AressKruger
New member
Şimdi yukarıdaki başlığı okuyan herkesin eminim ki ilk aklına gelen 'deprem olacak' endişesi olmuştur. Kandilli Rasathanesi'nde çalıştığım dönemde sıkça telefonlar gelirdi. Gökyüzündeki olaylarla yeryüzündeki fiziksel olaylar arasında bir ilgi olup olmadığı hakkında...Tabi '99 depreminden sonra konu tümüyle güneş tutulması ve deprem ilişkisine yönelik olmaya başladı... Güneş tutulması deyince aklımıza deprem gelir oldu!
Ne kadar anlatsak, yazsak, söylesek, hiç hükmü yok anlaşılan. Suya yazı yazmak gibi bir şey herhalde. O dakika tesiri etkisi geçiveriyor. Merak ettiğim neden insanımız bu konulara yıllarca emek vermiş uzmanların, bilim adamlarının görüşlerine değil de kulaktan dolma ondan bunda aktarma, dedikodulara ve içi boş fikirlere kapılır?
Şimdi burada bir parantez açalım suçu tümüyle başkalarına yıkmadan önce...
Tv'lere çokça çıkan deprem uzmanlarının bir kaçı bu olayı evet depremle ilişkilendiriyor... Hatta bununla yetinmeyip tutulmalar sırasında Dünyanın nasıl bombeleştiğini! yumurtamsı bir biçim aldığını tarif ediyorlar ki, çok şaşırtıcı!
Şaşırtıcı, çünkü onlar aynı zamanda mesleklerinin dışında olan bir bilim dalıyla ilgili açıklama yaptıklarının farkında olmuyorlar sanırım...
Hadi Ay'ın gelgit olayları için Dünyaya etkilerinde bu abartılı örneği verebilirsiniz diyelim. Ama madem ki konu Güneş tutulmaları ile deprem ilişkisi, böyle bir örnek son derece yanlış...
Ne Güneş tutulmaları sırasında Arz küre bombeleşir ne de o tarihlerde tutulmadan ötürü depremler olur... Uydumuz Ay, safhalarına göre her ay 2 kez en çok ve 2 kez de en az olmak üzere 4 kez Dünya üzerindeki sulara (çekimsel) gelgit etkisini gösterir. Oysa Güneş'in tek başına böyle bir etkisinden söz etmemiz MÜMKÜN DEĞİLDİR... Biliminin ulaştığı bilgiler doğrultusunda Güneş, Ay kadar güçlü bir çekim etkisi oluşturmamakta ve tutulmaları ile depremlerin bir etkileşimi bir ilgisi olmamaktadır...
Şimdi rakamlara formüllere girmeden kafa karıştırmadan olayı kısaca şöyle özetleyebilirim. Lise Fen bilgisi derslerinde öğretilen, evrende bildiğimiz 4 temel kuvvetten biri olan çekimsel kuvvetin (gravitational force) Dünya-Güneş ikilisi için kabaca hesaplanması kolaydır.
Buna göre iki gökcismi birbirlerine, kütlelerinin çarpımları ile doğru aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak çekimsel bir kuvvet uygularlar. Ay'ın kütlesi Güneş'e nazaran futbol topunun yanında mercimek tanesi kadar kalsa bile Dünyaya büyük bir çekim etkisinde bulunur ki bu gelgit etkisiyle kendisini her ay göstermektedir... Çünkü Güneş'e göre çok yakındır ve Dünyanın uydusudur... Kaldı ki Güneş'in çekim etkisinin yer kabuğunun kilometrelerce altında yatan fay tabakalarına etki ederek onları harekete geçirebileceği İNANILMAZ , BİR DÜŞÜNCEDİR...
