Fotoğrafı Okumak

Tragedy

Photo Manipulator
Katılım
7 Mar 2006
Mesajlar
6,789
Reaction score
0
Puanları
0
Kaderlerinden kurtarılmış hayatlar için...

Yazıya dökülmüş şeyleri, insan "gözünün soldan sağa okuma alışkanlığı" ile okur ve anlamlandırır. Böyle bir okumanın, insan gözünün dört boyutta ve her yönden okuyabildiği fotoğrafta nasıl bir anlam kazandığı üzerine birkaç sözden ibaret bu yazı, başlangıç için.

Bir fotoğraf çekmek, bir odanın dışına, dışarıdaki dünyaya pencereden bakmak gibidir. Fakat pencereye daha fazla yaklaşamazsınız, fotoğraf orada durmanızı sağlar, tüm gördüğünüz dünyanın pencereyle çevrilmiş kısmıdır. Bir filmde, pencereye kadar gidebilir ve oturduğunuz yerden görmediğiniz her şeyi görebilirsiniz.

Bir yazıda, siz ufkunuzun götürdüğü ayrıntıya kadar gidebilirsiniz. Bir fotoğrafta, çerçeveniz dışındaki her şey sonsuza dek dışlanmış olarak kalır. Bu noktada, Resim, bizi yanılsamaya sürükler ve doğrudan doğruya gerçeğin özünde yatan keskinlikle karşılaşmamızı engeller! diyebilir miyiz? Ressam ne kadar becerikli olursa olsun yapıtı daima kaçınılmaz bir öznelliğin rehini altındadır.

Fotoğrafın, resme göre temel farkı gerçekliğe olan yakınlığıdır. Her şeyin görüntüsü, insanın yaratıcılığı işe karışmaksızın, kendiliğinden meydana gelmektedir. Fotoğrafçının kişiliği işe ancak olayın seçimi, yöneltilmesi ile karışmaktadır, bu kişilik yapıtta ne kadar göze çarpsa bile, ressamın kişiliğiyle aynı nitelikte değildir. Bütün sanatlar, insanın varlığı üzerine kuruludur ancak fotoğrafçılıkta insanın yokluğundan zevk alırız. Asıl olanın yerine yaklaşık bir kopyadan daha iyisini bilinç altımıza yükleyecek olan şey yine bir objektif olacaktır.

Fotoğrafın nesnelliği, görüntüye hiçbir resim ürününde bulunmayan inandırma gücünü vermiştir. Görüntüler bulanık, biçim bozumuna uğramış, renklendirilmiş olabilir. Varlığın, kendisi oluşu önemlidir. Fotoğraf albümlerinin çekiciliği bundandır.

Pek ayırt edilemese de biraz bulanık olan bu gölgeler, süresi içinde durdurulmuş, kaderlerinden kurtarılmış hem de sanatın itibarıyla değil, duygusuz bir mekaniğin özelliğiyle kurtarılmış hayatların heyecanlandırıcı varlığıdır.

Fotoğraf: Aras Akanaras, Bir balıkçı kahvesi, Rumeli Feneri, İstanbul[/SIZE]..[/B]
 
Bir Eski Zaman Bestesi...

Bir Eski Zaman Bestesi...
Başka bir dünyaya
açtım bu gece gözlerimi
varolanların yok olduğu
hiç bile olamayanların
haşrolunduğu
uyku uyanıklık arası
ama
en az
ölüm kadar gerçek
bir dünya.
sakinleri çığırtan
sessizleri öksüz
bebekleri ihtiyar
çocukları yaşlı
kızları dul
kadınları bekar
olan bir dünya…
yok olanların var olduğu
varlığın yoksunluktan kahrolduğu
istediğini kaplayan
ışık dünyası.

Bir eski zaman
bestesi
çalana kadar
aşk mızarabı
gömelim baltaları başucumuza
gün ola…
 
Geri
Üst