
İlk iki oyununu Monolith’in geliştirdiği F.E.A.R. serisi, özellikle Project Origin’le oyun dünyasında kendisine iyi bir yer edinmişti. Piyasada bulunan birçok FPS oyunundan hikayesiyle ayrılmayı başarmıştı, bunu Alma’ya ve onun lanetine borçluydu yapımcılar. Ve yeterince ilgi gören serinin üçleme olmasına kimse şaşırmadı, ancak beklenmeyen tek şey yapımcının değişiyor olmasıydı. Warner Bros. bu sefer Day 1 Studios ile anlaşmıştı. Ertelemelerle geçen yapım sürecinden sonra eser önümüze konuldu. Bakalım F.E.A.R. serüveni, farklı ellerde nasıl şekillenmiş…
İlk oyundan hatırladığımız, Alma’nın iki oğlu, birbirine zıt, didişen ama kardeş olduklarının farkında olan iki adam, üçüncü oyunda yine sahne alıyorlar. Point Man’in F.E.A.R. ekibi dağılmıştır, Armacham askerleri kontrolü ele almış ve kendilerine karşı gelenleri öldürmekle meşguldürler, tabi Point Man’i de ele geçirmişlerdir. Onun kardeşi Paxton Fettel ise, kardeşine kırgın olsa da yardım etmeyi ihmal etmez. F.E.A.R. 3’ün hikayesi buradan başlıyor işte, kontrol ettiğimiz karakter ise ilk olarak Point Man. Güzel bir kurguyla ilk dakikadan oyuna bağlıyor ekranın karşısındaki kişiyi yapım, müzikleri ve ara videolarıyla oyuncuyla hikaye arasındaki bağı daha da kuvvetlendiriyor.

Ayrı dünyaların insanları
Point Man ve Fettel, doğacak olan kardeşleri, onları tekrar yan yana getiriyor…yoksa karşı karşıya mı demeliydim? Başta da söylediğim gibi ilk olarak Point Man’i yönetiyoruz, kendisi artık daha güçlü, daha öfkeli ve daha tehlikeli. İnsanüstü güçlere sahip olan Fettel bile onun durdurulamaz bir katil olduğunun farkında. Fettel’in suratına baktığınızda güven veren bir tip olmadığını anlarsınız hemen, ancak kendisi sürekli yardım ediyor kardeşine. Fettel’i daha çok sevenler üzülmesin, Point Man ile bölümü tamamladıktan sonra, aynı bölümü Fettel ile de oynama şansı sunuyor F.E.A.R. 3 oyunculara.
Ben daha farklı ilerleyiş bekliyordum açıkçası, yani Point Man ile yaptıklarımızdan farklı olarak, o esnada Fettel ne yapıyor, onlara tanık oluruz sanıyordum. Ancak Fettel ile de neredeyse aynı şeyleri yapıyor ve aynı çizgi üzerinden ilerliyoruz. İki karakter aynı sahneleri farklı oyun deneyimleriyle yaşamanızı sağlıyor, sunulan farklılık bundan ibaret. Point Man ile oldukça yetenekli bir askerin yapabildiklerini görüyorken, Fettel ile istediğimiz düşmanın vücuduna giriyor ve onu kontrol edebiliyor, özel güçleriyle herhangi bir askerin vücudunu paramparça edebiliyoruz.

Serinin önceki oyunlarında, aksiyon ile korku öğelerinin birlikte çok başarılı bir şekilde sunulduğuna şahit olmuştuk. Özellikle F.E.A.R. 2’de bana göre korku unsurlarının dozu arttırılmıştı biraz daha. Son oyunda ise hem daha hareketli sahneler yer alıyor, hem de yapımcılar ekran başındakileri daha çok korkutmak istemişler. Bazı bölümlerde tırsmamak elde değil tabi ancak, önümüzden aniden bir yaratık geçtiği zaman, aynı süratle bir ses efektinin kulağımızda çınlatılması sürekli tekrarlandığı için, suyu çıkarılmış işin biraz.
Karanlık bir ortamda canavar, ucube ve bunun gibi tehlikeli varlıklar görmek insanı ürkütüyor doğal olarak, ancak böylesine sessiz sakin ve korkutucu bir ortamda küçücük bir kız çocuğu görmek beni çok daha fazla korkutuyor. Ucube işte belli ki zarar verecek bize, kopartacak bir taraflarımızı. Ama küçük kız öyle mi, ne yapacağı belli bile değil. Kocaman yaratıklar görüyorsun, kafası gövdesinden ayrılmış insanlar, ait olduğu vücuttan birkaç metre uzaklıkta kollar ve bacaklar görüyorsun, arkana dönüp bir bakıyorsun, o küçük Alma, keskin bakışlarıyla aniden karşında beliriyor. Ayrıca ara sıra karakterimizi rahatsız edecek halüsinasyonlar da, diken üstünde oturuyormuşsunuz gibi hissettirebilir ekran karşısında.