Bir de konuya başka bir açıdan yaklaşalım: Bir Güneş tutulması sonuçta Dünya üzerine düşen Ay'ın gölge hareketidir. Gölgenin düştüğü ve taradığı yerler tutulmayı izleyen ülkelerdir. Güneş tutulmaları her yıl en az 1-2 kez en çok da 4-5 kez olmaktadır. O zaman depremlerin de bu sayılarla sınırlı kalması gerekmez mi? Bu gölge geçtiği yerlerde deprem oluşturuyor demek; örneğin: "en çok trafik kazaları tutulmalar sırasında oluyor" demekten daha saçmadır. Tutulmalar sırasında aniden etraf kararınca sürücüler duruma şaşırıyor panikliyorlar ve kazaya yol açıyorlar demek daha mantıklı (yoksa böyle bir olasılık var mı?).
)
Çünkü çok sık olarak Dünyanın bir yerlerinde depremler oluyor zaten bunun güneş tutulmaları civarına denk düşmesi de son derece doğal...Ne kadar sık olduğunu merak ediyorsanız lütfen bakınız: http://neic.usgs.gov/neis/eq_depot/
Ayrıca Güneş tutulmaları ve deprem ilişkileriyle ilgili istatistiksel bazı çalışmalar yapmış arkadaşlarımız. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz lütfen aşağıda sitelerdeki bilgilere başvurunuz.:
TUBİTAK
ECLIPTE
Son zamanlarda fısıltı gazetesi tekrar sıkı faaliyette. Ve çok eminim tutulma tarihi yaklaştıkça bunlar artacak. Çevremde kimle konuşsam "yandık 29 Mart'ta yine güneş tutulması varmış deprem olacakmış" demekte...Yeni bir şehir efsanesi oldu artık bu konu...
Yakın bir örnek; Ahmet Vardar 8 Şubat 2006 tarihinde köşesinden "Vatandaşınızı aydınlatın kardeşim!" diye sesleniyordu ve devam ediyordu: "Tokat'ın yöneticileri, bu yazıyı iyi okuyun. İlinizde dedikodular, şayialar alıp başını yürümüş. Ancak sizin hiçbir şeyden haberiniz yok. Ya da haberiniz yokmuş gibi davranıyorsunuz. Ben ta İstanbul'dan, size bir süredir Tokatlıların ağzından düşmeyen konuyu aktarayım. Söylenenlere göre, Fırat Üniversitesi'nde görevli bir profesör tarafından Tokat Valiliği'ne gönderilen yazıda, 26 Mart'ta (profesör uyarıyor ama tutulmanın tarihini yanlış yazıyor! L.A) meydana gelecek güneş tutulmasından sonraki günlerde merkez üssü Niksar olmak üzere Erbaa, Niksar, Tokat ve Amasya'da 6.5-7.5 arasında şiddetli bir deprem olacağı yazılmış. Ayrıca Tokat Belediyesi ve bazı kamu kuruluşları tarafından çok miktarda ceset torbası ve sahra çadırı alındığı da söylentiler arasında. İl yöneticilerinden hiçbir açıklama yapılmadığı için de vatandaşların elinden panik halinde beklemek dışında başka bir şey gelmiyor. Koca şehir çalkalanıyor, ne valinin, ne belediye başkanının bu konuda bir açıklaması yok. Tokat'ın yöneticileri, size sesleniyorum: Bu dedikoduların aslı astarı var mı? Varsa, hiç vakit kaybetmeden bu konuda vatandaşa gerekli bilgileri verin. Kulaktan kulağa dolaşan söylentilerin depremle bir ilgisi yoksa da açıklama yapın. Aksi takdirde, bu dedikodular yakın zamanda efsanelere, felaket senaryolarına dönüşür, haberiniz olsun."
Tutulma gününe kadar kim bilir deprem üzerine daha ne konuşmalar, ne haberler izleyeceğiz. Yanı sıra fısıltı gazetesi faaliyetleri, deprem medyumlarının çığırtkanlıkları ve felaket tellalları da artacak hep olduğu gibi...Önümüzdeki günlerde dayanaksız bilim dışı olur olmadık açıklamalara itibar etmeyeceğinizi umarım. Tahmin ediyorum bunca hengame içinde kimlere, nelere inanacağımızı şaşırdık... Sizlere yine de bilimin sesine kulak verin diyorum her ne kadar kafa karışıklığı yapılıyorsa da konunun henüz bilinmezlerle dolu olmasındandır...
