi bu kadar beklentiye ve yıkılan hayallere...


***


Hiç yaratmayın baştan bedelli askerlik konusunu... Çıkartırsanız, bedelli isteyenlere müjde olarak sunarsınız...

Çıkartmazsanız, zaten beklenti olmadığından kimsede hayal kırıklığı yaratmazsınız...

Yazık ve günahtır bu yapılan gencecik insanlara...


*****


NEDEN AYNI İLİŞKİLERE SAHİP OLMAYA DEVAM EDİYORUZ?..

Kendinize sormanız gereken ilk soru şu...

Neden ilişkilerimde hep aynı sorunlar çıkıyor?..

Eğer bir aşk ilişkisiyse "Neden her seferinde karşımdaki beni anlamıyor veya aldatıyor veya benden uzaklaşıyor ya da ben ondan uzaklaşıyorum veya tartışmalar başlıyor?.." sorularına...

Bir iş ilişkisindeyse "Niye çalıştığım yerlerde benzer sorunlarla karşılaşıyorum... Neden benim dobralığımı anlamıyorlar, niye beni hep dışlıyorlar, neden bazıları uyanık davranıp beni patrona kötü gösteriyor?.." sorunlarına bakmak lazım...


***


Quantum'un ilk bulgularından biri, "hayatınızda aynı dairelerle devam eden ilişkiler türünde sorunları çözmek istiyorsanız kendi içinize yönelmeniz" gerçeği...

Bir kadın veya bir erkek aşk ilişkisinde hep anlaşılmamaktan yakınıyorsa, "anlaşılmak istemeyen kendisidir..."

Muhatabıyla öyle bir ilişki türü kurar ki, "gerçekte karşısındakinin onu anlamasını istemiyordur..."

Anlaşılmak istenen anlaşılır...

Çünkü anlaşılması için gerekli dili kullanır...

Anlaşılmak istenmeyen ise anlaşılmaz...

Çünkü o dili yeterince ve gerektiğince kullanmaz...


***


Hayatınız boyunca aşk veya iş ilişkilerinize bakın...

Tekrar eden olayların esas sorumlusu sizsiniz...

Tekrar etmeyen olaylarda karşınızdaki değişken kişilik etkili olur...

Oysa biz, kodlanmış ilişkilerimizle, yaşamımızdaki belirli olaylara karşı hep aynı şartlanmış tepkileri veririz...

Aynı duygusal reaksiyonları gösteririz...

Aynı ezberlenmiş şekillere gireriz...

Hayat sanki dışımızda oluyor, biz de ondan etkileniyoruz gibi gelir bize...

Oysa dışımızda olan fazlaca bir şey yok aslında...

Dışarıda herkes için olan ve tek başına hiçbir anlam ifade etmeyen şeyler var...

Onların oluş biçimlerine biz, kendimize göre, şifrelerimize ve kodlarımıza göre, ezberimize göre anlamlar yüklüyoruz...

Yüklediğimiz anlamlardan sonuçlar çıkartıyor, üzülüyor, seviniyor, tepki koyuyor ya da anlaşılmadığımızı söylüyoruz...

Dışarıdaki olay içerisini etkiliyor gibi geliyor bize...

Oysa bizim içimiz dışımızı etkiliyor...

İçimizde hissettiklerimiz, olaylara bir anlam yüklüyor, onları herkese göre farklı kılıyor...

Quantum içinizin şifrelerini, kodlarını değiştirmekle başlayacağınız bir yolculuk...


***


Ve çok önemli bir nokta...

Sanki Tanrı bizim dışımızda...

Oysa en büyük yanılgı burada...

Evreni yaratan Tanrı, bizleri yaratan Tanrı ise, zaten Tanrı bizim içimizde...

Bir Tanrı'nın bir parçasıyız...

Tanrı bizim dışımızda değil, içimizde...

İçinizin gizemini öğrenmeye başladığınızda, dışınızdaki olayların sizin şartlandığınız, kodlandığınız, yalan yanlış refleksler verdiğiniz olaylar olmadığını göreceksiniz...

Quantum içinizi keşfetmenizi sağlayacak...

Çünkü dışarıyı, iç dünyanızın gözlükleriyle algılıyorsunuz...

Birisiyle ilişkinizde, kendi kodlarınızı çözerseniz çok önemli bir mesafe kaydedersiniz...


KAYNAK







 
Geri
Üst