Tek yol üzerinden çizgisel ilerleyen oynanışın neden olacağı bıkkınlığın önüne, bol hareketli ve arkadan müzikle desteklenen çatışmalar ile yukarıda bahsettiğim karanlık sahnelerle geçmiş yapımcılar. Oyunun aksiyon kısmına değinmek gerekirse; ‘Q’ ile etraftaki nesnelerin arkasında siper alabilme özelliğinin bulunduğunu, kayarak rakiplere vurabildiğimizi veya tekme atabildiğimizi ve zamanı yavaşlatabilme imkanımızın olduğunu söyleyebilirim. Yakın dövüşü sevmeyenler için birbirinden farklı silahlar kullanıma hazır halde bekliyor. Dürbünlü tüfeğinizle ister düşmanınızın kafasını uçurur, isterseniz pompalı ile rakibinizin midesini mermi ile doldurursunuz, size kalmış.
Özellikle Project Origin, şiddet içeren görüntülerde gözden kaçmayacak derecede bir artışa neden olmuştu. Sağda solda bacakları kopmuş cesetlere, kemikleri görünen şansız vücutlara denk geliyordu insan, etrafta bulunan kan göllerinden bahsetmeye bile gerek yok. F.E.A.R. 3’te de bu sahneler kaldıkları yerden devam ediyorlar. Kanın kokusunu alacaksınız neredeyse, bu görüntüler nedeniyle.

Grafikler ve Yapay Zeka
Serinin önceki oyunlarını oynayanların en çok şikayet ettiği noktalardan biri mekanların kendini tekrar etmesiydi. Sürekli ilerliyordunuz oyunda ancak birbirine çok benzeyen bölgelerde bulunuyordunuz sürekli olarak. F.E.A.R. 3’te bu durumdan uzaklaşılıyor, dağın eteğinde bir köyde çatışırken, ilerleyen bölümlerde şehir merkezinde düşman askerleriyle mücadele ediyor olacaksınız. Açık alanların olduğu gibi birçok kapalı mekanda da bulunacaksınız. Ayrıca çevre etkileşimi de fena değil, ufak tefek nesneler darbelerinizden ve mermilerinizden etkileniyor.
Genel kaplamalar ve ışıklandırmalar göze hoş geliyor ancak dikkatli bir şekilde detaylara baktığınız zaman grafiklerin çok iyi olmadığını görebilirsiniz. Mesela oyuna etkisi olmayan nesneler, yani sadece ortamı doldurmak için konulmuş nesnelerin görüntüsü, üzerinde durulmuş objelerin ve karakter animasyonlarının yanında sırıtıyor maalesef. Ayrıca patlama ve yanma efektleri oldukça başarısız. Gölgelendirmeleri ise iyi bir şekilde dahil etmiş oyuna yapımcılar, özellikle bazı sahnelerde yaratıkların ve ucubelerin gölgelerini görünce insan korkuyor azıcık ucundan.

1920×1080 çözünürlükte en yüksek ayarlarda ve AA düşük seviyede akıcı bir şekilde oynayabildim oyunu. Anti-aliasing’te yaptığınız en ufak bir değişiklik bile performansı inanılmaz derecede etkiliyor. AA her oyunda etki ediyor akıcılığa ancak F.E.A.R. 3’te oyun keyfini baltalamaya kadar varıyor bu iş elinizdeki sistemi bağlı olarak.
Yapay zekaya değinmek istemiyorum aslında, çünkü beni hayal kırıklığına uğratan kısım burası. İlk iki oyunda – özellikle ilk oyunda- yeterince akıllı olan düşmanlar artık yok, yerlerini daha düşük zeka seviyesine sahip, beyinsizlerden az daha hallice arkadaşlar almış. Yahu tamam saklandığım yere bomba atıyorsunuz, güzel hoş. Birlikte saldırıyorsunuz hatta zaman zaman. Ama olduğunuz yerde kalmayın yahu, sağa sola hareket edin, bomba attığım zaman kaçın. İsterim ki, ecelini bekleyen kurbanlık koyun gibi durmayın. Hatta bunların bazılarını ayırmak gerek, diğer arkadaşlara haksızlık etmemek için, beyin yok yahu. Elinde pompalı olunca kendini ölümsüz falan sanıyor bu arkadaşlar, ‘Allah Allah’ nidalarıyla hücum ediyorlar koştura koştura. Tamam pompalı yakın mesafeden etkili olan bir silah ama, en azından yakın mesafede bir yerde saklanarak ateş et. Hem de zor seviyede olunca bunlar daha da üzülüyor insan.

Bu Hikaye burada bitti mi?
Seri oyunlarında yapımcı firma değiştiği zaman eski oyunlardan kopuk yada diğerlerine göre başarısız bir oyunla karşılaşma tehlikesi daha da artar. Ancak Day 1 Studios bu işin altından kalkmayı başarabilmiş. Grafikler için çok iyi diyemesem de, hareketli ve göz alıcı sahneler sayesinde eksileri çok göze batmıyor. Sadece kan efektinin niye domates suyu kıvamında yapıldığını anlayamadım. Yapay zekayı yerden yere vurdum ama bir ‘Homefront’ faciası değil sonuçta, F.E.A.R. standartlarının altında.
Oyunu Alma’nın iki oğluyla da oynayabiliyor olmak, hem oynanış süresini arttırıyor hem de farklı iki oyun deneyimi sunuyor. Bunun yanında multiplayer modu da bulunuyor yapımın, ve hem Point Man’in hem de Fettel’in aynı anda sahada olduğu Co-op modu.
Ve F.E.A.R hikayesini tamamlayan, sinematik videolarıyla müthiş bir senaryo sunuyor F.E.A.R. 3, serinin diğer oyunlarını oynayanların mutlaka bunu da oynaması gerekir. Seriyle daha önce tanışmadıysanız ancak korku-gerilim-aksiyon üçlemesini denemek istiyorsanız yapım yine cazip gelebilir size, ancak hikayenin tadına varabilmek için serinin önceki oyunları hakkında fikir sahibi olmak gerekiyor.