Yazı: Dr. Levent Altaş
Ne kadar anlatsak, yazsak, söylesek, hiç hükmü yok anlaşılan. Suya yazı yazmak gibi bir şey herhalde. O dakika tesiri etkisi geçiveriyor. Merak ettiğim neden insanımız bu konulara yıllarca emek vermiş uzmanların, bilim adamlarının görüşlerine değil de kulaktan dolma ondan bunda aktarma, dedikodulara ve içi boş fikirlere kapılır?
Şimdi burada bir parantez açalım suçu tümüyle başkalarına yıkmadan önce...
Tv'lere çokça çıkan deprem uzmanlarının bir kaçı bu olayı evet depremle ilişkilendiriyor... Hatta bununla yetinmeyip tutulmalar sırasında Dünyanın nasıl bombeleştiğini! yumurtamsı bir biçim aldığını tarif ediyorlar ki, çok şaşırtıcı!
Şaşırtıcı, çünkü onlar aynı zamanda mesleklerinin dışında olan bir bilim dalıyla ilgili açıklama yaptıklarının farkında olmuyorlar sanırım...
Hadi Ay'ın gelgit olayları için Dünyaya etkilerinde bu abartılı örneği verebilirsiniz diyelim. Ama madem ki konu Güneş tutulmaları ile deprem ilişkisi, böyle bir örnek son derece yanlış...
Ne Güneş tutulmaları sırasında Arz küre bombeleşir ne de o tarihlerde tutulmadan ötürü depremler olur... Uydumuz Ay, safhalarına göre her ay 2 kez en çok ve 2 kez de en az olmak üzere 4 kez Dünya üzerindeki sulara (çekimsel) gelgit etkisini gösterir. Oysa Güneş'in tek başına böyle bir etkisinden söz etmemiz MÜMKÜN DEĞİLDİR... Biliminin ulaştığı bilgiler doğrultusunda Güneş, Ay kadar güçlü bir çekim etkisi oluşturmamakta ve tutulmaları ile depremlerin bir etkileşimi bir ilgisi olmamaktadır...
Şimdi rakamlara formüllere girmeden kafa karıştırmadan olayı kısaca şöyle özetleyebilirim. Lise Fen bilgisi derslerinde öğretilen, evrende bildiğimiz 4 temel kuvvetten biri olan çekimsel kuvvetin (gravitational force) Dünya-Güneş ikilisi için kabaca hesaplanması kolaydır.
Buna göre iki gökcismi birbirlerine, kütlelerinin çarpımları ile doğru aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı olarak çekimsel bir kuvvet uygularlar. Ay'ın kütlesi Güneş'e nazaran futbol topunun yanında mercimek tanesi kadar kalsa bile Dünyaya büyük bir çekim etkisinde bulunur ki bu gelgit etkisiyle kendisini her ay göstermektedir... Çünkü Güneş'e göre çok yakındır ve Dünyanın uydusudur... Kaldı ki Güneş'in çekim etkisinin yer kabuğunun kilometrelerce altında yatan fay tabakalarına etki ederek onları harekete geçirebileceği İNANILMAZ , BİR DÜŞÜNCEDİR...
Bir de konuya başka bir açıdan yaklaşalım: Bir Güneş tutulması sonuçta Dünya üzerine düşen Ay'ın gölge hareketidir. Gölgenin düştüğü ve taradığı yerler tutulmayı izleyen ülkelerdir. Güneş tutulmaları her yıl en az 1-2 kez en çok da 4-5 kez olmaktadır. O zaman depremlerin de bu sayılarla sınırlı kalması gerekmez mi? Bu gölge geçtiği yerlerde deprem oluşturuyor demek; örneğin: "en çok trafik kazaları tutulmalar sırasında oluyor" demekten daha saçmadır. Tutulmalar sırasında aniden etraf kararınca sürücüler duruma şaşırıyor panikliyorlar ve kazaya yol açıyorlar demek daha mantıklı (yoksa böyle bir olasılık var mı?).
Çünkü çok sık olarak Dünyanın bir yerlerinde depremler oluyor zaten bunun güneş tutulmaları civarına denk düşmesi de son derece doğal...Ne kadar sık olduğunu merak ediyorsanız lütfen bakınız: http://neic.usgs.gov/neis/eq_depot/
Ayrıca Güneş tutulmaları ve deprem ilişkileriyle ilgili istatistiksel bazı çalışmalar yapmış arkadaşlarımız. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz lütfen aşağıda sitelerdeki bilgilere başvurunuz.:
TUBİTAK
ECLIPTE
Son zamanlarda fısıltı gazetesi tekrar sıkı faaliyette. Ve çok eminim tutulma tarihi yaklaştıkça bunlar artacak. Çevremde kimle konuşsam "yandık 29 Mart'ta yine güneş tutulması varmış deprem olacakmış" demekte...Yeni bir şehir efsanesi oldu artık bu konu...
Yakın bir örnek; Ahmet Vardar 8 Şubat 2006 tarihinde köşesinden "Vatandaşınızı aydınlatın kardeşim!" diye sesleniyordu ve devam ediyordu: "Tokat'ın yöneticileri, bu yazıyı iyi okuyun. İlinizde dedikodular, şayialar alıp başını yürümüş. Ancak sizin hiçbir şeyden haberiniz yok. Ya da haberiniz yokmuş gibi davranıyorsunuz. Ben ta İstanbul'dan, size bir süredir Tokatlıların ağzından düşmeyen konuyu aktarayım. Söylenenlere göre, Fırat Üniversitesi'nde görevli bir profesör tarafından Tokat Valiliği'ne gönderilen yazıda, 26 Mart'ta (profesör uyarıyor ama tutulmanın tarihini yanlış yazıyor! L.A) meydana gelecek güneş tutulmasından sonraki günlerde merkez üssü Niksar olmak üzere Erbaa, Niksar, Tokat ve Amasya'da 6.5-7.5 arasında şiddetli bir deprem olacağı yazılmış. Ayrıca Tokat Belediyesi ve bazı kamu kuruluşları tarafından çok miktarda ceset torbası ve sahra çadırı alındığı da söylentiler arasında. İl yöneticilerinden hiçbir açıklama yapılmadığı için de vatandaşların elinden panik halinde beklemek dışında başka bir şey gelmiyor. Koca şehir çalkalanıyor, ne valinin, ne belediye başkanının bu konuda bir açıklaması yok. Tokat'ın yöneticileri, size sesleniyorum: Bu dedikoduların aslı astarı var mı? Varsa, hiç vakit kaybetmeden bu konuda vatandaşa gerekli bilgileri verin. Kulaktan kulağa dolaşan söylentilerin depremle bir ilgisi yoksa da açıklama yapın. Aksi takdirde, bu dedikodular yakın zamanda efsanelere, felaket senaryolarına dönüşür, haberiniz olsun."
Tutulma gününe kadar kim bilir deprem üzerine daha ne konuşmalar, ne haberler izleyeceğiz. Yanı sıra fısıltı gazetesi faaliyetleri, deprem medyumlarının çığırtkanlıkları ve felaket tellalları da artacak hep olduğu gibi...Önümüzdeki günlerde dayanaksız bilim dışı olur olmadık açıklamalara itibar etmeyeceğinizi umarım. Tahmin ediyorum bunca hengame içinde kimlere, nelere inanacağımızı şaşırdık... Sizlere yine de bilimin sesine kulak verin diyorum her ne kadar kafa karışıklığı yapılıyorsa da konunun henüz bilinmezlerle dolu olmasındandır...
Yazı: Dr. Levent Altaş